Derviþlerden biri, "Herkesin rýzký Allah'tan (c.c.) gelir" hadisinin mânâsýný bizzat yaþayarak anlamak istiyordu. Baþýný alýp çöllere çýktý, bir kenarda yatýp uyudu.
Aradan bir müddet geçti. Çölde yolunu kaybeden bir kervan adamýn yattýðý yerin yakýnýnda konakladý. Zahidi gördüler. Birisi:
- Bu adam niçin böyle ýssýz bir yerde yatýyor, kurttan, düþmandan korkmuyor mu? Yoksa ölmüþ mü? dedi.
Yanýna gittiler. Zahit hiç sesini çýkarmýyor, ne olacak diye hareketsiz bekliyordu. Kervandakiler bunu görünce:
- Bu zavallý açlýktan ölmek üzere, dediler.
Yemek getirdiler. Zahit diþlerini sýktý. Adamlar býçak getirip diþlerinin arasýna soktu, zorla aðzýný açtý ve çorbayý içirdiler…
Vehih b. Verr'e:
- Rýzýk için hiç endiþelendiðiniz oldu mu? dediler.
- Bütün yerin kalay olduðunu görsem, göklerin de bakýr olduðunu anlasam, rýzkýmdan endiþe etmem. Eðer endiþeye kapýlýrsam, Allah'ýn (cc) bütün mahluklarýn rýzkýna kefil olduðuna inanmamýþ olurum! dedi.
Bu tembelliði tavsiye deðildir. Bu Allah'a iman ve O’nun, misafirlerinin ihtiyacýný göreceðine duyulan tam bir itimattýr, insan Rabbinden iþte böylesine tam emin olmalýdýr. Onun gemisine binmiþken, yükünü sýrtýnda taþýmamalýdýr. Yazýk ki, çok defa bu güveni yakalayamýyor ve zanlarýmýza göre muamele görüyoruz. Evet, kudsi hadisle sabittir ki, Allah-u Zülcelal ‘kulunun zannýna göre’ ona muamele etmektedir. Yüreðinde o itimadý yaþayan gidip çöle yatabilir.
KAYNAK:GÜLÝSTAN DERGÝSÝ