6 sonuçtan 1 ile 6 arası

Konu: SÜnnetIn MÜdafaasi

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart SÜnnetIn MÜdafaasi

    SÜNNETIN MÜDAFAASI

    SÜNNETIN DELIL OLUSU ZARURETTIR

    Bediüzzaman, 11. Lema'da Sünnet-i Seniyye'yi su sekilde açikliyor:
    Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmis: "Fesad-i ümmetim zamaninda kim benim sünnetime temessük etse (sarilmak), yüz sehidin ecrini, sevabini kazanabilir." Evet Sünnet-i Seniyye'ye ittiba, mutlaka gâyet kiymetdardir. Hususan bid'atlarin istilâsi zamaninda Sünnet-i Seniyye'ye ittiba etmek daha ziyade kiymetdardir. Hususan fesad-i ümmet zamaninda Sünnet-i Seniyye'nin küçük bir âdâbina mürâat etmek (uymak), ehemmiyetli bir takvâyi ve kuvvetli bir îmani ihsas ediyor. Dogrudan dogruya sünnete ittiba etmek (tabi olmak), Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'i hatira getiriyor. O ihtardan o hâtira, bir huzûr-u Ilâhî hâtirasina inkilab eder. Hatta en küçük bir muamelede, hatta yemek, içmek ve yatmak âdâbinda Sünnet-i Seniyye'ye mürâat ettigi dakikada, o âdi muamele ve o fitrî amel, sevabli bir ibadet ve ser'î bir hareket oluyor. Çünki o âdi hareketiyle Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a ittibaini (tabi olma) düsünüyor ve seriatin bir edebi oldugunu tasavvur eder ve seriat sahibi o oldugu hatirina gelir. Ve ondan sâri-i hakikî olan Cenab-i Hakk'a kalbi müteveccih olur, bir nevi huzur ve ibadet kazanir.
    Iste bu sirra binaen Sünnet-i Seniyye'ye ittibai kendine âdet eden, âdâtini (yapilan isler) ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar (güzel neticeler doguran) ve sevabdar yapabilir... (Lemalar, 11. Lema, s. 48-60, Envar Nesriyat)
    Sünnetin delil olusu dini bir zarurettir. Bu deliller çesitlidir ve hepsi de kesinlesmis, Ehl-i Sünnet alimleri tarafindan ittifaken kabul edilmislerdir. Sünnetin dinde delil oldugunu gösteren yedi madde vardir.
    1. Ismet (Peygamber Efendimiz (sav)'in hata yapmayacagi)
    2. Sahabenin, Hz. Peygamber (sav)'in sünnetine sarilmalarini Allah (cc)'in tasvip ve tasdik etmesi
    3. Kuran-i Kerim
    4. Sünnet-i serif
    5. Kuran Sünnet-i Seniyye ile anlasilir
    6. Sünnet de vahiy kaynaklidir
    7. Icma


    Seni çok Özledim Annem

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: SÜnnetIn MÜdafaasi

    Birinci Delil: Ismet
    Birinci delil, Hz. Peygamber Efendimiz (sav)'in masum ve hatadan uzak olmasi, yani Ismet makaminda olmasidir. O, tebligi zedeleyecek seyleri kasten yapmaktan masumdur ve yine sahih görüse göre bu konuda hata ve yanilgiya düsmekten de korunmustur. Bu sunu gerektirir: Teblig ile ilgili her haber dogrudur, Allah (cc) Katindakine uygundur ve ona tabi olmak vaciptir. Bütün bu haberler yalandan korunmustur.

    Hz. Peygamber Efendimiz (sav)'in ahkama (hükümlere) dair söyledigi sözleri de yine yalandan korunmus, dini delillerdir. Peygamber Efendimiz'in, "Ey insanlar ben size ancak Allah'in emrettigini emrediyor ve O'nun size yasakladiklarindan nehyediyorum." sözü, O'nun hatadan korunmus oldugunun bir delilidir.
    Hz. Peygamber (sav)'in teblig ile ilgili haberlerinde masum olusu, bütün sünnet çesitlerinin delil oldugunu ispat etmede, tek basina bize yetmektedir. Çünkü her biri aslinda tebligdir. Hz. Peygamber Efendimiz (sav)'in hayatinin tamami, Islam'in rükünlerini olusturur. Sosyal yasantisi, aile hayati, arkadaslari, savaslari, yeme içmesi vs hepsi dinin içersinde ve dini açiklayan ümmete örnek teskil eden davranislar bütünüdür.
    Hz. Peygamber (sav)'in teblige ait haberlerin disinda, tebligi zedeleyecek seylerden korunmus olmasi, onun bütün bu fiil, tasvip, emir ve tavsiyeleri ve nehiylerinin de bizzat delil olmasini gerekli kilmakta, bunun için baska bir habere ihtiyaç duyulmamaktadir. Kutlu Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) hata yapmaktan korunmustur, Ismet makami ile sereflendirilmistir.
    Ikinci delil: Sahabenin, Hz. Peygamber (sav)'in sünnetine sarilmalarini Allah (cc)'in tasvip ve tasdik etmesi
    Peygamber Efendimiz (sav), ümmetini sünnetine sarilmaya tesvik edip onlari, kendisine muhalefetten sakindiriyordu. Sahabe-i Kiram da her konuda Peygamberimiz (sav)'in emrine katiksizca itaat ediyor, O'na uyuyor, bütün söz, fiil ve tasviplerinde kendisine tabi oluyordu. O'ndan (sav) gelen her seyi itaat gerektiren konular olarak aliyor ve her hareketini dini birer delil olarak algiliyorlardi.
    Dünyevi meselelerde içtihat gerektiren bir konu oldugunda da bunun niçin ve nasil oldugu konusunda Peygamber Efendimiz (sav)'e danisip, istisare ediyorlardi.
    Bazen de bir hüküm kendileri tarafindan anlasilmayinca, hikmetini anlamak için onu Hz. Peygamber Efendimiz (sav)'e sorup hakikatini anlamaya çalisiyorlardi.
    Bununla birlikte onlar, baslarina gelen bir hadisede, çözüm için sadece Kuran ile yetinmiyorlardi. Her konuda sorma imkani bulduklari müddetçe Hz. Peygamber Efendimiz (sav)'e danisiyorlardi.
    Sahabelerden birisi, uzakta bulundugunda basina bir hadise gelirse, bu konunun çözümü için önce Kuran'da cevabini arastirir, onda bulamazsa sünnette arastirir, orada da bir cevap bulamazsa kendi görüsüyle içtihat ederdi. Peygamber Efendimiz (sav)'in yanina döndügü zaman da durumu kendisine arz eder, eger içtihadinda isabetli ise tasdik görür, hatali ise Resullullah (sav) hatasini gösterir, böylece o da hatasindan dönerdi.
    Hz. Peygamber Efendimiz (sav) ve Sahabe-i Kiram zamaninda cereyan eden bütün olaylari Cenab-i Allah (cc) tasvip etmis ve bu davranislarinda hata ettiklerini açiklamamistir. Vahyin indigi bir dönemde Cenab-i Allah (cc)'in bir seyi tasvip etmesi vahiy derecesinde kuvvetli bir delildir.


    Seni çok Özledim Annem

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: SÜnnetIn MÜdafaasi

    Üçüncü delil: Kuran-i Kerim
    Allah (cc)'in hak Kitabi Kuran-i Kerim, sünnetin delil olusunu kesin olarak ifade eden birçok ayet-i kerime ile doludur.

    Bu ayet-i kerimeler birkaç gruba ayrilir. Bazen bir ayet birden fazla gruba da dahil olabilmektedir.

    Birinci Grup Ayetler:

    Bunlar Hz. Peygamber (sav)'e iman etmenin vacip oldugunu gösteren ayetlerdir.
    Hz. Peygamber (sav)'e iman ile anlatilmak istenen, O'nun peygamberligini ve Kuran'da zikri geçsin geçmesin, O'nun Allah (cc) Katindan getirdigi bütün seyleri tasdik ve kabul etmektir. Peygambere uymamanin ve verdigi hükme razi olmamanin imanla bagdasmayacagini ifade eden ayetler de bu gruptandir:
    "su halde Allah'a, O'nun Resûlü'ne ve indirdigimiz nur (Kur'an)a iman edin. Allah yaptiklarinizdan haberdâr dir." (Tegabün Suresi, 8)
    De ki: "Ey insanlar, ben Allah'in hepinize gönderdigi bir elçisi (peygamberi)yim. Göklerin ve yerin mülkü yalniz O'nundur. O'ndan baska ilah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadir. O'na iman edin ki hidayete ermis olursunuz." (Araf Suresi, 158)
    Kadi iyaz (544/1149) demistir ki: "Allah'in peygamberi Hz. Muhammed'e (sav) iman, kesin bir farzdir. iman ancak onunla tamam olur ve ancak onunla sihhat bulur."
    imam fiafi (204/819) demistir ki: "Allah Teala, kendisine ve Resulü'ne imani, diger bütün amellerin baslangici ve kamil imanin kaynagi yapmistir. Bir kul Allah'a iman edip de Resulü'ne iman etmezse, imani tamam ve sahih olmaz. Hatta kabul görmez."
    ibn Kayyim el Cevziyye (751/1350) ise bu konuda söyle demektedir: "Allah Teala, Ashab-i Kiram'in, Hz. Peygamber ile toplu bir isteyken ondan izin almadan herhangi bir yola ve yere gitmemelerini, imanin gereklerinden kilmistir. Dolayisiyla O'nun izni olmadan ilmi bir mezhebe ve hükme gitmemeleri imanin bir geregi olmaktadir..." (El Muvakkiin, 1, 58)
    ikinci Grup Ayetler:
    Bu gruptaki ayetler, Hz. Peygamber (sav)'in, Allah (cc)'in hükmüne uygun olarak Kuran'i açiklayici ve serh edici oldugunu ve Hz. Peygamber (sav)'in ümmetine kitabi ve hikmeti (sünneti) ögrettigini gösteren ayetlerdir. imam fiafi ve diger alimler hikmete sünnet anlamini vermislerdir.
    Ayetlerde Allah (cc) söyle buyurmaktadir:
    Biz Kitab'i ancak, hakkinda ihtilafa düstükleri seyi onlara açiklaman ve inanan bir kavme rahmet ve hidayet olmasi disinda (baska bir amaçla) indirmedik. (Nahl Suresi, 64)
    Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmustur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onlari arindiriyor ve onlara Kitabi ve hikmeti ögretiyor. Ondan önce onlar apaçik bir sapiklik içindeydiler. (Al-i Imran Suresi, 164)
    Imam safi demistir ki: "Allah Teala, Kitap deyince Kuran'i, hikmet ile de -görüslerine katildigin ehl-i Kuran alimleri gibi- Hz. Peygamber (sav)'in sünnetini kastetmistir. Bu görüs Kuran'in ifadesine uymaktadir. Allah en iyisini bilir. Çünkü Kuran, önce Kuran'i, pesinden de Hikmet'i zikretmistir. Allah Teala da kendilerine, Kitap ve Hikmet'i ögretmekle kullarina yaptigi ihsani zikretmektedir. Allah, en dogrusunu bilir. Buradaki hikmetin Hz. Peygamber (sav)'in sünnetinden baska bir sey oldugunu söylemek de uygun degildir. Sebebi sudur: Allah Teala hikmeti Kuran'la yan yana zikretmistir. Ayrica Peygamberine itaati ve herkese onun emrine uymayi farz kilmistir. Allah'in Kitabi ve Resulü'nün sünnetinden baska hiçbir söz için farz denilmesi caiz degildir." (Imam safii, er Risale, 78)


    Seni çok Özledim Annem

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: SÜnnetIn MÜdafaasi

    Üçüncü Grup Ayetler:

    Bu gruptaki ayetler, Hz. Peygamber (sav)'e emir ve nehiylerinde mutlak olarak uymanin vacip, O'na itaatin Allah (cc)'a itaat oldugunu gösteren, kendisine muhalefetten ve sünnetini degistirmekten sakindiran ayetlerdir:

    Allah'a ve elçisine itaat edin, ki merhamet olunasiniz. (Al-i Imran Suresi, 132)
    Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, Resûl'e itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kilmayin. (Muhammed Suresi, 33)
    Allah'a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sakinin. Eger yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düsen, ancak apaçik bir tebligdir. (Maide Suresi, 92)
    Ibn Kayyim el Cevziyye (751/1350) demistir ki: "Allah Teala Kendisi'ne ve Resulü'ne itaati emretti. Peygambere emrettiklerini, Kitab'a arzetmeksizin bizatihi kendisine itaatin vacip oldugunu bildirmek için 'peygambere de itaat ediniz' buyurarak "itaat" emrini tekrarladi. Hz. Peygamber (sav) bir emir verdigi zaman, o emir Kuran'da bulunsun bulunmasin, mutlak ve müstakil olarak kendisine itaatin vacip oldugunu bildirdi. Çünkü O'na, Kitap ve beraberinde benzeri degerde sünnet verilmistir."
    Kuran'da Rabbimiz Resul'e itaatin önemiyle ilgili olarak söyle buyurmaktadir:
    Sana iyilikten her ne gelirse Allah'tandir, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; sahid olarak Allah yeter. Kim Resûl'e itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmis olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onlarin üzerine koruyucu göndermedik. (Nisa Suresi, 79-80)
    Dördüncü Grup Ayetler:
    Bu gruptaki ayetler, Hz. Peygamber (sav)'den bildirilen bütün söz ve hareketlerde O'na tabi olmanin ve kendisini örnek almanin vacip oldugunu, Allah (cc)'in muhabbetinin tahsisi için O'na uymanin gerekli oldugunu gösteren ayetlerdir.
    De ki: "Eger siz Allah'i seviyorsaniz bana uyun; Allah da sizi sevsin ve günahlarinizi bagislasin. Allah bagislayandir, esirgeyendir." (Al-i Imran Suresi, 31)
    Andolsun, sizin için, Allah'i ve ahiret gününü umanlar ve Allah'i çokça zikredenler için Allah'in Resûlü'nde güzel bir örnek vardir. (Ahzab Suresi, 21)
    Muhammed b. Ali Hakim et Tirmizi demistir ki: "Hz. Peygamber (sav)'i örnek almak, O'na uymak sünnetine tabi olmak ve sözde veya fiilde kendisine muhalefet etmemektir."
    Dördüncü Delil: Peygamberimiz (sav)'in Sünneti
    Sünnetin delil olusunu gösteren birçok hadis-i serif ve rivayetler vardir. Bunlari da üç grupta toplayabiliriz:
    Birinci grup hadisler:
    Hz. Peygamber (sav) kendisine, Kuran ve onun disinda hadis olarak vahyedilen seylerde yalan söylemekten uzaktir.
    Hz. Peygamber (sav)'in açikladigi ve ortaya koydugu hükümler, Allah Teala (cc)'nin hükmüyle olusmustur. O'nun Katindan gelmistir. Resulullah (sav)'in bizatihi kendinden degildir.
    Sünnet'le amel, Kuran ile amel demektir.
    Allah Teala (cc), ümmete Hz. Peygamber (sav)'in sözünü alip uygulamayi, O'nun emrine itaati ve sünnetine uymayi emretmistir.
    Kim, Hz. Peygamber (sav)'e itaat eder, sünnetine uyarsa, Allah (cc)'a itaat etmis, hidayet bulmus olur.
    Iman, ancak O'nun getirdigi seylere bütünüyle uymakla tamam olur. O'ndan hakkin disinda bir sey çikmaz. Hidayet yolunun en hayirlisi, O'nun getirdigi yoldur.
    Hz. Peygamber (sav)'in getirmedigi ve tasvip etmedigi, insanlarin kendi heva ve heveslerine göre icat ettikleri hersey, bidattir, kabul görmez, uygulanmaz.
    Imam Beyhaki, Medhal adli kitabinda, Talha bin Nüdayle'nin söyle dedigini rivayet etmistir:
    "Kitlik oldugu yil, (asiri pahalilik karsisinda) bazilari, Hz. Peygamber (sav)'e gelerek, "Ya Resulullah! Bizler için fiyatlara narh koyun" dediler. Hz. Peygamber (sav) de: "Allah, emretmedigi bir sünneti (uygulamayi) sizlere sünnet olarak koymami benden istemiyor. Fakat siz, Allah'tan lutfuyla size genislik vermesini isteyiniz."
    Ibn-i Hibban (354/966), Abdullah bin Ömer'den O'nun söyle dedigini isittigini rivayet etmistir:
    Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Her amel için bir dinçlik ve istiyak zamani vardir. Kim önceki amelindeki dinçlik ve istiyaki kesilince yeni amelinde benim sünnetime yönelirse o, dogruyu bulmus olur. Kim de sünnetin disina yönelirse helak olmus olur." (Ahmet ibn-i Hanbel, Müsned, 2, 158)
    Ibn Abdülberr, Kesir b. Amr b. Avf'dan, o da babasindan, o da dedesinden, O'nun söyle dedigini rivayet etmistir:
    Hz. Peygamber (sav) söyle buyurdu: "Size kendisine yapistiginiz zaman asla sapitmayacaginiz iki sey biraktim: Allah'in kitabi ve Resulü'nün sünneti." (Suyuti, Camius Sagir, hadis no: 3282)
    Beyhaki, Medhal'de, Abdullah b. Amr (ra)'dan, O'nun söyle dedigini rivayet etmistir.
    Hz. Peygamber (sav)'den duydugum her seyi ezberlemek isteyerek yaziyordum. Kureys beni bundan nehyetti ve: "Sen Resulullah (sav)'tan duydugun her seyi yaziyorsun. Halbuki o da bir insan, kizginlik, ve hosnutluk hallerinde konustugu olur (hepsinin yazilmasi dogru olmaz)" dediler. Bunun üzerine ben de yazmayi biraktim. Durumu Allah Resulü'ne (sav) söyledim, o da buyurdular ki: "Yaz, nefsimi kudreti elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, ondan (eliyle agzina isaret etti) haktan baskasi çikmaz." (Ibn Abdülberr, Beyan-ül Ilm, 2, 27)


    Seni çok Özledim Annem

  5. #5
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: SÜnnetIn MÜdafaasi

    Ikinci grup hadisler:
    Bu gruptaki hadislerin ortak konulari, müminlerin, Hz. Peygamber (sav)'in sünnetine uymalari ile dogruyu bulacaklari, sadece Kuran'i alip onunla amelden nehyedilme ve sünneti terk ederek kendi görüsü ile yetinmekten nehyedilme olarak özetlenebilir.

    Müslim, Rafi b. Hudeyç'den (ra) Rasulullah'in (sav) söyle buyurdugunu rivayet etmistir:
    "Siz dünya islerini iyi bilirsiniz. Ben de dinle ilgili isleri en iyi bilenim. Size dininizle ilgili bir sey emrettigim zaman onu alip yapiniz." (Müslim, Fedail, 140)
    Üçüncü grup hadisler:
    Bu gruptaki hadisler ise, Hz. Peygamber (sav)'in sözlerinin dinlenmesi, onlarin ezberlenmesi ve onlari kendi asrinda yasayanlarin, daha sonra gelecek olanlara teblig etmesiyle ilgili emirlerini ve bu isi yapanlara büyük bir ecir (mükafat) vaadini ifade edenlerdir.
    O'nun bu emirleri, sünnetin delil olmasini gerekli kilmaktadir.
    Beyhaki (451/1066) demistir ki: "sayet sünnetin delil olusu sabit ve zaruri olmasaydi, Hz. Peygamber (sav), veda hutbesinde, kendisini dinleyenlere, dinlerini ilgilendiren isleri ögrettikten sonra: "Dikkat! Sözlerimi teblig edin, demezdi."
    El Makdisi, El Hücce'de, Ebu Hureyre (ra)'den: Hz. Peygamber (sav)'in söyle buyurdugunu rivayet eder: "Kim ümmetim için kendilerine dini islerinde faydasi olacak kirk hadis ezberlerse, kiyamet günü alimlerle beraber hasredilir." (Ebu Nuaym, Hilye, 4, 189)
    Besinci Delil: Kuran, Sünnet-i Seniyye ile anlasilir
    Kendisine bir vahiy gelmeyen ve Allah (cc) tarafindan vahiyle desteklenmeyen hiçbir kimsenin, sadece Kuran'dan, Islam dininin hüküm ve tafsilatini anlamasi mümkün degildir. Bunun için o kimseye vahiy yoluyla gelen veya Hz. Peygamber (sav)'in kendi içtihadiyla Kuran'dan çikardigi ve Allah Teala (cc)'nin tasvip ettigi sünnete bakmasi gerekir. Ancak bu sekilde, Allah (cc)'in muradini anlamak ve Kuran'dan, hükümlerin tafsilatini çikarmak mümkün olur. Çünkü bunun için tek yol sünnettir.
    sayet Sünnet, delil (hükümlerde kaynak) olmasaydi, müçtehitlerden hiçbirinin ona bakmasi ve bu konuda ondan destek almasi sahih olmaz ve hiçbir kimse, mükellef oldugu seyi anlamazdi. Bu durumda hükümler yok olur, teklif ortadan kalkardi. Zikredilen bu konularda, bir müçtehidin tek basina, kendi görüsüyle hareket etmesi mümkün degildir. Çünkü Kuran, icazda en yüksek noktada, belagat ve fesahatta en ileri seviyede oldugu için pek yüksek manalar ve söyleyenle kendisine vahyedilenin disinda kimsenin bilmeyecegi, çogu bize kapali, pek çok sirlar ve ilim hazineleri ihtiva etmektedir.
    Hz. Peygamber (sav) Kuran'in açiklayicisidir, beser kendi bilgisi ile sadece Kuran'a bakarak hüküm çikaramaz, Kuran'i açiklamak peygambere verilmis bir görevdir. Yüce Rabbimiz Kuran'da: "... Namazi dosdogru kilan, zekati veren…" (Bakara Suresi, 177) buyurmaktadir.
    Bu ayetten, namaz ve zekatin farz oldugu anlasilmaktadir. Fakat farz olarak kilinacak bu namazin mahiyeti ve keyfiyeti nedir? Ne zaman yapilirs Kaç rekat kilinirs Kime farzdirs gibi detaylari ancak Sünnet-i Seniyye ile anlayabiliriz, uygulanisini bize gösteren bizi aydinlatan hadis-i seriflerle bilebiliriz.
    Ayni sekilde zekati ele alalim. Zekat nedir? Kime farzdir? Hangi mallardan verilmelidir? Miktari ve farz olma sartlari nelerdir? gibi konular da namaz konusundaki gibidir.
    Baska bir ayet-i kerimede Rabbimiz söyle buyuruyor:
    "Öyleyse aksama girdiginiz vakit de, sabaha erdiginiz vakit de Allah'i tesbih edip (yüceltin)" (Rum Suresi, 17)
    Bu ayetten tesbihin vacip, vaktinin de kisaca sabah, aksam ve yatsi oldugunu anliyoruz. Ancak buradaki tesbihten kastedilen tam olarak nedirs "Namaz kiliniz" ayetindeki namaz midirs Yoksa "subhanAllah" demek gibi midirs Eger Peygamber Efendimiz (sav)'den bir bilgi gelmeseydi, bu ifadenin sabah, aksam ve yatsi namaziyla ilgili oldugunu anlayamazdik.
    Infak etmek ile ilgili bir ayette ise Rabbimiz söyle buyuruyor.
    "Altini ve gümüsü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acikli bir azabi müjdele." (Tevbe Suresi, 34)
    Bu ayette infakla ne kastediliyors Bu infak sekli, ayetin nazil oldugu zaman Sahabenin anladigi gibi bütün malin infak edilmesi midirs Yoksa bir kisminin verilmesi midirs Eger bir kismi ise ne kadaridirs Bütün bunlar da Peygamberimiz (sav)'in hadisleriyle anlasilabilecek konulardir.
    Bu bahsi geçenler gibi sosyal hayatta karsimiza çikan yüzlerce konu ayet-i kerimelerde zikredilmediginde bize onlari ancak kutlu Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) açiklar. Müslümanlarin ibadet sekillerini belirler, onlarin neler ve nasil olduklarini, nasil uygulanacaklarini anlatir, kendi hayatinda uygulayarak örnek teskil eder.
    Ibn Hazm, El Ihkam isimli eserinde söyle demektedir:
    "Kuran'in hangi ayetinde, ögle namazinin farzinin dört ve aksamin üç oldugunu, rükunun ve secdenin, kiraatin ve secdenin ve selamin yapilis seklini, oruçta sakinilacak seyleri, altin, gümüs, koyun, sigir ve deve zekatlarinin ne sekilde oldugunu ve bunlarin ne kadarindan ne kadar zekat alinacagini, Haccin vakti, Arafat'ta vakfe, orada ve Müzdelife'deki namaz, taslarin atilmasi, ihramin sekli, Hacda sakinilacak seyler gibi Hacla ilgili amelleri, hirsizin elinin kesilmesini, haram olan yiyecekleri, hayvan bogazlama ve kesmenin usulünü, hadlerin hükümlerini, bosanmanin nasil vuku bulacagini, alis veris hükümlerini, faizin nasil olustugunu, hüküm ve davalarin teferruatini, yemin çesitlerini, hapis sebeplerini, mehirler ve diger fikhi meselelerin açiklamasini bulabiliriz.
    Kuran'da birtakim hükümler vardir ki, onlari anlamak için tek müracaat kaynagi Hz. Peygamber (sav)'den gelen nakillerdir. Icma da bir kaynaktir, fakat o bazi meselelerde hükme medar olur. Biz bütün bunlari Kitab-i Meratib adli eserimizde toplayip zikrettik. Demek ki, zaruri olarak hadise basvurmak lazimdir." (Ibn Hazm, El Ihkam, 2. 79-80)
    Allah (cc)'in hak kitabi Kuran-i Kerim'i sadece aklimizla anlayamayacagimiz konusunda ve sünnet olmadan bunun mümkün olmadigi hususunda pek çok hadis varit olmustur. Yine bu konuda Sahabe ve onlardan sonrakilerden sayisiz haberler rivayet edilmistir. Hepsi de ayni konuda ittifak halindedir. Bu rivayetlere örnekler söyledir:
    Beyhaki, El Medhal isimli eserinde, Lalekai ise es Sünne'de, Hz. Ömer (ra)'in söyle dedigini rivayet etmistir: "Kendi görüsüyle hüküm çikaranlardan sakinin. süphesiz onlar, sünnet düsmanidirlar. Resulullah (sav)'in hadislerini ezberlemek ve ögrenmek kendilerine zor geldigi için kendi görüsleriyle konusmaya basladilar. Böylece kendileri haktan sapti, baskalarini da saptirdilar."
    Ebu Hatim (354/965), Ibn Mesud'un (ra) söyle dedigini nakleder: "Her seyin ilmi Kuran'da mevcuttur, fakat insanlarin görüsü onu bulup çikarmaktan acizdir."
    Ahmet ibn Hambel (ra), Imran b. Husayn (ra)'in söyle dedigini nakleder: "Kuran indi, Resulullah (sav) da birtakim sünnetler ortaya koydu ve: "Bize (Kuran ve sünnete) uyunuz. Vallahi eger bunu yapmazsaniz, sapitirsiniz, buyurdu."
    Beyhaki, El Medhal'inde, sebib bin Ebi Fudane el Mekki yoluyla, Imran bin Husayn'dan (ra) sunu rivayet etmistir: "Imran (ra) sefaatten bahsetti. Cemaatten bir adam söze karisarak: "Ya Eba Nüceyd, sen bize Kuran'da delilini bulamadigimiz birtakim hadislerden bahsediyorsun" dedi. Bu sözü duyan Imran (ra) kizdi ve adama:
    "Sen Kuran'i okudun mus" diye sordu. Adam: "evet" dedi. Imran (ra): "Peki söyle bakalim, sen Kuran'da yatsinin farzinin dört, aksamin üç, ögle ve ikindinin dört rekat olduguna rastladin mis" diye sordu. Adam: "hayir" dedi. Imran (ra): "Siz bütün bunlari kimden alip ögrendinizs Siz bizden, biz de Hz. Peygamber (sav)'den ögrenmedik mis Allah Teala, Kuran'da: 'Beyt-i Atik'i (Kabe'yi) tavaf ediniz' buyurmaktadir. Peki Kuran'da 'yedi defa tavaf ediniz, makam-i Ibrahim'in arkasinda iki rekat namaz kiliniz' diye bir emir bulabilir misinizs Peki Kuran'da: "Peygamber size ne verdiyse alin, size neyi yasakladiysa ondan da kaçinin" buyurdugunu duymadiniz mi?" dedi.
    Ibn Abdilberr ve Beyhaki, El Medhal'de, Eyyub es Sahtiyani'den sunu naklederler: "Bir adam, Mutarrif b. Abdullah'a "Bize sadece Kuran'dan bahsedin, hadis anlatip durmayin" dedi. Mutarrif adama: "Vallahi biz, hadisleri Kuran'in yerine anlatmiyoruz. Bilakis, hadisleri anlatmaktaki gayemiz, Kuran'i en iyi bilenin bildiklerini nakletmektir." diye cevap verdi."
    Lalekai, es Sünne adli eserinde, Ahmet ibn-i Hanbel'in söyle dedigini nakleder: "Hadisler bizim yanimizda Resulullah'tan (sav) gelen rivayetlerdir. Onlar Kuran'i açiklar. Onlar Kuran'in isaret ettigi manalarin delilleridir."
    Cabir (ra) demistir ki: "Resulullah (sav) aramizda iken kendisine vahiy geliyor ve kendisi, gelen ayetin mana ve yorumunu biliyordu. Sonra O, ayetle nasil amel ederse, biz de öylece amel ediyorduk."
    Resulullah (sav)'in emrettigi sünnetin, Kuran'i anlamamizi, Kuran'i uygulayabilmemizi saglayan bir rahmet oldugu bu ayet-i kerimelerden, hadis-i seriflerden ve rivayetlerden anlasiliyor


    Seni çok Özledim Annem

  6. #6
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: SÜnnetIn MÜdafaasi

    Altinci Delil: Sünnet de vahiy kaynaklidir
    Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'den sadir olan seyler, ya Allah (cc)'tan gelen hükümleri teblig için ortaya konmus söz veya fiillerdir veya tebligin disindaki davranislardir.

    Birinci kisim:
    Bu, kesin vahiydir. Bilindigi gibi Allah (cc) Resulü, bu kisimda hata ve yanilmadan korunmustur. Hanefi alimleri buna "vahy-i zahir" demektedirler.
    Bu kisimdaki vahiy bazen onun Ilahi vahiy oldugunu gösteren bir lafizla beraber veya baska türlü iner. Ilahi vahiy oldugunu ifade eden lafizla birlikte gelen, ya taabbüd (kulluk) ya i'caz veya meydan okuma ifade eder ki bu, Kuran'dir.
    I'caz ve tehaddi özelligi tasimayan vahiy ise lafzinin da inzal edildigini söyleyen görüse göre hadis-i kutsidir. Bunun da vahiy olduguna süphe yoktur. Çünkü Hz. Peygamber (sav), "Rabbül Izzet buyurdu ki:..." gibi sözlerle Allah (cc)'tan haber vermektedir. Bu da yalandan masum bir haberdir. Hz. Peygamber (sav)'in haberi, Kuran'in Allah (cc)'in kelami oldugunu gösterdigi gibi, bunun da Allah (cc)'in kelami oldugunu gösterir.
    Inen vahiyle birlikte, onun Allah (cc)'a ait oldugunu gösteren bir söz yoksa, o hadis-i nebevidir. Hz. Peygamber (sav)'e ait hadis ve uygulamalarin vahiy oldugunu, su ayet-i kerimeler göstermektedir.
    O, hevadan (kendi istek, düsünce ve tutkularina göre) konusmaz. O (söyledikleri), yalnizca vahyolunmakta olan bir vahiydir. (Necm Suresi, 3-4)
    ... Ben, yalnizca bana vahyolunana uyarim. Eger Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabindan korkarim. (Yunus Suresi, 15)
    ... Allah, sana Kitabi ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini ögretti. Allah'in üzerinizdeki fazli çok büyüktür. (Nisa Suresi, 113)
    Daha önce belirttigimiz gibi ayette geçen "hikmet" sünnettir.
    Ebu Davud ve Beyhaki, bu rivayeti su lafizlarla tahric ve tesbit etmislerdir: "Cebrail (as) Hz. Peygamber (sav)'e Kuran'i indirdigi gibi sünneti de indiriyor. Kuran'i ögrettigi gibi sünneti de ögretiyordu." (Darimi, Mukaddime, 49)
    Ikinci kisim:
    Bu kisim, Hz. Peygamber (sav)'in Allah (cc)'tan teblig kasti bulunmayan söz ve davranislaridir. Bunlar da, ya Allah (cc) tarafindan tasdik edilmistir veya edilmemistir.
    Eger Allah Teala (cc), Hz. Peygamber (sav)'in bir fiilini tasvip etmisse -o fiil, bizatihi vahiyle talim edilmemis de olsa- vahit durumunda ve hükmündedir. Çünkü bir fiilin Allah (cc) tarafindan tasvip edilmesi onun gerçek, dogru ve Allah (cc)'in rizasina uygun oldugunu gösterir. Ayrica Cenab-i Allah (cc) bize, Hz. Peygamber (sav)'den sadir olan her söz ve fiile uymamizi, her fiili açik vahiyle bildirmemis olsa da, O'na uymamizi emretmistir. su halde bir kimse, Hz. Peygamber (sav)'den vahiyle bildirilmeyen bir fiilini alip tatbik etse, bunu, Allah (cc)'in "O'na uyunuz" emrine imtisal ederek yapmis olacaktir. Bu durumda O'nda görülen bu türden seyler, hiç süphesiz hakikatte kendisine vahyedilmis olmaktadir.
    Imam Suyuti'den (911/1505) yapacagimiz su nakil, bu konuyu destekler mahiyettedir.
    O demistir ki: safii ve Beyhaki, Tavus adli eserde Hz. Peygamber (sav)'in söyle buyurdugunu rivayet etmislerdir: "Ben, ancak Allah'in Kitabi'nda helal kildigini helal kilar ve ancak O'nun Kitabi'nda haram kildiklarini haram kilarim" (Ebu Davud, Sünen, 5: Tirmizi, Ilim, 10: Ibn-i Mace, Mukaddime, 2: Suyuti'nin nakli için, Miftahu'l Cenne, 19)
    Beyhaki söyle der:
    "Hadiste geçen "Allah'in Kitabi" ifadesi eger sahihse Resulullah (sav) bununla kendisine vahyedileni kastetmistir. Kendisine vahyedilen de iki kisimdir: 1. Vahyi Metluv (Kuran) 2. Vahyi Gayri Metluv (Allah'tan kendisine verilen Kuran disinda bilgi ve ilhamlar)"
    Ibn-i Mesud (ra) da, Imam safii (ra) gibi, ayet-i kerimeden Resulullah (sav)'in sünnetini kabul edenin, aslinda Allah (cc)'in Kitabi'nin emrini kabul etmis olacagini söylemistir. Çünkü Resulullah (sav)'a tabi olmanin zorunlu olusu, Kuran'in ortaya koydugu bir hükümdür.
    Hz. Peygamber (sav)'in içtihadina dayanan ve Allah (cc)'in tasvip ettigi hükümler, bu ikinci kisma girmektedir. Hanefi alimleri buna "vahy-i batin" derler.

    Yedinci Delil: Icma
    Islam'in ilk dönemlerinden, bugüne kadar konuya ilmi ve vicdani bakan hiçbir müçtehit imamin, sünnete uymayi, onunla delil getirmeyi ve geregince amel etmeyi inkar ettigini göremeyiz. Bilakis onlarin sünnete simsiki sarildiklarini, onun çizdigi istikamette hareket ettiklerini, baskalarini sünnetle amele tesvik ve ona muhalefetten men ettiklerini, kendileri ve baskalari için hükümlerinde ona dayandiklarini görmekteyiz. Ayrica sünnete muhalefet eden veya onu hafife alana siddetle karsi çiktiklarini, sünneti, Kuran'in tamamlayicisi ve bir açiklayicisi gördüklerini, kendileri, önlerine sahih ve aksi hüküm bildiren bir hadis geldiginde, Kitap veya diger delillerden birine dayanarak elde ettikleri içtihat görüslerinden hemen ona döndüklerini ve onu nazar-i dikkate aldiklarini görmekteyiz.
    Bu konuda Seleften, su söz nakledilmistir: "Sahih bir hadis bulundugunda, benim mezhebim odur. Ona ters ters düsen sözümü, kaldirip duvara çarpiniz." (Subki, Mecmuat-ur Resail-i Müniriye, 2, 98)

    Müçtehitlerin çogundan bu manada sözler nakledilmistir.
    Hadis ehli için, müçtehitlerin ve genel olarak alimlerin ortak görüsü sudur: "Ehl-i hadis, din için en büyük yardimci, saldirganlarin hücumuna ve dinsizlerin süphelerine karsi en kuvvetli koruyucudurlar. Onlara, ancak bidat ehli, facir ve kafir düsman olur."
    Sünnetin delil olusunda Islam alimleri arasinda icma hasil olmus, bu konuda söz birligi saglanip kesin hükme varilmistir.


    Seni çok Özledim Annem

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •