Namazda kıraatin yeri belirlendiği gibi, zikir ve teşbihlerin de yeri belirlenmiştir. Tesbîh söylenecek yerlerde Kur'ân'dan bir şey*ler okumak yasaklanmıştır.
Konuyla ilgili hadîsler :
İbıı Abbas (R.A.) dan yapılan rivayette demiştir ki : «ResûlüUah (A.S.) Efendimiz (hasta ikenî perdeyi açtı, insanlar da o sırada Ebu Bekir'in (R.A.) arkasında saf bağlamış durumda idiler. Peygamberimiz (A.S.) şöyle buyurdu : Ey insanlar! peygam*berlik mübeşşiratindan bir şey kalmadı, ancak sâlih rüya kaldı ki Müslüman onu görür veya ona gösterilir. Haberiniz olsun ki, ben rükû' ve secdelerde kıraatten nıen'olundum. Rükû'a gelince, orada Rabbinıza tazimde bulunun, secdede ise, orada duâ hususunda gay*ret sarfedin, lâyıktır ki dualarınız kabul oluna..»
Hadîsin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır :
1- ResûlüUah (A.S.) Efendimiz'den sonra artık vahiy inmiye-cektir. O yoldan yapılan tebşiratlarm kapısı kapanmış oluyor.
2- Salih rüya, o tebşiratlarm ayrı bir tecelüsidir ki, müslüman onu görür veya ona gösterilir.
3- Rükû' ve secdelerde Kur'ân'dan sûre veya âyetler okumak men'edilmiştir.
4- Rükû'da Allah'a tazim edilerek SÜBHANE RABBİYE'L-ALÎM denilir.
5- Secdelerde duâ yapılmasında bir sakınca yoktur.
Hadîsin ışığında müctehit imamların görüş, tesbit, içtihat ve is*tidlalleri ;
a) Hanefüere göre:
Kıraati tamamladıktan sonra rükû'a gidilir. Sahîh olan budur.
Tekbîri ise tam eğilirken söyler. Bu ifadeden de rükû'da Kur'-ân'dan bir şeyler okumanın mekruh olduğu anlaşılıyor.
b) Şâfülere göre;
İmam Şafiî bu konuda 832 nolu İbn Abbas hadîsiyle istidlal et*miştir. O bakımdan el-Ümm'de şöyle belirtmiştir : «Bir kimsenin rü*kû' ve secdelerde Kur'ân okumasını müstehab görmüyorum; çünkü Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bunu men'etmiştir. Rükû ve secdeler jkıraatm ötesinde zikir yerleridir. Bunun gibi, teşehhüt yerinde de bir kimsenin Kur'ân okumasını müstehab görmüyorum.»
c) Hanbelüere göre :
Rükû' ve secdelerde Kur'ân okumak mekruhtur. Hanbelîler bu meselede Tirmizî'nin hasenleyip sahîhlediği Hz. Ali'nin (R.A.) şu hadîsiyle istidlal etmiştir : «Resûlüîlah (A.S.1 Efendimiz rükû' ve secdelerde Kur'ân okumamı men'etnüştir.» Ayrıca îbn Abbas'ın riva*yet ettiği hadîsi de kendilerine mesned seçmişlerdir : «Doğrusu ben rükû' ve secdede Kur'ân okumaktan men'olundum!...» Ebu Davud'un rivayet ettiği bu hadîsin tamamı şöyledir : «Şüphesiz ki ben, rükû' ve secdede Kur'ân okumaktan men'olundum. Rükû'a gelince, orada Uabbınıza ta'zimede bulunun, Secdede ise duâ etmek için gayret sar-fedin ki duanız kabul olunsun.»
d) Mâlikilere göre :
İmam Mâlik'in rükû'da duâ edilmesini mekruh saydığını, ama bunu secdede mekruh görmediğini Sahnûn kendi eserinde naklet-mistir. Bundan, kıraatin da rükû' ve secdede yapılmasının mek*ruh olduğu anlaşılıyor.
Böylece rükû' ve secdelerde Kur'ân okumanın mekruh olduğun*da müctehit imamlarm ittifakı vardır. Buna muhalefet eden olma*mıştır.
Çıkarılan Hükümler:
1- Rükû'da sadece Allah'a ta'zîm edilerek .belirtilen tesbîh söylenir. O balamdan rükû'da Kur'ân okumak veya ayakta iken baş*lanılan kıraati rükû'da tamamlamak mekruhtur.
2- Rükû'da Şâfülere göre, bazı me'sur dualar yapılabilir. Mâ-likîlere göre, bu da mekruhtur.
3- Secdede hem teşbih, hem duâ etmek müstehabdır. Sadece belirtilen tesbîhi söylemek sünnettir.