Sayfa 5/6 İlkİlk ... 3456 SonSon
60 sonuçtan 41 ile 50 arası

Konu: İstanbul'u tanıyor musunuz?

  1. #41
    ***
    DIŞARDA
    Points: 25.810, Level: 96
    Points: 25.810, Level: 96
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 540
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 540
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mihrab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    4.559
    Points
    25.810
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart Cevap: İstanbul'u tanıyor musunuz?

    Kapalı Çarşı

    Dünyanın en eski ve büyük kapalı çarşısı İstanbul şehrinin merkezinde yer alır. Dev ölçülü bir labirent gibi, 60 kadar sokağı, üç binden fazla dükkânı ile Kapalı çarşı, İstanbul’un görülmesi gereken, benzersiz bir merkezidir. Adeta bir şehri andıran, bütünü ile örtülü bu site zaman içerisinde gelişip büyümüştür. 15 yy.dan kalan kalın duvarlı, bir seri kubbe ile örtülü eski iki yapının etrafı sonraki yüzyıllarda, gelişen sokakların üzerleri örtülerek, ekler yapılarak bir alış veriş merkezi haline gelmiştir. Geçmişte burası her sokağında belirli mesleklerin yer aldığı ve bunların da, el işi imalatının sıkı denetim altında bulundurulduğu, ticari ahlak ve törelere çok saygı gösterilen bir çarşı idi. Her türlü değerli kumaş, mücevherat, silah, antika eşyalar, konusunda nesillerce uzmanlaşmış aileler tarafından, tam bir güven içinde satışa sunulurdu. Geçen yüzyılın sonlarında deprem ve birkaç büyük yangın geçiren Kapalı Çarşı eskisi gibi onarılmışsa da, geçmişteki özellikleri, yozlaşarak değişikliğe uğramıştır.

    Eskiden esnafa olan güven duygusu halkın birikmiş parasını, bir banka gibi onlara verilmesine ve işletilmesine neden olurdu. Günümüzde birçok sokaktaki dükkânlar fonksiyon değişikliğine uğramıştır. Yorgancılar, terlikçiler, fesçiler gibi meslek grupları sadece sokak ismi olarak kalmıştır. Çarşının ana caddesi sayılan sokakta çoğunlukla mücevher dükkânları, buraya açılan yan bir sokakta altıncılar bulunur. Oldukça küçük olan bu dükkânlar değişik fiyat ve pazarlıkla satış yaparlar. Kapalı Çarşı renk ve atraksiyon olarak her ne kadar eski canlılığını koruyor ise de, 1970’li yıllardan itibaren İstanbul’u ziyarete gelen turist gurupları için alışveriş olanakları, çarşının ana girişindeki modern ve büyük kuruluşlar tarafından sağlanmaktadır. Haliç kıyısındaki Mısır Çarşısı da daha küçük ölçüde bir kapalı çarşıdır. Galata semtindeki diğer bir 15. yy. küçük kapalı çarşısı da halen kullanılmaktadır.









    Kapalı Çarşı

    Kapalı Çarşı günün her saatinde hareketli ve kalabalıktır. Esnaf, ziyaretçileri ısrarlı olarak kendi mağazasına çağırır. Çarşı girişinde gelişen konforlu, büyük mağazalar Türkiye’de elde imal edilen ve ihracatı yapılan hemen bütün eşyayı satışa sunmaktadır. El halıları ve mücevherat geleneksel Türk sanatının en güzel örnekleridir. Bunlar kalite ve orijin belgeleri ile satılır ve dünyanın her tarafına garantili gönderme yapılır. Halı ve mücevheratın yanında meşhur Türk işi gümüşten yapılmış eserler, bakır, bronz hediyelik ve dekoratif eşyalar, seramik, oniks ve deriden mamul, üstün kaliteli, Türkiye hatıraları zengin bir koleksiyon oluştururlar.


    Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır





    hasretin rüzgarında savrulan bir hayat

  2. #42
    ***
    DIŞARDA
    Points: 25.810, Level: 96
    Points: 25.810, Level: 96
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 540
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 540
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mihrab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    4.559
    Points
    25.810
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart Cevap: İstanbul'u tanıyor musunuz?

    Mihrimah Sultan Camii

    Mihrimah Sultan Camisi, İstanbul Üsküdar’da bulunan tarihi cami.

    Mihrimah Sultan tarafından 1547'de yaptırılan camii, Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.

    Kare planlı yapısının son cemaat yerini sekiz sütuna dayanan beş kubbe örtmektedir.

    Tek şerefeli iki minaresi ve hünkar mahfeli olan camii, bir orta ve iki yarım kubbeyle örtülü olup, tek minareye sahiptir.









    Kariye Müzesi

    “Chora” adının orijinal anlamı şehir dışı, kırsal alandır. 5. yy.da yapılan Roma şehir surlarından evvele ait olan, belki küçük bir kiliseye verilen isim, aynı yerde yapılan sonraki kiliselerin de adı olmuştur. Günümüzdeki küçük yapı 11 ile 14. yy.la tarihlendirilir. Hareketli dış mimarisinin yanında iç mozaik ve fresko dekorasyonları Bizans sanatının Rönesans'ı sayılan şaheserlerdir. Bunlar, 14. yy da yapılan eklentilerle birlikte Theodor Metohides tarafından yaptırılmıştı. Girişteki iki koridorda, kronolojik olarak, Bakire Meryem ve İsa’nın hayatları, İncil’de olduğu gibi, mozaiklerle anlatılmıştır. Yan ek şapelde ise dini konular fresk olarak işlenmiştir. Konular arasında kilise ve saray ileri gelenleri figürleri de yer alır. İstanbul'un fethinden sonra bir süre daha kilise olarak kullanılan binayı 1511'de Vezir Hadım Ali Paşa camiye dönüştürmüştür. Daha sonra yanına bir okul ve aşevi eklenmiştir. 16. yy. başlarında camiye çevrildikten sonra bazen tahta kepenklerle bazen de badana ile yer yer kapatılan mozaik ve freskolar 1950’den itibaren Amerikan – Bizans Enstitüsü tarafından ortaya çıkarılmıştır. Kariye manastır ve kilisesi zaman içerisinde civarında imparatorluk sarayları ile komşu olmuş ve önem kazanmıştı. Usta sanatçıların binayı böylesine zengin ve itina ile süslemeleri 14. yy. zor şartlarının içerisinde gerçekleşmişti. Zamanının önemli bir devlet adamı ve alimi olan Theodor Metohides 1320 yıllarda, yan şapel, dış narteks ve süslemeleri yaptırtan kimseydi. Duvar resimleri bir artistler grubunun eserleridir. Orta mekânın üst kısımlarındaki mozaikler zamanımıza gelememişlerdir. Bizans resim sanatının bir özelliği de figürlerin yanına monogram ve yazıt ilave edilmesidir. Kariye civarı ahşap yapılarla çevrili otel ve kafelerin bulunduğu şirin bir semttir.


    Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır





    hasretin rüzgarında savrulan bir hayat

  3. #43
    ***
    DIŞARDA
    Points: 25.810, Level: 96
    Points: 25.810, Level: 96
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 540
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 540
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mihrab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    4.559
    Points
    25.810
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart Cevap: İstanbul'u tanıyor musunuz?

    Mısır Konsolosluk Binası

    1902 yılında İtalyan mimar Raimondo D'Aranco tarafından Hidiv Abbas Hilmi Paşa'nın annesi için yazlık bir ev olarak inşa edilmiştir. Günümüzde Mısır Konsolosluğu bürolarını ve personelinin evi olarak kullanılmaktadır. Arkasındaki koruluk ise Boğaziçi Üniversitesi profesörü Fikret Kortel'e ait Kortel korusudur.











    Mısır Obeliski

    İki Obelisk M.Ö. 1490’lı yıllarda Mısır Firavunu III. Tutmosis tarafından, ordularının Mezopotamya’da kazandıkları zaferlerin şerefine Luksor’da, Karnak mabedinin önüne dikilmişti. Obeliskler ender kalitede pembe granitten yapılmıştı. 4.yy.’da kesin bilinemeyen bir Roma İmparatoru yapmaya muktedir olduğu, halkı heyecan ve takdir hisleri içinde bırakacak bir olay düşünerek tonlarca ağırlığındaki bir obeliski İstanbul’a getirtti. Yıllarca hipodromdun bir köşesinde bırakılan obelisk I. Theodosius zamanında 390 yılında, şehrin idarecilerinden Proclus tarafından büyük zorluklarla dikildi. Her devirde “tılsımlı” bir abide sayılan eser İstanbul’daki en eski tarihi abidedir. Obelisk, rölyeflerle süslü Roma devri kaidesinin üzerindeki 4 bronz blok üzerine yerleştirilmiştir. Kaidede İmparator, çocukları ve diğer önemli kişilerin imparatorluk locasından yarışları seyir etmeleri, halkın, müzisyenlerin, dansözlerin hareketleri ve araba yarışları konu edilmektedir. Kaidesi ile birlikte yüksekliği 25.60m'dir.


    Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır





    hasretin rüzgarında savrulan bir hayat

  4. #44
    ***
    DIŞARDA
    Points: 25.810, Level: 96
    Points: 25.810, Level: 96
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 540
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 540
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mihrab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    4.559
    Points
    25.810
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart Cevap: İstanbul'u tanıyor musunuz?

    Molla Zeyrek Camii

    Molla Zeyrek Camii olarak bilinen Pantokrator bugüne kalabilmiş önemli Bizans kiliselerinden biridir. Fatih Sultan Mehmed zamanında camiiye dönüştürülen bu yapının tarihi 12.yüzyılın ilk çeyreğine dek uzanıyor. Günümüzde oldukça perişan haldeki kilise aslında üç kilisenin bir araya gelmesinden oluşuyor. Üç kilise bir arada, İstanbul'da, Ayasofya'dan sonra, ayakta kalan en büyük kiliseyi oluşturur. Kompleksi ve ilk inşa edilen güneydeki Pantokrator'u, II. Komnenos'un karısı İmparatoriçe Eirene yaptırdı. Eirene'nin ölümünden sonra imparator kocası burada bir kilise daha yaptırmaya karar verdi ve Pantokrator kilisesinin birkaç adım kuzeyinde Meryem'e adadığı bir kilise daha inşa ettirdi.

    Böylece birbirine çok yakın iki kilise ortaya çıkınca, İmparator Komnenos bunları birleştirmeye karar verdi ve aralarına, bu üçlünün en küçüğü olan üçüncü şapeli yaptırdı. İoannis Komnenos, bina tamamlandıktan sonra, bir de son narteks yaptırmıştır. Bu, herhalde, kilisenin cephesi boyunca uzanıyordu, ama şimdi tuhaf bir biçimde binanın ortasında kalıyor. Kiliseye buradan giriyoruz; kuzeydeki ve güneydeki kiliselerin narteksleri ortadaki şapelin de önünü kapayarak, ortada buluşuyor. Güneydeki kilisenin üç apsisi var. Eski sütunların yerine Osmanlı döneminde payeler konmuş.Yunan haçı planı açıkça belli. Mermer döşeme ve duvar kaplamalarının çoğu duruyor.













    Nuru Osmaniye Camii

    Nuruosmaniye Camii Kapalıçarşı'nın Çemberlitaş kapısından çıkar çıkmaz girilen kapının solunda 2 metrelik bir subasman üzerinde görülen ilk barok özellikli cami. Dış avlusunun iki kapısından biri Kapalıçarşı'ya diğeri Çemberlitaş'a açılır.

    Mustafa Ağa ve yardımcısı Simon Kalfa (Mimar Simeon) tarafından 1748'de inşasına başlanan cami 1755'de bitmiştir. I. Mahmut zamanında yapımına başlanan cami , III. Osman zamanında Nuruosmani adıyla tamamlanmıştır. Şadırvanı yoktur, önde ve arkada abdestlikleri vardır, ayrıca ek bir abdestlik giriş kapısı karşısında bodrumdadır. Mihrabı çıkıntılıdır.

    Yüksek mermer merdivenlerle iki yönden camiye çıkılır. 174 pencerelidir. Müezzin mahfeli cümle kapısı üstündedir. Kare plandaki caminin iç avlusu yarım daire şeklindedir. Avluda bir kütüphane, iki sebil ve bir çeşme bulunur. Ana kubbe 26 m çapındadır ve kasnağında onlarca pencere bulunur. Beş kubbeli son cemaat yeri U biçimindedir. Yapıya bitişik iki şerefeli iki minaresinin taş külahları bulunur.

    Caminin ekleri dükkan olmuştur. Külliyesi imaret, türbe, kütüphane, medrese, çeşme, sebil ve dükkanlardır. Nuruosmaniye Kütüphanesi'nde 5000'den fazla yazma ve basma eser vardır.


    Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır





    hasretin rüzgarında savrulan bir hayat

  5. #45
    ***
    DIŞARDA
    Points: 25.810, Level: 96
    Points: 25.810, Level: 96
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 540
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 540
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mihrab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    4.559
    Points
    25.810
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart Cevap: İstanbul'u tanıyor musunuz?

    Mehter

    Osmanlı Türk İmparatorluğu kara orduları resmi bandosu “Mehter Takımı” diye anılırdı. Yüzlerce kişilik bu bando sefere çıkan orduların önünde, kendilerine özel yürüyüşleri ile yer alırdı. Kuşatma ve savaş sıralarında da özel, teşvik edici marşlar çalarlardı. Bugün İstanbul Askeri Müzesinde, belirli günlerde de merasim ve konserlerde, bu dünyanın en eski bandosunun müziği, eski özellikleri ile çalınmaktadır.


















    Miniatürk

    30 Haziran 2001 tarihinde temeli atılan Türkiye'nin ilk minyatür parkı olan Miniaturk, 02 Mayıs 2003 tarihinde Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından büyük bir törenle ziyarete açılmıştır.

    Toplam 60.000 metrekare alan üzerine kurulan Miniaturk'te, 15.000 metrekare maket alanı, 40.000 metrekare yeşil ve açık alan, 3.500 metrekare kapalı alan, 2.000 metrekare havuz ve suyolu, 500 araçlık otopark yer almaktadır.

    Eş zamanlı yürütülen proje koordinasyonu sayesinde 22 ay gibi kısa bir sürede tamamlanan Miniaturk, dünyanın en geniş maket alanına sahip ve en kısa sürede tamamlanan minyatür kentidir.

    Türkiye ve Osmanlı coğrafyasından seçilmiş eserlerin 1/25 ölçekli maketlerinin yer aldığı Miniaturk'te, 45 eser İstanbul'dan, 45 eser Anadolu'dan 15 eser ise bugün Türkiye sınırları dışında kalan Osmanlı coğrafyasından olmak üzere, ilk etapta 105 sabit eser sergilenmektedir. Ancak daha sonraki eklemeler dikkate alınarak rezerv alanları da oluşturulmuştur. Altyapı, eklemelerin getireceği gereksinimler de hesaplanarak düzenlenmiştir. Böylelikle Miniaturk, bir anlamda, planlı kentleşmeye örnek oluşturarak büyümeye devam edecektir.

    Maketler yurtiçinde 10, yurtdışında 3 atölye olmak üzere toplam 13 atölyede üretildi. Atölyeler dışında Yıldız Teknik Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Döner Sermaye İşletmelerinde de Miniaturk için üretimler gerçekleştirildi.

    Maket yapımında sanayide kullanılan plastik bazlı, açık hava şartlarına uygun malzeme kullanıldı. Maketler yerlerine yerleştirilmeden önce, Miniaturk Test Alanında bekletilerek açık hava şartlarına uygunluğu bir kez daha test edildi.

    Ayasofya'dan Selimiye'ye, Rumeli Hisarı'ndan Galata Kulesi'ne, Safranbolu Evleri'nden Sümeli (Sümela) Manastırı'na, Kubbet-üs Sahra'dan Nemrut Dağı Kalıntıları'na dek pek çok kültür ve medeniyetin izlerinin bir araya geldiği parkta, bugün artık yerlerinde olmayan Artemis Tapınağı, Halikarnas Mozolesi, Ecyad Kalesi gibi eserler de yeniden canlandırılmıştır.

    Anadolu ve çevresinde hüküm sürmüş, izler bırakmış her medeniyetin Miniaturk'te yer almasına özen gösterilmiştir. Miniaturk ile Antik Çağ'dan Bizans'a, Selçuklu'dan Osmanlı'ya, 3000 yıllık yaşanmışlığın izleri Haliç kıyısına taşınmıştır.

    Miniaturk'te yer alacak eserlerin seçimi Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Doç. Dr. Ahmet Haluk Dursun'un danışmanlığında bir kurul tarafından yapıldı. Seçimde eserlerin maketi yapılabilir nitelikte olmalarına özen gösterilmiş ve her biri ait oldukları teknolojisini, sanatını ve kültürünü yansıtan, binlerce yıldır ağır istilalara, savaşlara ve yıkımlara tanık olan bir coğrafyada hiçbir uygarlığın, sırf daha öncekiler yaptı diye yok etmeye kalkışmadan, koruduğu, onardığı, yaşattığı eserler Miniaturk'te maketleriyle yer almaktadır.

    Kendi içine kapalı “masalsı” bir ortam yaratmayı hedefleyen Miniaturk projesi, Anadolu, İstanbul ve eski Osmanlı coğrafyasından eserlerin oluşturduğu üç ana bölümde ele alınmıştır. Bölümler küçük peyzaj düzenlemeleriyle birbirlerinden ayrılırken, sürekliliği sağlanmış, ziyaretçiyi yönlendiren bir gezi güzergahı oluşturulmuştur.

    Alanın peyzaj planlaması altyapı çalışmalarıyla eşzamanlı olarak başlatıldı. Kullanılacak bitki türleri, Haliç kıyısındaki iklim şartlarına uygun ortamda yetiştirildi.

    Miniaturk'ün genel konseptine uygun olarak maket alanında ince tekstürlü çimler, bodurlaştırılmış bitkiler ve bonzailer kullanıldı. Maketlerin yerlerine alınmasının ardından çimler serildi ve bitkiler dikildi.

    Miniaturk'te, bir açık hava müzesi atmosferinde sergilenen maketlerin yanı sıra, ziyaretçilerin hoşça vakit geçirmesini sağlamak amacıyla farklı mekanlar da tasarlanmıştır; 400 kişilik oturma kapasitesiyle amfitiyatro, Miniaturk'ü hatırlatacak hediyelik eşyaların satışa sunulduğu alışveriş merkezi, küçük ziyaretçilerimizin ilgisini çekecek oyun alanı, satranç ve labirent bunlardan bazılarıdır.


    Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır





    hasretin rüzgarında savrulan bir hayat

  6. #46
    ***
    DIŞARDA
    Points: 25.810, Level: 96
    Points: 25.810, Level: 96
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 540
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 540
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mihrab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    4.559
    Points
    25.810
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart Cevap: İstanbul'u tanıyor musunuz?

    Ortaköy Camii

    Cami, Sultan Abdülmecit tarafından Mimar Nigoğos Balyan’a 1853 yılında yaptırılmıştır. Oldukça zarif bir yapı olan cami Barok üslubundadır. Boğaziçi’nde eşsiz bir konuma yerleştirilmiştir. Bütün selatin camilerinde olduğu gibi harim ve hünkar bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşur. Geniş ve yüksek pencereler Boğaz’ın değişken ışıklarını caminin içine taşıyacak biçimde düzenlenmiştir.

    Merdivenle çıkılan yapının tek şerefeli iki minaresi vardır. Duvarları beyaz kesme taştan yapılmıştır. Tek kubbenin duvarları pembe mozaiktendir. Mihrap mozaik ve mermerden, mimber ise somaki kaplı mermerden yapılmıştır ve ince bir işçiliğin ürünüdür.















    Mısır Çarşısı

    Eminönü'nde Yeni Cami'nin arkasında ve Çiçek Pazarı'nın yanındadır. İstanbul'un en eski kapalı çarşılarından olan Mısır Çarşısı 1660 yılında Turhan Sultan tarafından yaptırılmıştır. Mimarı Kazım Ağa'dır.Çarşı son olarak 1940-1943 yılları arasında İstanbul Belediyesi tarafından restore edilmiştir. Aktarlarıyla meşhur bu çarşıda halen tabii ilaçlar, baharat, çiçek tohumları, nadir bitki kök ve kabukları gibi eski geleneğine uygun ürünlerin yanısıra, kuruyemiş, şarküteri ürünleri, değişik gıda maddeleri yer satılmaktadır. Pazar günleri kapalıdır.


    Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır





    hasretin rüzgarında savrulan bir hayat

  7. #47
    ***
    DIŞARDA
    Points: 25.810, Level: 96
    Points: 25.810, Level: 96
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 540
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 540
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mihrab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    4.559
    Points
    25.810
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart Cevap: İstanbul'u tanıyor musunuz?

    Mozaik Müzesi

    Sultan Ahmet Camii Çarşısı M.S. 4 ile 6 yy. arasına tarihlenen eski “Büyük Saray” kalıntılarının üzerine inşa edilmiştir. Buraya ait yer mozaikleri çarşının alt tarafında, orijinal yerlerinde bulunmuştur. 1930’larda ortaya çıkarılan mozaikler büyük bir salonun tabanını süslemekteydi. Av, günlük yaşamdan sahneler ve dekoratif desenler yüksek kalitede işçilik eserleridir. Meduza Kafası, bir aslan avından sahneler, akantus yaprakları ile sarılmış büstler en göz alıcı sahnelerdir. Çok realist işlenen bu sahneler Roma Devri Antakya Ekolu üslubunda yapılmışlardır. Şehrin diğer semtlerinde bulunan mozaiklerde kalıplarla korunarak buraya getirilmişlerdir.

    Büyük Saray Mozaikleri Müzesi, Sultanahmet Camii'nin güneyinde, camiinin külliyesi olan arasta içerisinde yer almaktadır. Müze, Bizans İmparatorluğu Büyük Sarayı'nın revaklı avlusunun kuzeydoğu bölümünde kısmen sağlam kalmış mozaik döşemeyi içine alacak şekilde yapılmıştır.












    Pierre Loti

    Eyüp Sultan Camii'nin yanındaki mezarlıkların arasından upuzun merdivenleri tırmanmaya başlarken, bir yandan Haliç'i seyrediyor, bir yandan da ortamın yaydığı mistik huzuru soluyorsunuz. Yolun sonunda karşınıza tarihi Pierre Loti Kahvesi çıkıyor. Birkaç yüz yıllık geçmişe sahip kahve eşsiz manzarasıyla sizi alıp eski zamanlara, Cenevizlilere, Osmanlılara götürüyor.. 19. yüzyılın sonlarına kadar Rabia Kadın Kahvehanesi olarak bilinen, Fransız yazar Pierre Loti kahveyi mekan tutmaya başladıktan sonra Pierre Loti Kahvesi olarak anılan kahve, yıllardır aşıkların, kendisiyle buluşmak ve şehirden kaçarak spritüel bir huzur solumak isteyenlerin durağı. Pierre Loti, 1850-1923 yılları arasında yaşamış ünlü Fransız yazar ve oryantalist. Deniz subayı olan Loti, Türkiye'ye ilk kez 1876 yılında gelmiş ve bir yıl kalmış. Eyüp sırtlarındaki tarihi kahveyi de o yıllarda keşfetmiş. Haliç'in büyüsü mü bilinmez ama, Pierre Loti'yi oraya çeken bir diğer unsur da Aziyade ismindeki evli bir Osmanlı hanımıymış.

    Fransa'da evli olduğu söylenen Pierre Loti ile Aziyade arasında büyük bir aşk olduğu yıllarca efsane gibi dilden dile aktarılmış. Pierre Loti aynı isimli romanında Aziyade'ye olan aşkını gizlememiş. İşte o gün bugündür kahvenin adı Pierre Loti olarak anılmış. Kahvenin bulunduğu tepeye de Loti'nin anısı Pierre Loti Tepesi adı verilmiş.. Bu tarihi kahvenin hemen bitişiğindeki eski merdivenlerden çıkınca sağ tarafta, istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 1997 yılında Pierre Loti Tepesi'ndeki yapıları istimlak ederek bölgeyi turizme kazandırmak amacıyla başlattığı projenin ürünleri karşımıza çıkıyor; metruk evlerin yerine Osmanlı-Türk mimarisine uygun yapılan ahşap konaklar. Mevcut yapıları muhafaza edilen turistik kompleksin yapımı 2000 yılında tamamlandı. Otel olarak hizmet veren altı konağa, Pierre Loti'ye yakın semtlerin isimleri verilmiş; Ayvansaray, Sütlüce, Eyüp, Balat, Hasköy ve Fener konakları. Turquhause Butik Otel olarak turizme açılan konaklar 68 odalı ve130 yatak kapasitesine sahip. Tarihi konaklarda bir gece konaklamanın bedeli 60-100 dolar arasında değişiyor.İç mekanlar tesislerin içinde bulunduğu tarihi atmosfere uygun objelerle dekore edilmiş. Restoran ve kafenin tavanları kalemkarlar ve nakkaşlar tarafından özenle süslenmiş.

    Tesisin bulunduğu bahçe zevkli bir peyzaj çalışmasıyla ziyaretçilerin rahatça gezebilecekleri bir alana dönüştürülmüş. Pierre Loti'de konakların yanı sıra tarihi eserlerde restore edilmiş. Örneğin, 250 yıl önce idris-i Bitlisi tarafından yaptırılan Sıbyan Mektebinin restorasyonu tarihi mimari'nin korunmasına katkı açısından önemli. Bahçedeki Niyet Kuyusu'na iki rekat namaz kılıp, niyet duasını okuduktan sonra gelenler kuyunun içine baktıklarında kaybettikleri değerli bir şeyin nerede olduğunu gördüklerine inananlar, bu umutla hâlâ kuyunun içini gözleyenler var. Tesisin girişinde Attan Düşen Ali Paşa'nın kabri de bulunuyor. Rivayete göre, rahmetli Paşa'nın padişahla arası açılmış, görevinden azledilmiş. Bir süre sonra padişah tarafından iade-i itibara mazhar olmuş ancak bu kez attan düşüp vefat etmiş. Pierre Loti Turistik Tesisleri'ne gelenler Halic'in muhteşem siluetini izlemenin yanı sıra Miniatürk'ü yukarıdan görme şansına da sahipler.


    Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır





    hasretin rüzgarında savrulan bir hayat

  8. #48
    ***
    DIŞARDA
    Points: 25.810, Level: 96
    Points: 25.810, Level: 96
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 540
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 540
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mihrab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    4.559
    Points
    25.810
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart Cevap: İstanbul'u tanıyor musunuz?

    Pera Müzesi

    Kuruluş Tarihi:Haziran 2005 Koleksiyon: Anadolu'da kullanımış çeşitli ağırlık ve ölçü birimlerinin öneklerinden oluşan Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu ile Kütahya Çini ve Seramikleri ve 17. -19. yüzyıldan Avrupalı "oryantalist" ressamların önemli yapıtlarını biraraya getiren resim koleksiyonu sergilenmektedir.

    *Restorasyon için yurtiçinden ve yurtdışından hizmet alınıyor. Bu süreçte seçilmiş genç restoratörlere eğitim veriliyor. Müze ve Enstitü binasında restorasyon atölyesi mevcut.












    Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır





    hasretin rüzgarında savrulan bir hayat

  9. #49
    ***
    DIŞARDA
    Points: 25.810, Level: 96
    Points: 25.810, Level: 96
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 540
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 540
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mihrab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    4.559
    Points
    25.810
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart Cevap: İstanbul'u tanıyor musunuz?

    Rumeli Hisarı

    İstanbul 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in şehri kuşatmasından önce de birçok kuşatmaya uğramıştı. Şehri çevreleyen Roma devri surları bütün önceki kuşatmaları durdurabilmişti. Çok uzun süren kuşatmalarda şehrin ihtiyaçları deniz yolu ile takviye edilirdi. Rumelihisarı, karşı kıyıdaki daha erken tarihli bir Türk kalesinin karşısında, İstanbul’u kuşatma sırasında Karadeniz’den gelebilecek yardım ve takviyeleri önlemek amacı ile, şehir kuşatmasından önce inşa edilmişti. Bu askeri yapı 1452’de 4 ay gibi inanılmaz kısa bir sürede tamamlanmıştı. Bütün Orta Çağın bu en büyük ve kuvvetli hisarı 1453’te İstanbul’un Türkler tarafından fethini takiben stratejik önemini yitirmiştir. Klasik Türk kale mimarisinin bu güzel örneği bütün heybeti ile Boğaziçi'ni süsler. 1950’li yıllarda yapılan onarımları takiben müzeye çevrilmiştir. Her yıl yapılan İstanbul festivallerinde Hisar içi bir açık hava tiyatrosu olarak kullanılmaktadır. Hisar bütünü ile, en güzel şekilde Boğazın karşı Asya sahillerinden veya Boğazda sefer yapan vapurlardan seyredilebilir.











    Şehzade Camii

    Kanuni Sultan Süleyman’ın genç yaşta ölen oğlu Şehzade Mehmet adına Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman’ın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun en parlak devrinin büyük mimarı Mimar Sinan, Şehzade Camii ve külliyesini 1544-48 tarihleri arasında dört yılda tamamlamıştır. Koca Sinan daha sonraları yaptığı bir değerlendirmede “Şehzade çıraklık, Süleymaniye kalfalık, Edirne Selimiye de ustalık eserimdir” diyecektir. İşte Şehzade Camii Sinan’ın mimari dehasındaki ana devirler olan bu üç abide eserin ilk basamağıdır.

    Yarım kubbe problemini ilk defa ele aldığı bu camide Mimar Sinan dört yarım kubbeli ideal bir merkezi yapı meydana getirip, Rönesans mimarlarının rüyasını gerçekleştirmiştir.Cami kare planlı olup, üstü yarım küre şeklinde bir büyük kubbe ve bunun etrafında dört yarım kubbeyle örtülmüştür. Dört köşede yarım küre, dört de küçük kubbe vardır. Bütün kubbeler dört büyük fil ayağı üzerine oturur. Mimar Sinan’ın eserlerinde görülen sadelik ve tezyinat bu camide de görülür.

    Şehzade Camii’nin büyük dış avlusu altı kapılıdır. Caminin cümle kapısı duvarının iki yanındaki ikişer şerefeli çift minaresi yapının en dikkat çeken bölümlerindendir. Diğer cami ve minarelerdeki sadelik burada yoktur. Koca Sinan’ın bu minarelerdeki tezyinatı emsalsizdir.

    Dört yarım kubbe ile desteklenen bir merkezi kubbe ile örtülüdür. “Kare içine oturan haçvari plan tipolojisinin Osmanlı mimari geleneği çerçevesindeki gelişiminin son noktasıdır. Bu gelişimin bir önceki adımları Edirne’deki Üç Şerefeli Cami, eski Fatih Camisi ve Üsküdar’daki Mihrimah Sultan camilerinde görülür.¹” Mimar Sinan daha sonra inşa ettiği Süleymaniye ve Selimiye camilerinde Şehzade Camisi’nden daha ileri mimari çözümlemelere ulaşmışsa da, Şehzade Camisi plan şeması Sultanahmet Camisi, Yeni Cami gibi 17. yüzyıl camilerinde beğenilerek kullanılmıştır. Şehzade Camisi’nde şadırvan avlusu ve cami kitlesi iki eş karedir. “Kubbe çapı 19 m, kubbenin zeminden yüksekliği 37 m dir. Merkezi kubbe pandantifli kare bir baldaken oluşturur.¹” Kubbeyi taşıyan dört ayakların çok fazla yer kaplamamasıyla mekan bütünlüğü sağlanmaya çalışılmıştır. Örtü, yarım kubbeler ve eksedralarla yapı kanatlarına ulaşır. Dışarıda, büyük orta kubbenin oturduğu kare kısmın dört köşesine ve yarım kubbelerin yanlarına dört ağırlık kubbesi konularak kemerlerin açılması önlenmiştir. Bunlar camiye aynı zamanda kademe kademe yükselme vermiştir. Yan galeriler yoktur ve böylece mekân daha fazla bir bütünlük kazanmıştır. Sadece hünkar ve müezzin için küçük birer mahfil bulunur. “Örtünün eğrileri ile planın doğruları küresel geçit öğeleri ve mukarnaslarla birbirleriyle buluşurlar. Masif duvarların yerine Osmanlı mimarlığında ilk kez dış mimaride revak kullanılmıştı. Yan revaklar iki kareden oluşan harem ve avlu planına bir ek olarak akıtılmıştır ve avlu yönünde minareler sonlanır.” 2’şer şerefeli bu minareler oldukça zarif bezemeye sahiptir. Şehzade Cami’sinin simetrik modülasyonu avluda da kendini gösterir. “Şadırvan avlusu da cami gibi 5x5 modüle bölünmüştür. Kubbe açıklığına eşit olan açık bölüm 3x3 modül olarak açık bırakılmıştır. Kubbe büyüklükleri ve yükseklikleri aynıdır. Osmanlı mimarlığının en dengeli avlularından biridir.¹” Merkezde bulunan sekizgen şadırvan yaklaşık bir modül büyüklüğündedir. Revak kubbelerinin büyüklükleri birbirine eşit, yükseklikleri birbirine eştir ve hemen cami planındaki köşe kubbelerle aynı büyüklüktedir. “Bu yüzden Şehzade Cami avlusu Beyazıt Cami avlusu ile birlikte Osmanlı Mimarisinde bulunan en dengeli ve güzel avlularından biri sayılır.¹” Mermer ve somaki kaidelere oturan revak sütunları 12 adettir. Revakları örten kubbelerin sayısı da 16’dır. “Bezeme özellikleri açısından özgün bir yapıdır. 15. yüzyıldan itibaren başlayan yalınlaşma eğiliminin dışına çıkmıştır. Çok renkliliğin vurgulanışı, yapının dış profillerine getirilen bezemesel öğeler, minarelerin yüzey bezemeleriyle benzersiz yapıdır. Mihrap, minber ve müezzin mahfili mermerdendir.”


    Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır





    hasretin rüzgarında savrulan bir hayat

  10. #50
    ***
    DIŞARDA
    Points: 25.810, Level: 96
    Points: 25.810, Level: 96
    Level completed: 46%,
    Points required for next Level: 540
    Level completed: 46%, Points required for next Level: 540
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    mihrab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Mesajlar
    4.559
    Points
    25.810
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart Cevap: İstanbul'u tanıyor musunuz?

    Rüstempaşa Cami

    Mısır Çarşısı yakınında, tek minareli, etrafını çevirmiş sıra dükkanların, depoların üzerinde yükselen merkezi planlı yapıdır. Şehrin en aktif ticari merkezinde arka sırtlarda yükselen Süleymaniye Camisi ile birlikte eşsiz, güzel bir manzaradır. 1561 Yılında Sadrazam Rüstem Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştı. Dükkanların üzerinde yer alan camiye iki yandaki döner merdivenler ile ulaşılır. Avlu entresan mimariye sahip, küçük bir teras olup beş küçük kubbe ile örtülür. Merkezi kubbe karşılıklı 4 duvar payesi ve yanlardaki ikişer sütün üzerinde yükselir. Kare mekan köşeleri, kubbeyi destekleyen 4 yarım kubbe ile çevrilidir. İki yan taraf sütunların arkasında galeri gibidir. Giriş cephesi, küçük fakat çarpıcı iç mekan duvarları, devrinin en meşhur İznik çini örnekleri ile süslüdür. Çiniler geometrik, yaprak ve çiçek motifleri ile dekorlu olup renkli çiçek bahçesini anımsatır. Bir röliyef gibi kabarık mercan kırmızısı rengi 16 yy. da kısa bir süre kullanılmıştı.















    Şehzade Camii

    Kanuni Sultan Süleyman’ın genç yaşta ölen oğlu Şehzade Mehmet adına Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman’ın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun en parlak devrinin büyük mimarı Mimar Sinan, Şehzade Camii ve külliyesini 1544-48 tarihleri arasında dört yılda tamamlamıştır. Koca Sinan daha sonraları yaptığı bir değerlendirmede “Şehzade çıraklık, Süleymaniye kalfalık, Edirne Selimiye de ustalık eserimdir” diyecektir. İşte Şehzade Camii Sinan’ın mimari dehasındaki ana devirler olan bu üç abide eserin ilk basamağıdır.

    Yarım kubbe problemini ilk defa ele aldığı bu camide Mimar Sinan dört yarım kubbeli ideal bir merkezi yapı meydana getirip, Rönesans mimarlarının rüyasını gerçekleştirmiştir.Cami kare planlı olup, üstü yarım küre şeklinde bir büyük kubbe ve bunun etrafında dört yarım kubbeyle örtülmüştür. Dört köşede yarım küre, dört de küçük kubbe vardır. Bütün kubbeler dört büyük fil ayağı üzerine oturur. Mimar Sinan’ın eserlerinde görülen sadelik ve tezyinat bu camide de görülür.

    Şehzade Camii’nin büyük dış avlusu altı kapılıdır. Caminin cümle kapısı duvarının iki yanındaki ikişer şerefeli çift minaresi yapının en dikkat çeken bölümlerindendir. Diğer cami ve minarelerdeki sadelik burada yoktur. Koca Sinan’ın bu minarelerdeki tezyinatı emsalsizdir.

    Dört yarım kubbe ile desteklenen bir merkezi kubbe ile örtülüdür. “Kare içine oturan haçvari plan tipolojisinin Osmanlı mimari geleneği çerçevesindeki gelişiminin son noktasıdır. Bu gelişimin bir önceki adımları Edirne’deki Üç Şerefeli Cami, eski Fatih Camisi ve Üsküdar’daki Mihrimah Sultan camilerinde görülür.¹” Mimar Sinan daha sonra inşa ettiği Süleymaniye ve Selimiye camilerinde Şehzade Camisi’nden daha ileri mimari çözümlemelere ulaşmışsa da, Şehzade Camisi plan şeması Sultanahmet Camisi, Yeni Cami gibi 17. yüzyıl camilerinde beğenilerek kullanılmıştır.

    Şehzade Camisi’nde şadırvan avlusu ve cami kitlesi iki eş karedir. “Kubbe çapı 19 m, kubbenin zeminden yüksekliği 37 m dir. Merkezi kubbe pandantifli kare bir baldaken oluşturur.¹” Kubbeyi taşıyan dört ayakların çok fazla yer kaplamamasıyla mekan bütünlüğü sağlanmaya çalışılmıştır. Örtü, yarım kubbeler ve eksedralarla yapı kanatlarına ulaşır. Dışarıda, büyük orta kubbenin oturduğu kare kısmın dört köşesine ve yarım kubbelerin yanlarına dört ağırlık kubbesi konularak kemerlerin açılması önlenmiştir. Bunlar camiye aynı zamanda kademe kademe yükselme vermiştir. Yan galeriler yoktur ve böylece mekân daha fazla bir bütünlük kazanmıştır. Sadece hünkar ve müezzin için küçük birer mahfil bulunur. “Örtünün eğrileri ile planın doğruları küresel geçit öğeleri ve mukarnaslarla birbirleriyle buluşurlar. Masif duvarların yerine Osmanlı mimarlığında ilk kez dış mimaride revak kullanılmıştı. Yan revaklar iki kareden oluşan harem ve avlu planına bir ek olarak akıtılmıştır ve avlu yönünde minareler sonlanır.” 2’şer şerefeli bu minareler oldukça zarif bezemeye sahiptir. Şehzade Cami’sinin simetrik modülasyonu avluda da kendini gösterir. “Şadırvan avlusu da cami gibi 5x5 modüle bölünmüştür. Kubbe açıklığına eşit olan açık bölüm 3x3 modül olarak açık bırakılmıştır. Kubbe büyüklükleri ve yükseklikleri aynıdır. Osmanlı mimarlığının en dengeli avlularından biridir.¹” Merkezde bulunan sekizgen şadırvan yaklaşık bir modül büyüklüğündedir. Revak kubbelerinin büyüklükleri birbirine eşit, yükseklikleri birbirine eştir ve hemen cami planındaki köşe kubbelerle aynı büyüklüktedir. “Bu yüzden Şehzade Cami avlusu Beyazıt Cami avlusu ile birlikte Osmanlı Mimarisinde bulunan en dengeli ve güzel avlularından biri sayılır.¹” Mermer ve somaki kaidelere oturan revak sütunları 12 adettir. Revakları örten kubbelerin sayısı da 16’dır. “Bezeme özellikleri açısından özgün bir yapıdır. 15. yüzyıldan itibaren başlayan yalınlaşma eğiliminin dışına çıkmıştır. Çok renkliliğin vurgulanışı, yapının dış profillerine getirilen bezemesel öğeler, minarelerin yüzey bezemeleriyle benzersiz yapıdır. Mihrap, minber ve müezzin mahfili mermerdendir.”


    Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır





    hasretin rüzgarında savrulan bir hayat

Sayfa 5/6 İlkİlk ... 3456 SonSon

Benzer Konular

  1. Hayallerinizi haramdan koruyor musunuz ?
    By Reyhani in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 15.08.09, 08:50
  2. KuLLaNmA TaLiMaTıNıZA UyUyOr MuSuNuZ ?
    By Zümrüt in forum İman ve İslam
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.08.09, 17:41
  3. Zimen Defteri Ne BiLiyor musunuz ??
    By Konyevi Nisa in forum İbretli Hikayeler
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 10.07.09, 09:34
  4. kuran okuyor musunuz...
    By Konyevi Nisa in forum Anketlerimiz.
    Cevaplar: 16
    Son Mesaj: 20.11.08, 22:34
  5. Risale-i Nur okuyor musunuz ?
    By Konyevi Nisa in forum Anketlerimiz.
    Cevaplar: 9
    Son Mesaj: 26.08.08, 18:35

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •