Tehıyyât - ettehıyyâtü duâsı




Tehiyyât ;
Selâm, azamet ve mülk sahibi olmada baki olma, her türlü afet ve noksanlıklardan beri olmak demektir.

Tahiyyât kelimesi Kur'an'da altı âyette geçmektedir.

Namazda okunan teşehhüd'e de, tahiyyât denir. Okunuşu şöyledir: "Et-tahiyyatu lillahi ve's-salâvatu ve't-tayyibâtu es-selâmu aleyke eyyuhen-nebiyyu ve rahmetullahi ve berekâtuhu es-selâmu aleyna ve alâ ıbâdi'llahi's-salihin. Eşhedu en lâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve resuluh".

Manası ise, şöyledir:
"Bütün dualar, senâlar, malî ve bedenî ibâdetler, mülk, azamet Allah'a mahsustur. Ey Peygamber! Selâm sana. Allah'ın rahmet ve bereketi senin üzerine olsun. Selâm ve esenlik bize ve Allah'ın salih kullarının üzerine olsun. Ben şehâdet ederim ki, Allah'tan başka bir ilâh yoktur. Muhammed O'nun kulu ve resuludür."

Ashab-ı kirâm namazda oturdukları vakit, "Esselâmu Alallâh" yani selam Allah'a, "Esselâmu ala fulân" yani filana selâm diyorlardı. Hz. Muhammed (s.a.s) bu durumu öğrenince, ashâbın bu hareketini tashih ederek, namazdaki oturuşlarında, "ettahiyyât"ı okumalarını öğretti. Çünkü selâm her tür afet, kusur ve ayıptan uzak olma manasınadır. Bu nimetlerin sahibi Yüce Allah'tır. Şu halde ashab-ı kirâm "Selâm Allah'a" demekle, Allah'ın verdiği bu ihsanı O'na iâde etmiş sayılıyorlardı
(Müslim, Salat, 16).

Bu tahiyyât, Hz. Muhammed (s.a.s)'in Mirac gecesinde Yüce Allah ile yaptığı selâmlaşmasıdır. Allah ile onun arasındaki mesâfe, iki yay kadar yahut daha az kalınca , Allah'a selâmlarını şöyle arzetti:
(en-Necm, 53/9)

"Bütün dualar, senâlar, malî ve bedenî ibâdetler, mülk, azamet Allah'a mahsustur."

Yüce Allah şöyle mukâbele etti:

"Ey Peygamber! Selâm sana. Allah'ın rahmet ve bereketi senin üzerine olsun" Hz. Muhammed (s.a.s) şöylece yeniden söz aldı:

"Selâm ve esenlik bize ve Allah'ın salih kullarının üzerine olsun."

(Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, İstanbul 1972, 1, 106),

Yukarıda yazılan tahiyyât, Hanefî mezhebine göre okunan şeklidir. Diğer mezhep âlimlerinin çoğu da, tahiyyâtın bu şeklini benimsemişlerdir.

Bu, İbn Mes'ud'un Hz. Muhammed (s.a.s)'den naklettiği tahiyyâttır.

Şâfiî mezhebine göre okunan tahiyyât bundan biraz farklıdır. İbn Abbas tarafından nakledilmiştir.

Aslında âlimler tarafından nakledilen daha farklı tahiyyât şekilleri de vardır.
Bütün bu rivâyetlere dayanan tahiyyâtlar okunabilir. Hepsinin câiz olduğu hususunda âlimlerin ittifakı vardır. İhtilafları, hangisinin daha faziletli olduğu hakkındadır

(Nevevî, Müslim Şerhi, 1924, IV, 115; es-Seyyid Sabık, Fıkhu'sSünne, Beyrut, (t.y)., 139 vd).

Tahiyyât iki, üç ve dört rekat olarak kılınan bütün namazların sonunda okunduğu gibi iki rekattan fazla olan üç ve dört rekatlı namazlarda, ikinci rekatın sonunda da okunur. Son oturuşlarda tahiyyât'ı okuyacak kadar oturmak farzdır. Ancak tahiyyâtı okumak farz değildir. Son oturuşta da, ikinci rekatın sonunda da tahiyyâtı okumak vaciptir. Okunmadığı takdirde, namazı iâde etmek gerekmez. Namazın sonunda sehiv secdesi yapılır .

İmâm, imâma uyan cemâat ve yalnız başına namazı kılan kişi, tahiyyâtı okur. Tahiyyât hiç bir yerde sesli okunmaz, daima sessiz okunur.

(Ahmed b. Muhammed b. İsmail et-Tahtâvî, Haşiye ala-Merâki'l-Felâh Şerhi Nur'il-İzâh, Mısır 1970, s. 202 vd.)







not: tehıyyat ile ilgili tafsilatlı açıklama isteyen olursa yardımcı olabilirim .

tehıyyat , âyet-i kerîme değildir , peygamber ef.den ; onun çok yakınında olan sahabelerden , çok titizlikle nakledilmiştir . namazda birçok yerde dualar okunur , hepsi de rasulullah'dan rivayet olunmuştur . âyet sadece kıyamda farzdır .