Konu: Ramazan sevinci

Rabbimiz'e ne kadar şükretsek az. Yine, rahmet, bağışlanma ve cehennemden kurtuluş günleri olan mübarek Ramazan ayına kavuştuk. Hak ve batılı birbirinden ayıran, dünya ve ahirette saadete ulaşma yollarını gösteren, hidayet rehberimiz Kur'an-ı Kerim bu ayda indirildi. Feyiz, bereket ve sayısız hayırların bulunduğu bir ay. İşte, Efendimiz'in (s.a.v) müjdesi: "Eğer kullar Ramazan ayında ne büyük ecir ve mükafat bulunduğunu bilselerdi, bütün senenin Ramazan ayı olmasını arzu ederlerdi." (İbni Huzeyme)
Ramazan ayının bütün gündüz ve geceleri feyiz ve bereket yüklüdür. Baştan sona sevap ve müjde, hayır ve iyiliktir. Hele içinde bulunan Kadir gecesi: "Kadir gecesi, içinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır." (Kadir, 3)
Bu mübarek ayda tutulan oruç farzdır, Rabbimize karşı borcumuzdur, vücut nimetinin şükrüdür: "Her şeyin bir zekatı vardır. Bedenin zekatı da oruçtur." (İbni Mace) Şükür, insanın kulluk şuuruna ulaşmasıdır. Nimetin artması ve felaketlerin uzaklaştırılmasına vesiledir: "Eğer şükrederseniz, kesinlikle size olan nimetimi artırırım; eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz azabım şiddetlidir." (İbrahim, 7)
Oruç, tam bir eğitimdir. Sabır ve merhamet eğitimi. İnsana cömertlik, paylaşma, ikram etme gibi ulvi duygular kazandıran bir eğitim. Oruçla nefisler terbiye edilir, takva -Allah'tan korkma ve kötülüklerden sakınma- derecesine ulaşılır. Oruç, hayatın zorluklarına direnmeyi, engelleri aşmayı, sıkıntılara katlanmayı öğretir. Yüce Resül (s.a.v.) orucun bu özelliğini şöyle özetler: "Oruç sabrın yarısıdır." (Taberani)
Rabbimizin her buyruğunda -bildiğimiz veya bilemediğimiz- sayısız hikmet ve hayırlar vardır. Oruç ibadeti de öyle. Allah Resülü (s.a.v.) "Oruç tutunuz, sıhhat bulursunuz." (Keşf-ül Hafa) buyurur. Tıp otoriteleri oruç ibadetinin vücudu yenilediğini, kroner kalp hastalıklarını önleyici özelliğe sahip olduğunu, tansiyon ve stresi engellediğini, metabolizma bozukluklarını düzene koyduğunu, fazla yağların atılmasına sebep teşkil ettiğini, içteki yaraları tedavi yaptığını ve daha pek çok faydasını anlatıyorlar. Bir benzetme yapmak gerekirse, oruç vücut makinesinin bir ay süre ile bakım ve onarıma alınmasıdır. Tıpkı, cihaz ve makinelerin zaman zaman bakım ve onarıma alındığı gibi.
Orucun bu özelliğini insaflı gayrimüslim ilim adamları da kabul ederler. Müslümanların namaz ve oruç ibadetini inceleyen Nobel Ödüllü İngiliz düşünür Bernard Shaw şöyle der: "Doktorlar 21. yüzyılda Müslümanların namaz ve orucunu hastalarına reçete olarak yazacaklar."
Fransız ilim adamı Prof. Dr. Pierre Moulin de "Hristiyanlıkta oruç ibadetinin bulunmayışı"ndan üzgündür: "İslam dünyasının en yararlı kurumlarından biri oruçtur. Oruç, bedenin hem fiziksel, hem ruhsal dinlenmesidir. Dokuları temizler, birikmiş toksinleri, zehirleri atar, Müslümanlar böylece her yıl bir ay bedenlerini dinlendirirler. Hıristiyanlık dininde orucun bulunmaması büyük bir kayıptır. Aslında insanların her hafta bir gün oruç tutmaları, başka bir deyimle diyet etmelerinde yarar var. Böylece vücut doku ve organlardaki zehirleri atar, beden dinçleşir."
Bütün bu bilinen faydalarına rağmen, oruç yalnız Allah'ın bir emri olduğu için ve ibadet amacıyla tutulmalıdır. Çünkü, oruç ibadetinin ahiretteki mükafatı sınırsızdır. Rabbimiz Kutsi Hadis'inde "Oruç benim içindir. Onun mükafatını ben veririm" buyurur. Kullar orucun mükafatının derecesini tasavvur edebilecek güce sahip değildirler. Cennette "Reyyan" isimli bir kapı vardır ki, oradan ancak oruç ibadetinin kıymetini bilenler çağrılacaktır.
İnsan oruçlu iken yeme, içme ve cinsi arzulardan uzaklaşır. Melekler de bu özelliğe sahiptir. Yemezler, içmezler, erkeklik ve dişilikleri yoktur. Nurani ve ruhani varlıklardır. İnsan, oruç ibadeti sayesinde meleklere özgü özellikler kazanmaktadır. Allah'a ibadet zevkini tatmakta, saflaşmakta, arınmakta, kalp ve zihinsel yönden derinleşmektedir.
Görüldüğü üzere, Ramazan ayındaki bu güzellikler, büyüklük ve ulviyetini Kur'an-ı Kerim'den almaktadır. Kur'an'ın indirildiği Ramazan ayını fırsat bilerek bol bol Rabbimiz'in kelamını okumalı; Tefsir, Hadis, Fıkıh, Siyer-i Nebi, İslam Tarihi, Ahlak ve Tasavvuf gibi Kur'an ilimlerinden azami derecede istifade etmeye çalışmalıyız. Çünkü, Kur'an en büyük rehberdir, en kuvvetli delildir. En sağlam tutamaktır. Kur'an'la konuşanlar doğru konuşur, onunla karar verenler isabet eder. Rabbimiz'in ve meleklerin sevgisini kazandırır. Yüce Resul'ün (s.a.v) şefaatini kazanmaya vesile olur. Kur'an'la meşgul olmak hesapsız hayra kavuşmaktır.
Hepimizin, Ramazan ayının feyiz ve bereketinden azami derecede istifade edebilmesi dileği ile...


kaynak
milli gazete

Kültürümüzde Ramazan ayı, “onbir ayın sultanı” olarak bilinir. Gerçekten de Ramazan ayı Müslümanlar için bir sevinç ve huzur kaynağıdır. Ramazan ayına son derece rağbet edilir, tüm ahlaki güzellikler onda yaşanmaya çalışılır. Küs ve dargın kimse hemen hemen hiç kalmaz. Yardımlaşma doruk noktaya ulaşır. Ramazan ayının mânevi atmosferi herkesi kuşatır. Gerçekten de o, “onbir ayın sultanıdır”, rahmet ve bereket, bağışlanma ve kurtuluş ayı, huzur ve sükûna erme, hertülü erdemi doyasıya yaşama günleridir. Ramazanın gölgesinin üzerimize düştüğü şu günlerde, bütün bu güzellikleri bizlere, sevgili peygamberimizin dilinden nakleden iki sahâbînin naklettiklerini aktarmak istiyorum.

Ubâde bin Sâmit (r.a) anlatıyor:
Ramazan ayının başladığı bir günde Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“İşte bereket ayı Ramazan geldi. Artık Allah'ın rahmeti sizi kuşatır. O ay yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir. Dualar kabul olunur. Allah sizin iyilik ve ibâdette yarışmanıza batar da, bununla meleklerine karşı sizinle iftihar eder. Öyle ise, kulluğunuzla kendinizi Allah'a sevdirin. Asıl bedbaht olan da, bu ayda Allah'ın rahmetinden nasibini alamayandır.” (et-Terğîb ve’t-Terhîb, II,222)

Selmân-ı Fârisî (r.a) naklediyor:
Rasûlullah (s.a.v) Şaban ayının son gününde hutbe okudu ve şöyle dedi:
«Ey insanlar! Büyük ve mübârek bir ay sizi gölgeledi. Öyle bir ay ki, bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesi o aydadır. Ramazan, öyle bir aydır ki, Allah (cc.) gündüzlerinde oruç tutmayı farz kıldı, (ben de)gecelerinde nafile kılmayı (terâvih namazı) kıldım. Kim bu ayda hayırlı bir işle Allah‘a yaklaşırsa başka aylarda bir farz edâ etmiş gibi olur. Kim bu ayda farz olan bir ibâdeti yerine getirirse başka zamanda yetmiş farz yerine getirmiş gibi sayılır. Bu ay sabır ayıdır. Sabrın karşılığı cennettir. O İhsan/iyilik etmek ayıdır. Onda müminin rızkı artar Kim Ramazanda oruç tutan birine iftar ettirirse, (o harcadıkları) onun günahklarına kefaret, cehennem ateşinden kurtulmasına vesile olur. Oruç tutan kimsenin kazandığı sevabın bir misli de hiçbir şey eskiltilmeksizin ona verilir.” Orada bulunanlar şöyle dediler:
-Ey Allah’ın Rasulü, hepimiz bir oruçluya iftar ettirecek imkana sahip değiliz. Rasûlüllah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“-Allah bu sevabı, bir tane hurma ile yahut bir yudum su veya sütlü bir şey ile iftar ettirene verecektir. Bu ayın evveli Rahmet, ortası mağfiret sonu da cehennem ateşinden kurtuluştur.” (et-Terğîb ve’t-Terhîb, II,217-218)

Şimdiden Ramazan-ı Şerifiniz Mübârek olsun. Tüm insanlığa ve İslam âlemine barış ve esenlikler getirsin.

Prof. Dr. Ali ÇELİK

Ramazan ayı seçilmiş büyük bir aydır. Kur'ân-ı kerîm bu ayda indirildi. En faziletli oruç, bu ayda tutulan oruçtur. Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Hak teâlâ ayları Ramazanla, kitapları Kur'ân-ı kerîmle süslemiştir.)

Yine Hadis-i şerifde buyuruldu ki, (Ramazân ayında, ayağı çıplak olan bir kimseye bir ayakkabı alana, Allahü teâlâ kıyamet günü nurdan bir binek verir ve bunun sırtına binerek sıratı geçer.)

(Her kim, Ramazan ayında her gün ve her gece onar defa istiğfar ederse, Hak teâlâ, ona Cebrail, Mikail, İsrafil, Azrail ve Arşı taşıyan meleklere verdiği sevabı verir ve günahlarını mahveder.)

(Ramazan ayının gündüz ve gecesinde Kur'ân-ı kerîmden bir âyet okuyana, her harfi için bir şehid sevabı verilir.)

Bedevinin birisi Peygamber aleyhisselâmın bu sözünü duyunca ağladı. Peygamber efendimiz (Niçin ağlıyorsunuz?) buyurdu. Bedevi, (Ben okuma bilmem, bu sevaplardan mah*rum kaldım) dedi. Peygamberimiz buyurdu ki:

(Kulhüvallahü'yü okumaktan da mı âcizsin? Bir kul, Ramazan ayında bir defa Kulhüvallahü'yü okursa, Allahü teâlâ ona Cennette elli altı şehir bina eder. Her şehirde o kadar köşk bulunur. Her odada divan, her divanda da huri bulunur. Allahü teâlâ, elli altı bin sevap yazar ve o kadar günahını siler ve derecesini o kadar yükseltir.)

Bedevi bu müjdeyi duyunca çok sevindi. (Bana bu mükâ*fatı müjdelediğin gibi, Allahü teâlâ da sana ikram ve ihsan eylesin.) dedi.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Oruç tutanın iki sevinci vardır. Biri iftar vaktinde, diğeri Allahü teâlâyı gördüğü zamandır.)

İftar vaktindeki sevinci, o gün de oruç tutabildiği içindir. Fakat bu sevinci yemek için bile olsa, yine iyidir. Çünkü ibâdet niyyetiyle yenen yemeğe de sevap vardır. Uykunun ibâdet olması gibidir. Herkesin uykusu ibâdet değildir. Hadis-i şerifte (Alimlerin uykusu ibâdettir.) diye buyurulmuştur. Alim, yarın faideli işler yapmak niyyetiyle istirahat etmeyi düşündüğü için uykusu ibâdet oluyor. Yemek yerken de yapacağı faideli işlere Allahü teâlânın kuvvet vermesi için niyyet ederse, yediği yemek*ler ibâdet olur. Bu bakımdan oruçlunun iftar vakti sevinmesi uygundur. Oruçlu o gün orucunu tutabildiği için sevindiği gibi, iftar vakti rahmet geldiği için de sevinir. Hadis-i şerifte buyu*ruldu ki:

(Ramazan ayı gelince Cennet kapıları açılır, Cehennem kapı*ları kapanır, şeytanlar bağlanır.)

(Ramazana çok hürmet etmelidir. Onun rahmeti mü'minleri sevindiricidir. O öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası mağfi*ret ve sonu Cehennem ateşinden kurtulmaktır.)

(Ramazan ayının her gece ve gündüzünde, Allahü teâlâ, bin*lerce günahkârı Cehennemden azat eder.)

(Eğer kullar, Ramazan-ı şerif ayındaki fazilet ve ihsanları bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını isterlerdi. Çünkü bunda çok sevap vardır.)

(Ramazan ayının gelmesine sevineni, Allahü teâlâ, kıyamet gününün korkusundan muhafaza eder.)

(Ramazan-ı şerife hürmet eden, Allahü teâlâya hürmet eder.)

Ramazan-ı şerife hürmet etmek nasıl olur? Kısaca Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmeli, yasaklarından kaçmalıdır. Oruç tutup da gıybet eden, yalan söyleyen, onun bunun kalbini kıran, haramlardan kaçmayan kimse Ramazan ayına hürmet etmiş olmaz. Hadis-i şeriflerde buyurüldu ki:

(Ramazan ayında günah işlemeyi terk eden kimsenin Allahü teâlâ on bir aylık günahlarını mağfiret eder.)

(Ramazan ayında günah işleyen, iki azaba müstehak olur. Ramazan ayında iyilik yapan da iki sevaba kavuşur.)

(Ramazan ayında miskinlere sadaka veren, üzerinde güneşin doğduğu her şeye sadaka vermiş sayılır. Ramazan ayında bir rek'at namaz kılan, Ramazanın haricinde iki bin rek'at namaz kılmış, Ramazan ayında bir tesbih söyleyen, Ramazan ayının haricinde yüz bin tesbih söylemiş gibidir. Ramazanda bir mü'mini giydireni Allahü teâlâ kıyamette bütün insanların yanında yedi yüz bin elbise giydirir. Ramazan ayında aç bir kimseyi doyuran veya bir oruçluya iftar verene, Ramazan haricinde dünya dolusu altın sadaka vermiş sevabı verilir.)

(Oruçlu bir kimseye Ramazanda, iftar vakti su içiren, anasın*dan doğmuş gibi günahlardan temizlenir.)

Eshâb-i kiram, bunun üzerine, dediler ki: (Suyun bu kadar kıymetli olması seferde iken mi, yoksa suyun kıymetli olduğu bir yerde midir?) Peygamber aleyhisselâm cevabında buyurdu ki:

(İsterse nehir kenarında versin aynıdır.)

(Elbette Allahü teâlâ, oruç tutana, orucunu açacağı sırada pek çok rahmet gönderir.)

Böyle pek çok rahmete sevinmek elbette güzeldir. İftar vakti sevinmek için daha pek çok sebepler vardır. Hadis-i şerifte bildirilen sevincin hikmeti çoktur. Başka bir hadis-i şerifte buyu-ruldu ki:

(Oruç tutanın ağzının kokusu, Allahü teâlânın katında misk kokusundan daha iyidir.)

Oruçlu, (Eğer orucum kabul olduysa yarın âhırette Allahü teâlâyı görürüm) diye sevinir. (Oruç Cehennemden kalkandır.) Hadis-i şerifini düşünerek sevinir. Nasıl kalkan, kılıcın kesme*sine mâni ise, oruç da Cehennem ateşinin kıvılcımlarının gelme*sine mânidir. Kıyamet günü Cehennem ateşi, Arasata doğru hamle edince, oruç tutanlar onun hamlesine karşı çıkarlar. Cehennem ateşi kırk senelik yoldan oruçlunun kokusunu tanır ve geri çekilir. Bildirildi ki:

Bir kimseyi Cehenneme atarlar. Fakat Cehennem ateşi onu yakamaz. Cehennem ateşi sönmeğe başlar. Cehennemde vazi*feli meleklerin en büyüğü Malik aleyhisselâm Cehenneme sorar ki:

— Bu kimseyi niçin yakmıyorsun?

— Bu kimseden oruç kokusu geliyor.

— Demek ki bu kimse oruç tutmuştur.

— Evet... Onun için yakamıyorum.



Mehmet Oruç

Emeklerine sağlık Mihrabcım.Allah muradını versin inşallah.

allah c.c razı olsun

Amin
Allah cümlemizden razı olsun inşallah