“Gözlerimiz, bakışlarımız gönlün rotası istikâmetindedir. Gönül isterse göz yılana bakar, yani zehire bakar; gönül isterse göz ibret alacağı, ders alacağı şeylere bakar.
Gönül isterse göz, dünyaya (ve nefsin arzu ettiği) dünya nîmetlerine bakar; gönül dilerse göz, mânâya (nazar eder, hikmetler devşirir) ilâhî sır...lara âşinâ olur…
Gönül dilerse el parmakları ile hesap yapar, dilerse o parmaklar (mahâret kazanır) kitap ve eserler te’lif eder.Dikkat ediniz, bütün bu işleri yapan hünerli el, aslında içte bulunan gizli bir elin (yani kalbin) dilediği gibi hareket eder. O gizli el (yani tefekkür ve tahassüs merkezi olan kalp), bedenimizin şu görünen elini maşa gibi kullanarak (müsbet ve menfî) işler yaptırmaktadır.”
[Mevlana Celaleddin Rumi]