Tarihi:
Azerbaycan, tarih sahnesinde M.Ö. 6. asırdan itibaren görülmeye başlar. Jeopolitik durumu itibariyle, devamlı istilalara uğramış ve çeşitli devletlerin hakimiyeti altında kalmıştır. Bu bölgede kurulan ilk devlet, Ahameni Komutanı Sahrap Atropates'in temellerini attığı krallıktır. Atropates Krallığının ismi zamanla değişikliklere uğramış, Sasanilerce Azurbeycan, Süryanilerce Azerbaigan olarak isimlendirilmiştir.
Türkler ve İranlılar ise bölgeye Azerbaycan ismini vermişlerdir.
Atropetes Krallığından sonra bölgeye sırasıyla Selevkoslular, Ermeniler, Romalılar ve Sasaniler hakim olmuşlardır. Türklerin buraya esaslı yerleşmeleri M.S. 4. ve 5. asırlarda olmuştur. Daha sonra Sasani Hükümdarı Nuşirevan bölgeye İranlıları yerleştirme politikasını takip etmiştir. Yedinci asırdan itibaren büyümeye başlayan İslam devleti Azerbaycan'ı fethe başladı. Bu fetih hareketi, 643'te bölge tamamen Müslümanların hakimiyeti altına geçmesiyle tamamlandı. Daha sonra Abbasiler burayı Türk emirler vasıtasıyla idare ettiler. Abbasi Devletinin yıkılmasıyla, bu topraklarda birtakım yerli hanedanlar beylik kurdular. Yedinci asırdan itibaren Selçuklu Akıncıları Azerbaycan'a girdiler. Fakat burada kesin bir hakimiyet tesis edemediler. 1015-1016'dan sonra buraya Oğuz boyları yerleşmeye başladı. 1043 senesinde Tuğrul Bey, amcası ve amcaoğlunu buraya fethe gönderdiyse de, Bizanslılarla uzun süren çarpışmalardan bir netice alınamadı. Azerbaycan'ın kesin Selçuklu hakimiyeti altına girmesi Sultan Alparslan devrinde olmuştur.


Azerbaycan'ın konumu



Azerbaycan, 12. ve 13. asırlar arasında Atabegler ve Harezmşahların hakimiyeti altına girdi. Daha sonra Moğollar, bölgeye 1320'de girmeye başladı. Cengiz'in burada hakimiyeti kısa sürdü, Cengiz'in ölümünden sonra Azerbaycan Cuci milletinin istilasına uğradı. Onlardan sonra İranlıların hakimiyetine giren Azerbaycan, bir süre sonra da Altınordu Devletinin hakimiyetine girdi. On altıncı asrın ilk yarısına kadar bu istilalar devam etti. Azerbaycan'a ilk Osmanlı seferi ise 16. asırdan itibaren başladı. Yavuz Sultan Selim Han Safevilerle olan savaşları esnasında, 1514'te Tebriz'i aldıysa da, şehir tekrar Safevilerin eline geçti. 1534'te Kanuni Sultan Süleyman Han Tebriz'i aldı ve ertesi sene bütün Azerbaycan'ı fethetti. 1555'te çıkan karışıklık sonucu Azerbaycan tekrar Safevilere bağlandı. Sultan Üçüncü Murad Han devrinde tekrar Osmanlıların eline geçti.

1539'dan sonra Azerbaycan'da muhtelif hanlıklar kuruldu. Bunlarda kargaşalık; 19. asra kadar devam etti. Bu asırda bazı kalkınma hareketleri başladıysa da, sonuçları ancak 20. asrın başlarında görüldü.

Nihayet, 28 Nisan 1920'de kızılordunun istilası ile Sovyet rejimi ilan edildi. Azerbaycan bugünkü statüye gelene kadar, Gürcüler-Ermeniler ile birlikte Kafkasya federasyonu şeklinde idare edildi.

5 Aralık 1936'da topraklarının bir kısmı Ermenilere bir kısmı da Gürcülere verildi. Böylece Kafkasya'da kalan Azerbaycan toprakları üzerinde Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan olmak üzere Rusya'ya bağlı üç cumhuriyet kuruldu.

Komünistlerin istilası sırasında, milletin arasına bozuk fikirler yerleşmeye başladı. Bu arada İslamiyeti bozucu, reformist fikirler de gelişti. Millet, bu reformistler ile komünistler arasında şaşırdı ve komünizme karşı yapılan başkaldırmalar başladı. Ancak bunlar her defasında çok kanlı olarak kızılordu tarafından bastırıldı. Komünistlere karşı 56 şiddetli isyan olmuştur. 1989'da Rusya'da başlayan Glasnost ve Prestroika politikası ile Kuzey Azerbaycan'da maddi ve manevi değerlere dönüş başladı. Ermenilere verilen bölgeleri geri almak için ayaklanmalar oldu. 1990'da bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Cumhuriyetine giren Kızılordu, ülkeyi baştan başa kana buladı. Sovyetler Birliği, bir süre bağımsızlığını ilan etmeye çalışan cumhuriyetlerine karşı baskısını sürdürdü ise de, Ağustos 1991'de Azerbaycan, Letonya, Estonya ve Litvanya bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bunları diğer Türk devletleri takip etti. Azerbaycan ile Ermenistan arasında Karabağ yüzünden çıkan savaş devam etmektedir. 1992 ortalarında yapılan seçimleri kazanan Halk Cephesi lideri Ebulfeyz Elçibey devlet başkanı oldu.

Coğrafyası:
Azerbaycan 39° 24' kuzey enlemleri ile 44° 46' doğu boylamları arasındaki coğrafı bölgeye yerleşmiştir. Sınırların uzunluğu 2013 km dir. Azerbaycan'ın İran'la 611 km, Türkiye ile 9 km, Rusya ile 284 km, Gürcistan ile 322 km ve Ermenistan ile 787 km sınırı vardır. Doğusunda ise Hazar Denizi ile çevrilmiştir. Dorukları 5000 metrenin üstünde ve buzul kaplı olan Büyük Kafkaslar, kara yolculuğunu önemli derecede sekteye uğratmaktadır. Azerbaycan'ın yüzölçümü 86.600 km²dir.

Fiziki Yapı:
Azerbaycan'ın topraklarının % 40'ında fazla bölümü verimli ovalardan meydana gelir. Bu alanların yarıdan fazlası 400-1500 m yüksekliktedir. Topraklarının kuzeyi yer yer 3000 metreyi aşan Kafkas Dağları ile kaplıdır. Bu dağlar aynı zamanda ülkenin kuzey sınırını meydana getirir. Azerbaycan topraklarının en yüksek noktası Banardüz Tepesidir (4480 m). Güneybatı kesiminde ise Küçük Kafkaslar yer alır.

Hazar denizine ulaşan Kızılören, Urmiye Gölüne uulaşan Acıçay ve Cıgatu gibi akarsular, dağlık kütleleri derin vadilerle yararak bölgeye çarpıcı bir görünüş kazandırmıştır. Güneybatıda 1566 m yükseklikte yer alan Urmiye Gölü, Küçük Kafkas Dağları arasında kalır. Dünyanın en büyük gölü olan Hazar Denizinin bir bölümü Azerbaycan sınırları içinde kalır.

İklim:

Azerbaycan'ın, kuzeyindeki Kafkas Dağlarının rüzgarlarını kesmesi sebebiyle ılık bir iklimi vardır. Ilık iklim güneybatıda Lankeran bölgesine kadar devam eder. Güneyde ise sert yayla iklimi görülür. Yağmurlar genellikle ilkbaharda yağar.

Tabii Kaynaklar:
Azerbaycan topraklarında yer alan dağların hepsinin yamaçları kayın, meşe ve çam ormanları ile kaplıdır. Güneyi ise bozkır görünümündedir.

Ormanlık bölgelerde Kafkas geyiği, karaca, Avrupa vizonu, kırkeçisi, yabandomuzu, keklik, orman tavuğu, vaşak, ayı, pars gibi hayvanlara çok bol rastlanır. Ayrıca Flamingo, kuğu, pelikan, şahin, balıkçıl gibi çok çeşitli kuş türleri kışlarının ılıman olması sebebiyle Hazar Denizi kıyılarında konaklarlar.

Kırgızistan





Târihi:
Yenisey Irmağı boyunda medenî bir hayat süren
</B>Çin Halk Cumhuriyeti</B>, yüzölçümü itibariyle dünyanın üçüncü, nüfus itibariyle en büyük ülke. Güney Doğu Asya'da yer alır. Yüzölçüm 'dir. Başkenti Pekin olan ülkenin resmi dili Çince, para birimi Yuan'dır. Doğusunda Güney Kore, kuzeydoğusunda ve kuzeybatısında Rusya, kuzeyde Moğolistan, güneybatıda Afganistan ve Pakistan, güneyde Hindistan, Nepal, Butan, Birmanya Laos ve Kuzey Vietnam, doğusunda ise Büyük Okyanus ile çevrilidir.

Hun Deveti tâbiyeti altına girdiler. Hunluların dağılması üzerine, Kırgızlar, Hakas Devletini kurdular. Dördüncü yüzyılda kurulan Hakas Devleti, Baykal Gölünden
Tibet’e kadar olan kısma hâkim oldu.
Tibet Çin’in kendi kendini idare eden yüksek ve geniş bir alanı. “Dünyanın Çatısı” ve “Kar Ülkesi” gibi kendine has isimleri olan bu bölge asırlar boyunca etrafını çeviren büyük dağlardan dolayı insan yaşamayan vahşi hayvanların bulunduğu bir yer olmuştur. Tibet 27°20’ ve 36°30’ kuzey paralelleriyle 78°24’ ve 98°57’ doğu meridyenleri arasında yer alır.
6. yüzyılda kurulan
Göktürk Devleti ile mücâdele eden Hakaslar, 840’ta
Göktürk Devleti, ilk defa Türk adını taşıyan Türk devletidir. Göktürkler, Türklerin atlı uygarlık ya da bozkır uygarlığından yerleşik uygarlığa geçiş döneminde, Türk boylarının başına geçerek hüküm süren bir hakan sülalesidir (552 - 745).
Uygur devletini yıktılar.
Çin kaynaklarında Hoei-ho, Vei-ho, Hui-ho, Hueu-hu, Wei-wu vb. şekilde görülen Uygur adının anlamı 974'te yazılan Çince bir eserde "şahin süratiyle dolaşan ve hücum eden" şeklinde açıklanmaktadır..

10. yüzyılda da Karahanlıların tesiriyle İslâm dînini kabul eden Kırgızlar, 13. yüzyılda Moğolların hâkimiyetini tanıdılar. On yedinci yüzyılda Rus istilâsına karşı diğer Türk boylarıyla hareket ettiler. Kırgızların harp kâbiliyetleri yüksekti. On dokuzuncu asırda Kırgız toprakları bütünüyle Rus hâkimiyetine girdi. 1924 senesine kadar Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhûriyetine bağlıyken, 1925’te Kara Kırgız Özerk Oblastı adını aldı. Bir süre sonra Kara kelimesi kaldırıldı. 1936’da Kırgızistan Sovyet Sosyalist Cumhûriyeti hâline getirildi ve Sovyetler Birliğini meydana getiren 15 İttifak Cumhûriyetinden biri hâline geldi.

Eski Sovyetler Birliğinin 1991’de dağılması üzerine, Kırgızistan bağımsızlığını îlân etti. Bağımsız Devletler Topluluğuna üye oldu.


Fizikî Yapı:
Ülke topraklarının büyük kısmı dağlarla kaplıdır. 3000 metreye kadar olan dağlar toprakların yarısından fazlasını kaplar. Tanrı Dağlarının bir parçası olan Kokpaalatau Sıradağları, Çin ile tabiî sınırı meydana getirir. Yüksek dağların dorukları dört mevsim karla kaplıdır. Çok sayıda kısa nehir, dağlardan kaynaklanarak aşağılara doğru akar. Başlıca akarsuları Narin, Tar, Kubaş, Kızıl Su’dur. Dünyânın ikinci büyük krater gölü olan Issık Gölü Kırgızistan topraklarında yer alır. Deniz seviyesinden 1609 m yükseklikte olan Issık gölü 6202 km2lik bir alana sâhiptir. En derin yeri 702 metredir.

İklimi:
Kırgızistan’ın denizlerden uzak ve yüksek bir arâziye sâhib olması iklimi büyük ölçüde etkiler. Dağların etekleri sıcak çöl rüzgarları tesirindedir. Yüksek bölgelerde soğuk bir iklim hâkimdir. Arada kalan bölgede bol yağışlı bir iklim görülür. Batı ve kuzeydeki sıradağlar yılda ortalama 600-900 mm, güney etekleri 200-335 mm, yüksek vâdiler ise 100-150 mm civârında yağış alır. Yaz ile kış, gündüz ile gece arasında ısı farkı çok fazladır.

Tabiî Kaynaklar:
Kırgızistan mâden yönünden zengin yataklara sâhiptir. Tanrı Dağlarında demir, cıva, sürme, altın; Fergana Vâdisinde petrol ve gaz yatakları bulunur. Ayrıca kömür, tuz, kaolin, cam tozu yatakları vardır. Kömür yatakları 31 milyon ton rezerv ile Orta Asya’da birincidir.

Bitki örtüsü ve hayvanlar: Dağların kuzeye bakan yamaçları ve alçak vâdiler ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlar ülke topraklarının ancak % 6’sını kaplar. Ormanlarda yabandomuzu, kurt, vaşak, dağkeçisi, as, geyik, leopar gibi av hayvanları yaşar.


Ekonomi:
Ülke ekonomisi tarım ve madenciliğe dayalıdır. Daha çok hayvancılık kesimi ağırlıklı bir tarım ekonomisi hakimdir. Başlıca tarım ürünleri buğday, pamuk, şekerpancarı, mısır, tütün, sebze ve meyvedir. Dağlık bölgelerde yarış atları yetiştirilir, tavşan beslenir, arıcılık yapılır. En çok küçükbaş hayvan beslenir.

Kırgızistan’da 1970’li yıllarda çeşitli mâdenler çıkarılmaya başlanınca mâden sektörü büyük hızla gelişti. Makina, otomotiv, gıda, çimento, cam ve konserve fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. Akarsu üzerlerinde kurulan hidroelektrik santralleri ekonomiye önemli ölçüde katkıda bulunur. Ülkede 600 civârında sanâyi kuruluşu vardır.


Kazakistan


Tarihi:

Kazakların tarih sahnesine çıkışları 15. asra rastlar. Şeybânî Hükümdârı Ebü’l-Hayr zamanında bozkır bölgesinde yaşayan Türk kabîleleri, aynı sülâleden Barak Hanın oğulları Canıbek ile Kerey’in idâresinde doğuya göç ederek ÇağatayHanlığı topraklarını kendilerine yurt edindiler. Buralarda yaşayan ve göçebe olan Türk kavimleri ile birlik olup iki yüz bin kişilik bir nüfûsa ulaştılar. Bunlara daha sonra, Naymanlar, Celâyirliler ve Duğlatlar da katılınca bir milyonluk bir Kazak topluluğu meydana geldi. Balkaş civârında yaşayanlara Canıbekoğlu Kasım Han, Urallara kadar olan bölgede yaşayanlara Kereyoğlu Burunduk Han hükümdarlık ediyordu.
Kasım Han, amcasının oğlu Burunduk Hanı ortadan kaldırarak, Kazakların tamâmını idâresi altına aldı ve üç yüz bin kişilik bir ordu kurdu. Kasım Handan sonra oğlu Aknazor Han (1520-1555), ondan sonra onun oğlu Şigay Han (1555-1570) Kazan hükümdarı oldu. Şigay Han zamânında bozkırların tamamı Kazak hâkimiyeti altına girdi. Şigay Hanın yerine geçen Tevekkel Han (1570-1600) Taşkent’i ele geçirerek başşehir yaptı. Kazak topraklarını üç ayrı “orda”ya böldü. Bunlar batıdan doğuya sırasıyla Tien Shan’ın kuzeyindeki Semireciye bölgesini içine alan kısma BüyükOrda (Uluyüz), Aral Gölünün doğusundaki orta step bölgesini içine alan kısma OrtaOrda (Ortayüz) ve Aral Gölüyle Ural Irmağı arasında kalan kısma da Küçük Orda (Kiçiyüz) denildi. Tevekkel Hanın yerine geçen kardeşi İşim Han (1600-1623), Çungarya Kalmuklar'ına (Oryatlara) karşı devamlı harpler yaptı. Ondan sonra yerine geçen kardeşi Cihangir (1623-1655) Kalmukları 1626 yılında yendi. Cihangir Handan sonra yerine oğlu Tekva Han (1655-1678) geçti.

Tekva Handan sonra sultan olan Pulta Han (1678-1718) devrinde Çungarya Kalmukları, Türkistan’a kadar olan bölgeleri elegeçirdi. Kazakların birliği bozuldu. Ordalar birbirleri ile savaşmaya başladılar. Bu durumdan istifade eden Ruslar, önce Küçük Ordayı (1731), sonra Orta Ordayı (1743), daha sonra da Hokand Hanlığı idâresindeki Büyük Ordayı (1846) hâkimiyetleri altına aldılar. Böylece bütün Kazak toprakları Çarlık Rusyasının eline geçmiş oldu. 19. yüzyılın ikinci yarısından îtibâren Kazak topraklarında yeni iskân merkezleri kurularak Ruslar yerleştirildi. 1916’da 19-43 yaş arası bütün erkek nüfûsun askere çağrılması üzerine Kazaklar isyân etti. Fakat bu isyân Ruslar tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı.


Kalmuklar Moğol kökenli halk topluluğu. Çungarlar ve Öletler de denilen bu topluluk, kendilerini Oyrat olarak adlandırırlar. Moğolcanın Oyrat lehçesini konuşurlar. Bugün Moğolistan, Doğu Türkistan ve bunlara komşu Çin eyaletlerinde Oyrat lisanını konuşanlar vardır.

Cengiz Han sonrasında Çin’den çıkarılan (1367) Moğollar, Moğolistan’a geri döndüler. Diğer Moğollardan ayrılan Oyratlar, Togan Hanın yönetiminde Doğu Moğolistan’da Çungar Hanlığını kurdular (1416). Çağatay hükümdarı Muhammed
1917 Devriminden sonra Alaş Orda adlı Kazak hükümeti kuruldu.

Kızılordu 1920’de Kazakistan’ı işgal etti ve Oranburg’da muhtar bir Sovyet Cumhûriyeti kuruldu. Daha sonra Alma-Ata başşehir oldu. Göçebeler 1929’da yerleşik hayata geçmeye zorlandı. Çok sayıda Rus ve Ukraynalı Kırgızistan’a yerleştirildi. Buna karşı çıkan Kazaklar hunharca katledildiler. Kazak çocukları millî ve dinî kültürden uzak, ateist olarak yetiştirilmeye çalışıldı ise de bunda muvaffak olunamadı. 1936’da yapılan yeni bir düzenleme ile Kazak Özerk bölgesi, Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhûriyeti hâline getirildi. Rusya’daki Glasnost hareketlerinden sonra ve 1991 Ağustosunda eski Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla Kazakistan Cumhûriyeti bağımsızlığını îlân etti.
Fizikî Yapı:

Ülke topraklarının beşte biri dağlarla kaplıdır. Diğer kısmı düzlükler tepelik ovalar ve platolardan meydana gelir. Batı ve güneybatı kesimlerine hâkim olan HazarÇöküntüsünün güneyinde Ustyurt Yaylası, Mangışlak Yarımadasında ise Karadağ ve Akdağ uzanır. Hazar Çöküntüsünü Ural Platosu ve Mugodjar Tepeleri geniş Turan Ovasından ayırır. Kurumuş ırmakların önceleri taşıdığı kumlar güneyde Kızılkum Çölünü, orta kesimde Karakum Çölünü, kuzeyde Büyük ve Küçük Barsuki çöllerini meydana getirmiştir. Kuzeyde dağların yüksekliği 1500 metreye ulaşır. Ülke topraklarının batısında Uludağ, doğusunda iseCengizdağ olarak bilinen sıradağlar yer alır. Doğu ve güneydoğudaki yüksek dağ silsileleri vâdilerle yarılmıştır. Çungarya Aladağları Balkaş Gölünün bulunduğu çöküntünün güneyinden, Tarbagatay Sıradağları güneyden, Altay dağ silsilesinin devamı olanListvyaga, Holzun ve Tigirek sıradağları ise doğudan Kazakistan topraklarına girer. Kırgızistan sınırındaTanrı Dağları, uzanır. Muyunkum Çölü Karadağ’ın içlerine kadar girer.

Kazakistan’da binlerce küçük akarsu vardır. Bu akarsuların büyük kesimi Hazar Denizi, Aral, Balkaş ve Tengiz göllerine dökülür. Kazakistan topraklarını baştan başa geçen ve Kuzey Buz Denizine dökülen nehirler ise Irtiş, İşim ve Tobul’dur. Akarsuların büyük kısmı yazın kurur. Başlıca ırmakları Ural ve Seyhun’dur. Seyhun üzerinde taşkınları önlemek ve sulama gâyeli birçok baraj bulunur.

Ülke sınırları içinde su seviyesi genelde değişken olan ve bâzıları belli aylarda kuruyan elli bine yakın göl vardır. Hazar Denizinin 2320 km’lik kıyısı Kazakistan sınırları içinde kalır. Diğer önemli gölleri Aral, Balkaş, Zaysan, Alakol, Tengiz ve Seletitengiz’dir.
İklim:

Kazakistan’ın vâdi ve ovalarında çok sert bir kara iklimi hâkimdir. Sıcaklık bölgelere göre çok farklılık gösterir. Güneyde -5°C ile -1,4°C arasında değişen kış ortalama sıcaklığı, orta kısımlarda -16°C ile -19°C’ye kadar düşer. Yazın ortalama sıcaklık kuzeyde 20°C güneyde ise 29°C’dir. Senelik ortalama yağış miktarı kuzey ve orta kısımlarda 200-300 mm, güneyde 400-500 mm, yüksek sıradağlarda ise 600-1000 mm arasında değişir. Vâdilerde sık sık kasırga şiddetine varan rüzgârlar eser.
Tabiî Kaynaklar:

Mâdenler: Kazakistan yeraltı kaynakları bakımından zengindir.Karaganda bölgesinde zengin kömür yatakları, Ural-Enba Havzasında petrol yatakları vardır. Ayrıca bakır, kurşun (Altay, Kara-Tav, Ala-Tav, Tekeli’de), çinko (Alma-Ata), demir (Karkaralı, Balhaç, Cez-Kazgon, Ata-Su), manganez, kalay, volfram, molibden, antimuan çıkarılmaktadır.

Bitki örtüsü ve hayvanlar: Ülke topraklarının büyük bölümünü kaplayan çöllerde pelin otu ve ılgın yetişir. Altay ve Tanrı dağları ormanlarla kaplıdır. Ormanlarda ve çöllerde çok sayıda av hayvanı yaşar. Bunlardan bâzıları; antilop, sığın, kurt, ayı, kakum, samurdur. Irmak ve göllerde sazan, turna, som balığı, alabalık ve tatlısu levreği Hazar Denizinde ise mersinbalığı, ringa çamçak avlanır.

Nüfus ve Sosyal Hayat:

Kazakistan’ın nüfûsu 17.000.000 civârındadır Başkenti Alma-Ata olup nüfûsu 1.200.000’dir. Nüfûsun % 39.7’si Kazak, % 37.8’i Rus, % 5.8’iAlman, % 5.4’ü Ukraynalı, % 4’ü Tatar ve Özbek, % 7.3’ü diğer milletlere mensuptur. Başlıca şehirleri Uralsk, Ahtubinsk, Guryev, Bişkek, Karaganda, Aralsk’dır.

Kazakistan’da büyük yerleşim bölgeleri dışında hâlâ eski göçebe özelliği sürdürülmektedir. Halkın çoğu geçimini hayvancılıkla sağladığı için yazın “çaylav” dedikleri yaylalara gitmek, kışın da “kıştav” dedikleri kışlaklarında barınmaktadırlar. Böylece göçebe hayatlarını devam ettirirler.

Eğitim: Halkın çoğu 1917 komünist ihtilâlinden önce göçebe hayâtı yaşadığından, Kazaklarda eğitim faaliyetleri fazla gelişmemişti. Yerleşme merkezlerinde çok sayıda medrese vardı. İhtilâlden sonra bölgede Rus eğitim sistemi uygulanmaya başlandı. İlk ve orta öğretim Kazakça yapılmasına rağmen, anaokullarında ve yüksek okullarda Rusça eğitim yapılması Kazak gençlerini Rusça öğrenmeye mecbur bıraktı.

Kazakistan’da eğitim 7-17 yaş arasında mecbûrî ve parasızdır. Okullarda Rusça ve Kazakça eğitim yapılır. Ayrıca azınlık dillerinde de öğretim yapan okullar vardır. Nüfûsun az olduğu bölgelerde ortaokul çocukları için yatılı okullar bulunur. Meslekî eğitim veren okulların sayısı oldukça fazladır. Ülke çapında 8689 ortaokul, 243 teknik lise, vardır.

Kazakistan’da ilk üniversite 1934’te Kirov’da kuruldu. 1948’de Kazak İlimler Akademisi teşkil edildi. Bu akademiye bağlı 35’ten fazla enstitü vardır. Ayrıca 40 civârında yüksek okul mevcuttur.


Ekonomi:

Ülke ekonomisi tarım, hayvancılık ve mâdenciliğe dayalıdır. Toprakların büyük bölümü çöl ve dağlarla kaplı olduğu için tarıma elverişli arâzi azdır. Bu arâzinin büyük kısmı mer’adır. Kazakistan’da tarım dört bölgede mütâlaa edilebilir: 1)Yerleşik zirâî bölge: Bölgede özellikle buğday, darı, ayçiçeği ve büyükbaş hayvanlar yetiştirilir. 2) Geçiş bölgesi: Bu bölgede darı yetiştirilir ve koyun beslenir. 3)Hayvan besleme bölgesi:Buralarda koyun beslenir. Aktübe’de ayrıca at ve deve de yetiştirilir. 4)Sun’î sulama yapılan bölge: Bu bölgede ise sanâyide kullanılan pamuk, pancar, tütün, kendir, yağlı tohumlar ve pirinç yetiştirilir.

Kazakistan sanâyii mâdenciliğe bağlı olarak gelişmiştir. Sovyetler Birliğinden ayrılmadan önce, bu ülkenin hammadde ihtiyacının büyük kısmını karşılıyordu. Başlıca sanâyi kuruluşları demir, çelik, çimento, gübre, şeker, un, konserve, ilâç, sentetik iplik, röntgen âletleri fabrikalarıdır. Sanâyide çalışan işgücünün büyük kısmı kömür mâdenleri, petrol tesislerinde çalışmaktadır.

Ulaşım: Kazakistan’da ulaşım kara, demir ve hava yoluyla sağlanır. Demiryolu ağı 21.400.000 km uzunlukta olup, ülkeyi ağ gibi örmüştür. Karayollarının uzunluğu ise 189.000 km’dir. Birçok şehirde hava alanı vardır.
Kızıl Ordu, S.S.C.B.'nin ordusudur. Adının Kızıl olması, komünist rejimi korumasından dolayıdır. II. Dünya Savaşı'nda içine bütün halkı alarak ülkeyi Alman işgalinden kurtarmış ve ülkenin toparlanmasına yardım etmiştir. S.S.C.B.'nin 1991'deki yıkılışına kadar bütünlüğünü korumuştur.