Namaz bütünüyle zikir, teşbih, tehlîl ve duâ. olmakla beraber, onu kılmaya bizi muvaffak kılan Allah'a ne kadar duâ etsek ve onu ne kadar ansak, ne kadar tesbîh etsek yine azdır. Cenâb-ı Hakk'm hidâyet nasip ederek bizi huzuruna kabul buyurması ve günde beş vakit bizi buna davet etmesi, iltifatların en güzeli, nimetlerin en bü*yüklerinden biridir.
Sevbân (R.A.) den yapılan rivayette demiştir ki : «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz namazdan fariğ olunoa üç defa istiğfar eder ve şöyle derdi : ALLAHÜMME ENTE'S-SELÂM VE MİNKE'S-SELÂM, TEBAREKTE YA ZE'L-CELÂLÎ VE'L-İKRÂM».
lAbdullah b. Zübeyir (R.A.) dan yapılan rivayette, adı geçen her namazın arkasından selâm verince şöyle derdi : LA İLAHE ÎLLAL-LAHÜ VAHDEHÜ LA ŞERİKE LEH, LEHÜ'L-MÜLKÜ VE LEHÜ'L-HAMDÜ VE HÜVE ALÂ KÜLLİ ŞEY'İN KADÎR VELA HAVLE KUVVETE İLLA BİLLAHİ'L-ALİYYİ'L-AZİM, VELA NA'BDÜ İLLA IYYAİ-HÜ, LEHÜ'N-Nİ'METÜ VE LEHÜ'L-FAZLÜ VE LEHÜ'S-SENAÜ'S-SEİ-NAÜ'L-HASEN. LA İLAHE İLLALLAHÜ MUHLİSİNE LEHÜ'D-DÎNE VELEV KERİHE'L-KÂFÎRÛN.
Abdullah devamla dedi ki : «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz her namazın arkasında bunlarla tehlîlde bulunurdu.»
Muğire b. Şu'be (R.A.) den yapılan rivayette, Peygamber (A.Sj) Efendimizin her farz namazın arkasında şöyle dediğini haber ver*miştir : LA İLAHE İLLALLAHÜ VAHDEHÜ LA ŞERİKE LEHÜ, LE*HÜ'L-MÜLKÜ VE LEHÜ'L-HAMDÜ VE HÜVE ALA KÜLLİ ŞEY'İN KADİR ALLAHÜMME LA MANİ'A LİMA A'TAYTE VELA MU'TİYE LİMA MENE'TE VELA YENFE'Ü ZE'L-CEDDÎ MÎNKE'L-CEDD..
Abdullah b. Amr (R.A.) dan yapılan rivayette, Resûlüllah (A.S.) Efendimizin şöyle buyurduğunu haber vermiştir : «İki haslet var ki, hangi bir müslüman adam onları (zikredip) sayarsa, mutlaka Cennet'e girer. O iki haslet çok kolaydır, ama onlarla amel eden pek azdır : Her namazın arkasında on defa Allah'ı tesbîh eder, on defa tekbir eder, on defa. da hamd eder.»
Râvi devamla diyor ki : «Resûlüllah'ı (A.S.) gördüm, eliyle (on*ları sayıp parmaklarını bükerek) bağlıyordu ve (şöyle diyordu) : İş*te bu, dil ile yüz ellidir, terazide ise binbeşyüzdür.»
«Döşeğine gelip uyumak istediğinde yüz defa tesbîh, hamd ve tekbîr getirirdi ve (şöyle buyururdu) : Bu dil ile yüzdür, terazide ise, bindir.»
Sa'd b. Ebî Vakkas (R.A.) den yapılan rivayete göre, adı geçfen kendi oğullarına, öğretmenin küçük çocuklara yazmayı öğretir gibi, şu kelimeleri öğretiyordu. Şüphesiz ki Resûlüllah CA.S.) Efendimiz namazın arkasında o kelimelerle (Allah'a sığınır) teavvüz ederdi : Allahım! cimrilikten sana sığınırım, korkaklıtan sana sığınırım, öm*rün en rezil (dönemine) döndürülmekten sana sığınırını, dünya fit*nesinden sana sığınırım ve kabir azabından da sana sığınırını.»
Ümmü Seleme CR.A.) dan yapılan .rivayette, Peygamber (A.S.) ^fendimizin sabah namazım kıldığı zaman şöyle dua ettiğini haber sermiştir : «Allahım senden faydalı bir ilim, kabul olunan bir amel .sterim.»
Ebu Ümame (R.A.) den yapılan rivayette, şöyle haber vermiştir: j«Ey Allah'ın Resulü! Hangi duâ daha çok makbuldür? diye soruldu.» Resûlüllah (A.S.) «Gecenin ortasının son bölümünde ve bir de farz namazların arkasında (yapılan duâ)...» diye buyurdu.
Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır :
1- Her namazdan sonra, Abdullah b. Zübeyir'in (R.A.) riva*yet ettiği duayı okumak sünnettir.
2- Her namazın ardında Muğîre b. Şu'be'nin (R.A.) rivayet ettiği tehlîl anlamındaki duayı okumak da sünnettir.
3- Her namazın ardından on defa Sübhanellah, on defa Al-lahu Ekber, on defa da el-Hamdü lillah çekip teşbih, tekbîr ve tahmîdde bulunmak sünnettir. Aynı zamanda her teşbih, tekbir ve tah-mid on misliyle karşılık görür.
4- Akşamlayın uyumak üzere yatağa uzamldığmda yüz defa tesbîh, tekbir ve tahmîdde bulunmak müstehabdır. Bu da bire on karşılık görür.
5- Her namazdan sonra Sa'd b. Ebî Vakkas'dan (R.A.) rivayet edilen hadîste belirtilen şekilde teavvüzde bulunmak sünnettir.
6- Sabah namazından hemen sonra Ümmu Seleme'den riva*yet edilen duayı yapmak müstehabdır.
7- En çok kabule şayan olan duâ, gece yarısının son bölümün*de ve bir de farz namazlardan sonra yapılanıdır.
Böylece namazdan sonra birçok teşbih, tekbîr, tahmîd ve dualar tavsiye edilmiştir. Herkes zamanın elverdiği nisbette bunlardan bi*rini veya birkaçını yerine getirmekte muhtardır. Rirâyetlerin tama*mı dikkate alınınca, Resûlüllah (A.S.) Efendimizin her namazın ar*kasından bunların hepsini bir dizi halinde yapmadığı, ama mutlaka bir iki tanesini ihmal etmediği görülür. Dua ve teşbihlerin çokluğu
bir bahçedeki, renkleri, kokuları ve şekilleri farklı yüzlerce gül ve çiçeğe benzetilebilir. Hepsi de aynı bahçenin toprağında yer almış*tır. Bu bahçeye bakan herkes en çok hoşuna giden gül ve çiçeklerden birini veya birkaçını seçer. Biz de yüzlerce duâ ve teşbih arasından birini veya birkaçını seçebilir ve onlara devam edebiliriz. Bunda bir sakınca yoktur.
Hadislerin ışığında mezhep sahibi imamların görüş, tesbit, is*tidlal ve ihticacları :
Önce şunu belirtelim ki, müctehit imamlar namazdan sonra ya*pılacak duâ ve tesbîh üzerinde fazla durmamışlar, sadece me'sur duâ ve teşbihlerin yapılmasının müstehab olduğunu söylemişlerdir. Nitekim İmam Ahme db. Hanbel bu hususa temasla şöyle demiştir: «Selâm verdikten sonra Allah'ı anmak ve duâ etmek müstehabdır. Daha çok Resûlüllah (A.S.) Efendimizden rivayet edilenlerle zikir ve duâ etmek müstehab sayılmıştır.»
Nitekim îmanı Ahmed b. Hanbel bu hususa temasla şöyle demiştir : ve Evzaî'den rivayet edilen hadîslerle istidlal edildiğini söyler. Ayrı*ca Sa'd. b. Ebî Vakkas hadîsiyle de istidlal edildiğini nakleder.
O nedenle mezhep imamlarının görüş ve istidlallerini ayrı ayrı nakletmeyi gerek görmüyoruz.
Konuyla ilgili yorumlar, rivayetler ve tahliller :
1043 nolu Sevban (R.A.) hadîsi sahihtir. Namazın arkasından üç, defa istiğfar etmenin meşruiyetine delâlet etmektedir.
1044 nolu Abdullah hadîsi de sahihtir. Namazdan hemen sonra belirtilen zikri bir defa yapmanın meşruiyetini ifade etmektedir.
1045 nolu Muğîre hadîsi, Buharî ve Müslim'in ittifakıyla sahih*tir. Ancak Taberânî bu rivayeti şu fazlalıkla tesbit etmiştir : «YUH-Yİ VE YÜMÎTÜ VE HÜVE HAYYÜN LÂ YEMUT, Bİ-YEDÎHİ'L-HAY-RÜ VE HÜVE ALÂ KÜLLİ ŞEYİN KADİR..,
Hadîsin râvilerinin hepisi sikat (güvenilir) dirler. Buna benzer bir rivayeti Hafız Bezzar, Abdurrahman b. Avf (R.A) dan sahîh bir senetle rivayet etmiştir.
Hadîsin zahiri, namazdan sonra sözü edilen zikrin meşruiyetine e bir defa söylenmesine delâlet etmektedir. Ancak Ahmed b. Han-ıel, Nesâî ve İbn Huzeyme bunun üç defa söylenmesinin daha uy*gun olacağım belirtmişlerdir. I i Ancak şunu hatırlatmamızda fayda vardır : Hadîste belirtilen
zikir, az değişik lâfızlarla çeşitli tariklerle rivayet edilmiştir. Her*hangi birini virt edinmekte bir sakınca yoktur.
1046 nolu Abdullah b. Ömer (R.A.) hadîsi sahihtir. Ancak sözü sdilen tesbîh, tekbîr ve tahmîdin sayısıyla ilgili rivayetler muhtelif*tir :
a) Naklettiğimiz hadîste onar defa tavsiye edilmiştir. Tirmizî ve Nesâî'nin Enes (R.A.) hadîsinde, Nesâî'nin Sa'd b. Ebî Vakkas (R.A.) hadîsinde, Ahmed b. Hanbel'in Ali b. Ebî Tâlib (R.A.) hadîsinde, Ta-berâni'nin Ümmu Mâlik hadîsinde sözü edilen teşbihlerin onar defa yapılması belirtilmiştir.
b) Tirmizî ve Nesâî'nin İbn Abbas (R.A.) hadîsinde; Müslim, Tir*mizî ve Nesâî'nin Kâb b. Ücre hadîsinde; Buharî ve Müslim'in Ebû Hüreyre hadîsinde; Nesâî'nin Ebû Derdâ hadîsinde her birinden otuz beş defa söylenmesi tavsiye edilmiştir.
c) Nesâî'nin Zeyd b. Sabit (R.A.) hadîsinde, yine Nesâî'nin Ab*dullah b. Ömer hadîsinde yirmi beş defa söylenmesi tavsiye edil*miştir.
d) Hafız Bezzar'm îbn Ömer (R.A.) hadîsinde onbir defa söy*lenmesi tavsiye edilmiştir.
Ayrıca altı defa ve bir defa tavsiye edilen bazı rivayetler de mev*cuttur: Taberânî ise el-Kebir'de Ebû Zümeyl hadîsini naklederek yet*miş defa söylenmesini belirtmiştir. Ancak bu hadîsin isnadında bir cehalet vardır. Diğer yandan Nesâî'nin Ebû Hüreyre (R.A.) hadîsin*de yüz defa tavsiyesi yer almıştır Ancak bu rivayetin zayıf olduğu tesbit edilmiştir.
Günümüzde namazdan sonra teşbih, tahmîd ve tekbîrin 33'er defa söylenmesi, Buhari ve Müslim'in Ebû Hüreyre'den (R.A.) riva*yet ettikleri sahih hadîse dayanmaktadır. Ayrıca Nesâî aynı riva*yetin bir benzerini «Amelü'l-yevmi ve'lleyle» bölümünde ashabdan bir zattan naklen rivayet etmiştir.
1047 nolu Sa'd b. Ebî Vakkas (R.A.) hadîsi sahihtir. Resûlüllah'-m (A.S.) sözünü ettiğimiz altı şeyden Allah'a sığınması, onların öne*mine binaendir. Ayrıca ümmetini o altı hususta uyanık tutmaya yö*nelik bir tavsiyedir.
1048 nolu Ümmu Seleme (R.A.) hadîsini aynı zamanda İbn Ebi Şeybe tahric etmiştir. İbn Mâce ise kendi Sünen'inde Ebu Bekir b. Ebî Şeybe'den rivayet etmiştir ki, ricalinin hepsi sikat (güvenilirler) dir. Sadece Ümmu Seleme'nin azatlı kölesi pek biliinmemektedir.
1049 nolu Ebu Ümâme (R.A.) hadisini Tirmizî hasenlemiştir. Hadîs duaların daha çok, gece ortasında ve bir de farz namazların arkasında makbul olduğuna delâlet etmektedir.
Öteden beri farz namazların arkasında teşbihlerden önce Aye-tel-kürsî okunmaktadır. İlim adamları bunu belirtilen yerde okun*masını tavsiye ederlerken şu hadîsle istidlal etmişlerdir :, «Kim her farz namazın arkasında Âyete 1-kürsî'yi okursa, ölümden başka onun Cennet'e girmesine engel olacak bir şey yoktur.» Nesâî'nin Ebû Ümame (R.A.) dan rivayet ettiği bu hadîsi, îbn Hibban sahîhlemiş-tir. Taberânî aynı rivayeti şu fazlalıkla rivayet etmiştir : «Kim her farz namazın arkasında Âyete'l-kürsi ve Kul huvallahu ahad..i okursa...»
Bunların dışında namazdan sonra birçok duâ, zikir, teşbih ve teavvüzler tavsiye edilmiştir. Hepsini buraya nakletmemize hacmi*miz müsait değildir.