Allah Resulü (sav), insanların güzel elbise giymelerini ister, kendisi de güzel elbise giyerdi. [Ebu Davud] Eski elbiseler giyen birine, "malın var mı?" diye sorar. Olumlu cevap alınca da şöyle buyurur: "Allah sana mal vermiş ise mutlaka onun eseri ve cömertliği üzerinde görülsün." [Nesai, Tirmizi] İnsanların temiz ve yeni elbisesi varken eski püskü giyinenleri kınamıştır. [Muvatta] Ancak maddi imkânı varken sade giyinenlere de ahirette özel bir mükâfatın olacağını bildirmiştir. [Tirmizi]![]()
![]()
Kıyafetinin güzel kokmasına da önem verirdi. Efendimiz (sav)'ın yünden yapılmış hırkası, yağmur ve benzeri durumlarda koku yapınca onu giymekten vazgeçmiştir. [Ebu Davud]
Allah'ın verdiği nimet, üzerinde görülsün!
Efendimiz (sav) imkânı olan kimselerin buna göre giyinmelerini tasvip ederdi. "Allah sana bir mal verdiği zaman, Allah'ın verdiği bu nimetin eseri ve fazileti senin üzerinde görülmelidir." [Nesai]
Allah Resulü, sallallahu aleyhi vesellem, insanların çok düşük ve çok yüksek elbiseler giymesini hoş görmezdi. [Rezin] (Düşük olandan adi, yüksekten de israfa götüren pahalılık kastedilmektedir.)
Bu kibir midir?
Sahabinin biri Resûlullah (sav)'a gelerek sorar: "Ya Resûlullah! Ben güzelliği seviyorum. Gördüğünüz gibi bana güzellik de verilmiş. Kimsenin beni, ayakkabı bağı ile de olsa bu hususta geçmesinden hoşlanmıyorum. Ey Allah'ın Resulü! Bu haram olan kibre girer mi?" Efendimiz (sav); "Hayır, ancak kibir, hakkı iptal, halkı tahkirdir." [Ebu Davud]
Ancak tevazudan dolayı, imkânı olduğu halde, kıymetli elbise giymeyen kimselerin, ahirette üstün bir mevki vereceğini müjdelemiştir. [Tirmizi]
İnsanların güzel elbiseler giyerek kibirlenmelerini ise yasaklardı. Elbiselerini yerlerde sürükleyerek övünmesini, kibirlenip gururlanmasını asla hoş görmez ama kişinin güzel elbiseler giymesinin doğru olacağını belirtirdi. "Allah güzeldir, güzelliği sever." [Müslim, Tirmizi, Ebu Davud ve Buhari, Müslim, Muvatta]
Elbisenin uzunluğu...
Resûlullah (sav), kişinin elbisesinin dizlerden aşağıda, en fazla ayak topuklarında olmasına izin vermiştir. [Muvatta, Ebu Davud, İbn Mâce] Ancak elbisenin uzun olmasına, kibir hali olmama durumunda izin vermiştir. [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai]
Resulullah'ın kıyafetleri!
* Resulullah, sallallahu aleyhi vesellem, kalın yün elbise, yamalıklı ayakkabı giymişti. [İbn Mâce]
* Resûlullah, sallallahu aleyhi vesellem, elbisesinin kolu bileklerine kadardı. [Tirmizi, Ebu Davud]
* Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre, Allah Resulünün, fazladan giymeyip sakladığı ikinci bir elbisesi olmamıştır. [İbn Mâce]
Mütevazı giyinmek imandandır!
Resûlullah (sav) ümmetinin dünya nimetlerine dalmasını, aşırı süslenip püslenmesini hoş görmez, buna karşı uyarırdı. İnsanların mütevazı giyinmelerini isterdi. "Duymuyor musunuz? Mütevazı giyinmek imandandır, mütevazı giyinmek imandandır!" [Ebu Davud, İbn-i Mâce]
Elbiselerin boyunun topukları aşmaması gerektiğini, hatta biraz da yukarıda olması gerektiğini belirtirdi. Giyilen elbiselerin asla bir böbürlenme, kibir vesilesi olmamasını, kıyamet günü Allah'ın böyle yapanlara bakmayacağını hatırlatırdı. [Ebu Davud, Muvatta, Tirmizi, Nesai]
Kâfirlere muhalefet!
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, kılık kıyafet yönünden de Müslüman olmayanlara benzemeyi, şöhret/gösteriş elbisesi giymeyi yasaklamıştır. [Ebu Davud]
Ayakkabıyı ayakta giymezdi
Resulullah sallallahu aleyhi vesellem, ayakkabıyı ayakta giymeyi ve tek ayakkabıyla yürümeyi de hoş görmemiştir. [Ebu Davud, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]
Allah Resulü sallallahu aleyhi vesellem, oturduğu zaman ayakkabılarını çıkarır ve yan (sol) tarafına koyardı. [Ebu Davud]
Ayakkabı ve mestleri giymeden önce silkelememizi emrederdi. [Taberânî] Erkek ve kadınlar, karşı cinse ait ayakkabı ve elbiseleri giyerek onlara benzememelidir. Bunu yapanları Peygamber Efendimiz lanetlemişti. [Ebu Davud]
Peygamber'in en sevdiği elbise
Resulullah sallallahu aleyhi vesellem'in, en çok sevdiği elbise gömlek idi. [Tirmizi, Ebu Davud]
Yeni aldığı eşya ve elbiseleri isteyen kimselere, muhtaç olanlara verdiği gibi, biraz kullanmış olduğu eşyaları da atmayıp muhtaç olanlara vererek değerlendirirdi. [Tirmizi]
Allah Resulü sallallahu aleyhi vesellem, giyilmeyen elbiseleri de fakirlere vermemizi emrederdi. [İbn Mâce]
Yemen yapımı çizgili cüppe giymeyi de çok severdi. [Buhari, Müslim, Ebu Davut, Nesai, Tirmizi, İbn Mâce]
Beyaz giyer, beyazı teşvik ederdi
Allah Resulü sallallahu aleyhi vesellem, genel olarak, beyaz renkli elbiseler giymeyi sever ve bunu teşvik ederdi. [Tirmizi, Ebu Davud]
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, kırmızı, sarı renkli elbiseleri giymeyi erkekler için hoş görmezdi. [Ebu Davud, Müslim, Ebu Davud, Nesai]
Elbisenin duası
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, elbise giydiği zaman dua eder, onun hayrını ister, şerrinden Allah'a sığınırdı. "Kim bir elbise giyip de; 'Benden hiçbir güç ve kuvvet sadır olmadan bu elbiseyi bana giydiren Allah'a hamd olsun' derse, geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır." [Ebu Davud, Tirmizi]
Resûlullah (sav), elbise giyerken şu duayı da yapardı: "Halk içinde süslenebileceğim ve avretimi örtebileceğim bir giysiyi bana ihsan eden Allah'a hamd olsun." [Müsned, Tirmizi, İbn Mâce]
"Allah'ım, hamd sanadır. Bunu bana sen giydirdin. Bunun hayırlı olmasını, yapılış gayesine uygun olmasını diliyor, şerrinden, yapılış gayesine uygun olmamasından sana sığınıyorum." [Ebu Davud, Tirmizi]
Not defteri
Medyada 'olay' anlamı unutturan şeydir!
Herhangi bir şey 'olay' değildir. Mesela bir erkek, karısını seviyorsa bu sözü edilmeye değer bir olay değildir. Adam karısını boğuyorsa, bu bir kısa haberdir. Hele onu doğruyorsa; üç sütunluk haber... Ya bir de yemişse? Haberin daniskası; canavarın fotoğrafı. Bundan sayfalar dolusu beslenilir. Kısaca söyleyelim: medyada olay, anlamı unutturan şeydir.
Medya, kimse bir şey görmez oluncaya kadar veya ipucunu bile aramaz hale gelinceye kadar binlerce haber yağdırır üstümüze: Hindistan'da raydan çıkan bir tren, Brundi'de bir katliam, Beyaz Saray'da skandal, Paris'te öldürülen yaşlılar... Bu felaket tufanı içinde bir bağ, bir anlam var mıdır?
Roger Garaudy, Yüzyılımızda Yalnız Yolculuğum
Kaynak: Mehmet Nezir / Türkiye