Namaz ,saygı ve edep makamıdır. Kalb temizliğine gerek oldu*ğu kadar beden, elbise ve namaz kılman yer temizliğine de o nisbet-te gerek vardır. Ayrıca Allah'ın huzurunda temiz fakat eski, yama*lı elbiseyle durmakta hiçbir sakınca olmamakla beraber, mahviyet ve tavazuu yansıtır bir tavır da söz konusudur. Yırtık, kirli elbiseyle namaz kılmak bu ölçüye aykırıdır. Avret yeri açık bir vaziyette na*maz kılmak ise, — zorlayıcı bir sebep yoksa — makbul değildir.
Ancak erkek ve kadının avret yerleri denilince nereleri kasdo-lunmaktadır, ne miktar o yerlerden açık bulunursa, namaza engel teşkil eder? Bunları cevaplıyabilmemiz için, önce ilgili hadisleri, son*ra da müctehid imamların görüş ve istidlallerini nakletmemiz ge*rekmektedir.
İlgili hadîsler:
Behz b. Hakîm'den, o da babasmdan, o da dedesinden rivayet etmiştir. Dedesi şöyle demiştir:
«Ya BasûlâHah! Avretimizden neyi Cbiraraya) getirip I»** neyi terkedecegiz?) dedim. Buyurdu ki: Zevcen ve sag ebnsah* bu Umduğu câriye dısmda avretini koru (kimseye topluluk birarada bulunursa? dedim .Buyurdu (senin) avretini görmemesine gucun yetiyor da (kendini biliyorsan), elbette ki avreüni görmesinler. Ben yine, ya bizden
miz kimsenin bulunmadığı bir yerde yalnız olursak? Buyurdu ki: O çok yüce, çok mukaddes ve mübarek Allah utanılnıaya çok daha lâyık ve haklıdır.»
Hz. Ali (R.A.)'den yapılan rivayette, Resülüllah (A.S.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu' söylemiştir: «Uyluğunu dışarı atma ve ne bir dirinin, ne de bir Ölünün uyluğuna bakma.»
Muhammed b. Cahş'den yapılan rivayette, demiştir ki: «Resû*lüllah (A.S.) Efendimiz Ma'mer'in yanından geçerken iki uyluğu açık bir vaziyette bulunuyordu. Ona şöyle buyurdu: «Ya Ma'mer! uy*luğunu-&rt; çünkü gerçekten iki uyluk avrettir.»
İbn İAbbas (R.A.)'den yapılan rivayette, Peygamber (A.S.) Efen*dimizin şöyle buyurduğunu söylemiştir: «Uyluk avrettir.»
Cerhed el-Eslemî (R.A.)'den yapılan rivayette, demiştir ki: Üze*rimde hırka bulunuyordu ve uyluğum da açılmış bulunuyordu ki, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz yanımdan geçti ve şöyle buyurdu: «Uy*luğunu ört, çünkü gerçekten uyluk avrettir.
Hadislerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Kişinin kendi karısı ve eli altında bulunan cariyesi yanın*da avret yerini açık bulundurmasında bir sakınca yoktur.
2- Başkalarının yanında avret sayılan yerleri açık bulundur*mak haramdır.
3- Kimselerin bulunmadığı yerlerde de avret yerlerini örtülü, kapalı tutmak gerekir. Çünkü Allah utanılmaya çok. daha lâyıktır...
4- Uyluk kısmı da avrettir.
5- ölü olsun, diri olsun birinin uyluğuna bakmak haramdır.
Hadislerin ışığı altında müctehid imamların görüş, tesbit, |i istidlal ve ihticaclari:
a) Hanefîlere göre:
Erkeğin namaz konusunda avret yerinin sının göbekle dizka-
pağı arasıdır. Göbeğin kendisi avret değilse de dizkapağı avrettir. Kadının namaz konusunda avret yerinin sınırı, iki elinin içi (ayası) ve iki ayağmm üst kısmı dışında vücudunun heryanı avrettir. Böy*lece kadının ayaklarının altı vs ellerinin aya dışındaki kısmı avret*tir.
b) Şâfülere göre:
Erkeğin avret yeri, göbekle diz arasıdır. Göbekle dizkapağı bi*zatihi avret değildir. Hür kadının avret yeri, iki eli ve y ü z ü dışın*da kalan bedenin heryamdır, tabii bu tarif ve sınır namaza nisbetle-dir. Ellerin içi ve dışı bileklere kadar avret değildir.
c) Hanbelîlere göre:
Namaza nisbetle erkeğin' avret yeri göbekle dizkapağı arasıdır. Göbekle dizkapağı bizatihi avret değildir. İmam Ahmed bu hususu birkaç yerde kesin bir ifadeyle açıklamıştır.
Avret yerlerini örtmekten, gizlemekten maksat, derinin rengim göstermiyecek vasıfta ve özellikte olan bir örtünmedir., O halde de*rinin rengini aksettirecek kadar ince bir elbiseyle namaz kılmak caiz değildir. Derinin rengini iyice örttükten sonra vücut hattının belli etmesi, namaza engel sayılmaz.
d) Malikîlere göre:
Namaza nisbetle erkeğin avret yeri, göbekle dizkapağı arasıdır. Göbekle dizkapağı avret değildir .Bu, erkeğin muhaffafa sayılan av*ret yeridir. Muğallaza olanı ise, ön ve arkasındaki utanç yerleridir.Kadının ise, iki eli önlü-arkalı ve yüzü dışında kalan yerleri avrettir.
Onun için îmam Mâlik şöyle demiştir: «Kadın, saçından bir kı*sım açıkta olduğu veya göğsü açık bulunduğu veya ayaklarının üst kısmı örtülü olmadığı halde veya bileğinden üst kısım (bilezik ta*kılan yer) açık bulunduğu halde namaz kılarsa, vakit çıkmadan onu iade etmesi gerekir.
Namazda sözü edilen avret yerinden bir kısım açılacak olursa,
namaz bozulur mu? Bu hususta imamların farklı görüş ve ictihadlan vardır. İmam Ebû Hanîfe'ye göre, avret sayılan bir organın dörtte biri veya daha fazlası açılır ve bir rükün miktarı devam ederse, na*maz bozulur. Bundan daha az bir kısmın açılması namazı bozmaz. İmam Ebû Yusuf ise .organın yarısı açılırsa, namaz bozulur; ondan az miktar bozmaz. İmam Muhammed ise, İmam Ebû Hanîfe'nin gö*rüşündedir.
İmam Şafiî'ye göre, avret yerinden az bir kısmın açılması bile namaza mani' teşkil eder, yani namazda avret yerlerinden az bir kıs*mın açılması sebebiyle namaz hükümsüz olur, iadesi gerekir. İmam Ahrned b. Hanbel'e göre ise, az miktarın açık olması namaza mani' değildir. Bu meselede Ahmed b. Hanbel, Hanefîlerin görüşüyle bir*leşmektedir.
Hanelilerle Hanbelîler bu meselede Ebû Davud'un Eyyub'dan, onun da Amir b. Seleme'den yaptığı rivayetle istidlal etmişlerdir. Ha*dîs şöyledir:
Amir b, Seleme diyorki: «Babam, kavmini temsilen Peygamber (A.S.) Efendimiz'e gitti. Peygamberimiz (A.S.) onlara, namaz kılın*masını öğrettikten sonra, en iyi okuyanınız size imamlık yapsın, di*ye emretmişti. Kavmimiz arasında en iyi okuyan ben bulunuyor*dum, o bakımdan beni öne geçirip imam olmamı istediler. Ben de üzerimde sarı ve fakat küçük bir hırka (ya da üstlük) bulunduğu halde öne geçip imamlık yapmaya başladım. Secdeye vardığımda bazı (avret) yerim açılıyordu. Cemaattan bir kadın, «Size imamlık yapan bu gencin avret yerini örtüveriniz» diyerek uyarıda bulundu. Onun üzerine cemaat bana Amman kumaşlarından bir entari aldı. İs*lâm'a girmem dışında hiçbir şeye bu kadar sevinmemiştim.»
Konuyla ilgili diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller:
Uyluğun avret olmadığını söyleyenler de var. Onların delili ise, Hz. Âişe (R.A.) dan yapılan şu rivayettir:
«Resûlüllah (A.S.) Efendimiz uyluğu açılmış bir vaziyette oturu*yordu. Ebûbekir (R.A.) içeri girmek için izin istedi. Peygamber (A.-S.) da o hal üzere bulunduğu halde ona izin verdi. Az sonra Ömer (R.A.) içeri girmek için izin istedi, Peygamber (A.S.) yine o hal üzere
bulunduğu halde ona da izin verdi. Az sonra Osman (R.A.) izin iste*di Peygamber (A.S.) hemen uyluğundan açık bulunan kısmı elbise*siyle örtüverdi. Onlar kalkıp gidince, dedim ki: Ya Resûlüllah! Ebû Bekir ile Ömer izin istediler, sen bulunduğun hali değiştirmeden on*lara izin verdin. Osman izin isteyince, elbisenle o kısmım örttün?» Peygamber (A.S.) benim soruma şu cevabı verdi:
,,Ya Âişe! Vallahi meleklerin kendisinden utandığı bir adamdan utan-mayayımmı?»
Uyluğun avret olmadığım söyleyenlerin ikinci delili, Hz. Enes'in (R.A.) şu rivayetidir: «Peygamber (A.S.) Efendimiz Hayber gününde (Hayber savaşının yapıldığı günde) üstündeki entariyi uyluğunun üzerinden açmış bulunuyordu; o kadar ki, ben O'nun uyluğunun be*yazlığına bakıp duruyordum.»
Hz. Âişe hadîsini Buhari talikan tahric etmiş ve kendi Sahih'inde uylukla ilgili bazı hususlara temas ettikten sonra şöyle demiştir: «Ebû Musa dedi ki: Osman içeri girince Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, iki di*zini örtüverdi.»
Müslim'in yaptığı rivayette ise Hz. Âişe (R.A.)nm şu lâfızla olayı naklettiği tesbit edilmiştir: «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz benim evim*de uylukları veya baldırları açık bir vaziyette uzanmıştı. Osman izin isteyince, Peygamber (A.S.) toparlanıp oturdu.
Bu iki rivayetle, yukarıda rivayetler arasında çelişki bulunduğu sanılırsa da, aslında böyle bir hüküm doğru değildir. Çünkü uyluğun avret olmadığıyla ilgili rivayetler arasında da tam bir uyum yoktur; Müslim'in tesbitinde baldırlar konu ediliyor ki, baldırların avret ol*madığı icmaan sabittir. Ayrıca bu hal kendi evinin içinde Resûlüllah-a (A.S.) has bir durum olabilir. Diğer bir husus da, Resûlüllah'm ha*beri olmadan uyluğunun açılmış olabileceği ihtimali de söz konusu*dur. O halde konunun başında nakledilen hadisler ihticac ve istidla*le daha uygun görülmüş ve müctehit imamların hemen hepsi onlara göre, ihticac ve istidlalde bulunmuşlardır.
296 nolu Behz hadîsini Nesâî de tahrîc etmiş, Buharı onu tali*kan rivayet ederken Tirmizî hasen, el-Hâkim sahih olduğunu söyle*mişlerdir. İbn Ebî Şeybe ise, az bir değişiklikle Yezîd b. Harun'dan, o da Behz b. Hakîm'den rivayet etmiştir. ,
297 nolu hadisi el-Hakim ve Hafız Bezzar da tahric etmişlerdir.
el-Hâkim de kendi Müstedrek'inde İsmail b. Cafer tarikıyla tahrîc etmişlerdir. îbn Hacer'e göre, ricalinin hepsi sahihtir. Sadece Ebû Kesir üzerine biraz duranlar olmuştur.
298 nolu İbni Abbas hadîsinin isnadında Ebû Yahya el-Kattat bulunuyor ki, bu zat zayıf kabul edilmiştir. Hatta ismi üzerinde bile ihtilâf edilmiş kimi Zazan'dır derken, kimi Dinar, kimi de Yezid'dir. demişlerdir.
Yahya b. Maîn, «Ebû Yahya el Kattat zayıftır» derken Ahmed b. Hanbel de ona yakın bir görüş izhar etmiştir. Birçok münker hadîs*ler rivayet ettiği söylenir.
308 nolu Hz. Aişe hadisini et-Tahavî, aynı konuyla ilgili hadîsleri naklederken Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in uzanık bir halde iken uyluğunun açılma olayının Hz. Ömer'in kızı Hz. Hafsa'nın ER.A.) evin*de cereyan ettiğini İbn Merzûh tarikiyle rivayet etmiştir.
Ayrıca İbrahim b. Merzuk tarikiyle olayın Hz. Aişe (R.A.)'nin evinde cereyan ettiğine dair bir diğer rivayeti değişik lâfızlarla riva*yet edildiğine bakılınca, «uyluk açılma olayı»nm iki defa cereyan ettiği intibaını veriyor. Oysa araştırıcılar böyle bir yorumda bulun*mamışlardır. Et-Tahavî diğer rivayetleri de naklederken olayın Hz. Aişe'den (R.AJ rivayet edildiğini gösteren iki rivayete daha yer ver*miştir ki, birini Muhammed b. Aziz, diğerini Revh b. el-Ferec tari*kiyle nakletmiştir.
et-Tahavî rivayetleri sıraladıktan sonra şöyle diyor: «İşte bu ha*dîsin aslıdır, anlatımında Resûlüllah'm uyluklarının açık bulundu*ğunu belirten bir kayıt mevcut değildir.»
Nitekim Ebû Musa (R.A.) da, aym olayla ilgili rivayetinde «Pey*gamber (A.S.) Efendimiz, Osman içeri girince dizlerini örttü...» de*miştir. Buharı bu rivayete de yer vermiştir. Müslim'in Hz. Aişe (R.A.) dan yaptığı rivayette ise olay iki değişik lâfızla nakledilmiştir: «Re-sûlüilah (A.S.) Efendimiz evimde (odamda) uylukları veya baldır*ları açık bir vaziyette uzanmış bulunuyordu...»
Rivayetlerin tamamı dikkate alınıp incelendiğinde, üç ayn ta*birin kullanıldığı görülür: Fahiz, rükbe, sak... Rasûlüllah'm her zaman ve her yerde edeb, terbiye, nezaket ve ciddiyetin en ust manasını kendinde taşıyıp uyguladığım düşünürsek, şu iki sonucu çıkarmamız çok daha uygun olur: Birincisi, uzanık bir halde iken farkına varmadan uylukları açılmış olabilir. Hz. Osman içeri girin*ce ona olan saygı ve ilgisini izhar ederken toparlanma ihtiyacını duymuş ve öylece açık bulunan uyluğunu da örtmüştür. İkincisi, uy*luğunun değil, baldır veya dizlerinin açık bulunduğu keyfiyetidir ki, bunda bir sakınca yoktur.

Çıkarılan Hükümler:


1- Erkeklerin diz kapaklanyla göbekleri arası avrettir. Na*mazda belirtilen kısımdan bir bölüm açık olduğu takdirde, namaz bâtıl (hükümsüz) olur, iadesi gerekir.
2- Yine erkeğin belirtilen avret yerini insanların bulunduğu yerlerde açık bulundurması haram ve büyük günâtır. Kimselerin bulunmadığı yerde açması mekruhtur. Çünkü Allah utanılmaya Çok daha lâyıktır.!
3- Erkeklerin uyluk kısmı da avrettir. Bunda görüş birliği vardır.
4- Diri olsun, ölü olsun hiç kimsenin uyluğuna bakılmaz, ha*ramdır.