2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: ÖlÜmÜ sevİmlİ kilabİlmek

    Share
  1. #1
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart ÖlÜmÜ sevİmlİ kilabİlmek

    Lütuf ve kerem sahibi Yüce Allah’a hamd;
    O’nun Sevgili Resulü’ne, Ehl-i Beyt’ine, Sahabelerine…
    Mahlûkatın adedince salât ve selâm…

    Merhaba Dostlar;
    Her gün sokağa çıkıyoruz, köşedeki bakkal, sokağı süpüren çöpçü, iş yerine koşturan insanlar…
    Hep aynı.
    Belki her gün birkaç komşumuza, ahbabımıza selam veriyoruz. Akrabaları, uzaklardaki arkadaşları yokluyoruz telefonla, işler güçler iyi. Herkes yerli yerinde. Hep aynı.

    Caddeler hep insanla dolu. Arabalar akıp gidiyor daima.
    Ağaçlar, her sene mevsimi gelince filizleniyor, yaprak çıkarıyor, sonra döküyor.
    Hep aynı.
    Sanki dünya hep aynı döngüleri yaşıyor.
    Biz de yaşıyoruz. Yaz oluyor, kış oluyor, hayat devam ediyor.
    Hep aynı.

    Peki, gerçekten de böyle mi?
    Her şey aynen devam mı ediyor?
    Etmiyor galiba…

    Yoksa bu dünyanın kurulu düzeni bizi aldatıyor mu?
    Her an her şeyin değiştiği bu alemde, hangi illizyon, hangi sarhoşluk bu bizi aldatan?

    Tıpkı bir havuz gibi bir yandan dolup bir yandan boşalan, şu koca dünya bizi aldatıyor olmasın sakın!...

    Doğumhanelerin çocuk çığlıkları, hastanelerin hasta avazları, çoğu defa kulaklarımıza kadar gelmiyor. Eğer bir cenazeye katılmamışsak, mezarlığın her gün binlerce insanı yuttuğundan haberimiz de olmuyor.

    Şu, batılıların ‘rütin’ dedikleri yeknesaklık içinde, yaşayıp gidiyoruz işte…
    Eğer böyle ‘yaşayıp gidiyorsak’, sizce de bir tuhaflık yok mu bizde?...

    Sevgili dostlar;
    Müslümanlığın neresinde olursak olalım, hiçbir zaman unutmayalım ki ölüm ve hayat ikiz kardeştir. Birini aldınız mı, diğerini de yanında verirler. Hayatı taşıyan, beraberinde ölümü de taşıyor.
    Her can fidanının dibinde, kendini zehirleyen bir fena tohumu var. Bir gün yiyip bitirecek bizi de bu fanilik.

    Eğer yeniden ve bu kez bitmeyen, saadet dolu bir hayatı istiyorsak; bu gün, şu an bizimle beraber gezen ölümün, aslında bize büyük bir fırsat kapısı açtığını da bilelim.

    Hayat nasıl büyük bir fırsatsa ölüm de bir fırsat, ebedi hayat için.
    Hayat fırsatını iyi değerlendirenler; ölüm fırsatına da hazır olurlar.
    Ömür sermayesi, boşa gitmişse eğer, asıl o zaman korkulur ölümden.

    Kimine göre “dünyanın en korkunç olayı”, kimine göre ise “düğün günü” olan ölümü konu aldık bu sayımızda.

    Evet, ister korkalım istersek korkmayalım; ölüm her an yakın bize. Hatta beraberimizde taşıyoruz ölümümüzü. Ecel kâğıdımız boynumuza asılmış bir kere…

    İşte, ölümü bu kadar yakın ve beraber görünce, ondan ürkme duygusu da gider bir zaman sonra. Her gün beraber olduğu arkadaşından, ürker mi insan? Aksine samimiyeti artar ona karşı. Ünsiyet kurar.

    Bu, aynı zamanda gerçekçi bir yaklaşımdır. Hayat ne kadar gerçekse ölüm de bir o kadar gerçek. İnsan ancak, ölümle bu kadar samimi olursa ölümden korkmaz.

    Fakat onu çok uzak gören, -hâşâ- “kendine veya sevdiğine bir türlü ölümü yakıştıramayan” (ne demekse!), kendini dünyada kalıcı gören bir kimse elbette ölümün gölgesinden bile ürkecektir.

    Böyle kimseler, en iyi ihtimalle, imanın tadını tam olarak alamamış kimselerdir. Hayatta hep bir başınadır onlar. Hayatı bir mücadele gibi görürler. Yaptıklarının hesabını hiç vermeyecekmiş gibi boylarını aşan işlere kalkışırlar.

    İçlerinde yalnızlıklarını büyütürler.
    Her gün, dünyanın nice eğlenceleriyle bastırılan yalnızlık duygusu, içlerinde kör bir kuyuya dönüşür.
    Derinleştikçe derinleşen, insana adeta her adımda hafakanlar gördüren bir dipsiz kuyu.

    Onlara dipsiz bir kuyudur yaşamak, ölümden köşe bucak kaçtıkları için.

    Oysa hayatı da ölümü de Yüce Hak’kın bir ayeti, işareti olarak görenler, böyle değildir. Her dem imanına dayanan yüce gönüller, ölüm gerçeğini yakın bir arkadaş gibi görür kendine…

    Bilirler ki bu âlem de hayat da geçici bir konak, asıl yurdumuz ötelerde.
    Bizi bekliyor…

    Yine bilirler ki ölümü sevimli kılabilmek kendi elimizde.
    O en yüce merhametli olanı düşündükçe, daha bir severler ölümü…

    Affı ve merhameti, gazabını geçmiş olanı düşündükçe...
    O, şefkat ve rahmet sahibi Rahman ve Rahim’i.

    SÜLEYMAN KARAKAŞ
    GÜLİSTAN DERGİSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: ÖlÜmÜ sevİmlİ kilabİlmek

    Peki, gerçekten de böyle mi?
    Her şey aynen devam mı ediyor?
    Etmiyor galiba…

    Yoksa bu dünyanın kurulu düzeni bizi aldatıyor mu?
    Her an her şeyin değiştiği bu alemde, hangi illizyon, hangi sarhoşluk bu bizi aldatan?

    Bilirler ki bu âlem de hayat da geçici bir konak, asıl yurdumuz ötelerde.
    Bizi bekliyor


    Allah c.c. razı olsun abi. emeğine sağlık..


    Seni çok Özledim Annem

Benzer Konular

  1. Hiç ölümü düşündünüz mü?,
    By SiLa in forum Ölüm
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 28.01.10, 16:21
  2. Ölümü Tefekkür
    By SiLa in forum Sesli Şiir'ler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.09.09, 19:19
  3. Anİ Bebek ÖlÜmÜ Sendromu: BeŞİk ÖlÜmÜ Sendromu
    By SiLa in forum Çocuk Sağlığı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.07.09, 12:20
  4. Hiç Ölümü düşünmüyormusun
    By Konyevi Nisa in forum Ölüm
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.01.09, 10:36
  5. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.06.08, 20:12

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •