İçinde yaşadığımız toplumun değer yargılarına göre kendimize bakmak, gerçek kendimizi görmede ve sevmede engeldir. Dünyaya egemen tüketim kültürü insanın sevilebilir olmasını sonu gelmeyen ve sürekli değişen tüketim koşullarına bağlamıştır. İnsanın kendine bu koşullara bağlı olarak değer biçmesi ve değersizlik duygusu yaşaması kendini sevmesine en büyük engeldir. Bu gerçekten acınası bir durumdur.
Kendini sevmenin ilk koşulu kendimize gönülce bakabilmek yani Yaratan’ın bizi nasıl gördüğünü düşünüyorsak öyle bakabilmektir. Her insan Yaratan’ın sevgisini içinde hisseder ve bunu çok defa ifade eder. O’ bizi seviyorsa geriye ne kalıyor?
Toplumsal yargılara karşı durabilmek ve her an doğru seçim yapabilmek güç gerektirir. Bu gücün kaynağı O’nun bize olan sevgisidir. Bu sevgiyi her an hissedebilmek ve o gücü giyinebilmek Yaratan’ı her an yanında bilmekle mümkündür. İşte o zaman daima iyi ve daima doğru kalırız. Yaratan’ı her an yanında bilen iyi ve doğru olandır. Çünkü O’nu yanında bilen, O’nun her şeyi gördüğünü, her şeyi bildiğini bilen ve bunu gerçekten tatbik eden, ne hata yapar ne de yanlış toplumsal baskılara boyun eğer.
Kendini sevmek kolaylıkla kazanılacak bir haslet değildir. Çünkü kendini sevmek sürekli bir şükür ve hamd etme halidir.
Kendini seven herkesi ve her şeyi sever. Çünkü bu sevginin kaynağı Yaratan’dan ötürü yaratılanı sevmektir.
Sorun kişinin kendisiyle barışık olmasının çok üstündedir. Çünkü kendini sevme koşulsuzdur. Kendini seven Yaratan’ı sevmiştir, kendisi ortada artık yoktur.
Güney Haştemoğlu