Sayfa 2/2 İlkİlk 12
14 sonuçtan 11 ile 14 arası

Konu: rabıta nedir ? faydaları

  1. #11
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Cevap: rabıta nedir ? faydaları

    Alıntı DJ-ACİZKUL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    ferman kardeşim o bir kere "RABETE" değil rabıta dır..

    üstelik rabıta ehli değilsen boş ver karışma onun tadını bilen bilir..
    dua ile....
    Abim gayet kibar bir cevap ile yoldaki sıcaklığını dile şayan etmiştir.

    Velakin ;
    Rabıta evrimsel ve devrimsel bir kelime değildir çekim zarflarını kaidelerini usule göre tekrar gözden geçirilmesi evladır. Osmanlı alimlerini alimden saymayan zihniyyet ile hem hal olan ve o cematlerin mütessiri ile yürüyen, Rabıta şevkinin demlenen aşkından düşünce itibari ile ziyandadır vesselam...!
    :rolleyes:

  2. #12
    ***
    DIŞARDA
    Points: 5.674, Level: 48
    Points: 5.674, Level: 48
    Level completed: 62%,
    Points required for next Level: 76
    Level completed: 62%, Points required for next Level: 76
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Ferm@n - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    238
    Points
    5.674
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Cevap: rabıta nedir ? faydaları

    Alıntı DJ-ACİZKUL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    ferman kardeşim o bir kere "RABETE" değil rabıta dır..

    üstelik rabıta ehli değilsen boş ver karışma onun tadını bilen bilir..
    dua ile....
    abi kok fiil ra-be-te (arapca klavyem yok bu sekilde okunuyor). yukarida kaynak yazdim, yeniden kontrol ettim. Bir sure (4 sene) ismi malum olan cemaatin yurtlarinda aktif olarak gorev aldim, rabitaya yabanci degilim. Bahsettiginiz rabita ile alakali saglam kaynakli tek bir hadis yok. Al-i Imran 200. ayetinin tefsiri icin Elmalili tefsirine ya da Diyanetin mealine goz atin. Memleketimde, istanbulda, burda tanistigim hocalarin soyledikleri sey su (aynen aktariyorum abarti yok): " Bir insani mahkemede avukat daha iyi savunur. Rabita ile Seyhimize vekalet vermektesin, buda seni hesap gununde daha rahat olmani saglayacaktir." Neden kitabimiz, sunnetimiz onumuzde dururken baskalarindan medet umalim?? (Sozum burdan disari). Benim kimsenin inanclariyla bir alip-veremedigim yok. Takildigim iki nokta var sadece. Birincisi kaynaklardaki Allah namina yapilan rabita ile pratik hayatta yapilanin cok farkli olmasi (carpitmayi hepimiz biliyoruz). ikincisi ise arastirmadan, kulaktan duyma seylerle birseyler soylemek. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak sanirim boyle birsey. Dedigim gibi kimseyi hicbirseyle itham etmiyorum ama 8 sene arapca ile ugrastiktan sonra fiillerin koklerini ayirt etmede gucluk cekmiyorum...

  3. #13
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.201, Level: 61
    Points: 8.201, Level: 61
    Level completed: 17%,
    Points required for next Level: 249
    Level completed: 17%, Points required for next Level: 249
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    haceesma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Mesajlar
    353
    Points
    8.201
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: rabıta nedir ? faydaları

    polemik yapmak istemiyorum demişsiniz ama konuyu ısrarla uzatıyorsunuz .

    malum cemaat diyorsunuz , açık isim vermeniz daha doğru olacak . bahsettiğiniz cemaat , Süleyman Hilmi Tunahan hz.nin yurtlarıysa ; birtek rabıtanın mantığınıza sığmaması sizin uzaklaşmanıza neden olmaz sanırım . dilerseniz rabıtayı terk edersiniz ama , ALLAH yolunda , Ümmet-i Muhammed'in evladına hizmeti gaye edinmiş bir topluluktan ayrılmazsınız .ya da ayrılsanız bile , hayır ile y^ad edersiniz .

    bizim cemaatimizde şer-i şerife aykırı bir hüküm yoktur .
    "şer-i şeriften kıl miktarı ayrılan , bizden fersah fersah ayrılmıştır ."
    Hz.üstazımızın bu sözünü her kardeşimiz bilir .
    kurslarımızda 30 küsur kitap okunur, ama bunların ekserisi osmanlı medrese sisteminde okutulan arabça anahtar ilimlerdir .tasavvufi manada ekol kabul edilen kitaplar okutulur . eğer bazılarının iddia ettiği gibi , (haşa) şahsa , üstaza ibadet ettiriliyor olsaydı , S.H.Tunahan hz.'nin kiapları okutulurdu .oysa bize telkin edilen , Kur'an-ı Kerim'i okumak okutmak ,manasını idrak etmek , rasulullahın sünnetinden ayrılmamaktır .

    alemde herkesin , hatta her şeyin rabıtasının olduğunu biliyormusunuz ?!

    belki farkında değilsiniz ama , ay ve yıldızlar ışığını güneşten alır . rabıta , irtibat demektir . eşler birbirine rabıtalıdır . anne-çocuk arasında rabıta vardır .
    rabıta , irtibattır , bağdır . maddi-manevi , bağlantıda olmaktır .

    ehl-i rabıa , seçilmiş olanlardır . malum bir Allah c.c. hz. 'ni sevenler vardır , bir de ; Rabbimizin sevdikleri vardır .
    herkes rabıta yapabilir ama aynı sonucu alamaz. bu sebeple , namaz gibi ,oruç gibi aşikar bir emir olarak zikredilmemiştir .

    Kur'an'da birçok ayetin zahiri ve batıni manaları vardır .

    ve rabıta ya işaret eden de deliller mevcuttur.

    yok diyorsunuz ama , Elmelılı merhumun ve İbrahim Hakkı Bursevi hz.nin tefsirinden buna işaret eden ibareleri iletiyorum size :
    İsmail Hakkı Bursevi hz. ( Ruhul Beyan 3 -582 ) ; “ Sadıklar la beraber olunuz.” Ayetinin tefsirinde;

    “ Bu ayeti kerime de bahsi geçen sadıklardan murad. Kamil mürşitlerdir. Ciddiyetle bir sadık onların kapısında hizmet eder, muhabbetiyle nazarlarına kabul olunursa, onların feyz ve bereketiyle masivayı terk etmeye, Allah’ ın yolunda istikamet üzere bulunmaya rahatlıkla muvaffak olur, huzur-u Hakk’ a kavuşur.” Demektedir.

    Elmalılı Hamdi Yazır’ da ( Hak dini 4 2644) “ Sadıklarla beraber olunuz.” Ayetini şöyle mana vermiştir.

    “ İmanlarında, ehillerinde ve hak elinde niyeti, sözü fiil ve her haliyle sadık olanlarla beraber olunuz, sadıkların velayet ve beraberliğinden (onların desteğinden) ayrılmayınız!

    Münafıklardan sakının, Hz. Muhammed s.a.v. ve ashabı gibi sadıklara dost ve yakın olunuz. Onlar gibi özü doğru, sözü doğru, işi doğru olunuz, onlara uyunuz.!


    Meselâ bu cümleden olarak, “Ey iman edenler! Allah’tan korkun, ona (kurbiyete-yaklaşmaya) vesîle arayın ve onun yolunda mücâhede edin ki, felâha erebilesiniz”(5/35-maide sr.) âyet-i celilesini zikredebiliriz.

    Bilindiği gibi lisânımızda “vesîle”, kendisi ile maksada-hedefe ulaşılan vâsıtadır. Müfessirler, burada geçen “vesîle”ye çeşitli mânâlar vermişler... Bunlardan Fahr-i Râzî hazretleri, “vesîle”yi “mürşid-i kâmil” ile tefsir etmiştir.

    İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) de bu âyet-i kerimeyi tefsir ederken, “Vesîle”den murad, sâlih ameller olduğu gibi, Allâh’a yakın olmak için kendisiyle tevessül edilen her şeydir, diyor. Sonra da Te’vîlât-ı Necmiye’den şunları naklediyor:

    Bu âyet-i kerime, ‘vesîleyi arama’ emrini açıklamaktadır; bu, elbette ki lâzımdır. Çünkü Allah Teâlâ’ya vusûl yani Hakk’a ermek, seyr u sülûkü tamamlamak, ancak vesîle ile elde edilir. Bu vesîle de, hakîkat âlimleri ve tarîkat şeyhleridir.

    Hz. Ömer’den (r.a.) rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte de meâlen şöyle buyrulmaktadır:

    “Ne zaman ki Âdem (a.s.) hatâsını anlayıp,
    – Yâ Rabbî, eğer beni (hâlen) mağfiret etmemiş isen, Muhammed (s.a.v.) hakkı için afvımı diliyorum, demişti.

    Allah Teâlâ ona,

    – Ey Âdem! Ben onu henüz yaratmadığım halde, sen Muhammed’i(n kadrini-kıymetini, nezdimizdeki şân ve şerefinin yüceliğini) nereden ve nasıl bildin? diye sordu.

    O da,

    – Yâ Rabbi, sen beni yed-i kudretinle yarattığın ve rûhundan bana nefhettiğin zaman, başımı kaldırıp baktığımda, Arş-ı A‘lâ’nın ayaklarında, ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlüllah’ yazılmış olduğunu gördüm... Zâtının ismine, ancak yaratılmışların en sevimlisini izâfe edeceğini (düşündüm ve bu yolla) bildim,dedi. Cenâb-ı Hak ona,

    – Ey Âdem, doğru söyledin. Hakîkaten o, benim nezdimde yaratılmışların en sevimlisidir. Onun hürmetine benden (afvını) dilediğinde, ben de seni affettim. Şayet Muhammed olmasaydı seni yaratmazdım” buyurdu.

    İşte bu hadîs-i şerifte de açıkça görüldüğü üzere, dînimizde vesîle vardır... Ve bunlar da, başta Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz olmak üzere, onun vârisi olan hakîkat âlimleridir.



    evet , Elmalılı merhum da , Bursevi Hz .de mürşid-i kamil diyorlar .mürşid-i kamilin hatası olmaz mı!?
    olur , olabilir ,ama şirk gibi bir hata kabul edilemez . demekki şirk işleyen değil mürşid , müslüman olamaz .


    İmam-ı Rabbani hz. , Ruhul-Beyan'ın müellifi İsmail Hakkı Bursevi hz. , İmâm-ı A‘zam Ebû Hanîfe hz. , İbrahim Hakkı Erzurumi , ve daha birçok alim ve ALLAH dostu rabıtayı din dışı , bid'at ya da şirk olarak görmüyor .


    peki bu bizlerden ilmi ve manevi olarak çok daha yüksek zatlar sözlerine itimad edilemeyecek kimselermidir ?


    rabıta şirk ise , bu alimler de müşrik mi ?


    sizin sözüne itibar ettiğiniz , bize kaynak olarak gösterdiğiniz İbn-i teymiyye gibileri biz ehl-i sünnet indinde sözüne itibar edilecek kimseler değildir .


    ibni teymiyye , doğruları ve yanlışları olan , bir ayet alimidir .ve sadece zahiri manaya bakar .
    hz.Allah için mekan-cihet tenzih eder , sahbeye iftiraya varan isnadlarda bulunur .
    kısacası , bize göre kaynak değildir .


    siz onu örnek alırsınız ,biz İmam-ı Rabbani hz. örnek alırız . herkes özgürdür .


    daha yazılacak çok şey vardır ama niyetim konuyu uzatmak değil . eğer yeterli gelmezse , isteyen herkesle bu konuda münazarada bulunabilirim . 19 yıldır arabça ve islami ilimler ile iştigal ediyorum .

    dua ile ...


    " Hizmet muvaffak olsun da , varsın bizim yerimiz caminin pabuçluğu olsun. "

    " İlim , nûr -u ilâhîdir . İnsan ise kovan . Kirli bir kovanda arının durmadığı gibi , isyan ve zulmetle kirlenmiş vücud ve kalbde de ilim durmaz . Hulûs-i kalble tahsil olunan ilim , ayn-ı ibâdettir ."


    üstâz Süleyman Hilmi Tunahân (kuddise sirruhû)

  4. #14
    ***
    DIŞARDA
    Points: 4.541, Level: 42
    Points: 4.541, Level: 42
    Level completed: 96%,
    Points required for next Level: 9
    Level completed: 96%, Points required for next Level: 9
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    nasip53 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Sep 2009
    Yer
    rize
    Mesajlar
    130
    Points
    4.541
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Cevap: rabıta nedir ? faydaları

    bende rabıtayı kavrayamamışdım.. çok teşekkür ederim..Allah razı olsun..

    Alıntı haceesma Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    polemik yapmak istemiyorum demişsiniz ama konuyu ısrarla uzatıyorsunuz .

    malum cemaat diyorsunuz , açık isim vermeniz daha doğru olacak . bahsettiğiniz cemaat , Süleyman Hilmi Tunahan hz.nin yurtlarıysa ; birtek rabıtanın mantığınıza sığmaması sizin uzaklaşmanıza neden olmaz sanırım . dilerseniz rabıtayı terk edersiniz ama , ALLAH yolunda , Ümmet-i Muhammed'in evladına hizmeti gaye edinmiş bir topluluktan ayrılmazsınız .ya da ayrılsanız bile , hayır ile y^ad edersiniz .

    bizim cemaatimizde şer-i şerife aykırı bir hüküm yoktur .
    "şer-i şeriften kıl miktarı ayrılan , bizden fersah fersah ayrılmıştır ."
    Hz.üstazımızın bu sözünü her kardeşimiz bilir .
    kurslarımızda 30 küsur kitap okunur, ama bunların ekserisi osmanlı medrese sisteminde okutulan arabça anahtar ilimlerdir .tasavvufi manada ekol kabul edilen kitaplar okutulur . eğer bazılarının iddia ettiği gibi , (haşa) şahsa , üstaza ibadet ettiriliyor olsaydı , S.H.Tunahan hz.'nin kiapları okutulurdu .oysa bize telkin edilen , Kur'an-ı Kerim'i okumak okutmak ,manasını idrak etmek , rasulullahın sünnetinden ayrılmamaktır .

    alemde herkesin , hatta her şeyin rabıtasının olduğunu biliyormusunuz ?!

    belki farkında değilsiniz ama , ay ve yıldızlar ışığını güneşten alır . rabıta , irtibat demektir . eşler birbirine rabıtalıdır . anne-çocuk arasında rabıta vardır .
    rabıta , irtibattır , bağdır . maddi-manevi , bağlantıda olmaktır .

    ehl-i rabıa , seçilmiş olanlardır . malum bir Allah c.c. hz. 'ni sevenler vardır , bir de ; Rabbimizin sevdikleri vardır .
    herkes rabıta yapabilir ama aynı sonucu alamaz. bu sebeple , namaz gibi ,oruç gibi aşikar bir emir olarak zikredilmemiştir .

    Kur'an'da birçok ayetin zahiri ve batıni manaları vardır .

    ve rabıta ya işaret eden de deliller mevcuttur.

    yok diyorsunuz ama , Elmelılı merhumun ve İbrahim Hakkı Bursevi hz.nin tefsirinden buna işaret eden ibareleri iletiyorum size :
    İsmail Hakkı Bursevi hz. ( Ruhul Beyan 3 -582 ) ; “ Sadıklar la beraber olunuz.” Ayetinin tefsirinde;

    “ Bu ayeti kerime de bahsi geçen sadıklardan murad. Kamil mürşitlerdir. Ciddiyetle bir sadık onların kapısında hizmet eder, muhabbetiyle nazarlarına kabul olunursa, onların feyz ve bereketiyle masivayı terk etmeye, Allah’ ın yolunda istikamet üzere bulunmaya rahatlıkla muvaffak olur, huzur-u Hakk’ a kavuşur.” Demektedir.

    Elmalılı Hamdi Yazır’ da ( Hak dini 4 2644) “ Sadıklarla beraber olunuz.” Ayetini şöyle mana vermiştir.

    “ İmanlarında, ehillerinde ve hak elinde niyeti, sözü fiil ve her haliyle sadık olanlarla beraber olunuz, sadıkların velayet ve beraberliğinden (onların desteğinden) ayrılmayınız!

    Münafıklardan sakının, Hz. Muhammed s.a.v. ve ashabı gibi sadıklara dost ve yakın olunuz. Onlar gibi özü doğru, sözü doğru, işi doğru olunuz, onlara uyunuz.!


    Meselâ bu cümleden olarak, “Ey iman edenler! Allah’tan korkun, ona (kurbiyete-yaklaşmaya) vesîle arayın ve onun yolunda mücâhede edin ki, felâha erebilesiniz”(5/35-maide sr.) âyet-i celilesini zikredebiliriz.

    Bilindiği gibi lisânımızda “vesîle”, kendisi ile maksada-hedefe ulaşılan vâsıtadır. Müfessirler, burada geçen “vesîle”ye çeşitli mânâlar vermişler... Bunlardan Fahr-i Râzî hazretleri, “vesîle”yi “mürşid-i kâmil” ile tefsir etmiştir.

    İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) de bu âyet-i kerimeyi tefsir ederken, “Vesîle”den murad, sâlih ameller olduğu gibi, Allâh’a yakın olmak için kendisiyle tevessül edilen her şeydir, diyor. Sonra da Te’vîlât-ı Necmiye’den şunları naklediyor:

    Bu âyet-i kerime, ‘vesîleyi arama’ emrini açıklamaktadır; bu, elbette ki lâzımdır. Çünkü Allah Teâlâ’ya vusûl yani Hakk’a ermek, seyr u sülûkü tamamlamak, ancak vesîle ile elde edilir. Bu vesîle de, hakîkat âlimleri ve tarîkat şeyhleridir.

    Hz. Ömer’den (r.a.) rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte de meâlen şöyle buyrulmaktadır:

    “Ne zaman ki Âdem (a.s.) hatâsını anlayıp,
    – Yâ Rabbî, eğer beni (hâlen) mağfiret etmemiş isen, Muhammed (s.a.v.) hakkı için afvımı diliyorum, demişti.

    Allah Teâlâ ona,

    – Ey Âdem! Ben onu henüz yaratmadığım halde, sen Muhammed’i(n kadrini-kıymetini, nezdimizdeki şân ve şerefinin yüceliğini) nereden ve nasıl bildin? diye sordu.

    O da,

    – Yâ Rabbi, sen beni yed-i kudretinle yarattığın ve rûhundan bana nefhettiğin zaman, başımı kaldırıp baktığımda, Arş-ı A‘lâ’nın ayaklarında, ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlüllah’ yazılmış olduğunu gördüm... Zâtının ismine, ancak yaratılmışların en sevimlisini izâfe edeceğini (düşündüm ve bu yolla) bildim,dedi. Cenâb-ı Hak ona,

    – Ey Âdem, doğru söyledin. Hakîkaten o, benim nezdimde yaratılmışların en sevimlisidir. Onun hürmetine benden (afvını) dilediğinde, ben de seni affettim. Şayet Muhammed olmasaydı seni yaratmazdım” buyurdu.

    İşte bu hadîs-i şerifte de açıkça görüldüğü üzere, dînimizde vesîle vardır... Ve bunlar da, başta Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz olmak üzere, onun vârisi olan hakîkat âlimleridir.



    evet , Elmalılı merhum da , Bursevi Hz .de mürşid-i kamil diyorlar .mürşid-i kamilin hatası olmaz mı!?
    olur , olabilir ,ama şirk gibi bir hata kabul edilemez . demekki şirk işleyen değil mürşid , müslüman olamaz .


    İmam-ı Rabbani hz. , Ruhul-Beyan'ın müellifi İsmail Hakkı Bursevi hz. , İmâm-ı A‘zam Ebû Hanîfe hz. , İbrahim Hakkı Erzurumi , ve daha birçok alim ve ALLAH dostu rabıtayı din dışı , bid'at ya da şirk olarak görmüyor .


    peki bu bizlerden ilmi ve manevi olarak çok daha yüksek zatlar sözlerine itimad edilemeyecek kimselermidir ?


    rabıta şirk ise , bu alimler de müşrik mi ?


    sizin sözüne itibar ettiğiniz , bize kaynak olarak gösterdiğiniz İbn-i teymiyye gibileri biz ehl-i sünnet indinde sözüne itibar edilecek kimseler değildir .


    ibni teymiyye , doğruları ve yanlışları olan , bir ayet alimidir .ve sadece zahiri manaya bakar .
    hz.Allah için mekan-cihet tenzih eder , sahbeye iftiraya varan isnadlarda bulunur .
    kısacası , bize göre kaynak değildir .


    siz onu örnek alırsınız ,biz İmam-ı Rabbani hz. örnek alırız . herkes özgürdür .


    daha yazılacak çok şey vardır ama niyetim konuyu uzatmak değil . eğer yeterli gelmezse , isteyen herkesle bu konuda münazarada bulunabilirim . 19 yıldır arabça ve islami ilimler ile iştigal ediyorum .

    dua ile ...


Sayfa 2/2 İlkİlk 12

Benzer Konular

  1. Rabıta
    By BaRLa in forum İslami sorular
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23.06.09, 22:51
  2. Rabıta
    By BaRLa in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.06.09, 18:02
  3. Güzel Ahlâk Nedir? Faydaları Nelerdir?
    By Zümrüt in forum Ahlak Bilgileri
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 01.06.09, 19:46
  4. Rabıta
    By Reyhani in forum Sofilik Adabı
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 10.04.09, 11:49

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •