Yüceinsan ruhuna kendi beşeri sınırları içinde bazı ilahi nitelikleri gerçekleştirme eğilimini
arzusunu yerleştirmiştir. Bunun yanı sıra yeryüzünde halifelik görevini yerine getirmesi için ona mal ve evlat da bahşetmiştir. Fakat bunlar insanı
'ı anmaktan alıkoymamalıdır. İnsanlığının ancak onunla anlam kazandığı kaynakla iletişim kurmasına engel olmamalıdır. Bu kaynakla iletişim kurmaktan habersiz olanlar. Böyle bir iletişim kurabilmek için
'ı anmaya zaman bulamayanlar: "İşte onlar ziyana uğrayanlardır." ilk kaybettikleri şey de insan olma özelliğidir. Çünkü bu özellik insanı insan eden bu kaynakla iletişim kurmaya bağlıdır. Kendini kaybeden de istediği kadar mala ve evlada sahip ol-sun her şeyini kaybetmiş
zarar etmiş demektir.Kalp uyanık olmadığı zaman
kendi varlığının amacından habersiz olduğu zaman
yüce
'ın kendi ruhundan bir soluk üflediği yaratığa yaraşır üstü bir hedefin bilincinde olmadığı zaman mal ve evlad ona ayak bağı olur
onu oyalar.
"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa İşte onlar ziyana uğrayanlardır.
Birinize ölüm gelip de: "Rabbim beni yakın bir süreye kadar ertelesen desadaka versem
İyilerden olsam " diyeceği zaman gelmezden önce
size verdiğimiz rızklardan sarf edin.
yaşama süresi dolduğu zaman hiçbir canı ertelemez.
yaptıklarınızdan haberdardır.(Münafıkun Suresi
9-11.Ayet)
Kur'an-ı Kerim'ın verdiği rızktan
'ın kullarına hayır amaçlı harcamada bulunma konusu ile ilgili olarak bir tek ayette onların ruhlarına yönelik değişik yönlerden uyarıcı mesajlar gönderiyor.
"Size verdiğimiz rızktan sarf edin."
Önce sahip bulundukları rızkın kaynağını hatırlatıyor. Bu rızk iman ettikleri ve kendilerine bu rızktan hayır amaçlı harcamada bulunmalarını emredenkatından gelmiştir.
"Birbirinize ölüm gelmeden önce..."
Her şeyini başkasına bırakıp ta kendisine hiçbir şey ayırmadığını görmeden öncerızası için maddi harcamada bulunun. Bunu yapmamak en koyu ahmaklıktır. Zararın en büyüğüdür.
Sonra insan kendisine biraz daha süre tanınmış olmasınıiyi ve yapıcı işle yapan kimselerden olması için hayır amaçlı harcamada bulunabilmeyi ister
temenni eder!
Fakat nerede bu fırsat? Ne yazık ki bu artık mümkün değildir: "yaşama süresi olduğu zaman hiçbir canı ertelemez: '
Ve daha önce yaptığı şeyler nerede? "yaptıklarınızdan haberdardır. Bunlar
bir tek ayette yer alan değişik yönlerden gelen uyarıcı mesajlardı. Münafıkların karakteristik özellikleri ve müminlere yönelik yıkıcı faaliyetler sunulduktan sonra en uygun bir sırada iletiliyorlar. Mü'minlerin
kendilerini münafıkların komplolarına karşı koruyan
'ın safında yer alıyor olsalar bile imanın yükümlülüklerini anında yerine getirmeleri ve
'ı anmaktan geri durmamaları her şeyden çok gereklidir. Çünkü imanın kaynağı
'ı anmaktır
İşte yüceKur'ana Kerim aracılığı ile Müslümanları bu şekilde eğitiyor.
MÜNAFİKUN SURESİ AYET MEALİ VE TEFSİRİ
1- Ey Muhammed! Münafıklar sana geldiklerinde " ahitlik ederiz kisen
'ın peygamberisin" derler.
ta bilir ki sen elbette
kendisinin peygamberisin. Bununla birlikte
münafıkların yalancı olduklarını da bilir.
2- Çünküonlar yeminlerini kalkan yapıp insanları
'ın yolundan alı korlar. Onların yaptıkları ne kötüdür.
Münafıklar Peygamber Efendimizin yanına gelip huzurunda O'nun'ın peygambèri olduğuna şahitlik ediyorlardı. Ne var ki bu şahitlik sözden öteye geçmiyordu. Bununla gerçeği ifade etmek amacında değillerdi. Sadece asıl niyetlerini gizlemek
Müslümanlara karşı gerçek kimliklerini saklamak için bu sözü söylüyorlardı. Hz. Peygamberin
'ın elçisi olduğuna şahitlik etmek için geldiklerine ilişkin iddiaları yalandı. Oysa bununla güttükleri asıl amaç Müslümanları aldatmak ve bu sözle gerçek kimliklerini gizlemekti. Bu yüzden yüce
Hz. Peygamberin kendi elçisi olduğuna ilişkin gerçeği vurguladıktan sonra münafıkların şahitliklerinin yalan olduğunu belirtiyor' "
da bilir ki sen elbette
kendisinin peygamberisin: ' "Bununla birlikte
münafıkların alancı olduklarım da bilir"
Ayetdikkat çekici bir inceliğe ve özenle seçilmiş bir ifade biçimine sahiptir. Çünkü ayet-i kerime münafıkların sözlerini yalanlamadan önce Hz. Peygamberin
'ın elçisi olduğu gerçeğini dile getiriyor. Şayet bu vurgulama olmasaydı
ayetin zahiri açısından münafıkların yalanlanlamalarının şahitliklerinin konusu ile yani Hz. Peygamberin
'ın elçisi olduğu gerçeği ile ilgili olduğu düşüncesi zihinlerde uyanacaktı. Oysa bu ifade ile güdülen amaç münafıkların şahitlik ettikleri konuyu yalanlamak değildir. Asıl amaç onların sözlerini yalanlamaktır. Çünkü onlar gerçekten Hz. Peygamberin
'ın elçisi olduğu gerçeğini onaylamıyorlardı ve içtenlikle şahitlik etmiyorlardı.
"Onlar yeminlerini kalkan yaptılar...
Öyle anlaşılıyor kimünafıklar
durumlarının ortaya çıktığı
herhangi bir komplo ya da yıkıcı bir plan peşinde koştukları öğrenildiği veya Müslümanlar için kötü bir söz söyledikleri duyulduğu her seferinde yemine başvuruyorlardı. iğrenç davranışlarının gerektirdiği yaptırımlardan korunmak için yemin ediyorlardı. Böylece yeminlerini arkasına sığındıkları koruyucu bir kalkan haline getirmişlerdi. Bu sayede kendilerine kananlara yönelik komploları
yıkıcı planları sonuçlandırmak istiyorlardı.
"İnsanları'ın yolundan alı korlar."
Yalan yere söyledikleri yeminler aracılığı ile hem kendilerini hem de başkalarını'ın yolundan alı korlar: "Onların yaptıkları ne kötüdür." insanları aldatmak ve saptırmak için yalan söylemekten daha iğrenç bir davranış var mıdır?
Ayet-i kerime münafıkların yalancı şahitliklerinikandırma amaçlı asılsız yeminlerini
insanları
'ın yolundan alıkoyuşlarını ve yıkıcı faaliyetlerde bulunmalarını
iman ettikten sonra kafir oluşlarına
İslam'ı tanıdıktan sonra küfrü tercih edişlerine bağlıyor.
3- Bunun sebebionların önce iman edip sonra inkar etmeleridir. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir artık onlar hiç anlamazlar.
Şu halde onlar imanı biliyorlar ama küfre dönmeyi imana tercih ediyorlar Kavrama yeteneği bulunan güzelliklerden zevk alabilencanlılığını yitirmeyen bir kalbin imanı tanıdıktan sonra küfre dönmesi mümkün değildir.