İslâm büyükleri dostları üç çeşide ayırırlar: Birincisi: Gıda gibidir. Onlara her zaman ihtiyaç vardır.
İkincisi: İlaç gibidir. Onlara arada-sırada ihtiyaç vardır.
Üçüncüsü: Dert gibidir. Onlara hiçbir zaman ihtiyaç hissedilmez, lâkin onlar rahatsızlık vermekten çekinmezler.
İsterseniz burada hiç olmazsa teşehhüd miktarı durup iç muhasebemizi yapalım. Şu soruları kendimize soralım:
Biz tanıdıklarımıza karşı hangi cinsten bir dostluk göstermekteyiz?
Bizim dostluğumuz ilâç gibi mi?
Bizim dostluğumuz dertten farksız mı?
Dost bildiklerimize, dost edindiklerimize hangi cinsten dostluk kurmaktayız?
Dostlarımızı da bir bir kontrol edelim. Onların bize karşı nasıl olduklarını bilmeye çalışalım:
Gıda gibi olanları var mı?
Yoksa hepisi de ilâç gibi zaman zaman mı lâzım olan cinsten?
Eğer onlar bize dert gibi iseler vay halimize! Böyle iseler yandık, yandık ki, ne yandık!
Şâirin şu dörtlüğü aklıma geldi:
"Cihanda bulmadım bir yâr-ı sâdık,
Ki tâb'ıma ola muvafık,
Eğer buldum ise bir yâr-ı sâdık,
O sâdık sandığım çıktı münafık."
Dost kurduklarımızın tıynetini tesbit etmemiz açısından Arif Nihat Asya'nın şu dörtlüğü de benim dikkatimi çok çekiyor. Arif Nihat Asya diyor ki:
"Çevredekiler seni sık sık övüyor,
Gördüklerinin hangisi içten seviyor?
Bir tercüman olsa öğrenirsin... ki sana
Bahçedeki kuşlar bile artık sövüyor."
Bu dörtlük size ne anlatıyor? Hele bir düşünün bakalım.
Yahya Kemal Beyatlı'nın şu dörtlüğünü de görmemezlikten gelmeyin. Ders olabilir diye bu dörtlüğü ittilâınıza arzediyorum:
"Ahbabını ister iyi seç ister kötü seç,
İdbâra düşersen geçilirler er geç,
Bir çokları küsmüş gibi bîgâneleşir,
Onlar sana küsmeden sen onlardan geç."
Konumuza ışık tutsun diye şu âyet meallerini de bilgilerinize sunuyorum:
"Kıyamete inanmayıp kendi arzusuna uyan kimse seni kıyamete inanmaktan alıkoymasın; sonra helâk olursun..." (Taha s.n:16)
"Zikrimden yüz çevirip bu hayattan (bu sufli hayattan) başka bir şey arzu etmeyen kimseden yüz çevir..." (Necm S.A.)
"Bana doğru gelenlerin yoluna uy... (Lokman S.A:15)
Peygamberimiz Efendimiz (S.A.V.)
"Kişi arkadaşının dini üzeredir" buyurmuştur.
Her insanla dostluk, arkadaşlık ve kardeşlik akdedilmesi doğru değildir. Bunun için bir takım şartların bulunması gerekir: Kendisiyle arkadaşlık, dostluk edilecek kişilerde şu şartlar bulunmalıdır:
1- Dost akıllı olmalıdır. Akıldan kasıt, birişin mâhiyetini ya kendiliğinden veya kendisine anlatılıp öğretildikten sonra anlayan kimsedir.
2- Güzel ahlâka sahip olmalı.
3- Fasık (günahkâr) olmamalı.
4- Bid'atçi olmamalı.
5-Dünyaya karşı haris olmamalı.
Çünkü böylelerin arkadaşlığı, öldürücü bir zehir gibidir. Harisin arkadaşlığı insandaki hırs duygusunu tahrik eder.
Efendim, bunlar birer ölçüdür, Uymak-uymamak, o sizin sorununuzdur, efendim...
Mevlüt Özcan
Araştırmacı yazar