904- Ebû Said el Mualla (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir gün mescide; Ebû Said namaz kılarken yanına gelir ve onu çağırır. Ravi diyor ki: Namazı kıldım ve yanına vardım. “Niçin çağırınca hemen gelmedin?” dedi. Ben de namaz kılıyordum ondan dolayı gelmedim dedim. Bunun üzerine şöyle dedi: “Allah: “Ey İman edenler Allah ve Rasûlü sizi hayat verecek şeylere çağırdığında mutlaka icabet edin” buyurmuyor mu?” Sonra şöyle devam etti: “Bu mescidden çıkmazdan önce sana en büyük sûreyi öğreteyim mi?” Rasûlullah (s.a.v), Mescidden çıkmak üzereyken: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bir şeyler öğretecektin” dedim. Şöyle buyurdu: “Öğreteceğim sûre Fatiha sûresidir o tekrar edilen yedi ayettir ve Bana verilmiştir. Ayrıca Kur’an’da bana verilmiştir.” (Buhârî, Tefsir: 177; Dârimi, Salat: 172)
905- Übey b. Ka’b (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah ne Tevrat’ta ne de İncil’de Fatiha sûresi gibi bir sûre indirmemiştir. O her zaman ve her namaz da tekrarlanan yedi ayettir. O sûre hakkında: “Allah: O sûre benimle kulum arasında taksim edilmiştir. Kuluma istediği verilir” buyurur.” (Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 1; Dârimi, Fedailul Kur’an: 12)
906- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’e tekrarlanan yedi ayetlik Fatiha sûresi ve yedi uzun sûre verilmiştir. (Ebû Davud, Salat: 351; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 2)
907- Yine İbn Abbas (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: “Seb’an minel mesanî” demek yedi uzun sûre demektir. (Ebû Davud, Salat: 351; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 2)