Resulü Ekrem Efendimiz'in (sas) hizmetinde bulunan Enes (ra)hatıralarını anlatırken şöyle der:
-Bir terzi Resulullah'ı (sas) yemeğe davet etmişti. Ben de beraber gittim. Eve girdiğimizde sofrayı ortada hazır bulduk. Arpa ekmeğigüneşte kurutulmuş et ile kabak ve bir de çorba vardı. Oturup yemeği birlikte yedik..
Hadis alimleriHz. Enes'in anlattığından çıkardıkları hükümleri şöyle sıralarlar:
1- İnsan kendisinden aşağı görüntüde olanların davetine icabet etmelidir. Resulullah (sas) de sıradan bir terzinin davetine icabet buyurmuşaileyi memnun etmiş
bir ayırımda bulunmamıştır.
2- Davetlere efendi hizmetçi ileişveren de işçisiyle gidebilir
sofraya birlikte oturabilirler. Nitekim Efendimiz hizmetçisi Enes ile gitmiş
sofraya birlikte oturmuşlardır. Yeter ki
bu kimseler münasip terbiye almış
adab-ı muaşereti öğrenmiş olsunlar.
Hz. Enes'in anlattığı hatıralardan anlaşılıyor kiResulullah (sas) ümmeti arasında sınıf meydana getirmez
herhangi bir sınıfın da tarafını tutmaz ya da karşısında olmazdı. O
hem işçinin hem de işverenin
hem efendinin hem de hizmetçinin taraflısıydı
hem alıcının hem de satıcının yanında olduğu gibi. İşverene hitaben
'Çalıştırdığınız işçinin hakkını teri kurumadan verin!' hatırlatmasını yaparken
'Unutmayın
aldatan bizden değildir!' ikazını da eklemişti.
Demek ki ister işçiister işveren olsun her ikisi de aldatmamalıdır. İşçi işinde doğru çalışmalı
hileye yönelmemeli
işveren de işçinin hakkını vermeli
aldatma yoluna gitmemeliler. Çünkü aldatanlar Resulullah'ın sünnetine uyanlardan değildirler. İşçi de olsa
işveren de olsa..
Çağrıldığı davete işçisiyle gidenyemeğe hizmetçisiyle birlikte oturan
giydiği elbisenin kumaşını hizmetçisiyle paylaşıp aynı kumaştan giyinen Resulullah(sas)
muhatap olduğu insanları
işiyle
mesleğiyle
yahut da sahip olduğu maddi imkânıyla da değerlendirmezdi.
Toplumu tümüyle kucaklayan Resulullah'ın ölçüsüinsanların
'a itaati
sünnetine bağlılığı idi. Nitekim Rabb'imiz de ayetinde öyle buyuruyordu:
-Sizin en değerliniz'tan en çok korkanınızdır!.
Fırsat bulduğu anlardaaile fertleri arasına girip ev işlerinde onlara yardım etmekten geri kalmayan Efendimiz (sas) ile ilgili bir hatırasını da Hz. Cabir şöyle anlatıyor:
-Resulullah'ın (sas) huzuruna girmiştimonu evde kabak doğrarken gördüm. Dedim ki:
-Ya Resulallah bu kabağı niçin bu kadar küçük doğruyorsun? Buyurdu ki:
- Küçük parçalara bölerek yemeğimizin bereketini çoğaltmış oluyorum!.
Hadis alimleri derler ki:
-Resulullah (sas) ev işlerinde yardım ederkeniktisadı öğretmeye
israfı önlemeye
bereketi de çoğaltmaya niyet ederdi. Nitekim bir gün Ebu Zerr'e yemeğin bereketini çoğaltması konusunda şöyle tembihte bulunmuştu:
-Ya Eba Zer! Çorba pişirdiğinde suyunu çok koy kikomşuna da gönderme bereketi bulasın.
Çalıştırdığı yoksul işçisinin perişanlığına seyirci kalan bir işvereni görünce ikazını şöyle yapmıştı:
-Kimin yanında çalışan işçisi varsa kendi yediğinden yedirsinkendi giydiğinden giydirsin!
Unutmayınişçileriniz
'ın size emanet ettiği kardeşlerinizdirler.
Resulü Ekrem Efendimiz az gelirliyle bizzat meşgul olurkenkendisi de o yoksulun hayatını bizzat yaşamış
eline imkân geçtiğinde onların hayatından yukarı çıkıp da üstlerine baskı unsuru gibi dikilmemişti. Onun çevrenin fakirlerinden daha mütevazı hayatını birlikte yaşayan Aişe validemiz de bu konuyu şöyle anlatır:
-Bazı sabahları eve gelince 'Kahvaltılık bir şey yok mu?' diye soraryok deyince de hiç üzüntü işareti vermeden rahatlıkla:
-Öyle ise ben de bugün oruca niyet ediyorum! derdi.
Yani toplumun her kesimine öyle sahip çıkarfakat kendisi de böyle yaşardı.
Zaman Onlıne
Yazar: Ahmed Şahin