62- (1577) Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve Alî b. Hucr rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize İsmail yâni İbni Ca'fer, Humeyd'den rivayet etti. (Demiş ki) : Enes b. Mâlik'e hac camın kazancı soruldu da şunları söyledi:
Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Seîlem) kan aldırdı. Ondan Ebû Taybe kan aldı. Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Selle m) ona iki Ölçek zahire veril*mesini emir buyurdu. Sahipleri ile de konuştu; onlar da haracının bir kısmını indirdiler. Ve Resû\ül\aıh(SallaHahii Aleyhi ve Sellem):
«(Kan hareketinden dolayı) Kendisiyle en iyi tedavi gördüğünüz şey hacâmettir; yahut : Hacâmet sizin en İyi rlâçlarınızdandır.» buyurdular.

63- (...) Bize İbni Ebî Ömer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mervân yâni Fezârî, Hıuneyd'den naklen rivayet etti. (Demiş ki) : Enes'e Hac-câmın kazancı soruldu... ve yukarıki hadîsin mislini nakletmiş. Yalnız o: «Kendisiyle en iyi tedavi gördüğünüz şey hacâmet ve hind buhurudur. Hem çocuklarınıza (boğazlarını) sıkmak suretiyle işkence etmeyin!» şek*linde söylemiştir.

64- (...) Bize Ahmed b. Ha sen b. Hırâş rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şebâbe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Humeyd'den rivayet etti. Humeyd şöyle demiş:
Enes'i şunu söylerken işittim :
«Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) faizim haccâm bir (âzâdlı) kö*lemizi çağırdı da kan aldırdı; ve kendisine bir ölçek yahut bir veya iki müdd [9] (zahire) verilmesini emir buyurdu. Hem onun hakkında ko*nuştu. Bu sebeple kölenin vergisi hafifletildi.

65- (1202) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Affân b. Müslim rivayet etti. H.
Bize tshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mahzûmî haber verdi. Her iki râvi Vüheyb'den rivayet etmişlerdir. (Vüheyb demiş ki Bize Tâvûs, babasından, o da İbni Abbâs'dan naklen rivayet etti ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)kan aldırmış; haccâma da ücretini ver*miş ve burnuna ilâç çekmiştir.

66- (...) Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Lâfız Abd'indir. (Dediler ki) : Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dedi ki) : Bize Ma'mer, Âsım'dan, o da Şa'bî'den, o da İbni Abbâs'dan naklen haber verdi. İbni Abbâs şöyle demiş:
«Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) den Benî Beyaza kabilesinin (âzâdlı) bir kölesi kan aldı. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun ücretini verdi. Efendisi ile de konuştu. Bunun üzerine efendisi onun ver*gisini hafifletti. Eğer (haccâm ücreti) haram olsaydı Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona ücret vermezdi.»
Bu hadîsleri Buhâri «Büyü'», «İcâre» ve «Tıbb» bahislerinde tahrîc etmiştir. Bu bâbda Tahâvî ile Ebû Ya'lâ, Hz. Câbir'den, Tahâvî, Hz. Ali 'den hadîsler rivayet etmişlerdir.
Hıcâmet: Kan aldırmak demektir. Hıcâmet ücreti hakkında ulemâ*nın ihtilaf1 ettiklerini «Kâhinin ücreti...» babında görmüştük. Bu hadîsler kan aldırmanın mubah ve en iyi tedâvî çarelerinden biri olduğunu bil*dirmektedir. Gerçi Tahâvî 'nin Müzenî'den rivayet ettiği bir hadîste:
«Muhaysa, Peygamber (SallallahüAleyhi'veSellem)'e kan alıcının ka*zancının helâl olup olmadığını sordu da, ondan yemesini yasak etti. Son*ra tekrar sordu; yine yasak etti. Sonra tekrar sordu; yine yasak etti. Sa'd müracaatında devam edince nihayet: Onu su taşıdığın deveye alaf pa*rası yap yahut kölelerine yedir.» buyurdular, deniliyor
Bu hadîs yek nazarda hıcâmet ücreti helâl değilmiş zannım veriyor*sa da Tahâvî 'nin beyanına göre hakikatte onun helâl olduğuna de-lîldir. Çünkü bir kimsenin kendine helâl olmayan bir şeyi kölesine ve hayvanına yedirmesi de helâl değildir. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) köleler hakkında:
«Onlara kendi yediğinizden yedirin!» buyurmuştur. Hz. Muhay-yısa 'ya hıcâmet parasını hayvan ve kölelerine sarfetmesini mubah kı*lınca bu husustaki yasağı neshettiği anlaşılmış; bu suretle hıcâmetten kazanılan paranın hem kendine hem de başkalarına helâl olduğu sübutbulmuştur. Tahâvî: «İmam Âzam'la İmam Ebû Yû*suf ve Muhammed'in kavilleri de budur.» diyor.
Resûlüllah(Saltallahü Aleyhi veSetlem) 'den. kan alan zât Benî Beyaza kabilesinden Muhaysa b. Mes'ûd'un âzâdlı kölesi Ebû Taybe'dir. İsmi ekser-i ulemâya göre Nâfidir. Dînâr ve Meysere olduğunu söyleyenler de vardır. 143 sene yaşadığı rivayet edilir. Hadîste cemi' sîgasiyle : «Sahipleriyle de konuştu...» denilmesi ya birkaç kişinin müşterek malı olmasından yahut mecâzendir. Nitekim: «Bu adamı filân oğullan vurdurdular.» denir; halbuki vuran içlerinden bir kişidir. Peygamber (Sallalİohü A leyhi ve Sellem) 'den Benî Beyâza âzâdhsı Ebû Hind Sinan veya Sâ1im'in de kan al*dığı rivayet olunur.
Harâc: Köle sahibinin kölesini her gün ödemeye mecbur tuttuğu ver*gidir. Buna muhârece de derler. Köleyi başkalarına ücretle çalışmak ve her gün yahut her hafta kazancının muayyen bir miktarını sahibine ver*mek, geri kalanı kendinin olmak şartiyle serbest bırakmaktır. Darîbe ve ecr dahî harâc mânâlarına gelir.
«Hem çocuklarınıza (boğazlarını) sıkmak suretiyle işkence etmeyin!»
cümlesinden murâd : Boğazları ağıran çocukları, gırtlaklarını sıkmakla değil, Hind buhuru denilen nebatla tedâvî edin, demektir. Bu tedâ-vînin şekli: Hastayı sırt üstü yatırarak burnuna ilâcı akıtmaktır. Hasta*lık aksırıkla çıkar.
Aynî 'nin beyanına göre burada hıtâb, Hicaz1ı1ar'la sair sıcak memleket in sanlarına dır. Çünkü o yerlerde yaşayanların kanlan sıvı olduğundan vücuttan çıkan harareti emmek için bedenin dışına mey-ledermiş. Aynî şöyle diyor : «Bundan da hitabın ihtiyarlara değil, gençlere olduğu mânâsı çıkar. Zîra ihtiyarların bedenlerinde hararet az*dır. Taberî, İbni Şîrîn'in: Bir adam kırk yaşına vardı mı artık kan aldırmaz; dediğim sahîh senetle rivayet etmiştir. Bâzıları bu sözü ihtiyacı olmayanlara hamletmiş, bir takımları da doktorların bunun aksini iddia ettiklerini söylemişlerdir.

Bu Hadislerden Çıkarılan Hükümler:


1- Kan aldırmak ve bunun için ücret vermek caizdir. Bu bâbtaki nehî bazılarına, göre mensûhtur. Bir takımları nehyin kerâhet-i tenzîhiy-ye ifâde ettiğini söylemişlerdir.
2- Kölenin günlük veya aylık olmak üzere muayyen bir vergi karşılığmda serbest çalışmasına müsaade etmek ve bu vergiyi icâbında ha*fifletmek caizdir.
3- San'at sahibi bir köleye sahibinin izni olmaksızın icrây-i san'at ettirilebilir.