***
DIŞARDA
Points: 47.246, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 75,0%
Achievements


El-Vâcid (c.c)
EL-VÂCİD (C.C.)
“Mutlak ganî olan ve her istediği her şeyi bulan.”
Kudreti ve rahmeti sonsuz olan Yüce Allah, her şeyi, büyüğü, küçüğü, uzağı, yakını ve hükmünü infaz edeceği kimseleri, hemen anında bulur.
O'nun için zaman, mekân, uzak yakın mevzu değildir.
Herhangi bir şeyi ele geçirmek dilediğinde, tedbir almağa veya tuzak kurmağa veya bir başka şeye ihtiyacı yoktur.
O'nun bir emrü fermanı kâfi...
Kimi, neyi ele geçirmek isterse, o şey hemen o an huzurundadır.
Ne melek, ne cin, ne insan, ne de başka varlıklar O'na karşı kendilerini gizleyemezler.
O'nun elinin ermeyeceği yer olmadığı gibi, gücünün ulaşmadığı bir nokta da yoktur.
O'ndan kaçıp kurtulmak mümkün olsaydı Firavunlar, Nemrut'lar, Ebû Cehiller kaçardı...
O'nun pençe-i kahrı zâlimleri öyle bir yakalar ki, bütün âlem şaşar.
İnsan kendini başıboş mu zannediyor?
Bir nefes, bir lâhza yoktur ki Cenâb-ı Zât-ı Kibriya bütün varlıkları kuşatmasın, başıboş bıraksın...
Eğer âlem başıboş olsaydı, her sabah bize gülümseyen güneş gittiği yerden bir daha gelmez.
Yahut hiç mehtap görmek bize nasip olmazdı.
Şu menkıbe bize ışık tutacaktır:
Bir gün eski Belh Sultanı İbrahim bin Edhem Hazretlerine bir adam geldi:
“Ey doğruluk ırmağı, dedi, ben günah işleyip duruyorum.
Bana bir kurtuluş yolu göster ki, o belâdan kurtulayım.”
Velîler velîsi tatlı bir tebessümle dedi ki:
“Madem ki günah işliyor, Rabbine isyan ediyorsun.
O halde Allahü Teâlâ'nın senin için vermiş olduğu rızıklardan yeme.”
Adam birden titredi:
“İyi ama, dedi, Allah'ın bana verdiği nzıklardan yemezsem, nasıl yaşarım?”
“Madem öyle! Allah'ın senin için takdir ettiği sudan içme.
Kendine bir başka su bul.”
“Ey âlem şeyhi!
Bu hiç mümkün olmaz!
Su içmeden yaşanır mı?”
“O halde, Allah'ın yarattığı havayı teneffüs etme.
Hiç nefes almadan dur!”
“Hayır, hayır! Buna da imkân yok!”
“Sana daha ne diyeyim?
Madem Öyle! Allah'ın mülkünden çık git.
Kendine bir başka mülk edin!”
Günahkâr adamın aklı uçacak gibi oldu ve dedi:
“Ey apaydın pîr!
Neler diyorsun?
Allah'ın mülkünden başka mülk var mı ki, gidip orada mekân tutayım?”
Büyük velînin yüzünde görülmemiş bir ışık:
“Peki, dedi, sana bir yol daha!
Günah işlediğin zaman, suçunu Allah'ın görmediği bir yerde yap ve kendini ondan gizle.
Seni hiçbir zaman bulamasın.”
Günahkâr adam yaman bir feryat kopardı:
“Buna da imkân yok, yâ İbrahim!
O'ndan gizlenmek, elinden kaçıp kurtulmak mümkün değildir.
Beni kıpırdayamaz hale getirdin.
Artık ben rabbime isyan etmem.
Tevbe, tevbe!”
Ne kadar nimetler içinde bulunuyoruz da farkında değiliz.
Ey zâlim adamlar!
Madem Allah'a ortak koşuyorsunuz, o halde Allah'ın mülkünden çıkıp gidin, kendinize bir başka mülk edinin...
Ama nerede o?..
Her nefesimiz, her şeyimiz, elimizde, avucumuzda olan hepsi Allah'ındır.
O, kalbimizin derinliklerindeki gizli hallere vâkıftır.
Ve istediği anda istediğini ele geçirmek O'na çok kolaydır...
Öyle eşi, benzeri bulunmayan, rahmetiyle durmadan tecellî eden, nimetlerimizi ayağımıza gönderen bir yaratıcıyı bırakıp da ata, puta gönül vermek ancak şeytanları sevindirir. Mustafa Necati Bursalı, Esma-i Hüsna Şerhi, Erhan Yayınları: 236-238.
Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
13.Asrın Müceddidi
BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ