’ın tekvin (yaratma) sıfatının bir yansıması olan rızık verme olayına çeşitli varlıklar muhatap olmaktadır. Bunlar
bütün canlı yaratıklar
bütün insanlar
![]()
yolunda şehid düşenler ve cennetlik kullardır. Yarattığı varlıkların rızkını üzerine alan Rabbimiz
rızkını dilediği kimseler hakkında genişletir veya daraltır. (Zümer
52; Sebe’
39) Şüphesiz ki rızık verme olayı Rabbimizin hesabı iledir. Biz insan olarak rızık dağıtımındaki sırrı bilemeyiz. Bu
Rabbimizin işlerinden bir hikmettir deriz. Şu âyet bu konuda bize bir ipucu vermektedir:
“Eğerrızkı kullarının hepsine bol bol verseydi
yeryüzünde taşkınlık ederlerdi. Ama O
dilediği bir ölçüye göre indirir. Gerçekten O
kullarını pek iyi bilen
her şeyi görendir.” (Şûra
![]()
Herkes kendine takdir edilen rızkı yer. Hiç kimse de kendisi için takdir edilen rızkı yemeden ölmez.’ın katında bütün canlıların ne kadar rızıklanacakları bellidir. Çeşitli sebeplere bağlı olarak canlılar bu takdir edilen rızıklarına ulaşırlar.
Dünya malına sahip olmakzengin olmak
dünyalık ile şöhret ve makam sahibi olmak farklı şeylerdir. Insan
gerek meşru gerekse gayri meşru yollarla mal sahibi olabilir
kendince yüksek makamlara çıkabilir. Sonunda hesabını kendi verecektir. Ancak dünyadan yiyecek ve içecek olarak
ilim ve ni’met olarak faydalanacağı şeyler bellidir. Kişinin midesinin belli bir kapasitesi vardır. Onu ne kadar aşabilir ki?
Rızıkları elde etmede insanların çabalarınınşartların
ortamın büyük rolü vardır. Bunlara rızkın sebepleri diyoruz. Insan
hayatını devam ettirebilmek için bir takım maddelere muhtaçtır. Kişi onları şöyle veya böyle
az veya çok elde eder
rızıklanır ve sonunda ömrünü tamamlar. Insana düşen helâlından rızık aramak
rızkı verene şükretmek ve kendisine rızık olarak verilenlerden
(cc) yolunda harcamaktır. Bunları hakkıyla yapan insan; Ahirette sonsuz olarak rızıklanmayı hak eder.
Mü’min![]()
’ın ‘hayru’r râzıkín-En hayırlı rızık verici’ olduğunu bilir ve sürekli şükreder. Çünkü o
![]()
’ın verdiği rızıkların karşılığının şükür olduğunun bilincindedir. (Sebe’
39; Maide
114; Nahl
73-74)
[1] Ahmet Kalkanİslam Akaidi: 456-457.