1)Abdulkadir Geylani H.Z.SIRR-UL ESRAR Hakikat-i Muhammedi ;Sonra... yaratılan ruhları, kâinatın en aşağı derecesine indirdi. Yani bu cesetler âlemine demek istiyorum.” (S.18)
Bu hallerden sonra;Allahu Teala o ruhlara, bu cisme girmeleri için emir verdi; onlar da Allah’in emriyle girdiler. Bunu da su Âyet-i Kerime haber vermektedir: "Ona ruhumdan üfledim," (Sad, 72).Zaman oldu; o ruhlar bu cesetle ilgisini artirdi. (yani ruhlarını Allahu telaya ulaştırmayı unuttular)Bu yüzden, ahdi unuttular. Halbuki, Allahu Teala onlari yarattiginda: "Sizin Rabbiniz degil miyim? " buyurdu. Onlar da: "Evet.." cevabini verdiler… iste bu sözü unuttular.Aslî vatana dönemediler.
(asli vatan yani geldikleri yer olan Alllah’u telanın zatı.şu ayeti kerime bizi işin özünü anlatıyor):
13/RAD-25 Vellezîne yankudûne ahdallâhi min ba’di mîsâkıhi ve yaktaûne mâ emerallâhu bihi en yûsale ve yufsidûne fîl ardı ulâike lehumul la’netu ve lehum sûud dâr(dâri).
Onlar, misaklerinden sonra (Allah’a ruhlarını teslim edeceklerine dair ezelde Allah’a misak verdikten sonra) Allah’ın ahdini bozarlar (ruhlarını Allah'a ulaştırmazlar). Ve Allah’ın, O’na (Allah’a) ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler. Ve yeryüzünde fesat çıkarırlar (başka insanların da Sıratı Mustakîm’e ulaşmalarına mani oldukları için fesat çıkarırlar). Lânet onlar içindir. Ve yurdun kötüsü (cehennem) onlar içindir. ))

Fakat Rahman, yani varligin yardim kaynagi, onlara acidi. Bu sebeple semavî kitaplar saldi. Bunlarla aslî vatani hatirlatmak istedi. Bu manaya da su Âyet-i Kerîme isaret eder: "Onlara Allah’in günlerini hatirlat," (ibrahim, 5). Yani: Ruhlarla geçen, o visal günlerini hatirlat. (S.19)



2)GAVDİYYE:ABDULKADİR GEYLANİHZ.
Rabbim (CC) yine buyurdu:
-Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Ruhları, kendilerine “BEN SİZİN RABBİNİZ DEĞİL MİYİM?” (âyet meali) hitabımdan sonra verdim. Ruhların kendi kalıplarında kıyamete kadar beklemekte olduklarını görüyorum.
- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Benim katımda uyu, ama halkın uyuduğu gibi değil, ancak o takdirde Beni görebilirsin.

Bunun üzerine Rabbime (CC) dedim ki:

-“Ya Rabbî (CC)! Senin katında nasıl uyuyayım?”

Rabbim (CC) buyurdu ki:

- Bedeni lezzetlerden kesip dondurmakla; nefsi şehvetlerden uzaklaştırmakla; kalbi hâtıralardan paklamakla; ruhu zaman mefhumundan ilgisini kesmekle ve zâtını, Zât-i İlâhiyemde fena (yok) etmekle uyuyabilirsin

3)İMAM-I RABBANİ HZLERİ( cilt 1 mektup152).
:Ruhu sukut edip cisim mertebesinde karar kılmış bir insana anlatabilecek hiç bir sır yokturruhu asli makamına çıkmadıkca(YANİ HAYATTAYKEN Allahu tealanın zatına ulaşmadıkca),o bedbaht insan 'belhüm adal' emri ile hayvandan daha aşağı mertebede kalacaktır

MARİFETNAME.KISIM:14.RUHUN ALÇALIŞ VE YÜKSLİŞLERİ(SAYFA607.)
Eğer o kimseye Allah'ın yardımı ulaşır da(yani rahman esmasıyla tecelli ederde),insani ruhu mahkum olduğu hayvani ruha galip gelir,(yani nefsinin %100 de 100olan karanlıkkalbi%51 nurla dolarsa)öfke ve şehevi arzularını kontrol altına alırsa ,artık o kimse nefsi ölü kalbi diri bir insan durumuna gelir ki artık o ruhani yani kamil bir insandır .Bulunduğu yerden yukarılara çıkmış olup bu çıkışı onun durumuna göre ,bir yıl,bir ay,bir gün ya da bir saat de gerçekleşmişdir.Cenab-ı Hak kuran-ı keriminde :
'ONA RUHUMDAN ÜFLEDİM'buyuruyor.Artık o kimse kendi asli ruhisine(Allah'ınzatına) kavuşmuş yani muradına ermişdir.

4)İMAM GAZALİHZ:

2. Bölüm
Imam gazali
* İlim; insan ruhunun, eşyanın (varlığın) hakikâtini nitelik ve nicelikleriyle, cevheri ve zatıyla maddeden mücerret olarak kavrama tasavvurudur.
* En değerli, en yüce bilgi, Allah Bilgisidir. O bilgiye marifetullah denir.
* Cehalet, bedende kalmak; ilim, ruhla kavramaktır.
* Ruh; Cisim, Araz ve Cevher olmak üzere üç kısımdır:
1- İnsandaki hayvani ruh, latif bir cisimdir. Kalb fanusuna konmuş bir lambadır o. O lambanın ışığı hayat, yağı kan, nuru his ve hareket, harareti şehvet, dumanı gazap, hizmetçisi kuvvettir. Bütün canlılarda vardır.
Hayvani ruh, ilmi kavramaya güç yetiremez. Varlığı, bedene bağlıdır.
2- Beden arazdır.
3- İnsandaki cevher olan ruh, Allah’ın kendinden üflediği ruhtur. O ebedidir ölmez. İlimler onunla kavranır. Varlığı bedenle kayıtlı değildir.

5)ABDURRAHİ ERZİNCANİ HZLERİ :
"Küllü şey'in yercu'u ilâ aslihî" "Her şey aslına rücû edecek." Rûhun da aslı nedir; Cenâb-ı Hak kendi rûhumdan rûh üfledim buyuruyor. Rûh ne ile gidecek; yağmur katresi gibi aşağıya düşmedi ki... O yağmur katresi denize karışırsa, oradan da tekrar buhar olup yükselirse devir yapar. Yağmur nemi nereden alıyor; zâhire göre denizden alıyor. Ama yağmur Allah'ın rahmetidir. Rûhumuz hakikatten bir vasıta ile gelmiş. Cesedimize vasıta annemiz babamız. Annesiz babasız dünyaya gelen var mıdır? Bir tek Hz. İsa babasızdır. O'nda, Allah kudretini göstermiştir. Onun Peygamber olduğunu bildirerek: "Babasız da halk ederim" diyor Cenâb-ı Hak. Annesi var. Babası yok. Ondan başka bütün insanların annesi babası var. Bir de Hz. Adem annesiz ve babasız. Allah onun cesedini topraktan yapmış. Rûhundan rûh üflemiş. Bizler ve bütün insanlar O'nun tohumu. Ama bunlar cesede. rûha gelince öyle değil. Rûh ayrı. Cenâb-ı Hak rûhlarımızı ilm-i ezelîde halk etmiş. Meleklerden önce bizim rûhumuzu halk etmiş Cenâb-ı Allah. Melekleri cesedimizden önce halk etmiştir. Şimdi bakınız zemîn var. Semâ var. Arş-ı âlâ var. Yer var. Biz yerdeyiz. Melekler nerede? Arş-ı âlâda. Eğer Allah'tan gelen rûh Allah'a ulaşırsa arşı geçiyor, meleklerin üzerine çıkıyor. Ama Allah'tan gelen rûhu insan makamına ulaştırmazsa aşağıya düşer; değil meleğin üzerine çıkmak, hayvanın aşağısına düşer.
Niçin hayvanlar azap görmeyecek, insanlar azap görecek, çünkü o insan hayvanlardan aşağıya düşüyor. Cehenneme giden insan hayvandan aşağıdır. Cennete giden insan da meleklerle olur.

Cenneti insanlar ibadetle kazanabiliyor. Fakat Allah'ın cemâlini insan ibadetle, amelle kazanamıyor. Allah'ın cemâlini insanlar aşk, Allah aşkı ile kazanıyor. Onun vasıtası Allah aşkıdır.

Çok çektim ise iftirak

Kalmadı gönlümde merak
Aşkım bana oldu Burak
Görün beni aşk neyledi
Âhiri derviş eyledi


Aşk: İnsanları dünyadan geçiriyor. Ahiretten geçiriyor. Cesedin cisminden geçiriyor. Canından geçiriyor. Ondan sonra derviş oluyor.

Derviş: "Bir dost, bir post." Dostu posta oturtturmuş. Cesedi olmuş post. Dostu da Allah. Bu böyle olur mu; anlayanlar Allah ile şeyhini ayrı görmezler. Peki biz Allah'a inandık mı, Allah'ı bulmak istiyor muyuz, Allah nerede bulunacak? Allah "Bir yere sığmam ama veli kulumun kalbindeyim" diyor. "Kim oraya girerse ben oradayım." diyor.

Bir meşâyihi insan severse, ona tamamen inanır teslim olursa, hizmetini görürse onun gönlüne girerse Hz. Allah'ı görür. Herşey aslına rücu edecek. Ceset topraktan halk edildiği için toprak olacak. Rûh niye gitmesin? Allah'ı sevmek, Evliyaullah'ı sevmektir.


kaynak-Abdurrahim reyhan erzincani
Tasavvuf Sohbetleri 2



__________________



6)İnsanlardaki bu rûh Allah'ın zâtının rûhu. Allah "Kendi rûhumdan ruh üfledim" (Hicr sûresi, âyet 29)buyuruyor. "Kendi rûhumdan rûh üfledim." Kime; insana. Meleğe değil, insana üflemiş. Öyle ise Cenâb-ı Hakk'ın zâtından gelen bu rûh aslına rücu ederse melekleri geçer.

İnsanlar ulvî, insanlar suflî

Ulvînin manâsı; gökleri aşar melekleri geçer. Suflînin manâsı; hayvanlardan aşağı düşer. Niçin; Cennet var, Cehennem var.

Kapında kul var, Sultandan içeru
Ete, kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm


Etten kemikten maksat, cesedini kasdediyor. Kapında kul var, Sultandan içeri. Burada rûhtan bahsediyor. Ama o rûh makamına ulaşmış.Onun rûhu Allah'a ulaşmış.Allah'ın zâtına ulaşmış.
Akar sular, katreler deryaya karışıyorsa... Sanki o insanların rûhu deryâdan gelmiş, yağmur katresi. Yağmur katreleri birleşirse, suya karışırsa suyla beraber nereye gider; deryâya gider. Kürre-i arz üzerinde kaynar sular var. Bunlar nerden geliyor; deryâdan geliyor. Bunlardaki bu hareket ne; bu akım ne; yine deryâya gitmek.

Herşey aslına rücu edecek. Herşey aslına rücu eder.

Öyle ise, bu suların aslı derya. Deryâdan geldikleri için, deryaya gitmek isterler. Ama hepsi gitmez. En ufak bir su deryâya gider de belki büyük su gidemez. Deryâya giden nehirler var. O küçük su nehire karışırsa, nehir de deryâya gider. İnsanların rûhu Allah'tan gelmiştir. Allah'a gitmek ister. Kendi kendine gidemiyorsa, kendinize bir vesile arayın. Onun için evliyaullah vasıtadır. Evliyaullah'ı bilmezse, evliyaullah'ı bulmazsa, evliyaullah'ın uhdesinden geçmezse, Allah'ı bulamaz. Evliyaullah kul ile Allah arasında bir vasıtadır.
Zâhiri cesedi, bâtını rûhudur. Bizde de rûh var ama bizim ki katre.
kaynak-Abdurrahim reyhan erzincani http://www.erzincani.com/gbts2-8.htm
7)Abdurrahim Reyhan Erzincani
Bir meşâyihi insan severse, ona tamamen inanır teslim olursa, hizmetini görürse onun gönlüne girerse Hz. Allah'ı görür. Herşey aslına rücu edecek. Ceset topraktan halk edildiği için toprak olacak. Rûh niye gitmesin? Allah'ı sevmek, Evliyaullah'ı sevmektir.İnsanlardaki bu rûh Allah'ın zâtının rûhu. Allah "Kendi rûhumdan ruh üfledim" (Hicr sûresi, âyet 29) buyuruyor. "Kendi rûhumdan rûh üfledim." Kime; insana. Meleğe değil, insana üflemiş. Öyle ise Cenâb-ı Hakk'ın zâtından gelen BU RUH ASLINA RÜCU EDERSE melekleri geçer. İnsanlar ulvî, insanlar suflî.Ulvînin manâsı; gökleri aşar melekleri geçer. Suflînin manâsı; hayvanlardan aşağı düşer. Niçin; Cennet var, Cehennem var.
Kapında kul var, Sultandan içeru
Ete, kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm

Etten kemikten maksat, cesedini kasdediyor. Kapında kul var, Sultandan içeri. Burada rûhtan bahsediyor. Ama o rûh makamına ulaşmış. ONUN RUHU ALLAH'A ULASMIS,ALLAH'IN ZATINA ULASMIS.
Akar sular, katreler deryaya karışıyorsa... Sanki o insanların rûhu deryâdan gelmiş, yağmur katresi. Yağmur katreleri birleşirse, suya karışırsa suyla beraber nereye gider; deryâya gider. Kürre-i arz üzerinde kaynar sular var. Bunlar nerden geliyor; deryâdan geliyor. Bunlardaki bu hareket ne; bu akım ne; yine deryâya gitmek.
Herşey aslına rücu edecek. Herşey aslına rücu eder.Öyle ise, bu suların aslı derya. Deryâdan geldikleri için, deryaya gitmek isterler. Ama hepsi gitmez. En ufak bir su deryâya gider de belki büyük su gidemez. Deryâya giden nehirler var. O küçük su nehire karışırsa, nehir de deryâya gider. İnsanların rûhu Allah'tan gelmiştir. Allah'a gitmek ister. Kendi kendine gidemiyorsa, kendinize bir vesile arayın. Onun için evliyaullah vasıtadır. Evliyaullah'ı bilmezse, evliyaullah'ı bulmazsa, evliyaullah'ın uhdesinden geçmezse, Allah'ı bulamaz. Evliyaullah kul ile Allah arasında bir vasıtadır. Zâhiri cesedi, bâtını rûhudur. Bizde de rûh var ama bizim ki katre.

Derviş: Herşeyden geçmiş. Allah'tan başka birşey yok. İnsanların gönlündekileri silen ne oluyor? Allah sevgisi. O da mürşidsiz olmaz. İnsanların gönlündeki arzuları götüren ne oluyor? Allah sevgisi. Kalbinde Allah'tan başka arzu varsa, için başka, dışın başka oluyor. Cenâb-ı Hak:

"Olduğunuz gibi görünün. Göründüğünüz gibi olun." buyuruyor.

Bunlar çok çetin, çok kolay. Yapana kolay. Yapamayana çetin. Hâlbuki insanlara yapamayacağı birşey emredilmemiş. Ama bunlar inanca bağlı, itikata bağlı. İnanmak bir de inanılanı yaşamak. Şeriat, tarîkat, hakikat, marifet. Allah'tan gelen ruhu Allah'a ulaştırmak için bu dört şey vasıtadır.


Bir defa şeriatsız tarîkat olmaz. İsterse Peygamber Efendimiz mürşidimiz olsun.

Kabiliyyet bizde olmazsa meşâyih neylesin
İster ise mürşidi olsun Muhammed Hazreti


Şimdi bu salona girmek için kaç kapıdan geçerek girdiniz. İşte bunların yolları birbirinin içinden geçiyor. Tarîkatın yolu şeriattan geçiyor.

Meşâyihe teslim olup, himmetini alırsak o zaman tarîkatı anlayabiliriz. Hak olduğuna inanacağız.

Sermâye bu yolda hemân
Teslim ol şeyhine inan.


Bizim irâdemize sa'yımıza bağlı olan şeriattır.
kaynak-
Tasavvuf Sohbetleri 2

****************************** ************************
8)SAİDİ NURSİHZ.ERİ:
Mârifetullah ne demektir?“Bütün ulûm-u hakikiyyenin esası ve nuru ve ruh
u marifetullahdır.”

Sözler


Marifet, tanıma manasına gelir. Marifetullah, “İlâhî sıfat ve isimlerin tecellilerini tefekkürde erişilen mertebe,” “İlâhî hakikatlara vukufiyet” , “kalbî inkişaf” şeklinde tarif ediliyor.

Allah’a inanan insanın kalbi imanla nurlanmıştır. Bu, kör gözün açılmasından, işitmeyen kulağın duymaya başlamasından çok ileri bir inkişafla
ruhun, “Rabbine kavuşması, ona inanması ve kendini onun mahlûku bilmesi”dir. Şimdi sıra, O’nu tanıma vadisinde mesafeler katetmeye gelmiştir.
"
Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. RUHUMU RAHMANA TESLIM EYLEDIM , gayr istemem
Orjinal Sayfa:500)Yirmialtıncı Söz sözler 26. söz
****************************** ****************************** ************
9)ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.:18-Allahı zikreden başka dua ve tat ile meşgul olmayıp namazlardanda farzlar ve sunnetleri uymalıdır.zikre sözün süreti dilden susup kalbe ordan ruha ve ruhdanda sırra geçene kadar devam etmelidir.böylece kalbi temizlenir ve ruhu hürriyete kavuşarak,sırrı mukaddese erer ve mevlasına kavuşur.(marifetname.syf:682.kIsIm:7)

10)ABDULKADİR GEYLANİHZ:
Bir Hadis-i Şerifte şöyle anlatılır:

- «Okunan Ayetler, hikmetli aşk ve sevgi şiirleri, hüzün dolu sesler
ruh
a nuranî kuvvet verir.»

Gerek olan, nuru nura kavuşturmaktyr. Yani,
ruh
u o nura erdirmektir. Allah-ü Teala bu manada şöyle buyurdu:

- «iyiler iyileredir.» (Nur. 26)

Duyulan bir vecd, şeytandan ve nefisten gelirse, orada nur olmaz. Küfür ve şaşkınlık olur. Zulmet zulmete layıktır, yani nefse... Bunu: o

- «Kötüler, kötülere.» (Nur, 26)

11)Necmeddin Kübra K.S:Tasavvufda on temel esas.
Mübarege sormuslar Eren ne demektir? Cevap:
Ermis zat VUSLATI gerceklestirmis Kamil insane.
Yine sormuslar Hicret nedir? Cevap: Kisinin beden memleketinden ayrilip
Ruhlarin vatanina göcmesidir.
-Her ferd döne döne HAKKA ULASIR, ONA KAVUSUR (ve ileyhi türcaun.Yasin 56)
- Salikde istidat ve ehil mürsit olursa kisa sürede
ALLAH'A VASIL olur.
12)Bayazid Bestami K.S.Eserin adi:Islam Tasavvufunun Özü
Nefsimden siyrilip cikdim, yilanin kendi derisinden siyrilip ciktigi gibi.Sonra dönüp nefsime baktim ne göreyim "Ben oyum" Beser camurdan yaratilmisdir maddi varligi yine aslina dönmüstür. Ruh ise Allahin emiri cümlesindendir Allahdan gelmisdir ve yine ona dönecektir.Ruh beden sehrinde bir sure hapsedilmisdir Allahin emrinden oldugu icin varlik aleminin esrarini kendinde tasiyor demektir Insan ölmeden evel ölme sirrina Erince Hapis bulunan Ruh mana ve meleküt aleminde ibresini dolastirma imkani bulmus olur ve iste ozaman kainattaki kendi yerini görür (Allahin Zati) "Birinci defa hacc ettigimde Beytullahi gördüm.Ikincisinde Beytullahin sahibini gördüm.Ücüncü defa ne beytullahi nede sahibini gördüm.Kul ubudiyet manasi üzere ne zaman amel edici olur? Kendine ait bir iradesi olmadigi zaman.Mügmünün nefsi yoktur cünkü o nefsini Allaha satmisdir.Bu kez Allahdan gelen ve ona dogru yol alan Ruh kanatlanir ehadiyyet emriyle varlik alemine indigi icin yine o emirle ehadiyyete döner. Aslina yaklasdigi icin gövdesi ehadiyyete bürünür ebediyet kanatlariyla seyrine devam eder.Melekut aleminde uzun mesafeleri milyonlarca defa kat ettikden sonar KURBIYETI ILAHIYEYE MAZHAR OLUR.

13)Aziz Mahmud Hüda-i : ilim, amel, seyri sulük
s.19:Her ilim Cenab-i Hakka yakinlik hasil etme hususunda bir etkisi bulunmakla beraber, tam ve kulli yakinligi saglayan ilim, sufiyyenin ilmidir. Cünkü Hakka vuslat, Celal ve Cemal tecellilerini müsahede, bu ilim sayesindedir. Cünkü seriat mertebesinde bulunan farz ve vaciblerden MAKSAT, Allah Subhanehu ve Tealaya VUSLATTIR.



14)Hoca Ahmet yesevihz: 10.HİKMET
Başım
toprak, kendim toprak, cismim toprak;
“Hakk’a kavuşur muyum?” diye, ruhum müştak;(iştiyak sahibi istekli)