Rivayete göre İdris Aleyhisselâm zamanında az amel ve çok günah işlemelerinden dolayı Ademoğlunu ayıpladılar. Bunun üzerine Allah, onlara şöyle buyurdu:
-”Eğer ben sizleri dünyaya göndersem, siz de onların yaptıkları gibi yapacak ve onların irtikab ettiklerini irtikâb edeceksiniz,” dedi. Melekler:
-”Ya Rabbi seni noksan sıfatlardan tenzih ederizî Sana karşı isyan etmek bize yakışmaz,” dediler. Allahü Teâlâ:
-”Öyleyse içinizde en hayırlı olanlarınızdan iki melek seçin. Onları yeryüzüne indireceğim,” dedi. Melekler de kendi aralarında Hârut ve Mârut`u seçtiler. Bu ikisi meleklerin en sâlihlerinden ve en çok ibâdet edenlerindendi. Bu iki melek, beşer yani insan terkibi (insanın sahib olduğu nefis ve diğer meziyetlere bezenmiş olarak) yeryüzüne indirildiler. Ve böylece yaptıklarını yaptılar. Bu rivayet akıldan uzak değildir. Çünkü meleklerin iniş sebepleri sadece isyan için değildir. Bu zahir olmaktadır. [1]Yoksa Cebrail ve diğer meleklerden de günah zahir olurdu. Görmüyor musun iki kavle göre, İblis meleklerden olduğu halde onun şehveti ve zürriyeti vardır. Çünkü İblis melekler divânından kovulduktan sonra bu durumlar kendisinden meydana geldi. Buna göre Hârut ve Mârut yeryüzüne indikten sonra onlar için şehvetin meydana gelmesi caizdir. Beşeriyet terkibi bunu gerektirir.
Âhkâmü’l-Mercân’da şöyle buyuruldu: Muhakkak ki Allahü Teâlâ, meleklerin, cinlerin ve insanların arasında suret ve şekilleri birbirlerine zıt olacak şekilde yarattı. Allahü Teâlâ’nin bir meleği insan suretine çevirmesi, o meleğin zahiri ve bâtınî olarak melek olma şeklinden çıkmasıyla olur. Yine böylece eğer, şeytan insan oğlu şekline çevirilse, şeytan olmaktan çıkar.
Hârût Ve Mârutun Cezası
Rivayet olundu: İdris Aleyhisselâm o iki meleğe şefaat etmek isteyince, onlar dünya ve âhiret azabı arasında muhayyer bırakıldılar. Onlar da dünya azabını seçtiler. Çünkü dünya azabı, âhiret azabına göre çok kolaydır. Bunun üzerine onlar, Bâbil kuyusunda, saçlarından bağlı bir şekilde bağlandılar. Ta kıyamete kadar böyle kalacaklar.
Mücâhid buyurdu: Ateşle dolu olan kuyuya konuldular. (Başka bir rivayete göreOnlar ayaklarından asılı olarak durmaktadırlar, denildi. Dilleriyle suyun arasında ancak dört parmak kadar bir mesafe vardır. Onlar orada susuzluk ile azablandırılmaktadırlar. (Bunlar gerçek değil; birer rivayettirler)”
Şeyh Üftâde Efendi (k.s.) Hazretleri buyurdular:
İç yağından yapılmış bir mumun kokusu çirkindir. Ondan melekler rahatsız olurlar. Hatta Hârut ve Mârut`un böyle bir koku ile azab gördükleri, söylenir. Baldan yapılmış bir mumun kokusu güzeldir. Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretlerinin “Vaikâf’ında bu böyledir.
Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi- İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri