126-.......Bize Mûsâ ibn Ukbe tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ab*dullah'ın oğlu Sâlim'in yolda bir takım mekânlar araştırır, oralarda namaz kılar olduğunu gördüm. Ve yine Salim, babası Abdullah ibn Umer'in de bu mekânlarda namaz kılmayı i'tiyâd ettiğini gördüğünü ve Abdullah ibn Umer'in de Peygamber'i bu mekânlarda namaz kı*larken görmüş olduğunu tahdîs ederdi.
(Mûsâ ibn Ukbe tekrar şöyle dediVe bana Nâfi', İbn Umer'-den, onun bu mekânlarda namaz kılar olduğunu tahdîs etti. Ben Sa*lim'e bu mekânları sordum, Salim, biri hâriç, bu mekânların hepsinde
Nâfi'e uygun cevâb verdi. Nâfi' ile Salim sâdece Şerefu'r-Ravhâ'daki mescid hakkında ihtilâf ettiler.
127-.......Bize Mûsâibn Ukbetahdîs etti. Ona da Abdullah ibn Umer (R) şöyle haber vermiştir: Rasûlullah (S) umreye gittiği zaman*larda ve Veda Hacci'na çıktığı vakitte Zu'1-Huleyfe'de , (evvelce) Zu'I-Huleyfe'deki mescidin yerinde bulunan bir mugaylân ağacı al*tında (bineğinden inip) konaklardı. (Keza) güzergâhı o yola uğrayan bir gazadan, ya haccdan ya umreden döndüğünde Batn Vâdî'den -ki Vâdî'l-Akîk'tir iner. Batn Vâdî'nin üstüne çıkınca da vâdînin ağ*zında ve doğu cihetindeki bathâya (yânı kumsal yere) konar, gecenin sonunda oracıkta sabah oluncaya kadar mola verirdi. (Gece istira-hatgâhı işte orası olup) ne taş mescidin yanında, ne de üzerinde (öte*ki) mescid binası olan kaya tepe idi. -(Abdullah ibn Umer'den rivayet eden râvî der kiOrada Abdullah ibn Umer'in namaz kıldığı yerde, içinde (müteaddid) kum yığınları olan bir halîc (yânı derin bir vâdî girintisi) vardı ki, Rasûlullah orada namaz kılarmış. Seyller bathâda(ki kumları getire getire) hailedeki kum yığınlarını düzleyip, Abdullah ibn Umer'in namaz kıldığı o yeri belirsiz etti.
Yine râvî der ki: Abdullah ibn Umer, Peygamber'in Şerefu'r-Ravhâ'daki mescidin berisine tesadüf eden küçük mescidin yanında namaz kıldığını söylerdi. Peygamber'in namaz kıldığı yeri Abdullah bilir ve: Tâ orada, mescidde namaza durduğun vakit sağına düşer, derdi. Bahsettiği o mescid de, Mekke'ye doğru gittiğin vakit sağ ta*rafına gelir. Onunla büyük mescidin arası bir taş atımı, yâhud ona yakın bir mesafedir.
Yine Abdullah, Munsarafu'r-Ravhâ'nın yanındaki ırka (yâ-nî tepeciğe) doğru namaz kılardı. Bu tepeciğin son tarafı, Mekke cihetine gittiğin vakit Munsaraf İle kendi arasındaki mescidin yakı*nında caddenin kenarına varır. Oracıkta bir mescid bina edilmiş ise de, Abdullah ibn Umer o mescidde namaz kılmazdı. Onu ya solun*da, ya ardında bırakarak mescidin kıble cihetinde ırkın kendisine yö*nelerek namaz kılardı. Abdullah, Ravhâ'dan zevalden sonra çıktığında öğle namazını oraya gelinceye kadar kılmayıp, orada kılar; Mekke'*den döndüğünde de oraya sabahtan bir saat evvel, yâhud seherin so*nunda yolu düşerse, orada tâ sabah namazını kılıncaya kadar geceleyip mola verirdi.
Yine Abdullah, râvîye şöyle tahdîs etti: Peygamber Ruveyseyezı varmadan caddenin sağında ve altına gelen cihetinde Ruveyse menzilhânesinin iki millik azıcık berisinde bir tepeciğe kadar geniş ve düz bir yerde (bitmiş olan) koca bir ağacın altına konardı. Bu ağacın yukarısı kırılmış, içi uyulmuştur. Özdeki sakı hâlâ durur. Dibinde bir*çok kum yığınları vardır.
Yine Abdullah şöyle tahdîs etti: Giderken Arec'in arkasına dü*şen yokuşça bir seyl yatağının kenarında, caddenin sağında ve yolu gösteren kayaların (yâhud ağaçların) yanında ve o kayaların (yâhud ağaçların) arasında Peygamber genişçe bir tepeye doğru namaz kıl*dı. Namazgahın yanıbaşında iki üç kabir mevcûddur ki, üstlerinde taş yığınları vardır. Abdullah öğle vakti güneşin zevalden sonra Arec'den kalkıp öğle namazını işte o namazgahta kılardı.
Yine Abdullah tahdîs etti ki: Rasûlullah caddenin solunda ve Herşâ dağının ilerisindeki inişte bulunan büyük ağaçların yanında ko*nak ederdi. Bu iniş Herşâ dağının kenarına bitişiktir. Cadde ile arasında bir ok atımı mesafe vardır. Abdullah işte bu ağaçların en uzun ve yola en yakın olanına doğru namaz kılardı.
Yine Abdullah ibn Umer tahdîs etti ki: Peygamber Merru'z-Zuhrân'a Medîne cihetinde en yakın olan yerdeki inişte konak ederdi. Safrâvât'tan aşağıya inerken yokuşun dibindeki genişlik*te ve Mekke'ye gidene göre caddenin sol tarafına Rasûlullah'ın ko*nak yeri ile cadde arasında bir taş atımından ziyâde mesafe yoktu.
Yine Abdullah ibn Umer şöyle tahdîs etti: Peygamber, Zû Tuvâ'da konaklayıp, sabah oluncaya kadar orada geceler ve Mekke'ye gireceği sırada sabah namazını kılıp öyle girerdi. Rasûlullah'ın oradaki musallası kayadan bir tepe üstündedir. Orada bina olunan mescidde değildir. Lâkin biraz aşağıda taştan kocaman bir tepe üze*rindedir.
Yine Abdullah şöyle tahdîs etti: Peygamber (namaz kılarken) ken*disi ile Ka'be cihetine gelen yüksek dağ arasındaki iki tepeyi karşısı*na alırdı. -(Râvî der ki: Abdullah ibn Umer o iki tepeyi karşısına almakla) o mahalde bina olunan mescidi, taş tepenin kenarındaki mes*cidin sol tarafına almış olurdu. Peygamber'in namazgahı (taş tepe kenarındaki) bu mescidin alt başında, kara taş üstündedir. Taş tepe kenarındaki mescidden on arşın yâhud ona yakın ayrılıp, seninle Ka'be arasına düşen dağın o iki tepesini karşına alarak namaz kılarsın.