Bilindiği gibi, namazın birinci ve ikinci oturuşlarında teşehhüt okunur, buna et-Tahiyat da deriz. Ancak bu konuda Ashab-ı Kirâm'-dan dört, beş kadar ayrı metin rivayet edilmiştir. Onlardan biri, İbn Mes'ud'un (R.A.) naklettiği teşehhüttür. Yapılan sahih tesbitlere göre, rivayet şu lâfızlarla nakledilmiştir :
îbn Mes'ud (R.A.) den yapılan rivayette demiştir ki :
— Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bana, Kur'ân'dan nasıl bir sûre Öğretiyorduysa, öylece teşehhüdü öğretti :
ET-TEHİYYATÜ LİLLAHÎ VA'S-SALAVATU VA'T-TAYYÎBATÜ, ES-SELAMÜ ALEYKE EYYÜHEN-NEBİYYÜ VE RAHMETÜ'LLAHİ VE BEREKATUHÜ, ES-SELAMU ALEYNA VE ALÂ İBADİLLAHİ'S-SALİHİNE, EŞHEDÜ ELLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMED'EN ABDUHÜ VE RESULUHU.
Diğer bir lafızla Peygamber (A.S.) Efendimiz şöyle buyurmuş*tur :
«Sizden biri namazda oturduğu zaman şöyle desin : ET-TEHÎY-YATÜ LÎLLAHÎ... VE ALA İBADİLLAHÎ'S-SALÎHIN dediğiniz zaman, gökte ve yerde Allah'ın her sâlih kulu üzerine selâm vermiş olursu*nuz. et-Tahiyat'm sonunda ise, istediğinizi seçip isteyin.»
Ahmed b. Hanbel'in Ebü Ubeyde'den yaptığı rivayette, Abdullah (R.A.) şöyle demiştir : «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz ona teşehhüdü öğretti ve insanlara öğretmesini emretti : ET-TEHİYYATÜ......»
İmam Tirmizî, teşehhüt hakkında en sahîh hadîs İbn Mes'ud'un (R.A.) hadîsidir ki, ilim ehlinin çoğu onunla amel etmektedir, demiştir.
Rivayetlerin ışığında müctehit imamların ihticac ve istidlalleri: a) Hanefî mezhebine göre :
Üç ve dört rekâtli namazlarda birinci oturuş vaciptir. Kasden terkeden isâet işlemiş olur, yanılarak terkedene yanılma secdesi ge*rekir. Çünkü Resûlüllah (A.S.) hayatı boyunca buna devam etmiş*tir ki, onun bu devamı vücuba delâlet eder.
Birinci oturuşun farz olmadığı ise, şu rivayetten anlaşılmaktadır: «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz birinci oturuşu yapmadan üçüncü re-kâte kalktı, sübhanellah denildiği halde geri dönmedi..» Hane*fî fukahasmdan çoğu bunu dikkate alarak birinci oturuş sünnettir, demişlerdir. Bundan maksat, birinci oturuşun vücubu sünnet ile an*laşılmıştır veya vâcib derecesinde kuvvetli bir sünnettir demektir.
Namazın ikinci (son) oturuşunda Teşehhüt okumak vaciptir. İmam Şâfiîye göre, farzdır. Çünkü Resûlüllah (A.S.) Efendimiz ha*yatı boyunca buna devam etmiştir. Bu da İmam Şafiî'ye göre, onun farz olduğuna delil sayılır.
Abdullah b. Mes'ud (R.A.) den yapılan rivayette, demiştir ki : «Teşehhüt henüz farz kılınmadan önce biz namazda otururken ES-SELAMÜ ALA CİBRÎLE ve MİKİLE derdik. Peygamber (A.S.) Efen*dimiz (bir gün) bize dönerek şöyle buyurdu : ET-TEHİYYATÜ LİL-LAHİ... deyin ve böylece Teşehhüt ile bize emretti. Bu da Teşehhüd'-ün farziyetine delâlet eden bir diğer delil olarak bulunuyor.
Hanefîlerin bu husustaki delili ise, Peygamber (A.S.) Efendimiz'-in bedeviye, «başını son secdeden kaldırdığın ve teşehhüt miktarı
oturduğun zaman namazın cidden tamamlanmış olur..» Böylece na*mazın mücerret oturmakla tamam olacağı sübut bulmuş oluyor, o bakımdan Hanefüere göre, Teşehhüt okumak farz değil vaciptir. İbn Mes'ud'un Teşehhüd'ü okunur.
b) Şafiî mezhebine göre :
Az yukarıda Şafiî mezhebinin görüşünü kısa belirtmiş olduk. An*cak önemi bakımından o mezhepte kaynak sayılan kitaplardan bir iki parça nakletmemizde yarar görüyoruz.
Namazın 11. rüknü, Teşehhüt ve kuuddür. Eğer bu ikisinden son*ra selâm veriliyor, yani namaz bitiyorsa, ikisi de rükündür, selâm verilmiyorsa o takdirde sünnettirler. Bunun gibi son oturuşta Pey*gamber (A.S.) Efendimiz'e salât getirmek de farzdır. Birinci oturuş*ta ise, mezhebin en zahir kavline göre, sünnettir.
Birinci ve ikinci oturuşta okunacak Teşehhüdü İmam Şâfü, ibn Abbas'dan (R.A.) rivayet edilen şekliyle daha uygun görmüştür ki şu lafızlarla okunur:
ET-TEHİYYATÜ LİLLAHİ, SELAMÜN ALEYKE EYYÜHE'N-NE-BİYYÜ VE RAHMETÜLLAHÎ VE BERAKATÜHÜ, SELAMÜN ALEY-NA VE ALA İBADİ'LLAHİ'S-SALİHINE, EŞHEDÜ ELLA İLAHE İL*LALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN RESÜLÜLLAH
c) Hanbelî mezhebine göre :
Diğer mezheplerde olduğu gibi, namazın sonunda oturmak farz*dır. Ancak Hanbeli'lere göre, teşehhüt ve iki selâm miktarı oturmak*la bu farz gerçekleşir. Şafiî mezhebinde ise, son oturuş teşehhüt ve salâvat miktarı oturmakla gerçekleşir.
Okunan teşehhüde gelince, Hanefüere göre, vacip, Mâliküere göre, sünnet Şâfiîlere göre farzdır. Hanbeli'lere göre, bir rivayete göre vacip, bir rivayete göre sünnettir. Onlar da lafız olarak, İbn Mes'ud (R.A.) un rivayetini seçmişlerdir,
d) Malikî mezhebine göre :
Bu mezhebin görüş ve içtihadım kısmen açıkladık. İmam Mâlik, Teşehhüt eîfazmda Hz. Ömer'den (R.A.) yapılan rivayeti seçmiştir.
Farz olan selâm miktarı oturmak farzdır, teşehhüt miktarı oturmak sünnettir. Peygamber'e (A.S.) salât-ü selam getirecek kadar otur*mak menduptur. Sahih olan da budur.
Konuyla ilgili diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller :
İbn Mes'ud hadîsini aynı zamanda Hafız Bezzar da hem rivayet etmiş, hem de bu konuda en sahihidir, demiştir. Yapılan tesbitlere göre, sözü edilen hadîs, yirmi küsur tarikle ele alınıp nakledilmiştir. el-Bağavi Şerhü's-Sünnet'te bunun üzerinde durmuş ve kesin ifade*ler kullanmıştır. İmam Müslim ise, insanların daha çok îbn Mes'ud (R.A.) m rivayet ettiği teşehhüdü seçip üzerinde icma' etmesinin se*bebini, îbn Mes'ud'un (R.A.) arkadaşlarının ve kendisine tabi olan*ların bu hususta birbirine muhalefet etmediklerinde görmektedir. Diğer ashaptan rivayet edilen Teşehhütler hakkında ise, onların ar*kadaşları ve kendilerine tabi' olanların farklı görüşleri bulunduğu tesbit edildiğinden, insanların çoğu o rivayetleri seçmenıişlerdir.
Teşehhüdü, İbn Mes'ud'dan başka birçok ashab-ı kiram, Resû-lüllah'tan rivayet etmişlerdir. Onları şöyle sıralayabiliriz :
1- Câbir (R.A.)
Bunu Nesâî, İbn Mâce, Tirmizi ve Hâkim rivayet etmişlerdir. Ri*cali sikat (güvenilirler) dir.
2- Hz. Ömer (R.A.)
Hz. Ömer'in (R.A.) bu konudaki hadîsini İmam Mâlik, İmam Şa*fii, Hâkim ve Beyhakî rivayet etmişlerdir. Dârekutnî Hz. Ömer ha*dîsinin mevkuf olduğunu belirtmiş ve bu hususta farklı görüş orta*ya koyan olmamıştır, demiştir.
3- İbn Ömer (R.A.)
Onun hadîsini Ebû Dâvud, Dârekutnî ve Taberânî tahrîc etmiş*lerdir.
4- Hz. Ali (R.A.)
Onun hadîsini sadece Taberâni, isnad-i zayıf ile tahrîc etmiştir.
5- Ebû Musa (R.A.)
Onun hadîsini Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî ve Taberânî rivayet etmişlerdir.
6- Hz. Aişe (R.A.)
Onun hadîsini Hasan b. Süfyan kendi Müsned'inde tahric etmiş, Beyhakî de ona yer vermiştir. Dârekutni onun mevkuf olduğunu be*lirterek bu yönüyle ağırlık kazandığını, söylemiştir.
7- Hz. Semüre (R.A.)
Onun hadîsini Ebû Dâvud tahrîc etmişse de isnadı zayıf kabul edilmiştir.
8- İbnZübeyr (R.A.)
Onun hadîsini Taberâni tahrîc etmiştir. Ancak rivayet zincirin*de îbn Lühay'a teferrüt etmiştir.
9- Muaviye (R.A.)
Onun hadîsini Taberâni isnad-i hasen ile tahrîc etmiştir.
10- Selmân (R.A.)
Onun bu konudaki hadîsini Taberâni, Bezzar ve Ebû Nuaym ri*vayet etmişlerdir. İsnadı zayıftır.
11- Ebu Humayd (R.A.)
Onun hadîsini Taberâni tahric etmiş, Hafız Bezzar isnad-i hasen ile rivayet etmiştir. Ayrıca İbn Ebî Şeybe mevkufen rivayet etmiştir.
12- Hüseyin b. Ali (R.A.)
Onun bu konudaki rivayetini Taberâni tahric etmiştir.
13- Talha b. Ubeydullah ER.A.)
el-Hafız tahrîc etmiş ve isnadının hasen olduğunu belirtmiştir.
14- Enes (R.A.)
Yine el-Hafız onu rivayet etmiş ve isnadının sahih olduğunu söy*lemiştir.
15- Ebû Hüreyre (R.A.)
Onun hadîsini yine el-Hafız tahrîc etmiş ve ve isnadının sahih ol*duğunu belirtmiştir.
16- Ebû Saîd (R.A.)
el-Hafız onun da isnadının sahih olduğunu kaydetmiştir. Bunlardan başka Ümmü Seleme, Huzayfe ve Muttalib b. Rabi'a
ile İbn Ebî Evfâ (Allah hepsinden razı olsun) Teşehhütle ilgili riva*yetler yapmışlardır. Ancak bir kısmının isnadı üzerinde bazı şeyler söylenebilir.
Teşehhüt'te yer alan bazı kelimelerin açıklanması :
et-Tehıyyat, «tehiyye» nin çoğuludur. Selâm, Baka, Azamet. Se*lâmet ve Mülkü saltanat gibi manalara delâlet eder. Bütünüyle tâ'-zimi müşirdir.
es-Salâvat,- beş vakit namaz, bütün namazlar, Hakk'a yapılan her türlü ibâdet ve dualar demektir. Ayrıca rahmet manasına da de*lâlet eder.
Bazı ilim adamlarına göre, et-Tehiyyat, sözlü ibâdete; es-Salâvat, fiilî ibâdetlere; et-Tayyibat malî ibâdetlere işarettir.
et-Tayyibat, güzel ve uygun sözler, Allah'ı anmalar, salih amel*ler gibi manalara delâlet eder.
Teşehhütle ilgili diğer iki hadis :
îbn Abbas (R.A.) dan yapılan rivayette demiştir ki : «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bize Kur'ân'dan sûre öğrettiği gibi, Teşehhüd'ü de öğretti. Resûlüllah şöyle buyurdu : et-tahıyyatü el-mubarekâ-tü es-salavatü et-tayyibatü es-selamü aleyke eyyü-hennebiyyü ve rahmetü'llahi ve berekâtühü, es-selâ-mü aleyna ve ala ibadîllahi's-salihîne, eşhedü ella îlahe illallah ve eşhedü enne muhammeden resûlül*lah.
Tirmizi bu hadisi sahihlemiş ve içinde geçen «es-Selâm» kelime*sini «selâmün» şeklinde elif-lâmsız rivayet etmiştir, Îbn Mâce de bu-iu Müslim gibi rivayet etmiş, ancak «Resûlüllah» yerine, «abdühü 7& resulünü» lafızlarını zikretmiştir. İmam Şafiî ile İmam Ahmed 3. Hanbel de «es-Selâm» lafzını nekre, yani elif-lâmsız ve sonunda «eşhüdü» lâfzını zikretmeyip sadece «ve enne Muhammed'en..» şek*linde rivayet etmişlerdir. Nesâi de Müslim gibi rivayet etmiş, sadece «es-selâm» yerine «selâm» lafzını koymuştur.
Hz. Ömer'den (R.A.) yapılan rivayette, demiştir ki : «Namaz ancak teşehhütle yeterli olur.»
Çıkarılan Hükümler:
1- Namazın son oturuşunda Teşehhüt okumak vaciptir.
Bu, İmam Ebû Hanîfe'ye göredir. İmam Şafiî'ye göre, farzdır.
2- Namazın birinci oturuşunda Teşehhüt okumak sünnettir. Mâlikîlere göre, her iki oturuşta da Teşehhüt sünnettir.
3- Üç ayrı Teşehhüt şekli rivayet edilmiştir. En sahih, İbn Mes'ûd'un ki kabul edilmiştir, Bununla beraber gerek İbn Abbas'tan, gerekse Hz. Ömer'den (Allah ikisinden de razı olsun) rivayet edilen şekilleri okumakta bir sakınca yoktur.