Münâcaat.
Yalnız sana kulluğum, sana benim niyazım,
Kudretinin eseri, ey Rabbim, alın yazım!
Garîb kime baş vurur, sensin tek dost, sensin yâr,
Kul seninle huzurlu, kul seninle bahtiyar!..
Sen ezelî mahbubsun, değil ki yeni sevdim,
Tâ “Kalû Belâ” da ben, ey Rabbim, seni sevdim!
Senin kerem bulutun, çiçeğime verir su,
Zaman boyu eksilmez: Kuş sesi, gül kokusu!
Sensin ebedî sultan, muhtaç vezîr, şah sana,
Kulluğu devlet bilir, nice padişah sana!
Nimetlerin sayısız: Hurma, zeytin, dut senin,
Bizim her zerremizde rahmetin mevcut senin!..
Alemde sünbül, çemen, sen dilersen var olur,
Nerde görülmüştür ki, ustasız duvar olur?
Yerler, gökler, güneşler, hepsi senin îcâdın,
Zerrelerin nabzında çarpıyor kudsî adın!
Akıl, idrak hep âciz, künhüne varmak muhal,
Senin vahdaniyetin zâtına mahsus bir hâl!
Mülk senindir, hamd sana, sensin Ma'bûd-ı Zîşan,
Kâinatın nizamı bir olduğuna nişan!..