Sizi
’a En Çok İnandıran Nedir? / İsmail KARAKIŞ
Ilim ilim bilmektir
Ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır
Kâinatın enginliklerini düşünürsek
aklımızın belli bir yere kadar uzandığını
daha ileri gidemediğini görürüz
Hergün gelip geçtiğimiz yol üzerinde
gördüğümüz
görüp farkına varmadığımız bir çok şeyler vardır
Eğer aynı yoldan tekrar geçip
sağımıza solumuza dikkatlice bakarsak
daha bir çok şeylerin yeni farkına vardığımızı hayretle görürüz Ya bir binayı veya bir bitkinin rengini yada bir agacı
bir kamera gibi beynimize kaydedememişizdir
Üç seneden uzun bir zamandır fezada 4 milyar km'ye yakın yol giden ve hala gitmekte olan bir aygıt
geride bırakıp geçtiklerini
daha ne kadar gideceğini gönderenlerin bile bilmediği bir sonsuza doğru yol almaktadır Bu yolun kaçta birini
ne kadarını aklımıza yerleştirebiliriz Daha basit bir misal düşünecek olursak
Avrupa'da yaşayan kardeşlerimiz her sene Türkiye'ye gidip geldikleri yolları ve şehirleri gereği gibi hatırlayabiliyorlar mı? Tabi bununla beraber ilim çağının kuşluk vaktinde olmamıza rağmen
akıllara durgunluk veren teknoloji gelişmesini de inkar etmiş sayılmayız Nice ilim adamları
nice filozoflar ömürlerini ilme harcadıkları halde
kendilerine verilen makamı
mevkiyi ve paraları (kendilerini ilimden uzaklaştıracağı endişesiyle) kabul etmemişlerdir
1673'lerde yaşayan Sipinoza gibiSipinoza
yer yüzünde yaşanan olaylarla
mucizelerin aslında farklı olmadıklarını iddia etmişti Mucizenin olağanüstü
peygamberlere ait bir diploma olduğunu kabul edememişti Ömrünü ilme verdiği halde
kâinâtın sırrına kadem basmadan
kendine ayrılan süre dolunca mecburi dönüş yolculuğuna çıkmış
takdir edilen an gelince ruhu cesedinden ayrılmıştı Daha niceleri
hatta "ben sizin en büyük
'ınızım" diyen firavunlar bile Günümüzde onları aratmayacak kadar düşmanlıklarında ileri giden zamanımızın Firavunlar'ı ve Ebu Cehiller'i bile Yaratılan bazı maddeleri laboratuvarlarda analiz ederek
çıplak gözle görülenlerin ötesinde
bazı incelikleri keşfetmek
bizi her şeyi anlarız gururuna götürmesin Yaratanın verdiği ince zeka ile
ancak yaratanın müsaade ettiği kadarını
çalıştığımız nisbette
gücümüz miktarı kadar anlayabiliriz
1969 yılında Ay'a ayak basmak
Mars'a uydu göndermek
haberleşmedeki hayret veren buluşlar
moleküller
protoplazma ve hücreler üzerindeki laboratuvar çalış-
maları ve gelişmeler
çağımızda küçümsenecek işler değildir Ama uzayı düşündüğümüz zaman: 5500 c derece sıcaklığı ile dünyamızın hayat kaynağı Güneş; 200 milyardan fazla yıldız taşıyan yıldız kümeleri
milyarlarca ton ağırlığında olan gök maddeleri
ucu bucağı bilinmeyen; HOUSTON uzay yetkililerinin "olsa olsa öbür aleme geçiş yoludur" dedikleri siyah delik
daha bunlar gibi milyarlarca yaratılanlar
bizi derin derin düşünmeye sevkeden
sırrına vakıf olamadığımız milyarlarca km uzaklarda kalan
Yaratan'ın gizli hazineleri
Hiç Dünya ile yumurta arasında bir benzerlik
bir yakınlık düşündünüz mü? Yumurtanın ortasında hayat taşıyan EMBRIYON
onun etrafını saran ve hayatının devamını sağlayan sarısı
onun dışında beyaz sıvı ve bütün bunları koruyan sert tabaka: yumurta kabuğu
Embriyon yumurtanın sarısını 21 gün yiyerek büyüyor Beyaz sıvı
yumurtanın akı
Embriyonu yani hayatı
her türlü tehlikeden korur Hiçbir mikrop onu aşıp hayata zarar veremez Aynı zamanda
mini mini delikleri olan sert tabaka
kabuktan aldığı oksijeni embriyona ulaştırır ve hayatın devamını sağlar Eğer yumurtayı hava alamayacak şekilde bir naylon torbaya koyarsak
onun içindeki hayatı öldürmüş oluruz
Dünya ile benzerliği; Dünya üzerinde yaşayan her canlı embriyon gibidir
Yeryüzündeki hertürlü canlılar
yiyecek ve içecekler yumurtanın sarısı gibidir Canlılar onları yerler
içerler hayatlarını devam ettirirler
Dünyamızın etrafını 80-85 km kalınlığında bir hava tabakası çepeçevre sarmıştır Ancak bu hava tabakasının 30000 metresinde
Hayatımızı devam ettirme imkanımız vardır Geri kalan kısmında hayatı devam ettirme imkanı yoktur çünkü
oralarda zehirli gazlar ve hava boşlukları mevcuttur
Atmosfer bir çok tabakalara ayrılır Yeryüzüne en yakını
TROPOSPHERE
sonra STRATOSPHERE
MESOSPHERE
IONOSPHERE gelir Bu tabakalar yeryüzünün
sıcaklık ve soğukluk derecelerini ayarlamaktadırlar Ve aynı zamanda yumurtanın kabuğu
embriyonu nasıl koruyorsa; bu hava tabakaları da
yeryüzündeki hayatı
fezadan gelecek hertürlü tehlikeden korur ve insana zararlı olacak gazların yeryüzüne kadar inmesine mani olur
Diğer gezegenlerdenkopacak bir gök cismi daha bize ulaşmadan bu tabakalar tarafından yokedilir Bunların hepsi
'ın izni ile görevlerini eksiksiz yerine getirirler Bütün bunlar kör bir tesadüf olamaz Bediuzzaman'ın şu sözünü hatırlamamak mümkün değildir: "Bir iğnenin ustasız
bir harfin katipsiz
bir koyunun çobansız olamıyacağını akıl sahibi bir insan nasıl düşünemez"
Imamı Şafi hazretlerine sormuşlar: "Sizi
'a en çok inandıran şey nedir"? O'da dut yaprağıdır demiş
Çünkü dut yaprağını ipek böceği yer ipek yapar
arı yer bal yapar
hayvanlar yer poza olarak çıkar Bundaki hikmeti düşünürsek
yaradanımıza ulaşmak hiçte zor olmayacaktır Ey insanoğlu sıra sende
sende yeryüzünde
yaratanın sana verdiği görevi tam olarak yerine getir ki
yaratılış gayene uygun olarak yaşamış olasın