Sayfa 9/9 İlkİlk ... 789
86 sonuçtan 81 ile 86 arası

Konu: Tarihte bugün ne oldu ?

  1. #81
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart Bugün Olan Olaylar ( 23 Kasım )

    23/11/1925: Şurayı Devlet (Danıştay) kanunu kabul edildi.
    23/11/1935: İstanbul-Haliç Şirketi'nin faaliyetine son verildi; vapur hizmetlerini İstanbul Belediyesi üstlendi.
    23/11/1936: İstanbul'da tramvay ücretlerine on paralık zam yapılması üzerine, Hüseyin Cahit Yalçın, İstanbul valisi Muhittin Üstündağ'ı mahkemeye verdi.
    23/11/1947: İstanbul İnönü Stadı açıldı. Statta ilk golü Süleyman Seba attı.
    23/11/1964: Başbakan İsmet İnönü başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu, Türkiye karasularının 6 milden 12 mile çıkarılmasını kararlaştırdı.
    23/11/1967: ABD Başkanı Johnson'un Kıbrıs özel temsilcisi Cyrus Vance, Kıbrıs krizini görüşmek üzere Ankara'ya geldi. Daha sonra Türkiye'ye gelen BM Genel Sekreteri U. Thant'ın özel temsilcisi Rolz Bennet ile Vance, temaslarından sonuç alamayınca Atina'ya geçtiler.
    23/11/1968: Aroma Meyve Suyu fabrikası Bursa'da hizmete açıldı.
    23/11/1970: Türkiye'nin Ortak Pazar'a üyeliği için 22 yıllık geçiş dönemi öngören Katma Protokol, Brüksel'de imzalandı.
    23/11/1985: Başbakan Turgut Özal'a suikast girişiminde bulunan Kartal Demirağ'a önce idam, sonra da suçun teşebbüs halinde kalması nedeniyle yirmi yıl hapis cezası verildi.
    23/11/1985: Rahşan Ecevit Demokratik Sol Parti, DSP genel başkanı oldu.
    23/11/1990: Prof. Dr. Tansu Çiller, DYP'den siyasete atıldı.
    23/11/1996: Bergama'da siyanürle altın üretimine karşı çıkan köylüler büyük bir gösteri yaptı.

  2. #82
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart


    ALLAH İŞLERİN YÜCE OLANINI SEVER

    Ahmet Cevdet Paşa'nın doğumu. (1822) 27-MART

    Ahmed Cevdet Paşa (d. Lofça 1823- v. İstanbul 1895) değerli bir âlim ve büyük bir devlet adamıdır. Hizmetinde bulunduğu Sultan İkinci Abdülhamid Han: “Allah rahmet eylesin! Cevdet Paşa âlim bir adamdı. Arapça ilimlerde müderris olduğu gibi diğer ilimlerde ve fenlerde de âlimdi. Ben ondan, onun ilminden çok istifade ederdim” diyerek takdir etmiş ve onu “ayaklı kütüphane” olarak da vasıflandırmıştır.
    Ahmed Cevdet Paşa medrese hatıralarını şöyle anlatıyor: Küçükken Lofça müftüsü Hafız Ömer Efendi’den Arabî ilimleri okumaya başladım. Fevkalade gayret ile az vakitte Arapçada haylice ilerledim. Şer‘î ilimlerde de biraz meleke kazandım. Halebî ve Mültekâ okudum. Daha sonra ilimlerin mukaddimesi sayılan mantık ve beyan gibi ilimlerle meşgul oldum. Artık âli (yüksek) ilimler tahsili için İstanbul’a gitmem lüzumlu göründü. Yaşım ise henüz on beş-on altı civarında idi. Gerçi babam ve annem bir tarafa gönderilmeme razı olmuyorlardı ama bence gençlik günlerini beyhude zâyi etmemek için İstanbul’a gitmek işin doğrusu idi.
    1839 senesi başlarında İstanbul’a geldim. Rumeli kazaskerliği dairesinde yapılan imtihana girip kadılık yoluna girdim. Medreselerin tahsil günlerinde okunan derslerden başka tatil günlerinde muhtelif mevzulara dair pek çok risaleler ve eski tarz üzere hesap, cebir, hendese (geometri) ve hey’et (astronomi) ve sair hikmet ilimlerine dair pek çok kitaplar okudum.
    O devirde tahsil günleri senenin neredeyse yarısı kadardı. Ben ise yalnız bir defa Ramazan-ı Şerif’te sıla-i rahim için Lofça’ya gittim ve bir defa da münasip bir vesile ile Selanik, Serez ve Drama taraflarını dolaştım. Diğer vakitler hep İstanbul’da kalıp gece gündüz ilim tahsili ile meşgul olur; tatil günlerinde, tahsil günlerinden fazla malumat kazanırdım. Bence tatil günleri bayram günlerinden ibaret idi. Bu bakımdan diğer talebenin on senede tahsil edemediği ilim ve fenleri beş-altı sene zarfında tamamladım. Bu şekilde âli ilimler tahsiline gayret edegeldiğim halde boş vakitlerde de “İlim kuyudur, müzakere onun kovasıdır” diyerek müzakere ve ders okutmakla meşgul olurdum.
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



  3. #83
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart Dandanakan Savaşı

    Dandanakan Savaşı

    Dandanakan Savaşı, Asya’da hakim bulunan iki Türk Devleti arasında 23 Mayıs 1040 yılında meydana gelmiş, Selçuklu Devletinin vücut bulmasına ve Gazne Devletinin yıkılma sürecine girmesine sebep olmuştur.
    Dandanakan Savaşı, Asya’da hakim bulunan iki Türk Devleti arasında 23 Mayıs 1040 yılında meydana gelmiş, Selçuklu Devletinin vücut bulmasına ve Gazne Devletinin yıkılma sürecine girmesine sebep olmuştur.

    840 yılında yıkılan Uygur Devletine tabi olan Oğuz Boyları, ülkelerinin Kırgız istilalarıyla yıkılmasıyla batıya doğru göç etmiş, diğer Türk boylarıyla birleşerek bugünün Irak-İran coğrafyasındaki Cend şehrinde liderleri Selçuk bey idaresinde Selçuklu Beyliğini kurmuştu (960). Selçuk bey’den sonra oğulları Tuğrul bey ve Çağrı bey döneminde büyüyen ve güçlenen Selçuklu beyliği “Türk Dünyası” haline gelen iç Asyada yeni bir Türk Devletinin temellerini attılar.

    Dandanakan Savaşının Nedenleri

    Türk Devletlerindeki boy teşkilatlanması gereği Selçuklu Beyliği Gazne devletine bağlıydı. Asker veriyor, vergi ödüyor, sınır bekçiliği görevleri üstleniyordu. Giderek güçlenen Selçuklu Beyliğinin hakimiyet sürdüğü coğrafyada iki büyük Türk Devleti bulunuyordu. Karahanlılar ve Gazneliler. Giderek güçlenen Selçuklu Beyliği, 1035 yılında Ceyhun nehrini geçerek Gazne devletinin en önemli şehirlerinden olan Horasan’a izin almadan girerek bir anlamda Gazne Devletine meydan okumuş oldular. Gazne Devletinin başında bulunan Mesut, istila ve yağma gerçekleşmediği için Selçukluların bu göç hareketine önceleri sessiz kalmıştı. Tuğrul ve Çağrı bey, bunun üzerine Nesa ve Merv şehirlerine ilerleyerek hakimiyet alanlarını genişletmeye başladılar.

    Bir çeşit yayılma politikasıyla genişleyen Selçuklu beyliği, Gazne hükümdarı Mesut’a mektup yazarak Gazne devletine bağlılıklarının karşılığında izinsiz girdikleri bu şehirlerde oturma ve barınma izni istediler. Gazneli Mesut, Selçukluların niyetini anlamıştı. Yükselen Selçuklu tehdidini ortadan kaldırmak için bir ordu görevlendirerek Selçukluların üzerine sefere gönderdi. Nesa şehrine ulaşan Gazne ordusu Selçuklular ile karşı karşıya geldiler (1035). Bu mücadelede Gazne ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattılar. Bu savaşla Selçuklular artık Gazne Devletine bağlı bir güç olmaktan çıkmış bir düşman haline gelmişti.

    Gazneli Mesut, bu yenilginin üzerine Selçuklulara istediği oturma ve barınma iznini vermek zorunda kalmıştı. Selçuklular artık Nesa, Merv ve Ferava şehirlerinde yerleşik duruma geldiler. Selçuklular istediklerini almışlardı ancak bununla yetinmeyerek Çevre illere genişlemeye başladılar. Selçuklular, 3 yıl sonra Gazneli Mesut’a tekrar bir mektup yazarak Üç şehir daha istediler. Gazneli Mesut, Selçukluların bu yayılmacı tavrına karşı teklifi kabul etmeyerek tekrar bir ordu görevlendirip Selçukluların üzerine gönderdi. Gazneli ordusu ile Selçuklu ordusu Sarah şehrinde karşı karşıya geldiler. Selçuklular bu savaşıda kazanarak Gazneli ordusunu yine ağır bir yenilgiye uğrattılar (1038).

    Dandanakan Savaşının Gerçekleşmesi

    Gazneli Mesut, görevlendirerek Selçukluların üzerine gönderdiği iki ordunun da yenilgiye uğraması üzerine bizzat ordusunun başına geçerek büyük bir savaş hazırlığı içerisine girişti (1040). İki yıl süren bu hazırlık neticesinde çoğunluğu atlı süvarilerden oluşan 100.000 kişilik bir ordu hazırladı. Gazneli Ordusu Selçuklu ordusuna nispetle oldukça büyük ve kabalalıktı. Gazneli Mesut, ordusunun başında sefere çıkarak 16 Ocak’da Nişabur Şehrine ulaştı. Savaşı Nişabur üzerinden kurgulamıştı ancak Sarah savaşında ağır tahribata uğrayan ve halkının çevre şehirlere göç eden Nişabur şehri yiyecek ve temiz su sıkıntısı içerisindeydi. Kalabalık ordusunun yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılamak amacıyla çevre illerden erzak tedariki yapmaya çalışsa da yeterli olamayınca Merv şehrine ilerlemeye karar verdi. Selçuklular Gazne Ordusunu ilerleme esnasında hem vur-kaç taktikleriyle yoruyor ve yavaşlatıyor, hem de erzak tedariki için lojistik hareketlerini baltalıyordu.

    Gazne ordusu hem kalabalık olduğu için yavaş ilerliyor, hem de açlık, susuzluk ve yorgunluk nedeniyle zayıf düşüyordu. Nihayet Merv şehrinde konuşlu bulunan Dandanakan kalesi önünde karşı karşıya geldiler. Gazne ordusu Dandanakan kalesine doğru ilerlemekteyken Selçuklu ordusu ilk taarruza başladı. Taarruza rağmen kaleye ilerlemeye devam eden Gazne ordusu, hem Selçuklularla hemde susuzluk, açlık ve yorgunlukla mücadele ediyorlardı. Dandanakan kalesine girerek savunma savaşı yapmak Gazne ordusu için önemli bir avantaj sağlayacaktı ancak Kaleye girmeleri ve kuşatılmaları halinde dışarıyla bağlantıları kesilecek, artan su sıkıntısı katlanılamaz bir hale gelecekti. Bunun üzerine kaleye sığınarak savunma savaşı yapmak yerine Ordunun su sıkıntısını gidermek için birkaç kilometre daha güneyde bulunan Su kuyularına doğru ilerlemeye karar verdiler. Selçuklu ordusu Gazneliler üzerindeki taarruzlarını şiddetlendiriyor ve baskısını arttırıyordu. Gazne ordusu ise hem Selçuklulara karşı koymaya çalışıyor hemde su kuyularına doğru ilerlemeye çalışıyorlardı.

    Bu keşmekeş içerisinde düzeni ve disiplini bozulan Gazne ordusu, Selçukluların planlı ve ısrarlı taarruzları karşısında tutunamayarak, sayıca fazla ve güçlü olmalarına rağmen ağır kayıplar vererek yenik düşmeye başladılar.

    Savaşın sonunda ağır yenilgiye uğrayan Gazne ordusu savaş meydanından düzensiz şekilde çekilmeye başladılar. Gazneli Mesut, bu mağlubiyetten sonra otoritesini yitirmiş, askerlerinin saygısını ve bağlılığını kaybetmişti. Kendisine bağlı küçük bir birlik ile Hindistana doğru ilerleyerek hem Selçuklulardan hem de kendi askerlerinden kaçmaya başladı. Bu kaçış hareketiyle Selçuklulardan kaçmayı başarabilmişti ancak kendi askerlerinden kaçamayıp askerleri tarafından öldürüldü.

    Selçuklular, Dandanakan Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasıyla Gazne devletini, hazinesini ve ordugahını ele geçirerek Büyük Selçuklu Devletini tarih sahnesine çıkartmış oldular.
    türktarihim.com

    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



  4. #84
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart Cevap: Tarihte bugün ne oldu ?

    Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın Vefatı (1086)



    +Kutalmışoğlu Süleyman Şah Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu’dur.
    + Sultan Melikşah tarafından kardeşi Mansur ile birlikte Anadolu’yu fethetmekle görevlendirilen Süleyman Şah Bizans’a ait İznik’i ele geçirerek başkent yaptı devleti kurdu. (1075)
    + 1077 yılında Melikşah’ın fermanı, Abbasi halifesi tarafından gönderilen menşur ile hükümdarlığı resmiyet kazanmış oldu.
    + Bizans’ın iç karışıklıklar içinde olmasından faydalanarak Marmara kıyılarına kadar topraklarını genişletti. (Dragon Antlaşması, 1081)
    + Bizansla yapılan anlaşma sonrası güneye yönelen Süleyman Şah’ın Tarsus, Adana, Antalya, Antep ve Antakya’yı fethetmesi Suriye Selçuklu Meliki Tutuş’la aralarının bozulmasına sebep oldu.
    + Tutuş ile Süleyman Şah arasında Halep yakınlarında yapılan savaşta Süleyman Şah öldü. (1086)
    + Süleyman Şah’ın oğulları esir alınarak İsfahan’a Sultan Melikşah’ın yanına götürüldü.
    + Anadolu Selçuklu Devleti 1086-1092 arasında Ebu’l Kasım Bey tarafından yönetildi. 1092’de Melikşah’ın vefatıyla serbest kalan Kılıç Arslan İznik’e gelerek tahta geçti.

    Arslan Yabgu’nun torunudur. 1071 Malazgirt sonrası Anadolu’nun fethi ile görevlendirilen komutanlardandır.
    – Süleyman Şah, 1075 yılında, Bizans’tan İznik’i alıp başkent yaptı ve bağımsızlığını ilan etti. Hükümdarlığı Melikşah ve Abbasi halifesi tarafıdan onaylandı. (1077)
    – Devletin sınırlarını Marmara kıyılarına kadar genişletti.
    – Bizans’ı zayıflatmak amacıyla bu ülkedeki taht kavgalarına karıştı. Dragon Antlaşması ile Bizans’tan vergi almaya başladı
    – Batı sınırını güvence altına aldıktan sonra güney seferine çıktı. Antakya Ermeni Prens liği’ni ele geçirdi.
    – Adana, Tarsus ve Antakya’yı fethederek Suriye’ye yöneldi. Suriye Selçuklu Sultanı olan Tutuş’la yaptığı Ayn Seylem Savaşı’nı kaybetti ve öldü. (1086)
    – Süleyman Şah’ın oğulları Büyük Selçuklu Devleti’nin merkezi Isfahan’a getirilerek Melikşah’a teslim edildi.

    tarihportalı
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



  5. #85
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart Hazreti Ebu Bekir (r.a)

    Hicrî on birinci yılda hastalanan Rasûlullah (asm) 13 Rebiyülevvel Pazartesi günü (8 Haziran 632) vefât etti. Onun vefâtını duyan Müslümanlar büyük bir üzüntüye kapıldılar ve ilk anda ne yapmaları gerektiğine karar veremediler. Ama o da bir ölümlüydü.
    Hz. Ömer (ra), onun Hz. Musa (as) gibi Rabbi ile buluşmaya gittiğini, O'nun için "öldü" diyen olursa ellerini keseceğini söylüyordu. Ebû Bekir (ra), Rasûlullah'ın iyi olduğu bir sırada ondan izin alarak kızının yanına gitmişti. Vefât haberini duyar duymaz hemen geldi, Rasûlullah'ı alnından öptü ve
    "Babam ve anam sana fedâ olsun ya Rasûlullah. Ölümünde de yaşamındaki kadar güzelsin. Senin ölümünle peygamberlik son bulmuştur. Şânın ve şerefin o kadar büyük ki, üzerinde ağlamaktan münezzehsin. Yâ Muhammed, Rabbinin katında bizi unutma; hatırında olalım ..."
    dedi. Sonra dışarı çıkıp Ömer'i susturdu ve;
    "Ey insanlar, Allah birdir, O'ndan başka ilâh yoktur, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allah apaçık hakikattir. Muhammed'e kulluk eden varsa, bilsin ki o ölmüştür. Allah'a kulluk edenlere gelince, şüphesiz Allah diri, bâkî ve ebedîdir. Size Allah'ın şu buyruğunu hatırlatırım:
    'Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Simdi o ölür veya öldürülürse siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim ökçesi üzerinde geriye dönerse Allah'a hiçbir ziyan veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır.' (Âl-i İmrân, 3/144).
    "Allah'ın kitabı ve Rasûlullah'ın sünnetine sarılan doğruyu bulur, o ikisinin arasını ayıran sapıtır. Şeytan, Peygamberimizin ölümü ile sizi aldatmasın, dininizden saptırmasın. Şeytanın size ulaşmasına fırsat vermeyiniz." (İbn Hişâm, es-Sire, IV/335; Taberî, Târih, III/197,198).
    Hz. Ebû Bekir (ra) bu konuşmasıyla orada bulunanları teskin ettikten sonra Rasûlullah (asm)'ın teçhiziyle uğraşırken, Ensâr, Benû Sâide sakifesinde toplanarak Hazrec'in reisi olan Sa'd b Uhâde'yi Rasûlullah'tan sonra halife tayini için bir araya gelmişlerdir. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Ebû Ubeyde ve Muhacirlerden bir grup hemen Benû Saîde'ye gittiler. Orada Ensâr ile konuşulduktan ve hilâfet hakkında çeşitli müzakereler yapıldıktan sonra Hz. Ebû Bekir, Ömer ile Ebû Ubeyde'nin ortasında durdu ve her ikisinin ellerinden tutarak ikisinden birine bey'at edilmesini istedi. O, kendisini halife olarak öne sürmedi. Hz. Ebû Bekir'in konuşmasından sonra Hz. Ömer atılarak hemen Ebû Bekir'e bey'at etti ve,
    "Ey Ebû Bekir, Müslümanlara sen Rasûlullah'ın emriyle namaz kıldırdın. Sen onun halifesisin ve biz sana bey'at ediyoruz. Rasûlullah'a hepimizden daha sevgili olan sana bey'at ediyoruz."
    dedi. Hz. Ömer'in bu âni davranışı ile orada bulunanların hepsi Ebû Bekir'e bey'at ettiler.
    Bu özel bey'attan sonra ertesi gün Mescid-i Nebî'de Hz. Ebû Bekir (ra) bütün halka hutbe okudu ve resmen ona bey'at edildi. Rasûlullah (asm)'ın defni salı günü gerçekleşirken, onun nereye defnedileceği hakkında da bir ihtilâf meydana geldiğinde Hz. Ebû Bekir yine firasetini ortaya koydu ve
    "Her peygamber öldüğü yere defnedilir."
    hadisini ashaba hatırlatarak bu ihtilâfı giderdi. Rasûlullah (asm)'ın cenaze namazı imamsız olarak gruplar halinde kılındı. Bütün bunlar olurken, Hz. Ali'nin Hz. Fatıma'nın evinde Haşimoğulları ve yandaşları ile toplandığı ve bey'ata ilk zamanlar katılmadığı nakledilir. Hz. Ali (ra) rivâyetlere göre, el-Bey'atü'l-Kübrâ'ya bey'at edildiği haberini alır almaz, elbisesini yarım yamalak giydiği halde evden fırlamış ve gidip Hz. Ebû Bekir'e bey'at etmiştir (Taberî, Târih, III/207). Onun aylarca Hz. Ebû Bekir'e bey'at etmediği haberleri gerçeğe uygun olmasa gerektir. Çünkü onun Ebû Bekir'in üstünlüğünü bildiği, onun hakkında yaptığı konuşmalar ve tarihin akışı, diğer rivâyetlere aykırıdır.
    Râsulullah (asm)'ın en yakın ashâbı arasında -hattâ Ebû Bekir ile Ömer arasında-zaman zaman ihtilâflar, görüş ayrılıkları meydana gelmişse de ilk iki halife zamanında da görüldüğü gibi dâima birliktelik devam ettirilmiştir. Anlaşmazlık gibi görünen hâdiselerin birçoğunda huy ve karakter farklılığı rol oynuyordu. Meselâ Ebû Bekir yumuşak ve sâkin davranırken, Ömer sertlik yanlısıydı. Ama her zaman birlikte hareket ettiler. Ebû Bekir'in yönetiminde, Hz. Ali ve Zübeyr b. Avvam Ridde savaşlarında kararların içinde, namazlarda Ebû Bekir'in arkasında yer almışlardır (İbn Kesir, el-Bidâye ve'n Nihâye, V/249).
    Hz. Ali, Rasûlullah'ın bir vasiyeti olsaydı ölünceye kadar onu yerine getireceğini söylemiş (Taberî, a.g.e., IV/236) ancak, İbn Abbas'ın Rasûlullah hastalandığı zaman ona gidip hilâfet işini sormak istemesini geri çevirmiştir. Yani Hz. Ebû Bekir'in halifeliğine karşı kimseden bir çıkış olmamıştır. Zaten tabii, fıtrî, akli ve maslahata uygun olan da onun halifeliğidir.
    Hz. Peygamber (asm) ölmeden önce yazılı bir ahidname bırakmamış, ancak Hz. Ebû Bekir'in faziletine dair Mescid'de konuşmuş, hasta yatağındayken onu ısrarla çağırtmış ve yerine imam tâyin etmiştir.
    Selam ve dua ile...
    Sorularla İslamiyet
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



  6. #86
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart Cevap: Tarihte bugün ne oldu ?

    300 Papazın İznik'te İncilleri Dörde İndirdiği Toplantı (İznik Konsili) (325)
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



Sayfa 9/9 İlkİlk ... 789

Benzer Konular

  1. Tarihte Bugün / 14 Aralık
    By mihrab in forum Tarihte Bu Gün
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 14.12.10, 20:13
  2. Tarihte Bugün / 30 Ağustos
    By mihrab in forum Tarihte Bu Gün
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 30.08.10, 16:48
  3. Tarihte Bugün / 28 Temmuz
    By mihrab in forum Tarihte Bu Gün
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.07.10, 11:03
  4. Tarihte Bugün / 5 Ocak
    By SiLa in forum Tarihte Bu Gün
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05.01.10, 18:35
  5. tarihte bugün 2 Aralık
    By mihrab in forum Tarihte Bu Gün
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02.12.09, 20:52

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •