3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: İbadete İhtiyacı Olan, Biziz!

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart İbadete İhtiyacı Olan, Biziz!

    Peygamber Efendimiz (asm.) “Dünya ahiretin tarlasıdır.” buyuruyor. Bu dünya tarlasında kim ne ekerse Allah ona o cinsten mahsul veriyor. İnsanlar bu dünyada imanlarıyla, salih amelleriyle, güzel ahlaklarıyla manevi çiçekler ektikleri gibi, küfürleriyle, isyanlarıyla, kötü ahlaklarıyla da yine manevi dikenler ekmiş oluyorlar. Her iki tür ekimin de mahsulleri ahirette kendini gösterecek. Bu mahsullerin kârı da, zararı da insanlar için.

    Bir sohbette şöyle bir örnek verilmişti:

    Bütün insanlar gözlerini açsa ve gündüz nimetinden faydalansalar güneşin ışığında bir artma olmayacağı gibi, bütün insanlar güneşe göz kapasalar onun ışığında bir azalma olmaz.

    Bu örnek, “İslamiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz.” cümlelerinin açıklaması yapılırken söylenmişti.

    İman, irfan, ibadet, takva, güzel ahlak da öyle değil mi? Onlara kavuşan kişiler bir şeref kazanırlar, üstün insan olurlar. Bütün insanlar bunlardan mahrum olarak yaşasalar bu manevi değerler aslî kıymetlerinden hiçbir şey kaybetmezler.

    Bir ilim dalını bütün insanlar takdir etseler, yahut inkâr etseler, o ilmin aslî değerinde ne bir artma olur ne de azalma.

    İnsan ilme muhtaçtır; ilmin ise insana ihtiyacı yoktur. Herkes cahil de kalsa ilmin üstün mertebesinde bir değişme olmaz; onun aydınlığı cehaletin karanlığından daima üstündür.

    İlim tahsil eden kişi böylece bir mertebe kazanır. Bu, öncelikle ruh ve kalb dairesinde gerçekleşir. Alim insan, üstün insan olur. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 9) ayetinde bu gerçek net biçimde ders verilir.

    Bilgili olmanın dünya işlerinde de faydası görülür. Bir konuda bilgisi ve ihtisası olan kişi hak ettiği makama getirilir; diğer insanlardan daha fazla ücret alabilir.

    İbadet de bir yönüyle ilim gibidir. İbadete kul muhtaçtır. İbadet edilsin veya edilmesin onun değeri ne ise odur. Bunda bir artma veya azalma düşünülemez.

    İbadet bir manasıyla itaat demektir, bir diğer manasıyla şükür.

    İbadet insanın yaratılışı gereğidir ve ibadeti emreden ayetler bir bakıma “insanı fıtratına uymaya” bir davettir.

    Gözün yaratılışında görme vardır, ona görmenin emredilmesi ne ise, insana ibadetin emredilmesi de onun gibidir. Şu farkla ki, bu ikincisinde insan iradesi devreye girer. Dünya imtihanının bir gereği olarak, insanoğlu kendi fıtratına uygun hareket edip etmemekte serbest bırakılmıştır.

    İnsan fıtratı ibadeti nasıl emrediyor? Bu noktada Nur Risalelerinden şu tespiti aktarmak isterim.

    “Fıtrat-ı beşeriyede cemale karşı bir muhabbet ve kemale karşı perestiş etmek ve ihsana karşı sevmek.” Lem’alar

    Güzelliği sevmek insanın yaratılışında var. Gördüğümüz güzel bir manzarayı sevmemiz için aklımızı yorup, sonra karar vererek sevmeye başlamamız gerekmiyor, kalbimiz hemen sevgi ile ona meyleder.

    Mükemmel bir esere hayranlık duymak da böyledir. O da yaratılışın bir gereğidir. Eseri kimin yaptığını dahi sormadan öncelikle ona hayran olur, daha sonra sanatkârı hakkında bilgi ediniriz.

    Yapılan bir ikrama, bir insana karşı teşekkür etmek, minnet duygusu beslemek de yine fıtratın bir gereğidir.

    O halde, bütün sıfatları sonsuz kemalde, bütün isimleri güzel ve bütün icraatları nimet ve ihsan dolu olan Rabbimize ibadet etmemiz yaratılışımızda var.

    Gözün yaratılışında görme vardır, demiştik. Göz bu görevi yaptığında hemen karşılığını görür; baktığı eşyanın görüntüsü onda tecelli eder. Dağa bakmışsa onun görüntüsünü içine alır, güneşe bakmışsa güneşe kavuşur.

    O halde, ibadet görevini yerine getiren insan da bir şeyler kazanacaktır. İşte bu kazanç Allah kelamında şöylece nazara verilir:

    “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva mertebesine vasıl olasınız (erersiniz).” (Bakarai, 21)

    Ayetin başında, ibadetin illeti, yani “Niçin ibadet ediyoruz?” sorusunun cevabı şöyle verilmiş oluyor:

    “O sizin Rabbiniz olduğu için.”

    Kulluk, kulun görevidir. İnsan, kendisini bir damla sudan bugünkü mükemmel hale getiren, gözünü görecek, kulağını işitecek, ağzını konuşacak… şekilde terbiye eden Rabbine şükürle, ibadetle mükelleftir.

    Ayetin devamında bu fıtri görevi yerine getirenlerin mükâfatı,“takva mertebesine nail olmak” şeklinde belirlenir.

    Takva üçe ayrılıyor:

    -Şirkten takva: Allah’a ortak koşmaktan sakınmak.

    -Masiyetten takva: Günahlardan kaçınmak.

    -Masivadan takva: Allah’tan gayrı her şeyi kalbinden uzak tutmak. (Sevgisini de korkusunu da Allah’a has kılmak. Mahlukları ancak O’nun namına sevmek.)

    Takva konusu Fatiha’yı hemen takip eden Bakara Suresinin ikinci ayetinde şöyle nazara verilir:

    “Kendisinde hiçbir şekilde şüphe olmayan o kitap (Kur’an), muttakiler (takva sahipleri) için bir hidayet kaynağı ve yol göstericidir.”

    Bir sonraki ayette takva sahiplerinin sıfatları şöylece sıralanır:

    -Onlar gabya inanırlar,
    -Namaz kılarlar,
    -Kendilerine verdiğimiz mallardan zekât verirler.


    Takva mertebesine ermek, imanın kuvvetlenmesini, namaz ve zekât gibi ibadetlerin daha mükemmel şekilde yerine getirilmesini netice veriyor. Böyle bir mümin, “Allah’ın kendisinden razı olduğu kul” olma mertebesine erişir. Rıza mertebesi ise bütün derecelerin üstündedir.

    Bu şerefe nail olmak, başlı başına bir mükâfattır. Ama iş bununla kalmaz. Allah, razı olduğu bu kullarını ebedî saadet diyarında, sonsuz nimetlerine kavuşturur.

    Takva sahipleriyle ilgili bir başka ayet-i kerimede bu bahtiyar zatların sıfatları şöylece sıralanır:

    -Onlar bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar,
    -(Kızdıkları zaman) öfkelerini tutarlar ve insanları affederler….
    -Bir kötülük işlediklerinde, yahut nefislerine zulmettiklerinde hemen Allah’ı hatırlarlar ve günahlarına tövbe ederler….
    -İşledikleri kötülüklerinde bilerek ısrar etmezler.
    (Âl-i İmrân, 134-5)

    Bütün bunlar kâmil müminin vasıflarıdır. Demek oluyor ki, ibadetin meyvesi takva, takvanın karşılığı da böyle üstün bir mertebeye erişmektir.

    Bir kulun takva ile manen yükselmesi ve yücelmesi Rabbini razı eder. Ancak şu da unutulmamalıdır ki, Allah her şeyden müstağnidir, hiç bir şeye ihtiyacı yoktur. İnsanın bu yükselişi kendisi için bir kemaldir, bir menfaattir. Allah, onun yükselmesine muhtaç olmadığı gibi alçalmasından da, (hâşâ), bir zarar görecek değildir. Her iki halde de sonuç kula aittir; zarar da menfaat de onun içindir.

    “Herkesin kazandığı ya kendi lehine, yahut kendi aleyhinedir.” (Bakara, 286)

    Bu nokta üzerinde biraz durmak gerekiyor. Bir hadis-i kutsîde şöyle buyrulur:
    “Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeye muhabbet ettim (bilinmek istedim) ve mahlukatı yarattım.” (Acluni, II, 132)

    Allah vardı ve hiçbir şey yoktu. Allah’ın bir ismi Samed, yani her şey O’na muhtaç, O ise hiçbir şeye muhtaç değil.

    Bugün gördüğümüz her şey, yıldızından güneşine, dağından denizine kadar hep yoklukta idiler. Onları Allah var etti.

    Ve Allah, onların var olmalarına muhtaç değil.

    Daha sonra canlıları yarattı. Onlara göz verdi, kulak verdi.

    Ve Allah, onların görmelerine ve işitmelerine muhtaç değil.

    Sonra insanları yarattı, onlara akıl verdi, kalp verdi. Bu varlık alemindeki harikaları düşünme ve onları yaratana iman etme kabiliyeti lütfetti.

    Ve Allah, aklın anlamasına da kalbin inanmasına da muhtaç değil.

    Kısacası, Allah, yarattığı mahlukların ne kendilerine ne de yaptıkları işlere muhtaç değildir. Çünkü, onları da yaratan O, işlerini de.

    Konuyu bazı örneklerle biraz daha açalım:

    Güneşi o yarattığı gibi ışığı da O yaratmıştır. O halde, Allah ne güneşe muhtaçtır, ne de onun ışık vermesine.

    Ağacı o yarattığı gibi meyveyi de O yaratmıştır. O halde, Allah ne ağaca muhtaçtır, ne de onun meyvesine.

    Mideyi O yarattığı gibi ondaki hazım faaliyetini de O yaratmıştır. O halde, Allah ne mideye muhtaçtır, ne de onun hazmetmesine.

    Madde alemindeki bu üç örneği, ruh ve mana iklimine de taşıyabiliriz.

    Aklı Allah yarattığı gibi anlamayı da o yaratmıştır. O halde, Allah ne aklın varlığına muhtaçtır, ne de onun anlamasına.

    Kalbi Allah yarattığı gibi ondaki inanma kabiliyetini de O yaratmıştır. O halde, Allah ne kalbin varlığına muhtaçtır, ne de onun inanmasına.

    Allah kalbin inanmasına muhtaç olmadığı gibi o inancın amel alemine dökülmesi demek olan ibadete de muhtaç değildir.

    Allah’ın kemali sonsuzdur. Sonsuz için ne artış düşünülebilir, ne de azalış. Bütün insanlar kâmil müminler olsalar Allah’ın kemalinde bir artış olmayacağı gibi, bütün insanlar birer Firavun kesilseler Onun kemalinde bir azalma düşünülemez.

    Kazanan da insandır, kaybeden de. Allah hakkında bu kelimeler konuşulamaz.

    Düşünme ve iman etme, insan ruhunun en büyük ihtiyaçlarıdır. İnsan, bunlarla gerçek insan oluyor ve kemalini buluyor. Aksi halde, bitkiler ve hayvanlarla ortak bir hayat sürüyor. O büyük sermayesini bu küçük işlere harcamakla nefsine zulmediyor, zarar ediyor, küçülüyor ve Kur’anın ifadesiyle “hayvan gibi, hatta ondan daha aşağı” bir dereceye iniyor.

    Allah, onun bu düşüşünden bir zarar görmediği gibi, onun yükselişine de muhtaç değil; her ikisi de kulun kendisi için.

    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: İbadete İhtiyacı Olan, Biziz!

    emeğine sağlık kardeşim.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 18.904, Level: 87
    Points: 18.904, Level: 87
    Level completed: 11%,
    Points required for next Level: 446
    Level completed: 11%, Points required for next Level: 446
    Overall activity: 7,0%
    Overall activity: 7,0%
    Achievements
    yagmurdamlasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Sitemizin Ninesi
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Mesajlar
    2.304
    Points
    18.904
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    19

    Standart Cevap: İbadete İhtiyacı Olan, Biziz!

    emegine saglık zümrüdüm
    Yuvasız Kuşa Bile Dal Verip Yuva Kurduran Rabbim...Hakkımızda En Hayırlısı Neyse Bizlere de Onu Nasip Eyle. AMİN..


Benzer Konular

  1. İbadete ve kul olmaya yanaşmayanlar
    By Kartal__13 in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.05.10, 10:40
  2. İbadete riya karıştırmak
    By mihrab in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.02.10, 21:49
  3. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.02.10, 19:48
  4. Fakir olan biziz
    By BaRLa in forum Bediüzzaman, Çalışmaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 26.06.09, 11:42
  5. Niyet, Âdetleri İbadete Çevirir...
    By Konyevi Nisa in forum Risale-i Nur (Külliyat)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 17.08.08, 11:09

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •