Terbiye denildiği zaman akla ilk gelen nefistir. Nefsin terbiye edilmesinde de, uzmanlar tarafından 0-6 yaşın, çocuğun kimliğinin ve karakterinin gelişmesinde çok önemli olduğu söylenmektedir.
![]()
![]()
Buna binaen büyüklerin dediği gibi ağaç yaşken eğilir, kuruduğunda ise eğmeye kalkarsan kırarsın. İmam-ı Azam Ebu Hanife (ra) çocuklarınıza vermek istediğiniz terbiyeyi buluğa ermeden önce veriniz. Eğer buluğa erdikten sonra vermeye kalkışırsanız, size soru sormaya başlarlar ki cevap veremezsiniz.
Buna göre, oruç hakkında çocuğa verilmek istenilen terbiye küçükken sevgiyle ve merhametle aşılanmalıdır. Bir Allah dostunun dediği gibi, "Ey insan, dün çocuktun oyun oynadın, bugün genç oldun gençliğini yaşadın, yarın yaşlanacaksın ibadete halin kalmayacak. Ey insan, sen Rabbine ne zaman kul olacaksın?" Demek ki kulluk bir süreç ve bu sürecin başlangıcı çocukluk evresidir.
Buna göre çocuğa verilecek terbiye namaz da olsa, oruç da olsa, cinsel bilgiler de olsa, tedricen (aşamalı bir şekilde), çocukluğundan itibaren güzel bir dille ve en önemlisi ebeveynleri tarafından, güzel örnek olmak şartıyla çocuklarımıza verilmelidir. Bugün dilimizin döndüğünce, kalemimizin yazdığınca, yaşadığımız ve çocuklarımıza anlatmaya çalıştığımız kadar sizlere de anlatmaya çalışacağız inşallah.
Öncelikle kendimiz orucu yaşayarak ve oruç tutarken en güzel şekilde örnek olarak...Peki bunu nasıl yapacağız? Bizler bile bu sıcak günlerde, belirli bir yaş seviyesine geldiğimiz ve tecrübeler edindiğimiz halde farkında olmadan çocuklarımızın yanında "bu sıcakta nasıl oruç tutmalı" cümlesini sık sık tekrar etmekteyiz. Hâlbuki bunu yaparken çocuğumuzu kendi elimizle oruçtan uzaklaştırmaktayız, haberimiz bile yok.
Bu olumsuz telkinler çocuğumuzun beynine ve kalbine bir ok gibi saplanmakta ve çocuk, bilinçaltında bu sıcakta nasıl oruç tutulur sorusunu sormakla orucu gözünde büyütmektedir. O zaman ilk yapacağımız şeylerden bir tanesi, ağzımızdan çıkan kelimeleri kulağımızın duymasıdır.
Bu cümleler yerine, hava sıcaklığının yavaş yavaş düşmeye başlayacağını, daha çok ecir alacağımızı, Afrika'da yaşayan insanların her zaman oruç tuttuğunu, bu durumun normal olduğunu anlatmalı ve her sene orucun 11 gün beri geldiğini söyleyerek bu konuda çocuklarımızı bilgilendirmeliyiz.
Mesela "Bu sene Ağustos'un 20'sinde başladık. Gelecek sene 11 gün geri giderse ayın 9' u eder ki daha sıcak olur, nasıl tutarız Allah'ım, her sene oruç daha sıcaklara geliyor. Nasıl tutmalıyız?" diyerek lütfen önümüzdeki senelerin hesabını daha şimdiden çocuklarınıza yaptırmayınız. Böyle bir hareket çocuğunuzun oruçtan soğumasına ve gözünde büyütmesine neden olur. Ne olur çocuklarınıza nasihat etmek yerine güzel örnek olunuz.
Aşama aşama orucu öğretelim
Gelelim oruçla ilgili hatıralarıma. Ben küçükken orucumu yarım gün tutar sonra da annemlere satardım. Ya da annem "bugün yarım gün tut, yarın da yarım gün tut, ben onu iğne iplikle dikerim sonra tam gün olur" derdi. Ya da gündüz canımın istediği şeyleri alır saklar, sonra da ben orucumu açana kadar zikretmesi için bekletirdim. Anne babalara en büyük tavsiyemiz, çocuklar orucu lütfen önce saat 9'a kadar tutsunlar. Sonra 12'ye sonra 15'e, en son aşamasında ise tam gün tutmayı öğrenirler Allah'ın izni ile. Yeter ki siz sabırlı olun.
Bazen, anne babalar çocuklarının oruç tuttuğunu söyleyip gizlice yediklerini görebilirler. Olabilir, insanlık hali, hepimiz nefis taşıyoruz. Bizler acaba nefsimize uymayı ne zaman bıraktık. Hala o kadar şeyi bildiğimiz halde bunca takvanın içinde, bazen biz de nefislerimize uyabiliyoruz. Onun için, bu şekilde, çocuklarınızın orucu gizlice yediğini fark ederseniz lütfen onları görmezden geliniz.
Eğer onların üzerine gider, gördüğünüzde "yalancı seni" derseniz ya da "Allah seni cehennemine koyacak, seni yakacak" diye korkutursanız yalnızca onu Rabbi'nden uzaklaştırırsınız. Bunların yerine, çocuğunuzu öyle bir durumda fark ettiğinizde, o an soğukkanlı olup daha sonra başka bir ortamda "Bazı çocuklar oruç tuttuğunu söylüyor, ama gizlice yiyorlar. Hâlbuki Allah onları her yerde görüyor. Herhalde o çocuklar, Allahın onları her yerde gördüğünü ya unutuyor ya da bilmiyor olabilir" diyebilirsiniz.
Böyle bir tutum daha hayırlı olur. Özellikle böyle bir yalan yakalamada ebeveynler, "seni yalancı seni, Allah'ı mı kandırıyorsun?" diye hakaret eder ve üstüne üstlük bir de dayağa başvururlarsa, ömür boyu çocuklarının oruçtan ve orucun sahibinden uzaklaşmalarına ve nefret etmelerine neden olabilirler.
Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!
Büluğa ermemiş çocuklarınıza yavaş yavaş, güzellikle ve sevdirerek orucu telkin etmek gerekir. Unutmayın ki tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Bazen oruçla ilgili hatıralarım aklıma geldiğinde zevk alırım. Namaz kılmamla ilgili hiçbir telkin olmadığı için hiç hatırlamam. Örtünmemle ilgili telkinlerden nefret ederim.
Annem ve babam oruçla ilgili telkinleri güzellikle verdikleri gibi namaz ve örtüyle ilgili telkinleri de aynı güzellikle verebilselerdi namaz ve örtüyü de hayatıma erken yaşta adapte edebilirdim. Yine de Allah (cc) onlardan razı olsun. İki cihanda Allah'ım onları zelil etmesin. Dinim hakkında bana öğretemediklerinden Rabbim sorguya çekmesin.
Kaynak: Gülser Sümeyye Bağlar