983- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), bir kimseyi bir müfrezenin başında komutan olarak göndermişti. O kimse her namazı kıldırdığında her okuyuşunun sonunda İhlâs sûresini de okuyordu. Müfreze geri dününce bu durumu Rasûlullah (s.a.v)’e aktardılar. Rasûlullah (s.a.v): “Ona sorun bakalım niçin böyle yapıyormuş?” buyurdu. O adama sordular, o da şöyle dedi: “O sûre Rahman olan Allah’ın sıfatlarını içerir. Bu yüzden onu her rekatta okumayı seviyorum” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ona, Allah’ın kendisini sevdiğini haber verin” buyurdu. (Tirmizî, Fedailül Kur’an: 12; Dârimi, Rikak: 42)
984- Zeyd b. Hattab (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hureyre’den işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte bir yolculuktan dönüyordum. O esnada bir kimsenin İhlâs sûresini okuduğunu duydu ve Rasûlullah (s.a.v): “Vacip oldu” buyurdu. “Ne vacip oldu” diye sordum. “Cennet”(Tirmizî, Fedailül Kur’an: 11) dedi.
985- Ebû Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir kimse, bir başkasının bütün gece İhlâs sûresini tekrar tekrar okuduğunu duyar, sabah olunca durumu Rasûlullah (s.a.v)’e aktarır. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur: “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki o sûre Kur’an’ın üçte biri gibidir.” (Buhârî, Fedailül Kur’an: 13; Ebû Davud, Salat: 353)
986- Ebû Eyyub (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “İhlâs sûresi Kur’an’ın üçte birisi gibidir.” Ebû Abdurrahman: Bu hadisin senedinden daha uzun senedli bir hadis bilmiyorum. (Tirmizî, Fedailül Kur’an: 11; Dârimi, Fedilül: Kur’an: 24)