….uhud’dan Medineye Yeni Dönülmüştür… Herkes Yaralı, Herkes Kırgın, Herkes üzgündür… Medineli Kadınlar Akrabaları Olan şehidlerin Evlerinde Toplanmakta, Henüz Yasaklanmamış Olan Ağıtlarını YakmaktadırlarO Gün Güneş Bile Hüzmelerini Hüzün Okları Olarak Halinde Yeryüzüne Boşaltarak Batarken, Medine Koskoca Bir Matemhane Halini Almıştır
![]()
onlarca Evden Akşamın Karanlığıyla Birlikte Kadınların Ağlama Sesleri Yükselmektedir
“en Sevgili”de Yaralı Ve Kırgın…çıkıp Medineyi Dolaşır
ağlayanları Izler
ağıtları Dinler… Sonra Hamza’nın Mekke’den Hicret Edeli Beri Kalmakta Olduğu Tek Odalı, Basit Bekar Evine…daha Doğrusu Kulubesine Yönelir… Akraba, Eş, çocuk Hepsi Mekke’de Bırakılmış
Medine’ye Bir Garip Olarak Göçmüştür, Hz. Hamza (r.a.)…
ve O Dakikalarda Kendisi Uhud Toprağı Altında
Yüzü, Gözü Parçalanmış, Tanınmaz Bir Halde Yatarken… Tek Odalı Basit Kulübeciği, Boynu Bükük Allah Elçisi’nin Karşısında Durmaktadır
![]()
biri Insanların En şereflisi, Biri Bina Iki Mahzun
Iki Garib Karşılıklı Bir Süre Bakışırlar… Sonra “mahzun Peygamber”in Gözleri Nemli, Dudaklarından “hamza’nın Hiç Ağlayanı Yok!.” Sözleri Dökülüverir
![]()
…gölge Gibi Sessiz, Kendisini Takip Etmekte Olan “hudayr Oğlu Usey” Ile “muaz Oğlu Sad”a Bu Kadarı Yeter… Hızla DönerlerAğıt Yakılmakta Olan şehid Evlerini Dolaşırlar
“en Sevgili”nin Halini, Hüznünü Ve Söylediğini Anlatıp şehid Kadınlarını Toplarlar… “hamza” Nın Kulübeciğinin önüne
![]()
… Sonra Medineaz önce Onlarca Ayrı Evden, Onlarca Ayrı şehidin Isminin Anılarak Ağlandığı Bir Matemhane Olmaktan çıkar…bir Evden Ağlamaya Takati Yeten Bütün Yüreklerin;
“vah Hamza!
” Diyerek Dövündüğü Bir şehir Haline Gelir
Medine’den Arş’a Yükselen, Sadece “vah Hamza!.” Olur
![]()