Maâzallah diyebilmek
Aziz’in karısı Züleyhaona kastetmiş
niyetini bozmuştu. nihayet bir gün göz kamaştıracak bir şekilde hazırladığı yatak odasına davet etmiş
o çirkin arzusunu gerçekleştirmeye azmetmişti.
Yusuf aleyhisselamolacaklardan habersiz bir şekilde davet edilen yere vardı. Züleyha ona:
“Heyte lek-beri gel” diye kendine davet etti. Yusuf aleyhisselam bu teklifi:
“Maâzallah-’a sığınırım” diyerek şiddet ve nefretle reddetti.
Züleyhanefs-i emmarenin boyunduğurunda zebun
sefil ve rezil bir durumdaydı. Gözünü şehvet bürümüş
bütün fazilet duyguları körelmişti.
Yusuf aleyhisselam iseTeala’nın yardımıyla
![]()
’tan bir burhanla korunmuş “Maâzallah” diyerek sakınmıştı. Sığınılacak en yüce makama Rabb Teala’ya sığınmıştı.
Şu hadiseyi bir tefekkür edelim. Derinlemesine düşünelim.
Makam ve mansıp sahipi zengingüzelliği dillere destan bir kadın
bizi kendine davet ediyor. Böyle bir teklifle karşı karşıyayız. Şöyle bir tefekkür edelim. Yusufcasına “Maâzallah-
’a sığınırım” diyebilir miyiz? Böyle çirkin tekliflere karşı nefsimizi “Maâzallah” diyebilecek kıvama getirebildik mi?
“Nerede olursanız olunuzsizinle beraberdir.”
“Biz insana şah damarından daha yakınız.” ayeti kerimelerinde meknûn maiyyet ve akrabiyyet sırlarına muttali olabildik mi?
Hiç kimse görmese debütün gözlerden mestûr olsak da Rabbimiz görüyor
biliyor
her şeyden haberdar oluyor
bizi gözetiyor
inancıyla
yakîn bir imanla “Maâzallah-
’a sığınırım” diyebiliyor muyuz?
Şehvet mezbeleliği
Zamanımızda o kadar çok Züleyhalar var ki. Ne tarafa baksak “Heyte lek-Beri gel” diye nice kötülüklere davet olunuyoruz.
Her taraf bir şehvet mezbeleliği
Her taraf bir şehvet lâşeleliğine dönmüş.
Derinlemesine bir tefekkür yaptığımız zaman bu mezbeleliktebu lâşelikte:
- İslamî hassasiyetlerimizin nasıl törpülendiğini
- Nasıl dünyevîleştiğimizi
- Bu aşağılık ortamlara nasıl ısındırıldığımızı
- Nasıl tepkisiz bir toplum haline geldiğimizi
- Bencilleştiğimizi
- Nemelazımcı bir anlayışla nasıl köreltildiğimizi dehşetle göreceğiz.
Aziz kardeşlerimdeğerli okurlarım!
Şeş cihetten yüzlerce Züleyhaların “Heyte lek-Beri gel” nidalarınefis ve şehvet kokan çağrıları ile karşı karşıyayız.
Sokaklarcaddeler
Çarşılarpazarlar
Televizyonlarradyolar
Gazetelerdergiler
Okullariş merkezleri
BorsalarBankalar
Makam ve mevkiler
Mal ve mülklerçok azı
azın azı müstesna
her biri onlarca
yüzlerce Züleyha olmuş bizi günah bataklığına çağırıyor. Her biri bir köşeden: “Heyte lek-Beri gel” diye nida ediyorlar.
“Elbette bu Züleyhalar kendilerini bize arz ederken bizden bir bedel de istiyorlar:
Yerine göre imanımızı
Yerine göre ahlâkımızı
Yerine göre iffet ve hayamızı
Yerine göre bizi biz yapan tüm değerlerimizi istiyorlar.
Bize şahsiyet verenbize kimlik kazandıran
bizi biz yapan bütün değerlerimizden soyutlayarak kendilerine ram etmek
esir etmek
köle etmek
sonra da istedikleri şekilde nefsî
şehevî aşağılık arzularına hizmet ettirmek istiyorlar.
Böyle bir zilletiböyle bir meskeneti:
Hangi onurlu bir insan
Hangi kâmil bir müslüman
İmanla şereflenmişİslam’la izzetlenmiş
Ümmet-i Muhammed olmakla taçlanmış
Dünyanın fâniahiretin baki olduğuna bütün kalbiyle inanmış
Bu inancını amellerinde tezahür ettirmiş
Dünyada yaptıklarından inceden inceye hesaba çekileceğine inanmışcennet ve cehennemin varlığına inanmış
Hangi şahsiyetli bir mü’min rıza gösterebilirkabul edebilir?
Gerçek yiğitlik
Elbette kâmil bir mü’min;
Makam ve mevkinin
Mal ve mülkün
Hülâsa şu geçici fâni dünyanın bütün cazibesinezahiri görkemine rağmen onun “Heyte leklerine”
histerik davetlerine asla iltifat etmez ve Yusufcasına
bütün kalbiyle
bütün içtenliğiyle
bütün âleme ilan edercesine “Maâzallah-Senin davet ettiğin bütün kötülüklerden
’a sığınırım” diye haykırır.
İşte bir mü’min bu haykırışla:
Tevhidin derinliklerine
Marifetin ulvîliklerine
Hakikatin sırlarına
İmanın yakînine
Mâşukun divanına yükselecekaşıklar kervanına
dostlar meclisine katılacaktır.
İşte gerçek yiğitlikgerçek pehlivanlık budur. Nefsin
şehvetin kesafetinden kurtulup ruhun letafetine ulaşabilmektir. Gerçek yiğitlik
hakiki pehlivanlık rakibin sırtını yere getirmek değil
gerçek yiğitlik
hakiki pehlivanlık
seni günaha
kötülüklere davet edenlere “Heyte lek” diye çağıranlara kulak asmayıp
yüz vermeyip
nefretle karşılayıp
davet ettikleri günahlardan
kötülüklerden
Yusufcasına bir samimiyet
bir içtenlikle “Maâzallah” diyebilmektir.
Gerçek pehlivanlık:
Dünyanın bütün alayişine
Makam ve mevkiine
Mal ve mülküne
Şan ve şöhretine
İnsanların övgüsüneiltifatına
Nefsin bitmeztükenmez arzu ve isteklerine
Maâzallah diyebilmek
dünyada
izzet ve şerefle
müslümanca yaşayabilmektir.
Alıntıdır...