Yazıklar olsun bana. Bana yazıklar olsun!...
Sen, bir gün yeniden dirileceğimin müjdecisiydin ve ben her ölüşümde seninle yeniden dirilmeliydim. Kışsam bahara dönmeliydim, üşüyorsam ısınmalıydım, üzgünsem teselli bulmalıydım. Seni, Rabbim’e götüren ve buluşturan bir yol olduğun için sarmalıydım kendime. Ve başımın tacı edip pişmanlıklarımda, seninle beraber ağlamalıydım.
Sana bir özür borcum var; seninleyken tek bir damla gözyaşı dökemediğim için…
Seni, gece gündüz kılan ve her vaktin gelişinde, Allah’ın huzuruna gitme endişesiyle bedeni ve yüreği titreyen bir Peygamberin (sallallahu aleyhi vesellem) ümmeti oluşumu unuttum. Seni terk etmememiz gerektiğini defaatle hatırlatan bir peygamberin ümmeti oluşumu unuttum. Ve ilk fırsatta, terk ettim seni, ağladığını ve yollarımı gözlediğini bile bile...
Sana bir özür borcum var; uyarılara kulak tıkayıp seni terk ettiğim için…
Sadece sende tadını almam gerekirdi Rabbimin rızasının, dualarım yüreğimden kopmalıydı ve ben sıyrılmalıydım gösterişten, riyadan seninleyken. Sen, acizliğimi hatırlattığın için şükretmeliydim Allah’a, doymamalıydım sana, kıyamet kopana kadar. Yollarını asıl ben gözlemeliydim, sen beni ateşlerden, belalardan çektiğin için.
Sana bir özür borcum var; sen benim mutluluğumu hedeflerken, ben başımı başka yönlere çevirdiğim için…
Şimdi, geriye bakıyorum, seni yalnız bırakışlarımın hesabını yapıyorum. Çok şey kaybetmişim sensizken ve kendimde kaybolmuşum, seni kaybederken.
Sen, hayata gözlerimi açar açmaz boynuma asmam gereken inci tanesiymişsin.
Sen, yalnızlığın kuyularında sarılmam gereken dostmuşsun.
Sen, yollarımı kaybetmemem için yüreğime sarmam gereken rehbermişsin.
Sen, kulluğumu, acizliğimi kulaklarıma fısıldayan yârmışsın. Ve sen, Rabbimin önünde, O’na muhtaç olduğumu hatırlatarak, iki büklüm olma fırsatını yakaladığım en büyük fırsatmışsın.
Seni bana bahşeden Rabbim’e şükürler olsun… O emrettiği halde, emrine amade olamadığım için ne kadar bahtsızım!...
Sen; benim temizliğim, kirlerden arınışım, hayatın yükünü hafifletişimsin. Hissiz kaldım, seni unutarak ya da özensizce kılarak…
Şimdi ben özensizim, özenmem gerekiyor kendime. Sil baştan, seninle yeniden ayağa kalkmam ve kul olmam gerekiyor Rabbim’e.
Bırakma beni, ey vefalı dostum!
Çok ihtiyacım var sana!...
Kimsenin kimseye fayda etmediği günde şahidim olmalısın. Rabbim’e; “Bu kulun, kıldı beni, ey Rabbimiz!” demelisin. Demelisin ki kurtulanlardan olayım.
Bırakma beni, ey vefalı arkadaş!
Sen, beni bırakırsan koparım Rabbimden, dermansız kalırım ayrılırsak.
Gel! Ne olur gel! Yeniden dirilelim, O’nun huzurunda, el açalım.
Beraber ağlayarak…
KAYNAK : GÜLİSTAN DERGİSİ