Benim Doktorum


Eğer yara derin ve geniş ise, bu yara nasıl tedavi edilecek? Hangi ilaçlar kullanılacak? Normal bir yara için kullanılan ilaç, bu yaraya hiçbir fayda vermeyecektir.

Hepimiz biliyoruz başımız ağrıyorsa, Novalgin tablet bu ağrının üstesinden gelir. Bir tane attın mı ağrısı kesilir.

Böbrek taşı sancısı çeken birisine Novalgin hiç kar etmez, çünkü ben çekmişim, ona Baralgin iğne lazım.

Ameliyat olunca da, Baralgin iğne kar etmez, narkoz ve değişik ağır iğneler gerekir.

Bu kaide böyle yürürken, birinin kalkıp ısrarla, çok derin ve geniş olan yarasını, normal bir tabletle veya normal bir merhemle tedaviye kalkışması onu o dertten kurtarmayacaktır.

Asrımıza bakınca geçmiş asırlara nazaran insanımız ağır hastadır… Yarası hem derin, hem de geniştir… Tabiri caiz ise, manen ölmüş bedenen yaşamaktadır.

Böyle bir hastayı, geçmişin kendi hastalıklarına tesirli olan ilaçları ile tedaviye kalkışmak, en azından yeterli değildir.

Maddi ilaçlar, hergün değişerek ve tesirleri artarak bir tekamül gösteriyorsa, manevi ilaçların da Allah’ın merhametiyle zamanın hastalıklarına göre değişeceği ve tesirlerinin arttırılacağını akıl kabul eder, vicdan dahi tasdik eder.

O geniş ve derin olan yaraları tedavi etmek için; Eczane-i Kur’aniye den alınan ilaçlar hakkında bakın Bediüzzaman ne diyor: “Bin tiryak hasiyetin de mücerreb ilaçlar, hadsiz edviyeler bulunmak gerektir.” (Kastamonu Lahikası)

Bu ne demektir? Yani bin defa daha güçlendirilmiş ilaçlar lazımdır.

Demek manevi hastalıkların manevi ilaçları olan Risale-i Nur’lar; bin defa daha güçlendirilmişlerdir. Onun için bir çok insan merak edip sormuşlardır: “Risale-i Nurlardaki tesir, niçin başka eserlerde görülmüyor.”

Evet yüz derece güçlü olan ilaçları kullanmak meşrudur. Fakat eğer Allah, bin defa güçlendirilmiş ilaçlar göndermiş ise, bu ilaçları kullanmak, elbette bu ilaçları veren Allah’ın da muradıdır denilebilir.

Herkes doktorunu ve ilacını anlatır ya, ben manen ölmüş iken, bu ilaçları kullanarak sağlığıma büyük ölçüde kavuştuğumu tahdis-i nimet olarak söylemeliyim. Risale-i Nur’lar tıpkı serum gibi, incitmeden, vücuduma yayılarak, manevi yaralarımı tek tek iyileştirdiğine kendim bizzat şahidim. Üstad dahi: “ Said bir meyyit hükmünde idi, onunla ihya edildi” demiyor mu?

Bu ilaçlardan beni haberdar eden, O Rahim ve Kerim Zat’a hep şükür etmişim. Bu ilaçları ve bu doktoru diğer hastalara da söylemeyi, haber vermeyi en büyük vazife olarak kendime seçmişim.

Bu doktordan bahsederken, niye falan doktordan bahsetmiyorsun diyen adama, bir şey söylemiyorum. Çünkü onun söylediği o doktoru da çok seviyorum, o doktora da büyük saygım ve muhabbetim vardır. Ama benim tercihimdir. Tercihe karışılmamalı.



Bu meseleye çok benzeyen bir başka mesele vardır. Onu da aktararak bu yazıyı tamamlamak istiyorum.

Zifiri karanlığın istilası zamanın da, bu da yine manevidir, yitmiş iki fırkanın yaydıkları karanlık için de, otuz üç ayet’ten birisi olan: “Karanlıklar için de size bir nur göndereceğim” müjdesi ile o nur olan Risale-i Nur; bizi aydınlatmış, bizim gibi asrımızı dahi tenvir etmiştir.

Bakın Hafız Ali (Rahmetullahi Aleyh) Ağabey ne güzel söylemiş: “Biner mumluk elektrik lambaları”, “Nur fabrikasının elektrik lambaları” (Barla Lahikası)

Geçmiş zamanlarda karanlık fazla koyu olmadığı için, normal elektrik lambaları gönderilirken, zifiri karanlığımıza biner mumluk elektrik lambaları gönderilmiştir.

Şimdi; insanlar; gelin evlerinize, kalblerinize, ruhlarınıza bu biner mumluk elektrik lambalarını döşeyin dediğimiz zaman, yine aynı adam, niye diğer elektrik lambalarından bahsetmiyorsunuz derse, yine birşey söylemiyorum… Çünkü onlar da elektrik lambaları… Çünkü onlar da karanlığı izale etmişlerdir.



Ama iyi niyetle çok rica ediyorum; kaç mumluk olursa olsun, bütün bu nurların Kur’an santralından geldiğini bilelim, o nurları bize ulaştıran kablolar hükmündeki o muhterem büyüklerimize sadece ve sadece muhabbet duyalım .

Birbirimizin tercihlerine ise asla karışmayalım.

Köşe Yazısı - Benim Doktorum - VanAsyaNur