Ümit makamında kızıl güller…
İçimde taşan bir nehir ve
gözlerim okçu tepesinde. Dizlerimde takatsizlik, omuz başlarımda ağırlık,
teslim olmaya hazır esirinim.
Verilecek her ceza katında mükâfat bilenecektir, bölünüp bin parça olsam
da her zerrem seni tesbih edecektir. Yüreğimde Yusufî ayetler, Meryem’in duası,
Hu ile düşer başım secdene…
Çıkart beni bu melun karanlıktan.
Kalp okkama batır kalemini nurun yazsın cihana:
"Kulum beni nasıl bilirse, öyle bilirim. "dediğini.
Hüsn-ü zannımı yenileyerek, Rahim ismine sığınarak,"la
taknetu minallah" ayetinde hıçkıran imamın sesiyle, hasret zincirlerimi
kırarak paramparça, "ne mutlu o gariblere " nidasını duyunca,cesaretimi
korkaklığıma düğümleyerek düştüm kapına !…
Bad-ı sabada kapına geldim, nalân olan
gönlümle
Aşkın şarabına bandım da geldim,
firakına mübtela ömrümle
Ey hünkârım sana visal etmek kavlimle tahammül
kalmamış bu biçare halimle lutfeyle mülkünden bir zerre ile Şem’in de bir nur
ver aydınlanayım canan derim, canı vermektir istidadım
Cilvegahından bir köz düşür de yanayım
Tenha yerinde bağın kırılır kan kırmızı gülleri
Bülbül mecnun olur sükût eder terennümleri
Derdimin şifası sendedir Ya Rab
Lâl olan dilimin sözü sendedir Ya Rab
Üryan geldim kapına, günah defterim sendedir Ya Rab
Düçar olmuş dertlerimin eczası sendedir Ya Rab
Şifamı tez eyle
dilimi söz eyle
günahımı setr eyle
meftun geldim kapına
beni sana ram eyle…