EL-HAKEM (C.C.)




“Hükmeden, hakla batılın, iyi ile kötünün arasını fasleden.”

Bir damla suya peri gibi güzellik veren, kuru dallar üzerinde kırmızı güller yaratan Yüce Allah hâkimdir, herbir şeyin hükmünü O verir.

O bir kere hüküm verdi mi, onu döndürecek bir kuvvet mevcut değildir.

Sultanlar sultanı, padişahlar padişahı sadece O'dur.

Bir kimseyi âleme emîr yapacak, hükümdarların, hükümdarlığına hüküm verecek de yine O...

O'nun emri, O'nun hükmü, O'nun izni olmadan hiçbir şey bir yerden bir yere kıpırdayamaz, hiçbir hadise zuhur etmez.

Hiçbir mazlumun hakkını bir zalimde bırakmaz.

Bir zalimi kah­retmek istediğinde de ona mâni olabilecek kimse yoktur.

Velî kullarını, mü'minleri, muhsinleri mükâfatlandı­racak da yine Cenâb-ı Hak'tır.

Bir kulunun başına bahtiyarlık tacı koyacak olursa, bütün âlem bir araya gelse o kulu zelil edemezler.

Herkesi bu âleme gönderen o olduğu gibi, buradan alacak olan da yine O...

Yani O'nun hükmü hiç kimse tarafından bozulamaz.

Ve Allah Teâlâ buyuruyor:

“O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.” A'RAF: 87

Şânı pek yüce olan Allah, dünya ve ahirette kulları arasında adaletle hükmedendir.

Kimse zerrece haksızlığa uğramadığı gibi, hiçbir zalim de cezasız kalmaz.

Her hak sahibine hakkını vermek O'nun şanındandır.

İnsanların dünya ve ahirette başlarına gelen felaketler kendi ellerinin ektiğidir.

Bir yere iyilik ağacı dikmeyen kimse saadet başağını nasıl toplayacaktır?

Dünyada da hakimler vardır, ama çok kere onlar yanlış hüküm verebilirler.

Ve hatta bile bile başkalarına zulüm de ederler.

Hiç unutmamak lâzımdır ki, o hekim­ler, o makamda ebedî kalamazlar ve hesap diyarına göçerler.

İşte o zaman onlara Allahü Teâlâ adalet ve hük­metmek ne imiş gösterir...

Makamlar, mevkiler, nişanlar, mallar, mülkler insanı aldatmamalı.

Çünkü insanın önünde pek büyük bir gün vardır ki, o gün ancak Allah'ın merhamet ettikleri kurtu­labilir.

Allah'ın sana acımasını istiyorsan, sen de Allah'ın kullarına merhamet et...