Namaz vakitleri hakkında icmali bilgi verdikten sonra önemine binâen tafsili bigi vermeyi uygun gördük. Akşam namazı özellikle 45. dereceden itibaren bazı ülkelerde yılın bazımevsinılerinde çok kısa bir zaman parçasıyla bağlı kalır, hattâ yatsı namazım kılmaya vakit bile kalmaz. Normal yerlerde de bir saatle, rivayetlerin ihtilâ*fına göre birbuçuk, iki saat kadar bir süreyle sınırlanır. Anlaşıldığı gibi, mesele hayli karamaşıktır, İlgili hadisleri ve ilim adamlarının görüş, ictihad ve istidlallerini naklettikten sonra tam açıklığa kavuşabilir.
Seleme b. Ekva' (R.A.)'den yapılan rivayette, demiştir ki: «Doğ^ rusu ResûlüUah (A.S.) Efendimiz, akşam namazını güneş batıp hi*cap ile örtününce kılardı.»
Ukbe b. Amir (R.A.)'den yapılan rivayette, Peygamber (A.S.) Efendimizin şöyle buyurduğunu söylemiştir: «Ümmetim akşam na*mazım yıldızlar ortaya çıkıncaya kadar geciktirmediği sürece hep hayır ve fıtrat üzere olacak!"
Mervan b. Hakem'den yapılan rivayette, demiştir ki: Zeyd b. Sa*bit (R.A.) bana şöyle dedi: Sana ne oluyor da akşam namazında kı-sar-ı mufassal'ı okuyorsun? Oysa ResûlüUah (A.3.) Efendimiz'den tuveli't-tuleynî okuduğunu işittim.»
«Kısar-ı mufassal» Muhammed sûresinden Kur'ân'm sonuna ka*dar devam eden sûrelerdir, «tuvel-i tulayn» ise A'raf ve En'am sû*releridir.
Hadîslerin açık delâletinden anlaşılan hükümler:
1- Akşam namazı, güneş batıp iyice kaybolunca kılınır. Bu aynı zamanda akşam namazının ilk vakti kabul edilir.
2- Akşam namazını, yıldızlar henüz çıplak gözle görülemiye-cek bir vaktta kılmak afdaldır. Bazı alimlere göre, yıldızlar gözük*meden önce kılmak nıüstehabdır, gözüktükten sonra kılmak ise mek*ruhtur.
3- Resûlüllah (A.S.) Efendimizin akşam namazında EN'AM ve A'RAF sûrelerini okuduğu, böylece bu namazı uzun sûrelerle eda ettiği anlaşılıyor.
Hadîslerin ışığında müctehid imamların görüş ve istidlalleri:
a) Hanefilere göre:
Hemen her mevsimde ve her bölgede akşam namazını vakit gi*rince kılmak müstehabdır.
b) Şafiîlere göre:
Akşam namazının beş vakti vardır. Fazilet, ihtiyar, cevaz, özür ve zaruret. Birinci ve ikinci vakit, vaktin evvelidir, güneş iyice bat*tıktan sonra akşam namazım kılmak afdaldır. Üçüncüsü, ufukta belirenkızıllık henüz kaybolmadan akşamın sonuna doğru olan va*kittir. Namazı vaktin evvelinde kılamayıp belirtilen süreye gecikti*rerek kılanın namazı caizdir. Dördüncüsü, akşam ile yatsı namazı*nın yatsı vaktinde cem'edilip birlikte kılınma vaktidir ki, Şâfiilere göre, seferde bu kabil cem'-i te'hîr ve cem'-i takdim yapmak caiz*dir. Hanefîlere göre, sadece hacc mevsiminde Arafat'tan Müzdeli-fe'ye gidilirken akşam namazı yatsı vaktine geciktirilerek ikisi yat*sı vaktinde kılınır. Beşincisi zaruret vaktidir ki, vaktin en sonuna geciktirilip sadece farz eda edilecek kadar kalan vakittir.
Bu açıklamadan anlaşılıyor ki: Akşam namazım vaktin evvelin*de kılmak fazileti camî'dir.
c) Hanefîlere göre:
Özür durumu dışında akşam namazını vaktin evveline alıp, kıl*mak müstehabdır, bu hususta ayrı bir görüş ortaya koyan olmamış*tır. Nitekim Ashab-ı kiram ve onlardan sonra gelen ilim adamları*nın da görüş ve tavsiyeleri bu doğrultuda cereyan etmiştir.
Hanbelîler de bu mesele hakkında Cabir (R.A.), Rafi' b. Hudeyc
jıadîsleriyle istidlal etmişlerdir.
d) Mâlikîlere göre-.
İmam Mâlik bu konuda şöyle demiştir: «Akşam namazının vak-!ti, yolculuk halinde olmayıp evinde, memleketinde eyleşik olanlar Şiçin güneşin batmasıyla başlar, vaktin evvelinde kılmaları müste-jhabdır. Yolculuk halinde bulunanlara gelince, onların bir mil kadar ;mesafe katettikteıı sonra konaklayıp kılarlar, Resûlüllah (A.S.) Efen-dimiz'e Melek Cibril ikigünde namaz kıldırırken akşam namazım her iki günde de aynı vakitte, güneş battıktan hemen sonra kıldır-mıştır. İbn Ömer (R.A.) da yolculukta akşam namazını biraz gecik*tirirdi. Cibril'in, biri güneş battıktan hemen sonra, biri de kızıl*lık sakıt oluncaya (yakın) vakitte kıldırdığı da rivayet edilmiştir. Nitekim Rafı' b. Hudayc (R.A.) diyor ki: «Akşam namazını Re-
sûlüllah (A.S.) Efendimiz'le beraber kıldıktan sonra bizden birimiz (Mescid'den) ayrılıp çıktığında (atacağı) okun yerini görebiliyordu.»
Bu hadîs, akşam namazının vakit girince hemen kılınmasına, namaz kılınınca aydınlığın henüz devam ettiğine delâlet etmektedir.
Diğer rivayetler, görüşler, yorumlar ve tahliller:
Mâlikîler daha çok îbn Ebi Davud'un da rivayet ettiği Ebû Saîd el-Hudrî (R.A ile Rafi' (R.A.) hadîsleriyle istidlal etmişlerdir.
Ebû Cafer et-Tahavî de bu rivayeti almış ve delil olarak göstermiştir
61 nolu Seleme hadîsinin bir benzerini Ahmed b. Hanbel, Câ-bir'den, Taberâni, Zeyd b. Halid'den, Ahmed ve Ebû Dâvud, Enes'-den ;Tirmizî Ümmu Habibe'den; îbn Mace, Abbas b. Abdulmuttalib'-den rivayet etmiştir. Tirmizî, Abbas b. Abdülmuttalib'in hadîsinin mevkuf olduğunu tesbit etmiştir ki, en sahih olan da budur. Ihn Ebî Hatim el-îlel'de Ubey b. Ka'b'den rivayet ederek hadisin sıhhatına ağırlık kazandırmışlardır.
62 noul Ukbe hadîsini aynı zamanda Hâkim-Müstedrek'inde tah-rîc etmiştir. İbn Mâce, Hâkim ve bir de îbn Huzeyme kendi Sahîh'-inde mezkûr hadisi şu lâfızla rivayet etmişlerdir: «Ümmetim akşam namazını yıldızlar ortaya çıkıncaya kadar geciktirmediği sürece fıt*rat üzere olmaya devam edecek.»
Muhammed b. Yahya, hadîsin muzdarip olduğunu, söylemiştir. Ancak başka tariklerden de bu mana da birçok rivayet yapıldığı için, hadisle istidlalde bulunabilir.
63 nolu Mervan hadîsine gelince: Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in akşam namazında devamlı uzun sureleri okuduğu söylenemez. Çün*kü gerek- ' Buharİ ve Müslim'in gerekse diğer güvenilir muhâddisle-rin yaptıkları tesbitlere göre, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bazan Tür sûresini, bazan Saffât sûresini, bazan Hâ-mîm Duhân sûresini, bazan Sebbih İsmi sûresini, bazan Tin sûresini, bazan Muavvazateyn'i ve ba*zan da Murselât'ı okumuştur.
Zeylâi aynı anlamdaki hadîsi birkaç tarîkten rivayet etmiştir. Ebû Davud'un, «Ümmetim akşam namazını acele ettiği, yatsıyı ge*ciktirdiği sürece hep hayır üzere olacaktır!» mealindeki rivayetini garip olarak vasıflandırmış ve savaşçı olarak Mısır'a giden Ebû Ey-yûb'un Akabe b. Amîr'e şöyle dediğini nakletmiştir. Akabe, akşam namazını geciktirdikten sonra kıldı. Bunun üzerine Ebû Eyyûb ona: ;«Ya Akabe! Bu ne namazıdır?» diyerek uyarıda bulundu, Akabe, '«Meşguliyetimiz vardı» diye cevap verince, Ebû Eyyûb, «Resûlüllah .(A.S.) Efendimiz'in, «Ümmetim akşam namazını geciktirmediği sü*rece hayır üzere olacak* buyurduğunu işitmedin mi? diyerek bilgi yerdi.
Aynı hadîsi Hâkim el-Müstedrek'te rivayet ettikten sonra şöyle !demiştir: «Müslim'in şartına göre sahihtir.» İbn Ebî Hâtım, Hayat'-!tan, o da îbn Lehîa'dan, o da Yezîd b. Ebi Habîb'den, o da Eşlem Ebû îmran'dan o da Ebû Eyyub'dan şu lâfızla rivayet etmiştir: «Yıldızlar doğmadan önce akşam namazım kılmakta acele ediniz!»
Ünlü hadis âlimi Ebu Zer'â, bu kanaldan rivayet edilen hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
Böylece rivayetlerin tamamı, akşam namazım vakit girince ge*ciktirmeden kılmanın müstehab olduğuna delâlet etmektedir. Nite*kim müctehid imamlar da aynı görüştedirler.