Az önce uyandım ölümden, sol tarafımda duran telefona uzattım sensiz parmaklarımı.Kalkmadı elim.Zorladım hayallerimi, gerçeklerden koparcasına ani bir ölüm gibi geldi, gecenin kısa ölümünden sonra.Telefonum çalmıştı ama beklediğim değildi, olduğu gibi bıraktım tekrar yerine...
Acımak istedim yokluğa,
acıyamadım.
Acıyacak bir can kalmamıştı tende,
ne varsa bende
almış başını gitmişti senle...
Göz uçları ile sezdim bedenimi, ne kadar da ağır geliyor artık yaşam ölümün kıyısında.Hayatın acı dolu göz kırpmalarını tersliyorum sürekli, acılı bir 'son'dan sonra, gamsız bir sonbaharı bekliyorum şimdi...
Yaprak dökümlerine bin şahit ister beden.Kış bu sonbahar değil!Saçlara yağan karı gözler görmüyor mu, ben tırmanırken ayaz dolu gerçeklere.
Bilinenler ve bilinmeyenler...
Bilinenlerin bilinmediği kadar ve bilinmeyenlerin bilindiği kadar hasret yürek nefesine.Can diyor her an, can!!!Yine duyulmuyor nefesim sensizliğin bu son demlerinde...
Dilim çaresiz, kalemim yaslı.
Göz görmeden vermek istemiyor içindeki canı...
''Gece Uykusu''