Sarımsak ve soğan her türlü gribe etkilidir...

Üç kızının da hiç hasta olmadığını söylüyor Prof. Ahmet Maranki “Allaha şükür” demeyi de ihmal etmeden... Tabii ki her şeyi Allah’a havale etmiyor. O yüzlerce yıldan beri süzülüp gelen ve bağışıklık sistemini güçlendiren tavsiyelerde bulunuyor. Tavsiyelerinde iddialı; “Doğal beslenir doğal yaşarsanız hiç hasta olmamanız mümkün” diyor. Domuz gribinden tutun da kansere kadar...

* Hocam hedefimiz hastalıklardan korunmak için bağışıklık sistemimizi güçlendirmek. Temel olarak ne yapmamız lazım?

En temel amaç vücutta oluşan toksinleri atmaktır. Dolayısıyla kanı temizlemektir. Bir insanın kanı temizlenirse kanın içinde mikroplarla savaşan askerler tam olursa o askerler bedeni korur. Yani kanınız tam olursa içindeki muhafızlar tam olursa; ne saçınız dökülür ne gözünüz görmemezlik yapar ne tiroidiniz olur ne kalbiniz tekler hiçbir organınızda bir arıza olmaz. Eğer bunlar oluyorsa da sebebi bağışıklık sisteminin düşmesidir.

* Öyleyse konuşmaya oradan başlayalım mı? Bağışıklık sisteminin düşmesinin sebepleri neler?

Birinci sebep serbest radikallere maruz kalmamızdandır. Serbest radikaller bağışıklık sistemine saldıran moleküllerdir. Antioksidanlar da bu serbest radikallerin etkilerini nötralize eden; kanser kalp hastalıkları ve erken yaşlanmaya neden olabilecek zincir reaksiyonları engelleyen moleküllerdir. Serbest radikal oluşumuna sigara pestisitler çözücüler petrokimya ürünleri ilaçlar güneş ışınları hatta yiyeceklerde bulunan bazı bileşikler neden olur. Artı aldığımız besinlerin organik olmaması suni olması geni değiştirilmiş olması yanlış gübrelemelerin olması zamanında yenmeyen meyve-sebzeler bunlar kurutulurken veya konsantre hale getirilirken kullanılan emilgatörler nedeniyle de serbest radikaller oluşur ve bu yüzden bedenimizin bağışıklık sistemi düşer. İkincisi de elektromanyetik dalgalar; cep telefonu bilgisayar televizyon uydu yansıtıcıları evimizdeki çamaşır makinesi buzdolabı saç kurutma makinesi. Bütün bunlar da bağışıklık sistemimizin düşmesinde etkilidir. Mesela şimdi uçaktan indik büyük bir basınç yedik iki gün kendimize gelemeyiz. İşte bütün bunların yaydığı manyetik alanlar da bedenimizdeki hücrelerimizi bloke ediyor. Demin saydığımız olumsuzluklar da hücrelerimizi bloke ediyor.

Bazı çaylarda hâlâ radyasyon tespit ediyoruz

* Nasıl bloke ediyor?

Hücre dışarıdan gelen yabancı bir maddeye karşı kendini koruyor. Hormonlu kocaman geni değiştirilmiş bir muz düşünün. Alıyorsunuz yiyorsunuz bu meyveyi hücre hemen kendini kapatıyor. Ölmemek için yok olmamak için... O zaman da bağışıklık sisteminiz düşmüş oluyor. Artı hem teknolojik radyasyon var hem de topraktan ve çevreden aldığımız radyasyon var. Çernobil patlayalı kaç yıl oldu ama hâlâ etkilerini görüyoruz. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum Karadeniz ve diğer yerlerdeki kanser türü hastalıklardaki artışı ve radyasyonun suyla bütün dünyamıza nasıl yayıldığını biliyoruz. Mesela Akdeniz bölgesine... Onun için biz ıhlamur içiyoruz siyah çay içmiyoruz.

* Gerçekten çay içmiyor musunuz?

Hayır. Maalesef bazı çaylarımızda biz yine radyasyon tespit ediyoruz.

* Nasıl ölçüm mü yapıyorsunuz?

Tabii yapıyoruz. Şu an elimizdeki teknoloji radyasyon ölçmek için müsait. Mesela bizim Avrupa Birliği’nden onaylı vücut tarama cihazlarımız var. Bu cihazlarımızla 36 organınızı tarayıp 36 bin detay verebiliyoruz size. Aralarında radyasyon da var. Böyle gelişmiş teknolojilerle bedeninizin bağışıklık sisteminin düşüp düşmediğini de görüntüleyebiliyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onaylı TSE belgeli bu ürünlerin patentleri bize ait. Bu ölçümleri Kozmik Yaşam Merkezi’mizde yapıyoruz.

Kötü düşünce ve öfke

insanı zehirler hatta öldürür

* Aslında bizim de bu söyleşiyi orada yapmamız gerekiyordu ama...

Tabii... Sizi oraya davet edeceğiz göstereceğiz. Demek ki bağışıklık sistemi bir “Serbest radikal” dediğimiz dışarıdan aldığımız olumsuz etkenlerle besinlerle radyo dalgalarıyla manyetik alanlarla bozuluyor; bir de olumsuz düşünceler kötü haberlerle... Kötü düşünce ve öfke asit karbonlu hava gibidir insanı öldürür ve zehirler.

* Yani bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için hep olumlu düşüneceğiz öyle mi?

Evet. Çekim Yasası dediğimiz bir yasa var Yaşam Enerjisi kitabımda bunu işledim ve 400 bine yakın baskı yaptık. Kozmik bilimi anlatan ana kitaptır bu. Sonraki bütün kitaplarımız bunun içinden birer cüz olarak çıkmıştır. Düşünce çok önemli. Güzel göreceksiniz güzel düşüneceksiniz ve hayatınızdan lezzet alacaksınız. Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen de hayatından lezzet alır. Bunun muhalifi insanı zehirler köşelerini bloke eder kapatır içine intihara kadar götürebilir insanı. Bu çok önemli... Bunlar olmuştur vakadır. Çekim Yasası’na göre “Ben iyiyim” derseniz iyi olursunuz. “Eyvah hasta mıyım?” dediğiniz an dışarıdaki kötü enerjiler sizin hücrelerinizi bloke etmek üzere üzerinize çullanabilir. Bunların hepsi bilimseldir. Hücreleri bloke eden bağışıklık sistemini düşüren etkenlerin arasında hava su ve toprak da çok önemli... Su artık 50 yıl önceki su değil. Hava 50 yıl önceki hava değil.

* Kitabınızda “Akan su için” diyorsunuz... İyi de nasıl?

Tabii kaynaktan çıkan suyu içeceksiniz. Mutlaka su alkali olmalı. PH’sı 6-7-8 olmalı.

* İyi de içtiğimiz tüm sular plastik şişelerde satılıyor.

Asla tavsiye etmiyoruz onları. Biz sularımızı alkali yapıyoruz. Cihazlarımız var koyuyoruz suyu PH’ı 9’a çıkıyor. Bu aleti alacaksınız. Plastik şişelerde satılan suyun bir-iki-üç gün içinde öldürücü birtakım etkileri olduğunu sanmıyoruz. Ama çok uzun süreli güneşe maruz bırakıldığı zaman plastiğin zarar verebileceğini düşünüyoruz araştırılması lazım diyoruz. Artı bunun dışında hava da kirlendi. Çünkü su ve havadır esas ihtiyacımız. Bizim ayrıca hava temizleme cihazımız var; 1200 rakımlı hava veren cihazlar ürettik. Yani Maranki sadece konuşmuyor bunun karşılığını da veriyor.