2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Mektubat-ı Muhammed Ziyauddin k.s.’den

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Mektubat-ı Muhammed Ziyauddin k.s.’den

    Mektubat-ı Muhammed Ziyauddin k.s.’den
    Tasavvufun Ölçüsü
    Ey kardeş! “Tasavvuf yoluna ilk girdiğimde olduğu gibi, uyanıkken ve uyku halinde bana haller, zevkler gelir.” diye bahsettiğin hususlardan dolayı Allah’a hamd etmen gerekir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “And olsun, eğer şükrederseniz, size nimetimi elbette arttırırım. Ve eğer nankörlük ederseniz, gerçekten azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim, 7) buyurmuştur.
    Fakat hal ve zevkler, ancak İslâm hükümlerine ve inancına uygun bulunduğu takdirde muteberdirler. Bu iki esastan birisine kıl kadar aykırı düşse, söz konusu hal ve zevkler yokluk ve mahrumiyet hükmündedir. Hak yolcuları ve mürşitlerin yaşadıkları bütün hallerin, dinin hükümlerine göre değerlendirilmesi şarttır. Ona uygun olurlarsa makbul, değillerse şeytandan olup, onlardan yüz çevirmek, şiddetle kaçınmak zorunludur. İmam-ı Rabbani k.s. der ki: “Tasavvuf, ancak dinin hükümleri ve inanç esasları öğrenilip içselleştirildikten sonra gerçekleşir ve muteber olur. Öncekilerin ve sonrakilerin efendisi Peygamberimiz s.a.v.’in şeriatına bütün yönleriyle uyulmadan Allah’a ulaşma yolu nasıl bulunur? Allah’a muhabbeti olduğu iddiasında bulunan kimsenin, tıpkı Nakşibendî yoluna intisap eden kimsenin hali gibi, Hazret-i Peygamber s.a.v.’in hayatına uygun yaşayıştan ayrılmaması gerekir. Allah Tealâ Kur’an-ı Kerim’de buyurur ki: “Rasulüm de ki: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız hemen bana uyun ki, Allah da sizleri sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Zira Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” (Âl-i İmran, 31)
    Bu ayet-i kerimeden anlaşıldığına göre, manevi aşkın seyri, yine Peygamber s.a.v.’in hayatına ve sünnetine her yönüyle uygun düşmekten geçer. Allah Tealâ O’nun, ailesinin ve ashabının üzerine salât ve selam eylesin.

    Sohbetin Değeri
    Bu mektup, iki gözümün nuru, kalbimin kuvveti olan Molla Alaeddin’edir. Allah Tealâ onu manevi makamlara yükseltip, kendisine yakın kullarından eylesin.
    Sizden ayrılıp gurbete düşeli beri, size karşı kalbimin meyli gittikçe arttı ve şahsınızı görme arzusu kesilmedi. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de; “Sadıklarla beraber olunuz!” (Tevbe, 110) ayet-i kerimesiyle emir buyurduğu ve bizim için bayram değerinde olan kavuşmamız gerçekleşmedi. Ayrıca bu bu yolun başının (Şah-ı Nakşibend’in) “Bizim yolumuz sohbettir.” buyurduğu sohbetten uzak kalmaktan dolayı da kalbin acısı bir kat daha artırıyor.
    Böyle sohbetsiz geçen zaman zararlıdır. Ömrün boş yere zayi olmasıdır. Şu değerli ömrün hakkı, ilkin onu kıymetli sohbete ulaşma yolunda sarf edip, mümkün olduğunca sohbeti terk etmemektir. Sonra, tasavvufta sonu olmayan edepleri elde edip içselleştirmektir. Çünkü sohbet bütün kemalât ve marifetlerin eşiği ve hazırlığı durumundadır. Geçen zaman ne geri getirilebilir, ne de kaza edilebilir. Ne olursa olsun, hiçbir şeyle ölçülemeyen, dengi olmayan sohbetten ayrı geçen vaktinize şiddetle hayıflanın. Belirli zamanlarda yapılması emredilen virdleri terk etme ve rabıtadan uzak kalma. Zira, “Tamamıyla yapılamayan bir iş bütünüyle de terk edilmez.” diye bir kural vardır. Her ne kadar bunlar bedellerin en değersizi olsa da, hasretimizi ve emirlerin bütünüyle terk edilmemesini, Allah Tealâ’nın sohbete bir karşılık kılması umulur.

    Vesveseler ve Kurtulmanın Yolu
    Bu mektup, alem kutbunun hizmetkârından, Allah yolundaki dostu Muhammed Efendi’yedir. Bu yolun hizmetkârı, evvela size selam eder, hayır dualarıyla sizi hatırlayarak halinizi sual eder. İkinci olarak, muhabbetten bahseden mektubunuz elimize geçti. Mektupta bahsedilen halleri anladı. İnsanı küfre sürükleyen vesveseler ile insanın isteği dışında kalbine gelen tehlikeli düşünceler (havâtır) hakkında yazdığınız konuların cevabı şudur:

    Öncelikle şunu bilmek gerekir: Rivayet edildiğine göre sahabe-i kiramdan bazıları Fahr-i Kainat s.a.v. Efendimiz’e gelerek; “Kalbimize öyle şeyler geliyor ki onları dilimizle söyleyecek olsak kâfir oluruz!” diye şikayette bulundular. Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz onlara cevaben buyurdu ki: “Bu gibi şeylerin kalbe gelmesi imanın kemâlindendir!”

    Ariflerden biri de şöyle der: “Şeytan hırsız gibidir. Hırsız, karanlıkta bir eve girince eline geçirdiği herhangi bir şeyle yetinir. Daha iyi bir şeyi araştıramaz. Ancak ev aydınlık ise, evde bulunan en iyi şeyi çabucak çalıp gitmek ister. Şeytan da böyledir. İnsanın kalbi günah kirleriyle karanlık vaziyette olduğu sürece, vesveseli şeylerden birini o kalbe düşürmekle yetinir. Buna karşılık kalp ibadet, taat ve zikirle aydınlanınca, imanı söküp atmaya yönelik vesveseleri ona atmaya çalışır.” Allah bizi öylesi durumlardan korusun.

    Bundan dolayı sözünü ettiğiniz vesvese ve tehlikeli düşüncelerin kaynağı, şeyh-i âzam ve en büyük mürşidimiz olan Şeyh Fethullah’ın (Allah sırrını mukaddes kılsın) himmetleri dolayısıyla size hasıl olan imanın kemali ve kalbinizin nurlanmış olmasıdır. O kötü vesvese ve vehimleri kalpten söküp atmanın çaresi, gavs-ı âzam Seyyid Sıbgatullah Arvasî’nin de (Allah sırrını mukaddes kılsın) buyurduğu üzere, o hallerin kalbe gelip gitmelerine iltifat etmemektir. Vird çekmekte gevşeklik göstermemek ve rabıtaya devam etmektir.

    Kendi Kusurunu Anlamak
    Allah’a taat etmek hususunda müridin nefsini kusurlu ve eksik görmesi lazımdır. Nitekim Hâce Alâeddin de buyurmuş ki: “Hak yolcusu için sürekli kendini kusurlu görmekten başka bel bağlanacak manevi bir makam yoktur.”

    Her an kusur kapısından girdiğini düşünmesi, Allah Tealâ’nın kerem ve lütuflarını, kendisinin ise liyakat ve kabiliyetten uzak olduğunu idrak etmesi, Allah’ın lütuf ve inayetine sığınması gerekir.
    Hak yolcusunun kendisinde bu kusuru görmesi, onun Allah’a karşı olan muhabbetinin eksilmesine ve yok olmasına sebep olmaz. Tam tersine muhabbetin artmasına sebeb olur. Çünkü muhabbet Allah’a itaat etmek demektir.
    Nitekim Râbia-i Adeviyye k.s. şiirinde şöyle der:
    “Allah’a isyan ettiğin halde O’nu sevdiğini söylüyorsun
    Rabbime yemin ederim ki bu gerçekten garip bir durum.
    Şayet Allah’ı sevdiğin doğru olsaydı O’na itaat ederdin.
    Zira seven, sevdiğine her yönüyle itaatkâr olur!”

    Sözün özü, Hak yolcusu nefsinin kusurunu görmeli, onun kötülüğe yatkın ve hazır olduğunu bilmeli ve ona güvenmemelidir. Bu husus tasavvufta en önemli şeylerdendir. Yolda olan kimsenin bu hususta çalışması, manevi hallerin ortaya çıkmasına güvenmemesi, ayrıca haller ortaya çıkmadığı için de sıkılmaması lazımdır. Çünkü hallerin ortaya çıkması Allah Tealâ’nın elindedir. O hususta Allah’ın seçtiği şey, kulun kendisi için seçtiği şeyden daha değerlidir.
    (Feyyaz Karabel tarafından tercüme edilip Menzil Kitabevi’nce yayınlanan Mektubat-ı Muhammed Ziyauddin adlı eserin 1982 tarihli baskısından yeniden düzenlenerek yararlanılmıştır.)


    Seni çok Özledim Annem

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Mektubat-ı Muhammed Ziyauddin k.s.’den



    Ellerin dert görmesin, emeğine sağlık.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Hz. Muhammed, Esma-i İlahiye’nin En Mükemmel Aynasıdır!
    By SiLa in forum Hz. Muhammed (S.A.V.)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.07.09, 20:16
  2. Hz. Muhammed, Esma-i İlahiye’nin En Mükemmel Aynasıdır!
    By BaRLa in forum Bediüzzaman, Çalışmaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.06.09, 22:55
  3. Hz. Muhammed, Zülcenaheyn Bir Meb’ustur!
    By BaRLa in forum Bediüzzaman, Çalışmaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.06.09, 22:53
  4. Hz. Muhammed (s.a.v.)’İn hayati
    By Konyevi Nisa in forum İlahiyat - Din Kültürü Ödev
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.11.08, 13:07
  5. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.07.08, 21:36

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •