ES-SEMÎ' (C.C.)

“Hakkıyla işiten”

Kullarına gözler, gönüller, kulaklar bahşeden Allah her şeyi hakkıyla işitir.

Hiçbir ses, hiçbir nefes ona gizli kalmaz.

Denizin tâ derinliklerindeki bir mahlûkunun ha­cetini işittiği gibi, yüreklerimizin kıpırtılarını da işitir.

Dağ, duvar, mesafe, kasa, kese, su, ateş, hiçbir şey onun işitmesine perde olamaz.

Daha evvelce de ifade ettiğimiz gibi Yunus Aleyhisselâm balığın karanlık midesinde ve deryaların dibinde rabbine iltica etti.

Allahü Teâlâ da ona hemen imdat eyle­di

Bir de şu var: Allah'ın birisini işitmesi, ötekilerinin se­sini duymasına engel olamaz.

Milyarlarca mahlûk aynı anda ona seslenseler, hepsini aynı derecede açık ve hiç ek­siksiz işitir.

O'nun işitmesi, bizim gibi kulak ile de değildir.

Hiçbir şeye benzemez. Ona gaflet arız olmaz.

Ve Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle:
“O'nun benzeri olan hiçbir şey yoktur. O, her şeyi işitir ve görür.” ŞÛRÂ: 11

“O'nun misli, aynısı bir şey bulunması şöyle dursun, Ona benzer bir şey bile yoktur. “Vehüve's-Semîü'I-Basîr”

Ve O, öyle Semî' öyle Basîr'dir.

Yani misli olmayan işitici ve görücüdür.

İşitilmeye uygun olan şeylerin bazısını değil hepsini işitir, görülenlerin ve varlıkların tamamını görür, hem insanlarda olduğu gibi dış dünyadan duygu organlarının etkilenmesi yolu ile değil, sonradan olma du­rumundan hayal kurma ve vehmetmekten uzak ve ezelî bir idrak ile bilerek işitir ve görür.

Kulakları gözleri yaratan ve onları mülkünde tutup idare eden, elbette her şeyi kemâliyle bilir, işitir ve görür.

Aciz bir karıncanın bile haline vâkıftır.

Yürekteki niyetle­ri, kıpırdanışları, kimin ne istediğini hep bilir, kendisine yönelişleri, yapılan niyazları işitir, bütün ihtiyaçları görür ve gözetir.

Her gün beş vakit namazda ve tam kırk defa “Semiallâhü limen hamideh = Allah kendisine hamd edenin hamdini işitir.” diyoruz.

Çok kere bunu gafletle tekrar­layıp duruyoruz.

Allahü Teâlâ'nın işitmesi bizim işitmemize asla benzemez.

Bizim bir şeyi işitmemiz için bir takım sebepler gerek.

Yüce Allah'ın işitmesi ise hiçbir şarta, hiçbir kayda tâbi değildir.

Bir kimse sesini yükseltse de, gizlese de fark etmez.

Rabbi onu işitir ve her halini görür.

Bir lâhza şu âleme nazar kılalım: Kâinatta şu anda mil­yarlarca işitilecek hadiseler vuku bulmaktadır.

Milyarlar­ca can zaman ırmağında akıp gitmektedir.

Hadiselerin ar­kası hiç kesilmeksizin devam etmektedir.

Bu hadiseler bugün de başlamış değil, ezelden ebede kadar an-bean mekiklerden çözülen iplikler gibi akıyor akıyor.

İşte bunların zerresini kaçırmadan, hiç biri ötekine mani olmadan hepsini birden kemaliyle işitmek Cenâb-ı Hakk'ın şanındandır ve O Semî'dir.

Eğer bir mahlûkunun sesini işitip diğerininkini işitmeyecek olsa, o zaman o Rab olmazdı.

Bütün âlem halkı O'nun kuludur, bütün canlıların rızkını O verir, bütün niyaz edenlerin duasına icabet eden O'dur.

Artık O'nu bırakıp fanileri kendilerine ilâh edinen­ler hayatî yorgunluklarını cehennemin ateşten duvarlarına yaslanarak gidereceklerdir.

Vah onlara!..

Rabbim, benim yolumu yüce dağlardan aşır.
Eğer lütfün olmazsa ayaklarım dolaşır!
Gecenin eli sende, gündüzün eli sende,
Nice gözler vardır ki, hikmetinden kamaşır!..