Selamun Aleyküm
Muhterem Abdullah Yıldız'ın bir namaz yazısı...
RASULULLAH (S.A.V.) GİBİ NAMAZ KILMAK...
Rasûlallah’ın (s.a.v.) dünyayı teşrifleri vesilesiyleönceki hafta bir yazı kaleme almış ve “Peygamberimizi klasik ve basmakalıp övgüler
hamasî şiirler
naatlar vs. ile anmanın ötesinde O’nu “
’ın kulu ve rasûlü Muhammed”(s.a.v) olarak doğru anlamak ve her alanda model edinmek zorundayız.” demiştik. Bugün ise
“Kutlu Doğum Haftası” vesilesiyle Rasûlallah’ın örnek namazı üzerine yazmaya çalışacağız.
İslâm’a girmenin ilk şartı Tevhîd yani “’tan başka ilâh olmadığına
Muhammed’in de O’nun rasûlü olduğuna” iman etmektir. Bu ilk şartın ardından ise namaz emri gelir. Önce Tevhid
sonra Namaz.
“İman eden kullarıma söylenamazı dosdoğru kılsınlar.” (İbrahim/31)
Namazın vakitli olarak(4/103)devamlı ve huşû içinde kılınması(23/2
9) emredilir. Namazın kaç rekat
nasıl kılınacağı
kıyam
rükû
secde ve kadenin nasıl yapılacağı ve nelerin okunacağı ise Hz.Rasûl(s.a.v)’den öğrenilir. O
“Beni namaz kılarken gördüğünüz gibi namaz kılınız!” buyurmuştur. (Buhari
Ezan
18/60)
Peygamberimiz (s.a.v)Kur’ân’ın işaret ettiği 5 vakitte ve bildiğimiz rekatlar sayısınca namazı huşû içinde
cemaatle kılar
bir sonraki namazı özlemle beklerdi. Nihayet vakit geldiğinde Hz. Bilâl’e (r.a) “Erihnâ yâ Bilâl: Bizi rahatlat ey Bilâl” derdi. Namazla bu dünyadan kopar
bir başka âleme geçerdi.
Namazda Fatiha’yı ve diğer Kur’ân âyetlerini/sûrelerini![]()
’ın emrettiği gibi(73/4)
tane tane
düşüne düşüne ve yavaş yavaş okurdu. Onun tertîl üzere okuduğu bir kısa sûre
daha uzun bir sûre okuyanınkinden daha fazla sürerdi. Her ayetin sonunda bir miktar durur
onu sonraki ayete eklemezdi.
Namazda ta’dîl-i erkana çok önem veren Rasûlüllah(s.a.v) bir gün mescitte ikenbir adam mescide girdi ve namaz kıldı. Sonra gelip Peygamberimize selam verdi. Nebi(s.a.v) selamını aldıktan sonra ona
“Dön de namazını (yeni baştan) kıl; çünkü sen namaz kılmış olmadın!” buyurdu. O da dönüp (evvelce) kıldığı gibi namazı (tekrar) kıldı. Sonra gelip Nebiyy-i Ekrem’e selam verdi. Yine
“Dön de namazını (yeniden) kıl; çünkü sen namaz kılmış olmadın!” buyurdu. Bu üç kez oldu. (Nihayet) o kimse
“Seni hak ile gönderen
’a yemin olsun ki
bunun başka türlüsünü bilmiyorum. Bana doğrusunu öğret!” dedi. Bunun üzerine Nebi(s.a.v) şöyle buyurdu: “Namaza durduğunda
önce tekbir al. Sonra Kur’ân’dan kolayına geleni oku! Sonra rükû‘a var
eklemlerin yerli yerinde (mutmain) oluncaya kadar dur! Sonra başını kaldır
ayakta büsbütün doğruluncaya kadar dur! Sonra secdeye var
mutmain oluncaya kadar kal! Sonra başını kaldır
mutmain oluncaya kadar otur! Bunu namazının bütününde böyle yap!” (Tecrid-i Sarih Tercemesi
h.no:423)
Namazdaki her hareketin mutmain olarak yapılmasıo esnada yapılan dua ve zikirlerin anlamını düşünerek huşû duymak bakımından çok elzemdir. Acele ile
daha rükû‘a tam varmadan doğrulmak
tam doğrulmadan secdeye gitmek ve hemen secdeden kalkmak
daha oturmadan tekrar secdeye gitmek… bütün bunlar
namazın şeklî unsurlarını eksik bıraktığı gibi
namazın manasını ve ruhunu da zedeler. Bu yüzden Rasûlüllah(s.a.v)
namazda horozun gagalaması gibi gagalamayı
köpek oturuşu gibi oturmayı ve tilki bakışı gibi sağa sola bakmayı yasaklamış
bunu “hırsızlık” saymıştır. (S.Sabık
Fıkhu’s-Sünne
c.1
s.175)
Böyle huşû içinde günde beş vakit kılınan namaz mümini her türlü kötülükten uzak tutararındırır: “Kuşkusuz namaz
insanı iğrenç ve kötü şeylerden alıkoyar.” (Ankebut/45) Bu bağlamda Rasûlüllah(s.a.v): “Beş vakit namaz kılan
evinin önünde bol miktarda akan tatlı bir suya günde beş defa dalıp yıkanan gibidir. Bu adamda kir namına bir şey kalır mı?” diye sormuş; sahabe “Hayır
bir şey kalmaz!” deyince de
“Suyun kiri giderdiği gibi
beş vakit namaz da günahları yok eder.” buyurmuştur. (Nesai
Salat
7)
Her namazı “dünyaya veda eden kişinin son namazı gibi” kılmamızı hatırlatan Rasûlallah(s.a.v) “Kıyamet Gününde kendisinden hesaba çekileceğimiz ilk amelin namaz olacağını” ikaz eder.
İmdi; Müslümanlarnamazlarını “yazıklar olsun o namaz kılanlara ki…”(Maun/4) konumundan kurtarıp “tevhid eylemi” düzeyine yükseltmedikçe
duâlarını söylemden eyleme geçirip gerçek îman
salih amel
ihlas
huşû
ittikâ
davet
sabır
sebat
istikamet
hicret
cihad… ile bütünlemedikçe
oruçlarını mide orucu olmaktan kurtarıp kalp
göz
kulak orucu haline getirmedikçe
haclarını turistik seyahat olmaktan çıkarıp ümmetin vahdet ve diriliş toplantısına dönüştürmedikçe
zekâtlarını gösteriş ve riyanın karışmadığı bir arınma vesilesi kılmadıkça
Kur’ân’ı sevap maksadıyla değil
anlama-anlatma ve yaşama-yaşatma niyetiyle okumadıkça… kısaca mevcut hayat tarzlarını Kur’ân’ın ve Hz. Peygamber’in tanımladığı düzeye yükseltmedikçe
![]()
da onların durumunu değiştirecek değildir
vesselam:
“Bir toplum kendi nefsinde bulunan özellikleri değiştirinceye kadar![]()
onların durumunu değiştirmez.” (Rad/11)
Abdullah YILDIZ
'a emanet olun...