HAZRET-İ FATIMA'NIN FAZİLETLERİ
Bismillahirrahmanirrahim
Her varlığın iki yönü vardır. Bir zahiri yönü; yani herkesçe görülebilengözlemlenebilen yönü
bir de gözlerden gizli kalan yönü. Peygamberler
masum imamlar ve diğer ilahi insanların gerçek makamları onların herkesçe görünen
bilinen yönlerinde değil
![]()
’la olan ilişkilerinde tecelli eden kişiliklerindedir. İlahi şahsiyetleri sırf insanlarla olan ilişkilerinde müşahede edilen yönleriyle değerlendirmek
okyanusun derinliklerini araştırmadan onu kıyıdan görünen dalgalarıyla tanımaya benzer; oysa bu basit bir tanımadan öte bir şey değildir.
İlahi şahsiyetlerin varlık okyanuslarını tanıyabilmek için ilahi yardıma ihtiyaç vardır. İlahi yardım sayesinde insanilahi nurları görebilecek bir göze
manevi makamları anlayabilecek bir kalbe sahip olur. Bu ilk aşamadır. İkinci aşamada ise
insan ilahi elçiler tarafından gelen bilgiye muhtaçtır.
Hz. Fatıma’nın (s.a) geceleri ibadetle geçirdiğini tarihte okumak mümkündür. Ama bu amelinkatındaki gerçek değerini
Peygamberden (s.a.a) öğrenmek gerekir. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kızım Fatıma (s.a) geçmiş gelecek bütün kadınlardan üstündür. O vücudumun bir parçasıdır
gözümün nuru ve kalbimin meyvesidir. O benim ruhumdur. O insanlardan olan bir huridir. Rabbinin huzurunda ibadete durduğunda yıldızların yer ehli için parladığı gibi
onun nuru da gökteki melekler için parlar ve
Teala meleklerine şöyle hitap eder. “Ey melekler
bakın benim cariyem (kulum) Fatıma’ya; o benim huzurumda durmuştur
korkudan titriyor; kalbiyle benim ibadetime yönelmiştir. Sizleri şahit kılıyorum ki
ben onun takipçilerini ateşten koruyacağım.”
Hz. Fatıma’nın (s.a) konuşma ve davranışlarında Peygambere (s.a.a) en çok benzeyen kişi olduğunu tarihten öğrenmek mümkündür; ama onun bütün istek ve arzularındadüşünce ve hareketlerinde rızası
’ın rızası
gazabı
’ın gazabı olacak bir makama eriştiğini
yani masum olduğunu Peygamberden (s.a.a) öğrenmek gerekir.
Elbette Hz. Fatıma’nın (s.a) masum oluşunda şüphe yoktur. Şüphecilerin imamı olarak tanınan Fahr-i Razi bile“Hz. Fatıma’nın (s.a) masum oluşunda şüphe yoktur” demiştir. Evet
Hz. Fatıma’nın (s.a) birtakım faziletlerini öğrenmek mümkündür ama; onun
katındaki makamını bilmek zordur. Bu eserde Hz. Fatıma’yla (s.a) ilgili hadisler çeşitli bölümlere tasnif edilerek tercümeleriyle sunulmuştur. Umudumuz şu ki
özellikle Ehl-i Sünnet kaynaklarından toplanan bu hadisleri okumakla mümin kardeşler Ehl-i Beyt’i daha iyi tanımaya muvaffak olurlar.
Tevfik’tandır
1. Bölüm
Hz. Fatıma'nın (a.s) Nutfesinin Cennet Meyvelerinden Oluştuğu Ve Hazretin Hayız Ve Nifasadan Uzakİnsan Şeklinde Bir Huri Olduğuna Dair
1- Suyutî"ed-Dürr-ül Mensur" adlı tefsirinde
"Subhan-ellezi esra bi-abdihi leylen min-el mescid-il haram…" ayetinin tefsir bölümünün sonunda
Tabaranî'den naklen Aişe'nin şöyle dediğini yazıyor: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Miraca götürüldüğümde beni cennete dahil ettiler ve ben cennet ağaçlarından bir ağacın yanında durdum; öyle bir ağaçtı ki
cennette onun gibi güzel
yaprakları beyaz ve meyvesi hoş olan bir ağaç görmemiştim; onun meyvesinden alıp yedim; bu benim sulbümde nutfeye dönüştü; yeryüzüne döndüğümde Hatice'yle bir araya geldim ve o
Fatıma'ya hamile kaldı. O zamandan beri ne zaman cennet kokusunu arzuluyorsam Fatıma'yı kokluyorum."
2- Müstedrek-üs Sahihayn'ın sahibikendi senediyle Sa'd İbn-i Malik'ten Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Miraca götürüldüğüm gece
Cebrail (a.s) bir cennet ayvasını bana getirdi; ben onu yedim ve Hatice
Fatıma'ya hamile oldu. Bu yüzden ben cennet kokusuna iştiyak duyduğumda Fatıma'nın boynunu kokluyorum."
3- Zehair-ül Ukbâ kitabında İbn-i Abbas'tan şöyle nakledilmiştir: "Resulullah (s.a.a) Fatıma'yı çok öperdi. AişePeygambere: “Niçin Fatıma'yı böyle çok öpüyorsun?” dedi. Resulullah (cevabında) şöyle buyurdu: “Miraca götürüldüğüm gece
Cebrail beni cennete götürdü ve bütün meyvelerinden bana ikram etti. Bu meyveler benim sulbümde nutfeye dönüştü ve Hatice
Fatıma'ya hamile oldu. Ben o meyveleri arzu ettiğimde Fatıma'yı öpüyorum
onun kokusu bana cennette yediğim meyveleri hatırlatıyor.”
4- Zehair-ül Ukbâ kitabında Siret-ül Molla'dan naklen Peygamberin (s.a.a) şöyle buyurduğu kaydedilmiştir: "Cebrail cennetten bir elma getirdiben onu yedim ve Hatice ile bir araya geldim. O
Fatıma'ya hamile oldu. Bir müddet sonra Hatice bana: “Benim hamlim çok hafiftir ve sen yanımdan ayrıldığında
karnımdaki bebek benimle konuşuyor…” dedi."
5- Hatib-i Bağdadî"Tarih-i Bağdad" adlı eserinde Aişe'den şöyle naklediyor: "Ben
Resulullah'a (s.a.a): “Neden Fatıma geldiğinde onu öpüyorsun.?” dedim. Resulullah: “Ey Aişe
ben miraca götürüldüğüm gece
Cebrail beni cennete götürdü ve orada bana bir elma verdi; ben onu yedim; o
benim sulbümde nutfeye dönüştü. Yeryüzüne indiğimde Hatice'yle bir araya geldim. İşte Fatıma o nutfeden dünyaya geldi. O
insan şeklinde olan bir huridir. Cenneti arzu ettiğim vakit
onu öpüyorum.” buyurdu." 6- Yine Tarih-i Bağdad'da Hatib kendi senediyle İbn-i Abbas'tan Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Kızım Fatıma
Hz. Adem soyundan bir hurîdir; ne hayız olur ve ne de nifas. Onun
Fatıma (kesilmiş
ayrılmış) diye adlandırılması
![]()
'ın onu ve dostlarını ateşten (cehennemden) kestiği
ayırdığı içindir."
7- Zehair-ül Ukbâ kitabının sahibiİmam Hasan'ın (a.s) doğumu hususunda
Hz. Fatıma'ya hizmet eden Esma adlı kadından şöyle naklediyor: "Ben Resulullah'a (s.a.a): "Bu doğumda Fatıma'dan nifas ve hayız kanı geldiğini görmedim" dedim. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Sen kızım Fatıma'nın tertemiz olduğunu ve (asla) hayız ve doğum kanı görmediğini bilmiyor musun?”