2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Kardeşinin sevinciyle sevinmek

    Share
  1. #1
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Kardeşinin sevinciyle sevinmek

    Mümin, kardeşinin derdinden ve üzüntüsünden üzüntü duymalı, sevinciyle sevinmelidir. Kendi sıkıntılarını aşmak için nasıl çaba sarf ediyorsa, kardeşinin derdine derman bulmak için de öyle gayret göstermelidir. Aksi halde gerçek bir kardeşlikten nasıl söz edilebilir?

    Kâmil bir mümin kendisi için sevdiği ve istediği şeyleri diğer insanlar için de istemelidir. İnsanın dünya ve ahiret saadeti, ruhunun kemalatı için gerekli ne kadar haslet varsa bunları kendisi için sevip istediği gibi diğer mümin kardeşleri için de sevmeli; kendisi için nefret ettiklerinden mümin kardeşi için de nefret etmelidir.

    Muhammed b. Vasi (r.a), kendisine ait bir eşeği satmak için pazara götürmüş, bu sırada adamın biri yanına gelerek “Bu eşek benim için uygun mu?” diye sormuş. O da “Eğer uygun olmasaydı satmazdım” diye cevap vermiş. Bu sözüyle o, kendisi için razı olmadığı şeye kardeşi için de razı olmadığını ortaya koyarak hepimizin önünde güzel bir örnek olmuştu.

    Kardeşinin sevinciyle sevinip, kederiyle üzülmek

    Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Müslümanlar birbirlerine karşı sevgi, şefkat ve merhamette tek bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu rahatsız olunca bütün vücut rahatsız olur.” Evet, mümin kardeşinin derdinden ve üzüntüsünden üzüntü duymalı, sevinciyle sevinmelidir. Kendi sıkıntılarını aşmak için nasıl çaba sarf ediyorsa, kardeşinin derdine derman bulmak için de öyle gayret göstermelidir. Aksi halde gerçek bir kardeşlikten nasıl söz edilebilir?

    Kalbinde hile, haset, aldatma gibi kötülükler bulunan kimse başkasının kendisinden üstün olmasını veya aynı seviyede bulunmasını istemez. Bu da iman zafiyetine sebep olur. Ancak hayırda yarışmak güzeldir. Bir Müslümanın iyilik, güzellik ve fazilet yarışında herkesten ileride olmayı istemesi gerekir. Bu durumda dikkat edilecek husus, tevazuyu elden bırakmamaktır. Tevazu; küçük bir çocuk bile olsa, kimden gelirse gelsin, hakkı kabul etmektir. Bir kişi, büyük veya küçük, ister sevdiği, isterse sevmediği kişi olsun hak kim tarafından ifade ediliyorsa edilsin bunu kabulleniyorsa o kimse tevazu sahibidir. Lakin büyüklük taslayarak hakkı kabullenmekten yüz çeviriyorsa o kişi kibirlidir.

    Kalbinde hak aşkı olan Allah dostları yaratılmışlara muhabbetle bakarlar. Allah’a isyan eden kimselere dahi acırlar, ama onların yaptıkları kötü fiillere buğzederler. İşledikleri kötülüklerden dolayı cehennemde azap çekecekleri için onlar adına üzülürler. Başka birinde güzel bir meziyet gördükleri vakit o güzelliği kendileri için de temenni ederler.

    Dünyalıkta değil fazilette yarışmak

    Rasulullah (s.a.v) bir hadis-i şerifte şöyle buyurur: “Ancak şu iki kimseye gıpta edilebilir: Birincisi, Allah’ın kendisine mal verdiği ve o malı gece gündüz Allah yolunda sarf eden kimse. İkincisi, Allah’ın kendisine Kur’an ilmini verdiği ve gece gündüz onu okuyan (onunla amel eden) kişi.” Ancak başkasının dünyaya ait bir üstünlüğünü görüp, bu durumu kendisi için temenni etmekte hayır olmadığı gibi, başkalarının makam, mevki, ev, araba gibi dünyalık nimetlerini haset etmek son derece yanlış olup, bu durum iman zafiyetine sebep olur.

    Dinen istenmesi yasaklanan temennilerde bulunmak da doğru olmaz. Kadınların erkek olmayı istemesi veyahut erkeklere has cihat, miras, şahitlik gibi konularda erkekler gibi olmayı temenni etmeleri yasaklanmıştır.

    Din kardeşini kendinden üstün görmek

    Mümin daima kendini yüksek derecelerin gerisinde görerek oralara ulaşmaya çalışır. Bir kardeşi fazilet yönünden kendisini geçtiğinde, onun derecesine ulaşmak için gayret gösterir ve nefsinin kusurundan dolayı geride kaldığı için üzüntü duyar. Kendi nefsinin bulunduğu duruma rıza göstermeyen kişi, Müslümanlara karşı eğer samimi ise onların kendisi gibi olmasını nasıl isteyebilir? Tam tersine bütün Müslümanların kendinden daha hayırlı bir durumda olmasını ister, tıpkı kendi nefsinin bulunduğu halden daha hayırlı olmasını istediği gibi.

    Bir müminin insanlara karşı kin, nefret, haset gibi duygulardan kalbini temizlemesi ve kendisi için sevdiğini kardeşleri için de sevmesi gibi tutumları, kemalat seviyesine ulaşması anlamına da gelir. Bu seviyeye tek başına ulaşmak kolay değildir. Ancak o yolda hizmet eden hak dostu mürşid-i kâmillerin tedavisine girerek, peşlerinden yürümekle mümkün olur. Zira diğer insanlarla olan ilişkilerimizin niteliği de esasında nefsimizin ne kadar terbiye olunduğuna, ahlâkımızın ne derece güzelleştiğine bağlıdır.



    (Semerkand Aile Dergisi, M. Saki EROL)

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.888, Level: 63
    Points: 8.888, Level: 63
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 162
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 162
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mehasin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Mesajlar
    1.152
    Points
    8.888
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Cevap: Kardeşinin sevinciyle sevinmek

    Allah razı olsun çok anlamlı paylaşımdı müslüman olmanın tam gereği...
    ALLAH'I TANIYAN İTAAT EDEN, ZİNDANDA DAHİ OLSA BAHTİYARDIR.ONU UNUTAN SARAYLARDA DA OLSA ZİNDANDADIR, BEDBAHTTIR....

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02.07.09, 22:26
  2. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.06.09, 05:42
  3. Sevinmek lazımken niçin ağlarsın?
    By SiLa in forum Menkibeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 31.10.08, 18:48
  4. Müslüman Kardeşinin Artığını Yemek
    By Konyevi Nisa in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.08.08, 14:47
  5. Sevinmek lazımken niçin ağlarsın?
    By SiLa in forum Hz.Ebu Bekir Sıddık
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.07.08, 13:31

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •