9 sonuçtan 1 ile 9 arası

Konu: Kadınlarla Tokalaşmak Haram mı?

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart Kadınlarla Tokalaşmak Haram mı?

    Kadınlar İle Tokalaşmanın Haramlığını Bildiren Hadislere Semantik Bir Analiz

    1.

    Giriş:

    Modern zamanlara mahsus bir problem olan mahrem/yabancı kadınlar ile tokalaşma toplumumuzda zaman zaman tartışılan bir konudur. Bu çalışmamızda; yaşadığımız çağın sosyal şartlarının kadın erkek ilişkilerini farklı boyutlara taşımasıyla daha belirgin hale gelen tokalaşma probleminin dini kaynağı/delili olarak gösterilen rivayetlere semantik bir tahlil yapmaya ve metin tenkidinde bulunmaya çalışacağız. Çalışmamızın amacı kadınlar ile tokalaşmanın “haram” olup olmadığını tespit değildir. Amacımız söz konusu rivayetlerden hareketle verilen “mahrem/yabancı kadınlar ile tokalaşma haramdır” hükmünün ne derece isabetli olduğunu bu hükme delil sayılan rivayetlerin (böyle bir hükmün çıkarılması için) yeterli olup olmadığını ve doğru anlaşılıp anlaşılmadığını semantik açıdan analiz yapmaktır. [1]

    Tokalaşmanın Haramlığına Delil Sayılan Rivayetler Bu konuda varit olan rivayetlerin çoğu Âişe’den nakledilmiştir. Rivayetler ise kadınların Rasûlullah’a biatleri ile ilgilidir. Kadın sahâbîlerin Hz peygamber’e biat etmeleri; Medîne’ye hicretten Hudeybiye antlaşması sırasında ve Mekke’nin fethinden sonra olmak üzere birkaç defa olmuştur. Rasûlullah’ın kadınlardan biat almasının nedeni Mümtehine Sûresi’nde nazil olan ayetlerdir. Hudeybiye’de yapılan antlaşmaya göre İslam’ı kabul ederek Mekke’den Medine’ye gelen kadınların geri gönderilmesi gerekiyordu. Ancak müslüman bir hanımın kafir kocasının nikahı altında kalamayacağı için Mümtehine Sûresi bu konuya açıklık getirmiş ve bu durumdaki muhacir kadınlar imtihan edilerek yani gerçekten inanmış olup olmadıkları araştırılarak kendilerinden biat alınmıştır. Çalışmamıza konu olan rivayetlerin çoğu bu sosyal gelişmeler ile alakalıdır.

    Mümtehine Sûresindeki ayetler şöyledir:
    “ Ey iman edenler! Mü’min hanımlar size katılmak üzere hicret etmiş olarak geldiklerinde onları imtihan edin. Gerçi onların imanlarını pek iyi bilir. Ama siz de onların mü’min olduklarını anlarsanız artık onları kafirlere geri göndermeyin. Bundan böyle bu hanımlar kafir kocalarına kafir kocaları da bu hanımlara helal değildir. Bununla beraber kocalarına vermiş oldukları mehirleri siz iade ediniz. Kendilerine mehirlerini vererek bu kadınlar ile evlenmenizde bir sakınca yoktur. Kafir kadınları nikahınızda tutmayın. Onlara harcadığınız mehri evlenecekleri kocalarından isteyiniz. Kafirler de İslam’a girip sizinle evlenen eşlerine sarf etmiş oldukları mehri sizden geri istesinler. ’ın hükmü budur. Aranızda o hükmeder. Zira her şeyi hakkıyla bilir tam hüküm ve hikmet sahibidir.”[2]

    “ Ey peygamber! Mü’min hanımlar ’a hiçbir surette ortak koşmamak hırsızlık yapmamak zina etmemek çocuklarını öldürmemek iftirada bulunmamak gayr-ı meşru bulduğu bir çocuğu kocasına isnat etmemek senin kendilerine emredeceğin ma’rufta sana isyan etmemek hususlarında sana biat etmeye geldiklerinde sen de onların biatlarını kabul et ve onlar için ’tan af dile. Çünkü Gafur’dur Rahîm’dir affı ve ihsanı boldur.”[3]



    Aşağıda zikredeceğimiz hadisler kadınların Rasûlullah ile biatleşmesi durumunu anlatan rivayetlerdir:

    Âişe naklediyor: “Bu ayet ile ilgili olarak Rasûlullah kadınlar ile ’a hiçbir şeyi eş koşmamaları konusunda biat alıyordu. Rasûlullah biatı söz ile aldı. Onun eli sahip olduğu kadınlardan başkasının eline değmemiştir.” [4]

    Buhârî yukarıda vermiş olduğumuz Âişe’nin rivayetini müteakip Ümmü Atiyye’den de şu hadisi nakletmiştir:
    “ Rasûlullah ile biatleştik. Bana; “ ’a hiçbir şeyi eş koşmasınlar ayetini okudu. Bunun üzerine kadınlardan biri ( kendisini kastediyor[5] ) hemen elini çekti ve şöyle dedi: Falanca kadın bana cahiliyye matemi tutmuştu onun bende hakkı var ondan izin almak isterim. Rasûlullah bir şey demedi. Kadın gidip geldi ve biat etti.”[6]

    Buhârî aynı hadisi Kitâbu’ş-Şurût’ta şu lafızlar ile tahriç (rivayet) etmiştir:
    Âişe naklediyor: “ Vallahi Rasûlullah’ın eli biatlaşma esnasında hiçbir kadının eline değmedi. O ancak söz ile biat almıştır.”[7]
    Yine Buhârî az bir lafız değişikliği ile Kitabu’t-Talâk’ta da tahriç etmiştir:

    “Hayır ’a yemin olsun ki onun eli hiçbir kadının eline değmemiştir. Ancak o kadınlardan söz ile biat almıştır.”[8]
    Ebû Dâvûd aynı hadisi Cihad kitabında zikretmiştir. Ancak hadisin geçtiği babın adı yine “kadınlar ile biat”tir. Hadisin ravisi ise yine Âişe’dir.

    “ Rasûlullah’ın eli asla bir kadının eline değmemiştir. Ancak bir kadın ( tokalaşmak istediğinde ) ona mani’ olmuş kadın da bunu kabul etmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah “git senin biatını kabul ettim” demiştir.[9]

    Tirmizî aynı hadisi Âişe’yi zikretmeksizin mürsel[10] olarak Ma’mer Tâvus ve babası tarikiyle (kanalıyla/yoluyla) nakletmiştir. [11]

    İbn Mâce’nin rivayetinde lafız az da olsa değişmiştir. Ancak rivayetin ilişkili olduğu konu yine aynı yani kadınların biat etmeleri konusudur.

    Muhammed b. el-Münkedir Ümeyme bt. Rukayka’nın şöyle dediğini nakletmektedir:
    “Kadınlar topluluğu içinde Rasûlullah’a biat etmeye geldim. Bize; “ Gücünüzün yettiğince ben kadınlar ile tokalaşmam” diyordu. [12]

    Bu rivayetin farklı beş versiyonunu İbn Hanbel nakletmiştir. İbn Hanbel’in naklettiği Ümeyme bt. Rukayka rivayetinin daha kapsamlı olan versiyonunu burada zikretmek istiyoruz. Bu rivayetlerin tamamı M. İbn Münkedir tarikiyle gelmektedir. Yani rivayetler mürseldir.

    Ümeyme bt. Rukayka durumu şu şekilde nakletmektedir: “İslam üzere biatleşmek için kadınlar topluluğu içinde Rasûlullah’a gittim. Biz kadınlar; Ey ’ın Rasûlü! Sana ’a hiçbir şeyi ortak koşmamak hırsızlık yapmamak zina etmemek çocuklarımızı öldürmemek bilerek iftira ve suçlamada bulunmamak ma’ruf olnda sana isyan etmemek üzere biat ediyoruz dedik. O da bize; “ Gücünüzün yettiği kadar” diyordu. Biz ve Rasûlü bize bizden daha merhametlidir hadi sana biat edelim yâ Rasûlallah dedik. Rasûlullah da “ Ben kadınlar ile musafaha etmem. Ancak benim yüz kadın için söylediğim bir söz tek bir kadın için söylenmiş gibidir” buyurdu.[13]

    Hadisin bir diğer varyantında “ Hadi sana biat edelim” ifadesi yerine “ Hadi tokalaşalım” denildiğini Süfyan b. Uyeyne ifade etmektedir. İbn Hanbel’deki diğer bir rivayette ise kadınlar Rasûlullah’a şöyle demişlerdir: “ Ey ’ın Rasûlü! Bizimle musafaha etmeyecek/tokalaşmayacak mısınız?”[14]

    Taberî aynı konuyla ilgili olarak Rukayka’nın Rasûlullah’a; “Uzat elini seninle tokalaşalım yâ Rasûlallah!” dediğini nakletmiştir. [15]

    İbn Hanbel Esmâ bt. Yezîd’den Hz. Peygamber’in; “ Ben kadınlar ile tokalaşmam” dediğini nakletmiştir.[16]
    Hâkim en-Nîsâbûrî Mümtehine Süresi’nin tefsirinde Ebû Süfyan’ın karısı Hind’in Rasûlullah ile biatleşmesini şu şekilde nakletmektedir:

    Hind biatleşme esnasında Rasûlullah’ın koşmuş olduğu şartlardan hırsızlık şartına gelince “ Ben bu konuda söz veremem. Çünkü kocamın malını çalıyorum” diyerek elini çekti. Rasûlullah da çekti. Bunun üzerine Ebû Süfyan’a haber gönderildi. O da; yaş (taze) olursa helal olsun ama kuru olursa olmaz dedi. Böylece Hind Rasûlullah ile biatleşti.[17]

    · Yrd. Doç. Dr. Dicle Üniversitesi İlâhiyât Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.
    [1] Hadislerin doğru anlaşılmasında “Semantik” analizin önemi için ayrıca bkz. Mehmet Görmez Hz. Peygamber’in Bir Hadis-i Şerifinde Bir Din tanımı Peygamberimiz Hz. Muhammed –Özel Sayı- T.D. İ. B. Ankara 2000 s. 331-338.
    [2] Mümtehine 60 / 10. Ayetin yukarıda zikrettiğimiz sebebi nüzûlü için bkz: Süyûtî Celâleddin Lübâbu’n-Nükûl Fî Esbâbi’n-Nüzûl Beyrut 1980 s. 211.
    [3] Mümtehine 60 / 12.
    [4] Buhârî Ebû Abdillah M. b. İsmâîl Sahîhu’l-Buhârî İstanbul 1979 Ahkâm 49 ( VIII 125 ). Ayrıca bkz: İbn Hanbel Ahmed Müsned Beyrut tsz. VI 153.
    [5] Parantez içinde vermiş olduğumuz açıklamayı Kâmil Mîras’ın bir tercihi olarak onun tercümesinden aldık. Bkz: Kâmil Mîras Tcerîdi Sarih Tercümesi ve Şerhi Ankara 1984 XI 198-200. Ayrıca bkz: Mehmet Sofuoğlu Sahih-i Buhârî Tercümesi ve Şerhi İstanbul 1989 XV 7068-69.
    [6] Buhârî Ahkâm 49 ( VIII 125 ).
    [7] Buhârî Şurût 1 ( III 173 ) . Aynı lafız ile Buhârî Mümtehine Sûresi’nin tefsirinde bu hadisi tahriç etmiştir. Bkz: Tefsîru Mümtehine 2 ( VI 61 ).
    [8] Buhârî Talak 20 ( VI 173). Ayrıca bkz: İbn Hanbel Müsned VI 270.

    [9] Ebû Dâvûd Süleyman b. El-Eşas es-Sicistânî Sünen Humus 1971 Cihad 9 ( III 352 ). İbn Mâce aynı yerde Âişe’den gelen rivayetlere de yer vermiştir. Aynı hadis için bkz: İbn Hanbel Müsned VI 114.
    [10] Mürsel: Hadis ıstılahında (teriminde) mürsel; sahabeden sonra gelen nesil olan tabiînin sahebeyi atlayarak doğrudan Hz. Peygamberden hadis nakletmesine denir. Mürsel bir zayıf hadis türüdür.
    [11] Tirmizî Ebû Îsâ M. b. Sevre Sünen Beyrut tsz. Tefsîru Sûreti Mümtehine 2 (V 411 3306 numaralı hadis)
    [12] İbn Mâce Ebû Abdillah M. b. Yezîd el-Kazvînî Sünen tsz. yy. Cihad 43 ( II 959-60 ).
    [13] İbn Hanbel Müsned VI 357. Tirmizî Sünen Siyer 37 ( IV 21-2 ). Mâlik el-Muvattâ Beyrut 1989 Bey’ât 2 s. 651 1842 numaralı hadis.
    [14] İbn Hanbel Müsned VI 357. Bu konuda daha geniş bilgi için bkz: M. Nâsıruddin Elbânî Silsiletü’l-Ehâdîsi’s-Sahîha Beyrut 1985 II 52-58.
    [15] Taberî İbn Cerir Câmiu’l-Beyân An Te’vil-i Âyi’l-Kuran Beyrut 1995 XIV 101.
    [16] İbn Hanbel Müsned VI 459.
    [17] Hâkim Ebû Abdillah M. b. Abdillah en-Nîsâbûrî el-Müstedrek Ala’s-Sahîhayn Beyrut 1990 II 528.


    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart Cevap: Kadınlarla Tokalaşmak Haram mı?

    2.BÖLÜM

    Elbânî İshâk b. El-Mervezî’nin “ Mesâilü Ahmed ve İshâk” adlı eserinden şu karşılıklı konuşmayı nakletmektedir:
    İbn İshâk; Kadınlar ile tokalaşmayı mekruh görüyor musun?
    İbn Ahmed; evet görüyorum.

    İbn İshâk; Yaşlı olsun olmasın Rasûlullah elinin üzerinde elbise/bez parçası olduğu halde kadınlar ile biatleşmiştir.”[1]
    Ümmü Atiyye biat ettiğini şöyle anlatmaktadır:
    “ Biat etmek için Rasûlullah’a geldiğimde ona şöyle dedim: Bana câhiliye döneminde yas tutmuş (teselli etmiş/ağıt yakmış) bir dostum var ona borcumu ödeyebilir miyim? Sonra gelip biat edeyim. Bana; “ git ” dedi.[2] Gidip geldim ve biat ettim.”[3]

    Taberî söz konusu biat ile ilgili şu önemli rivayeti yine Ümmü Atiyye’den nakletmektedir:
    “ Hz. Peygamber Medîne’ye gelince Ensar’ın hanımlarını bir evde topladı ve Ömer’i gönderdi. Ömer kapının önünde durup bize selam verdi. Biz de selamını aldık. Bize “ Ben ’ın Rasûlü’nün elçisiyim” dedi. Biz de “hoş geldin ey ’ın Rasûlü’nün elçisi” dedik. Daha sonra Ömer’a şirk koşmamak çalmamak zina etmemek üzere biat ediniz” dedi. Biz de “evet” dedik. O elini kapının/evin dışından uzattı biz de içerden uzattık. Bunun üzerine Ömer: “ ’ım şahit ol dedi.”[4]

    Bu konuda oldukça önemli bir ayrıntıyı Kurtubî tefsirinde şu şekilde nakletmektedir: “Hz. Peygamber Mekke’yi fethettikten sonra kadınların biatını alması gerektiğinde kendisi Safâ tepesine oturmuş ve Ömer’i de bir az aşağısına oturtarak kadınların biatını almasını söylemiştir. Ömer biat esnasında kadınlar ile tokalaşıyordu.”[5]

    Amr b. Şuayb ise dedesinden şöyle nakletmiştir: “ Rasûlullah hanımlardan biat aldığı zaman bir kaptaki suya elini değdirir kadınların da ona değmelerini isterdi.[6]

    İbn Sa’d Tabakât’ında kadınların Rasûlullah ile biatleşmelerine ilişkin bir bölüm ayırmış ve yukarıda nakletmiş olduğumuz rivayetlerin dışında bazı ayrıntıları özellikle tabiîn imamlarından nakletmiştir. Konumuz bakımından önemli gördüklerimizi burada zikredeceğiz:

    Şa’bî’den şunu nakletmektedir: “ Rasûlullah kadınlar ile elinin üzerinde elbise olduğu halde biatleşmiştir.”[7]

    Zührî ve Urve tarikiyle yaptığı bir rivayette Rasûlullah’ın biat esnasında kadınlar ile tokalaşmadığını nakletmiştir.[8]

    Atâ’dan yapmış olduğu şu rivayet çok dikkat çekicidir: “ Rasûlullah kadınlardan cahiliyye matemi tutmamak tenha yerlerde erkekler ile oturmamak üzere biat aldı.”[9]

    Hasan’dan ise şu ayrıntıyı nakletmektedir: “ Mahrem olanların dışındaki erkekler ile konuşmamak üzere biat aldı.”[10]
    Amr b. Şuayb’ın dedesinden yaptığı bir rivayet de şöyledir: “ Hz. Peygamber Medîne’ye geldiğinde müslüman olmuş kadınlar gelerek; ‘ Yâ Rasûlallah! Erkeklerimiz sana biat ettiler biz de biat etmek istiyoruz’ dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber bir kap içerisinde su istedi. Elini içerisine batırdı. Birer birer kadınlara ellerini değdirdi. İşte Rasulullah’ın kadınlar ile ilgili biatı budur.”[11]

    Buraya kadar nakletmiş olduğumuz rivayetlerden şu sonucu çıkarabiliriz: Hz. Peygamber’in kadınlar ile biatı dört şekilde olmuştur. Sözle biat içi su dolu bir kap vasıtasıyla ele sarılan bir bez vasıtasıyla tayin edilen bir vekil aracılığıyla ( Ömer’in tayin edilmesi gibi).[12]

    Hz Peygamber’in ve Ashâbının Eşleri Dışındaki Kadınlar İle Temas Ettiklerini Gösteren Deliller

    Burada zikredeceğimiz rivayetler yukarıda nakletmiş olduğumuz rivayetlerin ifade ettiği gibi Hz peygamber’in nikahlı hanımlarının dışında hiçbir kadına elinin değmemiş olduğunu bildiren ifadelerin genel olmayıp anlatılan olaya mahsus bir durum tespitinden ibaret olduğunu göstermektedir.
    Enes b. Mâlik Ümmü Süleym’in şöyle dediğini naklediyor:
    “ Rasûlullah uyuyacağı zaman ona döşek sererdim. Uyuyunca da terlerini toplar bir kabın içine koyardım. Onu daha sonra güzel bir koku içine katardım.”[13]

    Aynı olayı nakleden Ebû Ya’lâ şu ayrıntıyı naklediyor: “ Uykusu ağırlaşır ve çok terlerdi. Ben de bir pamuk parçasıyla terini alırdım.”[14]

    Enes b. Mâlik anlatıyor:

    Rasûlullah Ubâde b. Sâmit’in karısı olan Ümmü Haram’ın evine giderdi. Ümmü Haram da ona yemek yedirip sonra da saçlarına bakım yapardı. ( Sirke bit vs. var mı diye )[15]
    Ebû Mûsâ anlatıyor: “ Rasûlullah beni Yemen’de bir kabileye gönderdi. Döndüğümde O (a.s.) Batha ( Mekke de bir mevki adı )’ da idi. Telbiye[16] gtiriyordu. Bende onun getirdiği gibi telbiye getirdim. Bana “ yanında kurban olabilecek her hangi bir şey var mı?” diye sordu. Ben de” hayır” dedim. Bana Safâ ile Merve arasını tavaf etmemi emretti. Ben de tavaf ettim. Sonra ihramdan çıktım. Kavmimden bir kadına gittim. Saçlarımı taradı ve yıkadı.”[17]

    Enes b. Mâlik anlatıyor: “ Medineli bir câriye vardı. Rasûlullah’ın elinden tutar istediği yere onunla giderdi.” [18] Diğer bir rivayette; “Elini asla bırakmazdı.”[19]
    Ebû Râfi’in hanımı Selma anlatıyor: “ Rasûlullah’a hizmet ederdim. Onda sivilce çıban vs. gibi bir şey çıktığında bana emrederdi ben de onların üzerine kına koyardım/yakardım.”[20]

    İbn Abbas şöyle bir rivayette bulunmuştur: “ Bir adam Rasûlullah’a gelerek şöyle dedi: “Benim dünyada her şeyden daha çok sevdiğim bir karım var ancak elini uzatanın elini geri çevirmez. ( Lâ teruddu yede lâmis )” Rasûlullah da adama; “ Boşa” buyurdu. Adam “sabredemem” deyince; “ o halde ondan yararlan onu sıkı tut” dedi.[21]

    Nesâî şarihi Süyûtî hadiste geçen “Lâmis” sözcüğünün zina anlamına geldiğini ancak buradaki anlamının bu olamayacağını söylemiştir. Çünkü buradaki anlamı öyle olsa idi Hz. Peygamber’in onu tutmasını ve ondan yararlanmasını söylemezdi demiştir. Bazıları da bu tabirin eli açık cömert anlamında teşbih ifade ettiğini söylemişlerse de bağlamına uymadığı için kabul edilmemiştir.[22] Şarihler kadının erkekler ile mübaşeretinde dikkatli olmayıp önüne gelenle tokalaştığı ve zinaya meyyal olduğu vs. şeklinde yorumlamışlardır. M. Hamdi Yazır bu hadisten çıkarılan hükümler sadedinde böyle bir durumda boşanmanın da olabileceğini ancak böyle iffeti zayıf kadınlar boşandıkları zaman daha kötü bir duruma düşebilecekler ise onları boşamayıp sıkı tutmak yani gözetim altında bulundurmak tavsiye edilir demiştir.[23]

    Bu rivayetten Hz. Peygamber zamanındaki kimi kadınların erkekler ile temas etmede aşırıya gidebildikleri fakat buna rağmen Hz. Peygamber’in onları kesin olarak boşamak veya haram işlemiş olmakla itham etmediklerini anlayabilmekteyiz.

    [1] Elbânî a.g.e. II 55.
    [2] Bu rivayette söz konusu olan şey Câhiliye döneminde birine bir musîbet ölüm vs. geldiğinde teselli ve yas tutma da yardımcı olunur karşılıklı olarak (ödünç) yapılırdı. Burada ödenmek istenen borç budur.
    [3] Nesâî Sünen ( Süyûtî’nin şerhi ile birlikte ) Beyrut tsz. VII 149.
    [4] Taberî Câmiu’l-Beyân XIV 103. Ayrıca bkz: İbn Kesîr Hâfız Tefsîru’l-Kurani’l-Azîm İstanbul 1985 VIII 128.
    [5] Kurtubî Ebû Abdillah M. Ahmed el-Ensârî el-Câmiu Liahkâmi’l-Kuran tsz. yy. XVIII 71.
    [6] Kurtubî a.g.e. XVIII 72.
    [7] İbn Sa’d et-Tabakât Beyrut tsz. VIII 5.
    [8] İbn Sa’d a.g.e. VIII 5.

    [9] İbn Sa’d a.g.e. VIII 10.
    [10] İbn Sa’d a.g.e. VIII 10.
    [11] İbn Sa’d a.g.e. VIII 11.


    [12] Bu biatlerin tarihi seyirleri ve rivayetleri için bkz: Rıza Savaş Hz. Muhammed Devrinde Kadın İstanbul 1991 s. 70 – 76. Ayrıca bkz: Rıza Savaş Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam İstanbul 1994 IV 250-256.
    [13] Buhârî İstîzân 41 ( VII 140 ).
    [14] Ebû Ya’lâ Ahmed b. Ali el-Mevsîlî Müsned Dimeşk 1984 VI 409. Ayrıca bkz: Tabarânî Süleyman b. Ahmed b. Eyyûb Mu’cemu’l-EvsâtMusul 1983 I 249.
    [15] Buhârî Cihâd 3 ( III 201 ); Hac 125 ( II 187 ) Umre 11 ( II 203 ) Megâzî 77 ( V 123 ); ayrıca bkz: Müslim Hac 154; Nesâî Menâsik 52; İbn Hanbel IV 396 VI 256 363; İbn Abdi’l-Berr Ebû Ömer Yusuf b. Abdillah et-Temhîd Magrib 1387 I 255.
    [16] Telbiye: Hac vazifesi yapılırken söylenilen bir duadır. Yüksek sesle söylenir.
    [17] Buhârî Hac 32 ( II 149 ) Müslim Hac 155 Nesâî Menâsik 50; İbn Hanbel I 39 IV 410.
    [18] Buhârî Edeb 61 ( VII 89 ); Nesâî Eşribe 44; İbn Hanbel III 174 216.
    [19] İbn Mâce Zühd 16.
    [20] İbn Hanbel V 95. Ayrıca bkz: Halef b. Abdulmelik Gavâmidu’l-Esmâi’l-Müpheme Beyrut 1407 II 557.
    [21] Nesâî Nikâh 12 ( VI 67 ).
    [22] Süyûtî Şerhu Süneni Nesâî VI 67.
    [23] M. Hamdi Yazır Hak Dini Kuran Dili VIII 111 – 112.



    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart Cevap: Kadınlarla Tokalaşmak Haram mı?

    3.Bölüm

    Rivayetler İle İlgili Görüş ve Değerlendirmeler:

    Burada yukarıda nakletmiş olduğumuz rivayetlerden hareketle çağdaş alimlerin ne gibi görüşler ileri sürdüklerini özetle vermeye çalışacağız. Rivayetlerin sonucunda kadın erkek tokalaşmasını haram sayanları bir başlık altında mübah/helal sayanları da ayrı bir başlık altında zikredeceğiz.

    Tokalaşmayı Haram Kabul Edenler:

    İbn Arabî Ahkâmu’l-Kuran adlı eserinde kadınların Rasûlullah ile biatlarına ilişkin rivayetleri nakletmiş ve tokalaştığını söyleyen rivayetleri zayıf gördüğünü belirtmiştir. Ayrıca müellif rivayetlerin sonunda şu hükme varmıştır:

    “ Dinde kadınların biatı da erkeklerin biatı gibidir. El ile dokunma hariç.”[1]

    İ. Cânan Hadis Ansiklopedisi çalışmasında Ümeyme bt. Rukayka hadisini zikredip diğer rivayetlere de atıfta bulunduktan sonra şu genel değerlendirmeyi yapmıştır:
    “ Yukarıdaki metinden de anlaşılacağı üzere kadınlar da erkekler gibi el sıkışarak biat etmek istemişler ancak Hz. Peygamber belki de ilk defa bu vesileyle İslâm’ın yeni bir âdabını teşrî buyurmuştur: Birbirlerine nikah düşen kadın erkek el ele tutuşamaz.... Hulâsa bütün rivayetler bilittifak Rasûlullah’ın bey’ât sırasında kadınların eline çıplak olarak değmediğini ifade eder.”[2]

    “Kırk Hadiste Kadın” adlı çalışmasında Zekeriya Güler konuyla ilgili rivayetleri naklettikten sonra şu kanaatini belirtmiştir:
    “ Rasûl-i Ekrem’in bey’ât esnasında buyurduğu “ Ben kadınlar ile musafaha etmiyorum” ifadesi bağlayıcılık açısından umûmî bir mahiyet arz eder. Bu ifadenin bey’at zamanına has bir uygulama olduğu söylenemez. Çünkü fıkıh usûlüne göre lafız umûmî olup hususi bir karine yoksa sebebin özel oluşuna itibar edilmez ve ilgili delilden genel hüküm çıkarılır. Ayrıca tabiatı icabı bey’atın el sıkışma yoluyla olması gerektiği halde Rasûlullah kadınlardan bey’at alırken bunu yapmamıştır. Böyle olunca bey’at dışında normal zamanlarda yabancı ( nâmahrem ) bir kadınla tokalaşmanın hayli hayli haram olduğu anlaşılır. Kendine son derece hakim günah işlemekten uzak ve masum olan Yüce peygamber bey’at sırasında bile kadınlarla tokalaşmaktan kaçınıyorsa onun izinden giden ümmetinin daha da dikkatli olması gerekiyor demektir.

    Günümüzde bazı kimseler erkeklerin kadınlarla veya kadınların erkeklerle tokalaşmasını kaçınılmaz bir durum önemsiz bir mesele ve küçük bir günah olarak görmektedir. Bu yanlış bir fikirdir. Tamamen heva ve hevesten kaynaklanan bu fikir söz konusu günahı basit görerek umursamayan ve onu terk etmek için hiçbir gayret göstermeyen insanların kendilerini temize çıkarma çabalarından başka bir şey değildir.”[3]

    Rivayetlere konu olan bey’atın alınmasına vesile olan Mümtehine Sûresi’nin ilgili ayetinin tefsirinde H. Yazır aynı rivayetlere değindikten sonra şu kanaatini belirtmektedir:
    “ Meşhur ve güvenilir olan husus Hz. Peygamber’in kadınlar ile musafaha yapmadığıdır.”[4]

    Ahkâmu’l-Kuran adlı eserinde M. es-Sâbûnî kadınlar ile biatleşmeyi değerlendirmiş ve şöyle demiştir:

    “ Rasûlullah’ın kadınlar ile biat esnasında tokalaşmadığı sahih olarak varit olmuştur. Bu konuda nakledilen rivayetlerin bütünü kadınlar ile biatın sözlü olduğunu hiçbir kadın ile ne biatte ne de biatın dışında bir başka münasebetle tokalaşmadığını göstermektedir. Hz. Peygamber; ma’sûm tâhir fâzıl şerîf ve nezihliğinde şüphe olmayan biri olduğu halde kadınlar ile tokalaşmaktan kaçınır ise hatta biat gibi çok önemli bir durumda bile kendisinde şehvet egemen olan fitneden emin olmayan ve damarlarında şeytan dolaşan biri için kadınlar ile tokalaşmak nasıl mübah olabilir. Nasıl oluyor da bazı kimseler şeriatte kadınlar ile tokalaşmak haram değildir diyebiliyorlar?! Bu çok büyük bir bühtandır.”[5]


    Kadınlara has durumlar için yazmış olduğu ilmihal kitabında Faruk Beşer konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştır:
    “ Genç ve şehvet duyulabilecek yabancı kadınla tokalaşmak haramdır. Peygamber efendimiz yabancı bir kadının elini tutan ele kıyamet günü ateş doldurulacağını haber vermiştir. Kendisi de biat esnasında kadınlar ile el sıkışmamış ve sizden sözlü biat alıyorum buyurmuştur. Âişe annemiz de yemin ederek: “ Rasûlü’nün eli kadın eline değdi diyen yalan söylemiştir.”[6]

    “ Tahrîru’l-Mer’eti Fî Asri’r-Risâleti” adlı kitabında Abdulhalim Ebû Şekka Hz. Peygamber’in kadınlar ile olan münasebetlerini; hem bey’at hem de bey’at dışındaki durumlar itibariyle inceledikten sonra şu kanaate varmıştır:
    “ Rasûlullah’ın kadınlar ile tokalaşmadığı sabittir ve bu durum ümmeti için bir ta’limdir. Bazı zamanlarda kadınlar ile temas etmesi durumu ise tamamen fitneden emin olma durumundadır. Bu nedenle fitneden emin olunmadığı zaman “sedd-i zerâi/zararın önlenmesi kabilinden” tokalaşmaktan uzak durulması icap eder.”[7]

    Mevdûdî “ Hicab” adlı eserinde aynı rivayetlere dayanarak şu kanaatini belirtmiştir:

    “ Bu hükümler genç kadınlar içindir. Yaşları ilerlemiş cinsi faaliyetleri kesilmiş bulunan kadınlar sözü geçen hükmün dışındadır. Genç ve yaşlı kadınlar konusundaki bu ayrımın sebebi nedir? Açıkça anlaşılıyor ki önemli olan cinsi hislerin tahrik edilmesi meselesidir. Yani seksüel duyguların başı boş gidişini önlemektir.”[8]

    Tokalaşmayı Mübah/Helal Kabul Edenler:

    Aynı ayetin tefsirinde S. Ateş rivayetlerin akabinde şu yorumu yapmaktadır:

    “ Herhalde bazı kimseler bu rivayetlere dayanarak kadınların erkeklerle musafaha etmesini haram veya mekruh saymışlardır. Gerçeği söylemek gerekirse bu rivayetler kadınların erkeklerle musafahasının haram olduğunu göstermez. Çünkü bunların birincisinde Peygamber adına kadınlardan biat alan Ömer’in kadınları görmeden kapı aralığından elini uzatarak onlarla musafaha ettiği başka birinde Peygamber’in eline bir kumaş parçası dolayarak kadınlarla musafaha ettiği; başka birinde Peygamber’in elini batırdığı suya kadınların da daldırmak suretiyle biat aldığı ve son rivayetlerde ise Peygamber’in kadınlar ile musafaha etmediği anlatılmaktadır ki bunlar arasında çelişki vardır. Şayet Peygamber’in; “ Ben kadınlar ile musafaha etmem” dediği doğru ise bu en fazla kerahiyet bildirir. Çünkü bunun aksini söyleyen hadis iki yolla rivayet edilmiştir. Kaldı ki Hind’in biat esnasında gelip Peygamber’in elini tutup ona dehalet etmesi ve Peygamber’in ona engel olmaması bu musafahanın haram olmadığını gösterir. Haram olmak için kesin delil gerekir. Eşyada asıl olan ibahadır. Kadınlarla musafahanın haram olduğuna dair kesin bir delil yoktur.”[9]

    İ. Derveze ise ilgili ayetlerin tefsirini ve bu münasebetle yapılan biatleri ve ilgili rivayetleri naklettikten sonra şu değerlendirmeyi yapmıştır:

    “ Herhalde erkeklerin kadınlar ile tokalaşmasının mekruh veya haram olduğunu söyleyenlerin dayanakları bu hadislerdir. Bu hadisleri delil almaları yerinde bir davranış olabilir. Ancak bu hadislerin mekruh veya haram gibi bir kesinlik ifade etmediğini söylememiz doğru olur. En iyisini bilir.”[10]

    Yukarıda vermiş olduğumuz değerlendirmeleri ve rivayetlerin ifade ettiği anlamları karşılaştırdığımızda her ikisinden de bu rivayetlerin kadın erkek ilişkisindeki “ tokalaşma” olayı bağlamında ağırlık kazanarak ele alındığını asıl bağlamından ve içerdiği mesajdan toplumsal ahlaki kurallara verilen önemden ve toplumsal sözleşme olan biatten koparıldığı görünmektedir. İşte bu kopuş söz konusu rivayetlerin yanlış anlaşılmasına ve buna bağlı olarak da yanlış hükümler çıkarılmasına neden olmuştur.

    Kadınlar ile erkeklerin tokalaşması konusuna münhasır söylenmiş gibi algılanan söz konusu rivayetler yalnız başına değerlendirilmiş ve bu konuda varit olan diğer rivayetler yokmuş gibi hüküm verilmiştir. Bir konuda hadislerden hüküm çıkarmak istediğimizde o konuyla ilgili bütün rivayetleri toplayıp bu toplanılan rivayetlerin bütününden hareketle bir sonuca gitmek veya hüküm vermek gerektiği ilkesi[11] tamamen göz ardı edilmiştir. Yukarıda nakledildiği gibi bu hadislerin yer aldığı aynı kaynaklarda Hz. Peygamber’in ve diğer bazı sahabenin kadınlar ile temas edip değişik vesilelerle bir birlerine dokundukları nakledilmiştir.

    [1] İbn Arabî Ebû Bekir M. b. Abdillah Ahkâmu’l-Kuran beyrut tsz. IV 1791.
    [2] İbrahim Cânan Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte İstanbul tsz. I 115-16.
    [3] Zekeriya Güler Kırk Hadiste Kadın Konya 1997 s. 255-56.
    [4] M. Hamdi Yazır Hak Dîni Kuran Dili İstanbul tsz. VII 557.
    [5] Es-Sâbûnî M. Ali Ahkâmu’l-Kuran Mekke tsz. II 565-66.
    [6] Faruk Beşer Hanımlara Özel İlmihal İstanbul 1997 246. Ayrıca bkz: Rauf Pehlivan Büyük Kadın İlmihali İstanbul 1997 s. 469-71.
    [7] Abdulhalim Ebû Şakka Tahrîru’l-Mer’eti Fî Asri’r-Risâleti Kuveyt 1990 II 92-93.
    [8] Ebu’lalâ Mevdûdî Hicap ( Trc: Ali genceli ) İstanbul tsz. s. 406-7.
    [9] Süleyman Ateş Yüce Kuran’ın Çağdaş Tefsiri İstanbul tsz. IX 397-98.
    [10] İzzet Derveze et-Tefsîru’l-Hadîs ( Terc: Ramazan Yıldırım ) İstanbul 1998 VII 231.
    [11] Yusuf el-Kardâvî Sünneti Anlamada Yöntem ( Çev: Bünyamin Erul ) İstanbul 1991 s. 117-128.


    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart Cevap: Kadınlarla Tokalaşmak Haram mı?

    4.Bölüm
    Metinlerin Muhteva Bakımından Değerlendirilmesi

    Yukarıda nakletmiş olduğumuz rivayetlerin tamamı Hudeybiye antlaşması sırasında ve Mekke’nin fethedilmesinin ardından yapılan biatler ile ilgili rivayetlerdir. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki Rasûlullah’ın kadınlar ile tokalaşmadığını bildiren bu rivayetler tek bir olayın veya aynı konudaki birkaç olayın aktarılmasından ibarettir. Konunun öncelikle bu çerçeve içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Yani rivayetler bir durum tespiti yapmaktadır. Dînî bir emri veya yasağı dile getirmemektedir.

    Söz konusu rivayetlerin nakledilmesi sürecinde ne gibi bir muhteva değişikliğine uğramış olduğu ve bu değişikliğin tarihi nedenleri için Rıza Savaş’ın konumuzla ilgili şu değerlendirmesini burada zikretmek istiyoruz. Müellif eserinin “ Muhtevanın Oluşmasını Etkileyen Faktörler” başlığı altında konumuzla ilgili şu yorumu yapmıştır:

    “Cahiliyye döneminde insanların sahip oldukları adet ve gelenekler müslüman olmakla hemen sona ermedi. İslam insanlar üzerinde önemli değişiklikler meydana getirdi. Ancak bazı insanların yine de daha önceki düşüncelerin etkisinde kaldıkları anlar olmuştur. Ridde olaylarının ve Hz. Osman’dan sonra ortaya çıkan olayların cahiliyye devrinden kalma düşünceler ile ilgili tarafları bulunmaktadır. Kabilecilik anlayışının pek çok olayda ve mezheplerin çıkmasında önemli rolü olmuştur. Mezheplerin ve çeşitli anlayışların Kuran ayetlerini ve hadisleri yorumlamadaki tavırları “sire” muhtevasının farklı şekiller almasına doğrudan etki etmiştir diyebiliriz. Ayrıca bu malzemenin oluşmasında siyasi otoritenin de önemli rolü olduğu söylenebilir.

    Muhtevanın farklı şekilde oluşmasına bazı konularda rivayetlere uygulanan sansürün de etki ettiği anlaşılmaktadır. Bunun izleri rivayetler yakından incelendiği ve mukayeseler yapıldığı zaman daha iyi görülmektedir. Sansürün nedenleri yukarıda temas ettiğimiz birkaç madde ile sınırlı olmayıp daha başka nedenler de düşünülebilir. Burada rivayetlerdeki sansüre bir örnek vermek istiyoruz.

    Et-Taberî Mekke fethinden sonra Mekkelilerin Hz. Peygamber’e bey’at için toplandıklarını Hz. Peygamber’in bunun için safa tepesine oturduğunu Hz. Ömer’in ondan biraz aşağıya oturarak insanların Hz. Peygamber’i rahatsız etmelerini engellediğini erkeklerin bey’atının bitmesinden sonra kadınların Hz. Peygamber’in yanına geldiklerini ve ona bey’at ettiklerini ifade ederken konuya şöyle devam eder: “ Rasûlullah Ömer’e onların (kadınların) bey’atını kabul et” dedi ve kadınlara istiğfarda bulundu. Ömer de kadınların bey’atlerini kabul etti. Rasûlullah kadınlar ile tokalaşmıyordu. Helal olanlar hariç o hiçbir kadına hiç bir kadın da ona dokunmamıştır.” Bu rivayette açıkça Hz. Ömer’in kadınlar ile tokalaştığı kaydedilmemektedir. Halbuki rivayetin muhtevası onun kadınlar ile tokalaştığını ifade eder. Aynı olayı anlatan Kurtubî “ ...Hz. Peygamber erkeklerin bey’atlerini kabul ettikten sonra Safa tepesine oturdu. Ömer de ondan bir az aşağıya oturdu. Hz. Peygamber kadınlara bey’at şartını konuşmaya başladı. Ömer de kadınlar ile tokalaşıyordu. Taberî’nin rivayetinde Hz. Ömer’in kadınlar ile tokalaşması açıkça yazılmadığı halde Kurtubî bu rivayeti sansürsüz vermiştir.

    Yukarıda kaydettiğimiz bu olaydan önce Medine’de de kadınların bir evde toplandıklarını ve Hz. Peygamber’in Hz. Ömer’i kadınlardan bey’at almak üzere görevlendirdiği ve onunda bu görevi yaptığı zikredilmektedir. Ancak bu olayı bize nakleden rivayetlerde de Hz. Ömer’in bey’at esnasında “kadınlarla tokalaşması” kısmının sansüre uğradığı söylenebilir. Çünkü olayı bize aktaran ve bey’at esnasında kadınların arasında bulunan Ümmü Atıyye; “ ...Ömer elini evin dışından bize uzattı biz de evin içinden ellerimizi ona uzattık sonra şöyle dedi: “ ’ım şahit ol!.” Görüldüğü gibi eller havada kalmıştır tokalaşmaya konan sansür burada açıkça görülmektedir.

    Muaviye b. Ebî Süfyan annesi Hind bt. Utbe beyat için geldiği zaman Hz. Peygamber’in onunla tokalaştığını söylemektedir.”[1]

    R. Savaş’ın bu yaklaşımını teyit eden bazı yaklaşımları hadis şerhlerinde yapılan açıklamalarda da görebilmekteyiz. Örneğin İbn Hacer Buhârî’nin rivayet etmiş olduğu Âişe’nin rivayeti için şöyle demektedir. Âişe’nin rivayeti Ümmü Atiyye’nin rivayetine bir reddiye özelliği taşımaktadır.[2] Yani Âişe’nin yeminle te’kit ederek söylediği Rasûlullah’ın elinin hiçbir hanımın eline değmediği ifadesi Ümmü Atiyye’nin Rasûlullah ile tokalaşmış olduğunu ifade eden hadisini reddetmek içindir. Bu açıklama tepkiselliğin rivayetlerde önemli bir rol oynadığının ip uçlarını vermektedir.

    İbn Hacer’in rivayetteki; “Ümmü Atiyye’nin ‘...hemen elini çekti’ ifadesini Rasûlullah’ın elinin bu esnada örtülü olmasıyla te’vil edebiliriz”[3] şeklindeki yorumu Rasûlullah’ın elinin hanımlarının dışında hiçbir kadının eline değmemiş olduğu inancının ve kanaatinin bir ürünüdür.



    Şerhlerde gördüğümüz açıklamalarda Rasûlullah’ın elinin hiçbir kadının eline değmemiş olduğunu ispatlama gayreti açıkça görülmektedir. İşte bu gayret muhteva üzerinde oldukça önemli bir tesir icra etmiş ve bazı ifadelerin rivayetten düşürülmesine neden olmuştur. Metinlerin rivayet sürecinde uğramış oldukları muhteva değişikliğine ilişkin bu değerlendirmeden sonra şimdi de semantik analize ve metin tenkidine geçebiliriz.

    [1] Rıza Savaş Siyer ve Kaynakları İzmir 1995 20 – 23.


    [2] İbn Hacer Ahmed b. Ali Fetuhu’l-Bârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî Beyrut 1989 VIII 821.
    [3] İbn Hacer a.g.e. XIII 252.


    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

  5. #5
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart Cevap: Kadınlarla Tokalaşmak Haram mı?

    5.Bölüm
    Semantik Analiz ve Metin Tenkidi

    Buraya kadar nakletmiş olduğumuz rivayetleri ve görüşleri hem semantik yönden hem de rivayetlerdeki metinlerin anlaşılması ve yorumlanması yönünden değerlendirmeye çalışacağız. Ancak önce semantik hakkında ve buradaki rivayetlerde semantiğin nasıl bir görev üstleneceğinden kısaca bahsetmek istiyoruz.

    Semantik: Kelimeler ile bu kelimelerin temsil ettikleri nesneler arasındaki ilişkiyi inceleyen ilimdir. Yani kelimenin vaz’ olduğu mana ile o mananın temsil ettiği şey ile ilişkisini inceler.[1]
    Kelimeyi dil içerisindeki işlevi bakımından genel olarak tasnif eden filologlar semantikten başka sintantik[2] pragmatik[3] olarak da ayırırlar. Kelimenin bu üç anlam katagorisinden özellikle semantik oldukça önemli bir anlam-bilim ve yorumlama elemanıdır. Yorum bilgisi ( Hermeneutics ) açısından semantik mana ile ilgilenen geniş kapsamlı bir bilimdir. Bu bilim ile ilgili T. Izutsu şu değerlendirmeyi yapmaktadır:

    “Manası olan her şey semantiğin konusu olabilir. Henüz bir semantik bilimine sahip değiliz. Elimizde olan çeşitli anlamlandırma nazariyeleridir. Semantik hakkında konuşan herkes kelimeyi istediği biçimde anlamağa kendini yetkili görüyor. Halbuki semantik bir dilin anahtar terimleri üzerinde bir tahlil çalışmasıdır. Bu çalışma dili yalnız bir konuşma aleti olarak değil bundan daha önemli olmak üzere kendilerini kuşatan dünya hakkındaki anlayış ve düşüncelerinin de aleti olarak o dili kullanan halkın dünya hakkındaki düşüncelerini kavramak için yapılır. Bu suretle semantik bir ulusun tarihinin şu veya bu önemli devresindeki dünya görüşünün mahiyeti hakkında bir çalışmadır.”[4]

    Izutsu’nun semantiği getirdiği bu açıklamalar ile anlıyoruz ki kelime sadece vaz’ olduğu anlamı göstermekle kalmıyor. O kelimenin mensup olduğu dilin konuşulduğu kültürden nasıl etkilendiği ile birlikte o kültürün tarihi gelişimi hakkında bilgi vermektedir. Bu durum da bize manaların yalınız başına değil daima bir sitem veya sistemler içerisinde değer kazandığını gösterir. Tabii ki kelimenin bu özelliği özellikle anlam-bilim ve yorumlamada önem kazanmaktadır. [5]

    Kelime semantik açıdan ele alınınca iki tür anlam ortaya çıkmaktadır. Birincisi kelimenin asıl vaz’ olduğu manadır ki biz onu yalnız başına bulunduğu münasebet sistemi dışında da mütalaa etsek kelime yine de o manayı ifade eder. İşte kelimenin bu sürekli manasına “ Esas Mana” denilmektedir. İkincisi ise kelimenin özel birer sistem içerisinde yer almasıyla sistemin diğer düşünce ve kanaatleriyle irtibat kurar onlardan yeni elemanlar alır ve yeni bir anlam kazanır. Çoğu zaman bu yeni elemanlar kelimeyi o kadar etkiler ki onun asıl manasını kökünden değiştirir. İşte kelimenin kökünden – aslından – gelmeyen fakat içinde bulunduğu münasebet siteminden doğan bu manaya “İzafi Mana” denir.[6]

    Örneğin; “kitap” kelimesi esas manası itibariyle sıradan bir kitabı ifade ederken Kuran içerisinde; vahiy tenzil nebi ehl-i kitap kelimeleriyle yakından ilişkiye girer ve yeni bir anlam kazanır. “ Yevm” kelimesi “saat” kelimesi de böyledir. Bu kelimeler günlük dilde normal gün ve saati gösterirken Kuran sistemi içerisinde; kıyamet hesap günü son hüküm günü gibi anlamlar kazanır.[7]

    Kelimeler karışık sosyal ve kültürel varlıklardır. Realite dünyasında tek kelime dahi yoktur ki onun manası asıl manadan ibaret olsun. İstisnasız bütün kelimeler az çok bulundukları özel kültürden etkilenmişlerdir. Yeni ve izafi bir mana kazanmışlardır. Kelimenin izafi manası dediğimiz şey zaten o kültürün ruhunun açık olarak kendini göstermesinden ve o dili kullanana insanların genel psikolojik veya başka eğilimlerinin gerçek görünümünden ve yankısından başka bir şey değildir.[8]

    İslami ilimlerin tarih içerisindeki gelişmesi sürecinde dinin bir çok temel kavramlarına gerek yeni karşılaşılan inanç ve kültürlerin gerekse ortaya çıkan fıkhî itikâdî ve siyâsî ekollerin geliştirdikleri doktrinlerin tesiriyle oldukça fazla miktarda izafi anlamlar girmiştir. Sadece girmekle kalmayıp bu süreçte yapılan tüm çalışmalarda etkili olmuştur. Şerh tefsir ve diğer alanlardaki çalışmaların büyük çoğunluğunda asli mana değil izafi anlam etkili olmuştur denebilir.

    Çalışmamızda üzerinde durduğumuz tokalaşma/musafaha sözcüğü ve dokunma/mess kelimesi etrafında cereyan eden rivayetler ve yorumlarda da bu izafi anlam kendisini ve etkisini göstermektedir. Hatta belli dönemlerdeki hakim paradigma bu kelimelerin anlamlarını içerisinde geçtikleri cümle ve paragrafın yegane anlamına çevirmiş ve vurgu tamamen bu noktaya kaymıştır. Bu kaymanın nedeni ise paradigmanın kelimelerin anlamlarında meydana getirdiği izafi anlamdır.
    Mess kelimesi m.s.s harflerinden oluşan ve Kuran’da farklı anlamlarıyla sıkça geçen bir sözcüktür. Değişik çekimleri/türevleriyle bu kelime Kuran’da 61 defa geçmektedir.[9] Daha çok dokunmak temas etmek anlamında kullanılmıştır. Kelimenin asıl/esâsî manası budur. Örneğin aşağıdaki ayetlerde bu anlamıyla kullanılmıştır.

    “ Eğer size bir zarar/yara dokundu ( messe ) ise onlara da bir benzeri dokunmuştu.” ( Âl-i İmrân 3 / 140 ) Bu ayette iki kez aynı anlamda geçmiştir.

    “ İnsanlara bir sıkıntı/zorluk dokunduğunda ( messe ) gönülden Rab’lerine yalvarırlar.” ( Rûm 30 / 33 )

    “ Ateş/Cehennem bize ancak sayılı günler dokunur dediler.” ( Bakara 2 / 80 )


    Bu kelime ( mess ) kadın erkek ilişkisi ile ilgili kullanıldığında ise cimâ/cinsel ilişkiyi anlatır. Aşağıdaki ayetlerde bu anlamda geçmemiştir.

    “ Henüz kendilerine dokunmadığınız veya mehir belirlemediğiniz kadınları boşamanızda bir sakınca yoktur.” [10] ( Bakara 2 / 236 )

    Meallerde “dokunmadığınız” şeklinde tercüme edilen; “ mâ lem temessûhünne” nin anlamını Zemahşerî “ mâ lem tücâmiûhünne” olarak yani cimâ/cinsel ilişkide bulunmadığınız şeklinde vermiştir.[11] Doğru anlam da budur. Yoksa meallerdeki anlamıyla ayetin verdiği mesaj doğru anlaşılmamaktadır. Çünkü dokunmak mücerret bir teması ifade eder. Ayet ise böyle bir teması değil cinsel ilişkiyi kastetmektedir.

    Bir kelimeye yüklenen esas ve izafi anlamın sözün içerdiği anlam ve mesajı ne derecede değiştirdiği bu örnekte gayet açık bir şekilde görülebilmektedir. Ahzâb Sûresi 49. Ayette de bu şekilde kullanılmıştır.

    Çalışmamızın konusu olan Âişe hadisinde de bu kelime ( mess ) geçmektedir. Rivayetin içerisinde geçtiği bağlamına göre bu kelimeden kastedilen anlam “dokunmaktır”. Çünkü rivayetler Âişe’nin de muhtemelen müşahede ettiği (her ne kadar bu durum rivayetlerde açık değilse de ) tarihi bir olay olan biatleşmekten ve bu esnada Hz. Peygamber’in ortaya koyduğu davranıştan bahsetmektedir. Yani Âişe benim gördüğüm kadarıyla o anda Rasûlullah hiçbir kadın ile tokalaşmamıştır. Eli bir kadının eline değmemiştir demektedir. Bu anlamı doğru bir anlamdır. Ancak bir çok çağdaş Müslüman alim bu sözü ( Âişe’nin sözünü ) asıl bağlamından koparıp genel bir duruma dönüştürerek erkekler ile kadınların tokalaşmasının haramlığına delil saymaktadırlar. Bu yaklaşıma göre Âişe’nin sözü şu anlama gelmektedir: “ Yemin olsun ki Hz. Peygamber’in eli hayatı boyunca hiçbir kadının eline değmemiştir.” Haram hükmüne mesnet yapılan bu söz artık asıl anlatmak istediği anlamdan kopmuş ve semantik olarak belli bir inanışın/paradigmanın anlamak istediği anlamı yüklenmiştir. Bu anlamı üstlenen ifadenin artık biatleşme ile ilgisi kesilmiştir ve dîni bir kuralı/hükmü bildirir hale gelmiştir.

    Bize göre söz konusu ifade bağlamından koparılıp müstakil ve genel bir ifade gibi anlaşılmak istenirse - gerçi böyle müstakil olarak nakledilmiş bir rivayet yoktur- bu taktirde; rivayette geçen “ mess” kelimesinin anlamını dokunmak/tokalaşmak olarak değil cimâ/cinsel ilişki olarak anlamamız gerekir. Çünkü Hz. Peygamber’in peygamberliği boyunca hiçbir kadının eline mücerred olarak dokunmamış olması Âişe’nin müşahede edebileceği bir durum değildir. Bu nedenle rivayet böyle bir anlamı ve hükmü anlatmış olamaz. Ancak Hz. Peygamber’in iffetini ve yüce ahlakını anlatabilir ve o zaman da anlamı şöyle olur: Hz. Peygamberîn eli asla kendisine helal olan eşleri dışında bir kadına cinsel ilişki anlamında dokunmamıştır. Yani asla zina etmemiştir. Ait olduğu bağlamından koparılarak müstakil olarak söylenilip delil alındığında bu sözün anlamını böyle anlamak durumunda kalırız. Başka türlü anlamak rivayeti yanlış anlamaktır.

    Yukarıda nakletmiş olduğumuz rivayetlerde üzerinde durmamız gereken diğer bir ifade de; Ümeyme bt. Rukayka’nın rivayetinde geçen; “ Ben kadınlarla tokalaşmam / İnî lâ Usâfihu’n-nisâ” ifadesidir. Yine aynı rivayette geçen rivayetin sahibi Ümeyme’nin; “ Bizimle tokalaşmıyor musunuz?” “ Uzat elini sıkalım yâ Rasûlallah” gibi sözleridir.

    Rivayette geçen “ ben kadınlarla tokalaşmam” ifadesi bu şekilde tercüme edildiğinde hem anlam kaymasına uğramaktadır hem de asıl anlattığı anlamı yitirmektedir. Bu nedenle sözün nerede ve hangi münasebetle söylendiğine bakmamız gerekir. Şayet bunu Hz. Peygamber genel bir adetini veya dîni bir kuralı bildirmek maksadıyla söylemiş olsa idi o zaman bu sözü böyle tercüme etmek doğru olurdu. Fakat bu söz kalabalık ve izdihamın bulunduğu bir ortamda söyleniyor ise sözün anlamı söylenmiş olduğu o ana ve o an ile bitişik olan yakın gelecek zamana aittir. Bu taktirde de anlam şöyle olacaktır: “Ben bu durumda kadınlar ile tokalaşmıyorum. Veya tokalaşamayacağım. Çünkü şartlar öyle gerektirmektedir.” Bu şekilde bir anlamlandırmaya gitmemizi gerektiren faktörler vardır. Bunların birincisi Arapça’da muzârî fiilin anlamının şimdiki zaman ve yakın gelecek zaman olmasıdır. İkincisi ise Hz. Peygamber’in; “ Benim bir kadına olan sözüm yüz kadına olan gibidir” ifadesidir. Bu ifade bize sözün söylendiği ortam ve şartlar hakkında yeterli bilgi vermektedir. İfadeden anlıyoruz ki biat ortamı oldukça kalabalıktır. Bu şartlar altında Rasûlullah; kadınlar adına kendisiyle biatleşmeye gelen temsilci kadına yukarıdaki sözüyle şunu anlatmak istemiş olmalıdır: “Şartları görüyorsunuz ben bu durumda hanımlar ile tokalaşamayacağım sizinle biatleşmem söz iledir sizinle sözlü biatleşiyorum.” İfadelerin bütününü vaki olan bir olay bağlamında düşündüğümüzde verdiğimiz bu anlamların isabeti daha iyi anlaşılacaktır. Ancak ifadeleri dîni bir hüküm çıkarmak için okuyup anlamak istediğimizde ise o ifadelerin kastetmediği anlamları anlamamız kaçınılmaz olacaktır.

    Biat esnasında Ümeyme ile Rasûlullah arasında geçen diyalogda konuyla ilgili önemli bir nokta daha vardır. Bu da Ümeyme’inin tokalaşmak istemesidir. Rivayetlerde değişik ifadeler ile anlatılan bu tokalaşma isteği açıktır. Söz konusu talepten hareketle şöyle bir sonuç çıkarabiliriz:
    Hz. Peygamber’in (a.s.) zamanında değişik vesileler ile kadınlar erkeklerle tokalaşabilmektedirler. Şayet böyle bir sosyal alışkanlık olmamış olsa idi rivayetlerde zikredilen hanımların gayet rahat bir şekilde Rasûlullah ile tokalaşmayı talep etmemeleri gerekirdi.

    “ Ben kadınlar ile tokalaşmıyorum ” ifadesi için şöyle bir yorum yapmamız mümkündür: Rivayetlerden ve özellikle de Âişe’nin kullandığı üsluptan Âişe’nin olay anında hazır bulunduğu anlaşılmaktadır. Biat işleminin başından sonuna kadar müşahidi olmuş olmalıdır ki Rasûlullah’ın elinin hiçbir kadının eline değmemiş olduğunu görebilsin. Hadislerdeki ifadeler Âişe’ye ait bir kanaati göstermekten daha ziyade bir müşahedeyi anlatmaktadır.


    Biat olayında Hz. Peygamber’in kadınların ellerini sıkmayıp onlardan söz ile biat alması ve özellikle de el sıkmayacağını belirtmesi onun şahsi hassasiyetinin bir sonucu olabileceği gibi bu davranışında Âişe’nin kıskançlığı faktörü de olabilir. Bunun bir ihtimal olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü Hz. Peygamber’in eşlerine karşı çok nazik ve hassas olduğu onların incinmesine neden olabilecek şeylerden bilhassa kaçındığı bilinmektedir. Âişe’nin ise Rasûlullah’ın hanımları arasında hem ayrıcalıklı bir yerinin olduğu[12] hem de hanımlar arasında en kıskanç ve en genç hanım olduğu bir gerçektir.[13] İşte bu pozisyondaki bir hanımın müşahedesi altında yapılan bir biatleşmede Hz Peygamber’in davranışı üzerinde çok az da olsa bir etkisinin olmuş olduğunu düşünüyoruz.

    Bu rivayetlerden tokalaşmanın haram olduğu hükmünü çıkarmanın isabetli olmadığını şöyle izah edebiliriz: Bazı alimlerin anladığı gibi bu söz ile kadınlarla tokalaşmanın haramlığı kastedilmiş olsa idi diğer rivayetlerde belirtilen Ömer’in tokalaşması diğer sahabenin kadınlar ile teması onaylanamazdı. Ebû Mûsa’nın kavminden bir kadına saçlarını yıkatıp taratması tokalaşmadan aşağı bir temas sayılamaz. Yine Hz. Peygamber’in bir cariyenin elinden tutarak Medine’nin her yerinde gezdirmesini sadece onun tevazuu ile açıklayamayız. Şayet bu cariyenin elinden tutması onun bir tevazuunun[14] sonucu ise yukarıdaki rivayetlerde belirtilen tokalaşmamasının da ona ait bir hassasiyetin sonucu olarak kabul etmek gerekir.

    Rivayetlerde özellikle vurgulanan Hz. Peygamber’in kadınlar ile tokalaşmadığını belirtmesi bu fiilin ümmeti için de yasak olmuş olduğunu bildirmek istese idi “ Ben tokalaşmıyorum” yerine “ Ümmetime kadınlar ile tokalaşmak haramdır” veya; “ helal değildir” buyurması gerekirdi.

    Nakletmiş olduğumuz rivayetlerde metin bakımından gördüğümüz bir diğer problem de Ömer’in biat almak için gittiği evdeki kadınlar ile yaptığı biatleşmedir. Bu rivayette bazı detayların bir şekilde eksik kaldığı açıktır. Rıza Savaş’ın tespit ettiği gibi muhtevanın bozulduğu doğrudur. Kapının dışından uzatılan el ile ( Ömer’in eli ) içeriden uzatılan elin ( hanımların elleri ) ne olduğu ifade edilmemiştir. Bu eller karşılıklı olarak havada kalmadığına göre temsilen bir hanımla bile olsa tokalaşmanın olması gerekir. Böyle bir tokalaşmadan bahsedilmediğine göre bu noktanın rivayetten sansür edilerek hakim paradigmanın yönlendirmesi doğrultusunda düşürülmüş olduğunu düşünmemiz gerekmektedir.

    Ayrıca Mekke’de alınan biat esnasında Ömer’in kadınların ellerini sıkmış olduğunu bildiren rivayet diğer rivayetlere istinaden tokalaşmanın haram olduğu hükmünü çıkarmanın zor olduğunu gösteren çok önemli bir delildir.

    [1] Toshihiko Izutsu Kuran’da ve İnsan ( Trc: Süleyman Ateş ) Ankara tsz. s. 14.
    [2] Sintantik: Kelimelerin diğer kelimeler ile sembollerin diğer semboller ile aralarındaki ilişkiyi inceleyen ilimdir.
    [3] Pragmatik: Kelimeler ile insan davranışları arasındaki ilişkiyi kelimeler ile diğer sembollerin hareketlerimizi etkileme şekillerini inceler. Bkz: Izutsu a.g.e. 22; Hüseyin Batuhan Modern Mantık 37; Turan Koç Din Dili Kayseri tsz. 15.


    [4] Izutsu a.g.e. 14.
    [5] Izutsu a.g.e. 21.
    [6] Izutsu a.g.e. 22 – 24.
    [7] Izutsu a.g.e. 23.
    [8] Izutsu a.g.e. 25.
    [9] M. Fuad Abdulbâkî el-Mu’cemü’l-Müfehres Lielfâzı’l-Kuran’i’l-Kerîm Beyrut tsz. s. 666-7.
    [10] Bu ayetin mealleri için bkz: M. Esed Kuran Mesajı İstanbul 1999. Suat Yıldırım Kuran’ı Hakîm ve Açıklamalı Meali İstanbul 1998.
    [11] Zemahşerî Ebu’l-Kâsım Cârullah M. b. Ömer el-Keşşâf An Hakâiki Gavâmidi’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvîl Fî Vechi’t-Te’vîl Beyrut 1995 I 281. Ayrıca bkz: Zeccâc Ebû İshâk İbrâhîm b. es-Serî Meâni’l-Kuran Beyrut 1988 I 318.


    [12] Abdulhamid Mahmud Tahmaz es-Seyyidetü Âişe Dimeşk 1988 s. 45-47.
    [13] Nabia Abbott Hz Muhammed’in Sevgili Eşi Ayşe ( Terc: Tuba Asrak Hasdemir) Ankara 1999 55- 87.
    [14] Bu konuda bkz. İbn Mace Zühd 16.


    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

  6. #6
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart Cevap: Kadınlarla Tokalaşmak Haram mı?

    6.
    Sonuç:

    Çağdaş yaşamın müslümanlar nezdinde ortaya koyduğu önemli problemlerden biri de kuşkusuz kadın erkek ilişkisidir. Sosyal hayatın çeşitli katmanlarında farklı etkinlik ve münasebetlerde ortaya çıkan bu problemin en göze batan cephesi tokalaşmadır. Ülkemiz başta olmak üzere modernitenin getirdiği yaşam biçimini ve sosyal hayatın şartlarını bir türlü tarihsel İslam’ın öngördüğü ölçüler çerçevesinde uzlaştıramayan ülke ve toplumlar zikrettiğimiz alanlarda çok ciddi sorunlar yaşamaktadırlar.

    Bizce bu yaşanan sorunların kaynağı din ve onun mesajları değildir. Sorun dini ve dinin mesajlarını okuyuş ve anlayış yöntemimizdir. Müslüman alimlerin zihinsel inşalarında oldukça etkili olan İslam’ın tarihi tatbikatı ve geçmişi oluşturan paradigmalar çağdaş sorunları çözebilmede çok önemli bir engel oluşturmaktadırlar. Bu nedenle rivayetleri ihtiva ettikleri asıl/esâsî anlamlarıyla değil semantik olarak bizim kültürümüzü tarihimizi etkisinde olduğumuz paradigmayı yansıtan anlamlar ile okuyup anlıyoruz. Böylece din ve onunla ilgili rivayetler bize kendilerine ait olan anlamları ifade edememekte biz; bize ait olan anlamlar ile onları anlamaktayız.[1]

    Hadis külliyatlarında tahriç edildikleri “kitap” ve “bab” başlıkları ve ihtiva ettikleri anlamlar itibariyle de tamamen biat konusuna ait olan rivayetler asıl anlamları yapılan bu tarihi olaylardaki Rasûlullah’ın davranışını tespitten ibaret iken İslam Dini’nin kadın erkek ilişkilerini düzenleyen dini ilkelere dönüşmüştür. Kuşkusuz bu dönüşümü sağlayan bizim okuyuş tarzımızdır. Bu okuyuş tarzında rivayetler ile olan ilişkimiz onları kurmayı istediğimiz dünyayı oluşturacak malzemeler olarak algılamaktır. Nitekim öyle de olmuş ve bu rivayetler Hz. Peygamber’in bireysel bir tercihi olmaktan çıkıp bütün ümmetini bağlayan bütün müslümanlar için her zaman ve mekanda geçerli olan bir yasağa dönüşmüştür. Bu dönüşüm konuyla ilgili rivayetleri birlikte bir bütün olarak değerlendirdiğimiz taktirde gözden kaçmamaktadır.

    Mekke’nin fethini müteakip alınan biat töreninde Ömer’in kadınlar ile tokalaştığını bildiren rivayetin muteber hadis külliyatlarında değil de Kurtubî’nin tefsirinde nakledilmesini bu dönüştürme ve muhteva üzerinde değişiklik yapma yaklaşımından başka bir şeyle izah edemeyiz. Ümmü Atiyye’nin Hz. Peygamber’in Medîne’li hanımlar ile yapmış olduğu biatı anlatan rivayetinde; Ömer’in kapının dışından kadınların da içerden ellerini uzattıklarını ifade eden rivayeti nakleden muteber kaynaklarımız bu ellere ne olduğu konusunda hiçbir bilgi vermemişlerdir. S. Ateş’in haklı olarak yaptığı yoruma göre bu ellerin tokalaşmış olması gerekmektedir. Ancak bu tokalaşma durumunu onaylamayan hakim paradigma dönüştürücü etkisiyle bu elleri havada sonuçsuz bir eylem olarak bırakmıştır.

    Zekeriya Güler bu hususi olaydan ( biatleşme olayından ) genel bir hüküm çıkarmaya engel olmadığından hareketle Rasûlullah’ın kadınlar ile tokalaşmamasını bütün müslümanlar için tokalaşmayı yasaklayan bir emir olarak değerlendirmiştir. “Sebebin husûsiliği hükmün umumiliğine engel değildir” prensibini dikkate alırken bu prensipten çok daha önemli olan bir kısım ilkeler göz ardı edilmiştir. Örneğin “haram” hükmünün verilebilmesi için kat’i delilin gerktiği ilkesi bu konuda dikkate alınmamıştır.[2]

    Bu rivayetlerin hiçbir şekilde kati delil olma özelliği taşımadığı ise aşikardır. Yine Hz. Peygamber’in; “ben bunu sevmiyorum” “ben bunu seviyorum” gibi özel durumlarının bütün ümmet için teşrîi bir değer taşımadığı prensibi nazara alınmamıştır. Rasûlullah’ın bir fiili işlemeyip de terk etmesi durumunu değerlendiren Şâtıbî konumuz bakımından çok önemli olan şu örnekleri vermektedir:

    “ Terk; ya mutlak olur ya da bir hale özel olur. Mutlak olarak terk edilen şeyin durumu açıktır. Bir hale özel olan terke ise Rasûlullah’ın şu olaydaki şahitliğe yanaşmamsını örnek verebiliriz: Bir zat çocuklarından sadece birine bulunduğu bağışa Rasûlullah’ı şahit tutmak ister. Rasûlullah ona; “Çocuklarından her biri için buna benzer şeyler verdin mi?” diye sorar. Adam; “hayır” cevabı verince şöyle buyurur: “ Benden başkasını şahit tut. Çünkü ben bir haksızlığa şahitlik etmem.”[3]

    Görüleceği üzere Hz. Peygamber “ Ben şahit olmam” buyuruyor ancak bu ifadeden başkalarının da şahitlik yapmasının haram olduğu sonucu çıkmamaktadır.
    Şâtıbî’nin vermiş olduğu diğer bir örnek de şöyledir:
    “ Caiz olan bir şeyin yaratılış icabı hoşlanılmaması ve bu yüzden terk edilmesidir. Mesela Rasûlullah keler yemeye yanaşmamış ve “haram mıdır?” diye soruluncu da; “ hayır” ancak benim memleketimde bulunmaz. Bu yüzden de onu yemeyi içim çekmiyor” demiştir. Bu mübah olan bir şeyin cibilli bir özellikten dolayı terk edilmesidir. O şeyin işlenmesinde her hangi bir sakınca yoktur.”[4]

    Hz. Peygamber insanların içinde bulundukları koşulları kültürel ve coğrafi şartları dikkate almıştır. Onları zorlayacak şeylerden şiddetle kaçınmıştır. Çünkü bu dini insanlara zorluk olsun diye indirmediği gibi Rasûlü’nü de insanlara zorluk çıkarsın diye göndermemiştir. Aksine Hz. Peygamber ümmetine sürekli; “Kolaylaştırın zorlaştırmayın” diye tenbihte bulunmuştur.





    “ Ben kadınlar ile tokalaşmıyorum” sözü ile ümmetinin/tüm müslümanların da tokalaşmalarını yasaklamak istemiş olsa idi böyle bir üslup kullanmazdı. Nitekim yasaklamış olduğu şeyler için böyle bir üslup kullanmamıştır. Biat aldığı ortamda ümmetinin en kalabalık olduğu durumlarından birinde topluca yasağı duyurma imkanının olduğu bir ortamda açıkça; “ Ümmetimin erkeklerine kendilerine nikahı düşen hanımlar ile tokalaşmak helal değildir” buyurması gerekirdi. Böyle kesin bir yasaklama getirmediği gibi kendisine vekaleten hanımlar ile tokalaşan Ömer’e de mani’ olmamıştır. Tam tersine izin vermiştir. Ömer’e haram olmayan tokalaşmanın bugünün müslümanlarına haram olması ise kabul edilemez. Burada şöyle denilebilir: Ömer’in tokalaşması biat ile ilgilidir. Günümüzde ise tokalaşma selamlaşmanın bir gereğidir. İkisi bir değildir.

    Dolayısıyla Ömer’in tokalaşması bugünkü selamlaşma anlamındaki tokalaşmaya kıyas edilemez. Böyle bir yaklaşımın aynı zamanda tokalaşmanın haramlığı için de geçerli olduğunu söylememiz gerekir. Bu durumda da biat konusundan selamlaşma anlamındaki tokalaşmayı yasaklama vardır. Kaldı ki kadınlar ile tokalaşma hangi amaç ile olursa olsun dinin her hangi bir nassı ile yasaklanmamıştır. Bu şekilde bir itirazın bizim tezimizi çürütmeyeceği açıktır.

    Sonuç olarak aktarmış olduğumuz rivayetler ve benzerlerini delil kabul ederek kadın erkek tokalaşması İslam Dini’ne göre “haramdır” demek mümkün değildir. Kadın ile erkeğin tokalaşmasını haram olarak ispat etmek için bu delillerin dışında başka kati deliller bulunması gerekir. Ancak bir müslüman bireysel bir tercih olarak; “ Ben Hz. Peygamber’in biat konusunda bile olsa kadınlar ile tokalaşmamasını kendim için örnek kabul edip tokalaşmıyorum” derse buna kimse bir şey diyemez. Fakat kadınlar ile tokalaşanların haram işlediğini söylemek veya onları Rasûlullah’ın yapmadığı bir şeyi yapıyor olarak suçlamaya gelince bunun kabul edilebilir bir tavır olmadığını da söylememiz gerekir.

    [1] Bu tür bir anlayışın Hermenitik kuramları için bkz: William Outwaite Hans George Gadamer Çağdaş Temel Kuramlar adlı eserin içinde ( Terc: Ahmet Demirhan ) Ankara 1997 s. 33-56.
    [2] Bu konuda bkz: Muhammed Ebû Zehra İslam Hukuk Metodolojisi ( Terc: Abdulkadir Şener ) Ankara tsz. s. 42-43; Zekiyyüddin Şaban İslam Hukuk İlminin Esasları ( Terc: İ. Kafi Dönmez ) Ankara 1990 s. 215-16.
    [3] Şâtıbî Ebû İshak el-Muvâfakât ( Terc: Mehmet Erdoğan ) İstanbul 1993 IV 56. Geçen rivayetler için de bkz: Buhârî Hibe 12; Müslim Hibât 9.
    [4] Şâtıbî a.g.e. IV 56-57.




    Ahmet Keleş


    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

  7. #7
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.201, Level: 61
    Points: 8.201, Level: 61
    Level completed: 17%,
    Points required for next Level: 249
    Level completed: 17%, Points required for next Level: 249
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    haceesma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Mesajlar
    353
    Points
    8.201
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Kadınlarla Tokalaşmak Haram mı?



    çok çok mühim bir konu . RABBİM , öğrendiklerimiz ve bildiklerimiz hatta başkalarına öğrettiklerimiz ile amel etmeyi nasip eylesin !...

    Allah c.c. hz. razı olsun !...
    " Hizmet muvaffak olsun da , varsın bizim yerimiz caminin pabuçluğu olsun. "

    " İlim , nûr -u ilâhîdir . İnsan ise kovan . Kirli bir kovanda arının durmadığı gibi , isyan ve zulmetle kirlenmiş vücud ve kalbde de ilim durmaz . Hulûs-i kalble tahsil olunan ilim , ayn-ı ibâdettir ."


    üstâz Süleyman Hilmi Tunahân (kuddise sirruhû)

  8. #8
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart Cevap: Kadınlarla Tokalaşmak Haram mı?

    amin amin tşkr ederim bacım rabbim bildiklerimizle en iyi bir şekilde amel etmeyi nasip etsin bizlere çok incelik var kadınlar için

    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

  9. #9
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.952, Level: 60
    Points: 7.952, Level: 60
    Level completed: 1%,
    Points required for next Level: 198
    Level completed: 1%, Points required for next Level: 198
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    sürur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Sep 2010
    Mesajlar
    1.029
    Points
    7.952
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Cevap: Kadınlarla Tokalaşmak Haram mı?

    lüzumlu bilgilerdi Allah razı olsun
    Sen burada misafirsin.
    Ve buradan da diğer bir yere gideceksin.
    Misafir olan kimse , beraberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz
    Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın.
    Ve keza,bu fani dünyadan da çıkacaksın.
    Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış.
    Vücudunu mucidine feda et.
    Mukabilinde büyük bir fiat alacaksın

Benzer Konular

  1. Kadınla Tokalaşmak...
    By Reyhani in forum Fıkıh ve Akaid
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.02.10, 19:58
  2. Kadınlarla El Sıkışmak
    By mihrab in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 11.06.09, 13:18
  3. kadınlarla ilgili hadisler
    By SiLa in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 21.12.08, 21:13
  4. Müsafeha etmek (Tokalaşmak)
    By SiLa in forum Selamlaşmak ve Önemi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.10.08, 12:07
  5. Kadınlarla ,iyi, geçinmek,
    By SiLa in forum İslamiyette Erkek
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 11.09.08, 15:45

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •