Soru: Anne ve babanın, çocuklarına Kur'ân-ı Kerîm'i öğretmelerinin faziletinden bahseder misiniz?
Cevab: Bismillâhirrahmânirrahîm.
İnsanoğlu için Rabbini ve Rabbinin gönderdiği bilgileri öğrenmekten daha büyük bir şeref olur mu? O, bizim Yaratıcımız...Yok iken var edenimiz.... Sayılmayacak kadar çok nimetlerini bize ihsan edip yaşatanımız.
Çocuklarımız bizim en kıymetli varlığımız... Bizim neslimizi sürdürecekler...Onları Kur'ân-ı Kerîm gibi bir kitabtan nasıl mahrum edebiliriz? Biz, cennet ve cehennemin varlığına iman etmişiz. O canlarımızı, cehennemde görmeye gönlümüz nasıl razı olur? Rabbimiz bu konuda şöyle uyarıyor: "Ey iman edenler!.. Kendinizi ve ehillerinizi (ailenizi, çoluk-çocuğunuzu) cehennem ateşinden koruyunuz... (Cehennem ateşine sürüklenmelerine sebep olacak fitne ve isyandan koruyarak ALLAHü Teâlâ'nın emirlerine, itaate sevkedin)... bu ayet-i kerime inince Hz.Ömer (RA) Resûlullah'a (SAV) şöyle sordu:
- Kendimizi korumaya çalışıyoruz, ya aile halkını nasıl koruyalım?
Cenab-ı Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurdu:
- "Allah'ın sizi men'ettiği şeylerden onları men'edin; Allah'ın size emrettiği şeyleri onlara emredin." Meselâ, Sabah namazına önce siz kalkacaksınız. Sonra eşinizi ve çocuklarınızı kaldıracaksınız.
Kur'ân-ıKerîm öğrenmenin hiç bir bahanesi yok
İşte herkesten ve özellikle öğrencilerimizden öğrenmelerini istediğimiz Kur'ân-ı Kerîm'den mahrum olmak, hiçbir mahrumiyete benzemez. Bu, telâfisi mümkün olmayan bir kayıptır. Nasıl ki, yabancı dil ve okul derslerinden başarılı olabilmek için yüksek paralar ödüyor, dersane dersane, öğretmen öğretmen dolaşıyorsak; Kur'ân-ı Kerîm'in de öğrenip anlaşılmasına büyük önem vermeliyiz. Çocuklarımızın gönüllerini ve hayatlarını Kur'ân'la aydınlatmak durumundayız. Çocuklarımızı Kur'ân'la buluşturmanın daraldığı zaman ve ortamlarda her evin Kur'ân mektebi haline getirilmesi ve çocukların ilk mektep ile ilk mabed sayılan kendi yuvalarında Kur'ân'ı öğrenmeleri gerekir. Çocuklarımızı kesinlikle ihmal etmeyelim.Çünkü bu konudaki ihmalin faturasının çok ağır olacağını bilelim. Teyp ve VCD, DVD'ler, elektronik cihazlar, hatta İnternetten de faydalanarak, Kur'ân-ı Kerîm öğrenmeniz mümkün...Yeter ki, bu işi ciddiye alalım ve öğrenmeye karar verelim. Kur'ân, İslâmî hayatın temel kaynağı olarak inanan insanlara bir takım sorumluluk ve görevler yüklemektedir. Onun bize yüklediği temel görevleri beş madde halinde hülâsa etmek mümkündür.
I- Kur'ân'ın Hak katından gelmiş ilâhi bir kelâm olduğuna inanmak
Müslümanların Kur'ân'a karşı en temel görevi budur. Diğerleri hep bunun üzerine müesses hususlardır. Bu inanç olmadan Kur'ân'a bakışımızın Kur'ân'ın istediği ölçüde olması mümkün değildir.
II- Kur'ân'ın lâfzını tanımak ve okumak
Kur'ân okunuşuyla insanları ibadet ecrine ulaştıran bir kitaptır. Bu yüzden Kur'ân bağlısının Kur'ân'la tanışarak onu lâfzıyla okuyabilecek bir konuma gelmesi beklenir. Kulu Allah'a en yaklaştıran ibadetlerden biri namazdır. Allah Rasülü'nün gözümün nuru diye övdüğü namazın temel rükunlarından biri kıraat; yani Kur'ân okumaktır. Mazerete mebni diğer farzlar düşse bile sağırların dışında namazda Kur'ân okuma görevi, hiç kimseden düşmez. Bu durum bu farzın önemini gösterir. "Gerçekten biz sana, katımızdan tarafımızdan (bu hikmetli ve ibretli kıssaları içine alan) bir kitap (Kur'ân-ıKerîm) verdik. Kim ondan yüz çevirirse hiç şüphesiz (bilsin) ki kıyamet günü o ağır bir günah yükü yüklenecektir" (191) ayeti ise Kur'ân'dan yüz çevirmenin ve uzaklaşmanın bedelini haber veriyor. Yine Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor:
Kim beni anmaktan yüz çevirirse, şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der. (Allah) buyurur ki: İşte böyle. Çünkü sana ayetlerimiz geldi; ama sen onları unuttun.Bugün de aynı şekilde sen unutuluyorusun! Doğru yoldan sapanı ve Rabbinin ayetlerine inanmayanı işte böyle cezalandırırız. Ahiret azabı, elbette daha şiddetli ve daha süreklidir. (192)
Mehmet Talü
Araştırmacı yazar