***
DIŞARDA
Points: 9.551, Level: 65
Level completed: 67%,
Points required for next Level: 99
Overall activity: 0%
Achievements


Kalp kırmak suya yazı yazmaya benzer...
İnsanı kazanmak mı zor, yoksa kaybetmek mi? Yada tam tersi kazanmak mı kolay yada kaybetmek mi? Çoğunluk derki; kazanmak zor, kaybetmek kolay. Her türlü olayda kolayımı tercih ederiz, yoksa zorumu? Hep birbirimizi kolaycı olmakla suçlarız ya…. Hep kolaycılığa kaçarız ya… Ama konu insan olunca hep zoru tercih ediyoruz diye düşünüyorum. Durum böyle olunca da kolay varken neden zoru tercih ediyoruz. Kazanmak varken neden kaybetmeyi tercih ediyoruz. Olmadık yere insan kırmayı ne kadar kolay yapabiliyoruz. Hiç olmadık yerde biri birimizi yermeyi ne kadar seviyoruz, olmadık halde nasıl iftira atabiliyoruz. Eh bazılarımızın yüreği hala kararmamış. Sonra pişman oluyoruz. Özür dilemeyi de hiç beceremiyoruz. Sonrada kaybettim diye dövünüp duruyoruz. Araya arabulucular görevlendiriyoruz. Beni yanlış anladı, ne olur bana kırılmasın diye çırpınıyoruz. Kaybettiğimizi uzun ve yorucu bir uğraştan sonrada kazanınca mutluluktan uçuyoruz. Oysa kırgınlıklarınızı bir tarafa bırakma yı neden düşünmüyoruz. Yüreğinizi her şeye karşı sevgiyle doldurmuyoruz. İş stresinin ya da başka yorgunlukların, yaşadığımız olumsuzlukların, üzerimizde olusturdugu asabilikleri olgun ve akıllı davranıp bir kenara atıp, bir tek kalbi dahi kırmamayı becerebiliyor muyuz. En azından kalp kırmamaya çalışıyor muyuz…. Annenize sinirlenmeyi, çocuğunuzun bir ufak hatasına çıldırmayı, eşinize söylenmeyi, arkadaşınıza gücenmeyi, trafikte gerilmeyi, acil ulaşmak istediğiniz kişinin teli habere meşgul çalıyor diye illet olmayı, sevdiğiniz bu sabah sizi aramadı diye hayıflanmayı, her şeyi ama her şeyi bir yana bırakın… İnsan bazen hakikaten hiç düşünmeden hareket ederek ve de geçici anlık tepkilerle karşısındakinin kalbini kırabiliyor.. sonra insan yatışıyor belki ama ardında bıraktığı kırılan kalbin izleri duvara atılan ince bir çeltik gibi kalıyor… İnanıyorum ki dünyada hiçbir şey insan kalbi kadar hassas değil.. Yıllarca karşınızdaki insanın kalbinde kurduğunuz koca bir tahtı tek bir lafınız, tek bir hareketiniz veyahut bakışınızla yerle bir edebilirsiniz… peki ya sonrası? Sonrasında her şey yoluna girse ve siz o kırdığınız insanın kalbini kazansanız bile ve her şey eskisi gibi gözüküyor olsa bile, aslında sizde çok yi biliyorsunuzdur ki izler insan yüreğinden silinmez… Bir insanın yüreğinde iz bırakmak istiyorsanız bıraktığınız o iz sakın ola bir çizik olmasın… Eğer çizik olursa o çiziği kapatmak asla mümkün değildir. Biliniz ki kalp çiziğini pastada, boyada kapatamıyor. Kalbiniz süresiz kırgın kalabilir, yada siz istediğiniz kadar kırgın kalabilir. Ve müsaade ettiğiniz kadar derinden kalbinizi keser. Mücadeleniz; kırgınlıkları ne kadar sürdürdüğünüz değil, fakat onlardan bir şeyler öğrenebilmenizdir. Kalp kırmayla ilgili güzel bir sözden bahsetmeden geçemeyeceğim;
"Kalp kırmak suya yazı yazmaya benzer, kalbi yeniden kazanmaksa gece güneşin doğmasına.. Sen suya yazı yazmasını başardın, şimdi otur da güneşin doğmasını bekle..!"
Ne kalp kırıp suya yazı yazmaya çalışalım, nede kırdığımız kalbi kazanacağız diye gece güneşin doğmasını bekleyelim. Gerçi ne kadar beklesek te gece güneş doğmaz...
_alıntı_
İnsanları sev ve kimseyi kendinden alçak görme. Tevazu sahibi ol, zira en halis ziynet alçakgönüllülüktür. Mütevazi olan kimse, en güzel ziyneti takınmıştır. Kimseyi kendinden aşağı görme. Hayatta haset etmeden say, kıskanmadan sev. Bazı insanlar, başkasındakini istemez. Öyle olma. Gıpta et, fakat haset etme. Zira Allah'ın huzuruna fesatla çıkılmaz..Süleyman Hilmi Tunahan
YALAN" Zeka işidir.. dürüstlük ise Cesaret..
Eğer "ZEKAN" yetmiyorsa yalan Söylemeye..
Cesaretini kullanda "DÜRÜST" olmayı Dene.
Necip Fazıl Kısakürek