"Rabbin sana ne darıldıne de seni bıraktı.” (DUHA-3)
Diyelim başınıza istemediğiniz bir olay geldi..Yıkıkperişansınız.. Kimse ile görüşmek istemiyorsunuz. Çoğunluk size küsmüş gibi. Yalnızsınız.
“Herkes benden uzakherkes bana kırgın” düşüncesi içinde çöküntü yaşıyorsunuz. Yalnızlığınızın karanlık mağarasına şu ayet bir güneş gibi doğuyor:
“Rabbin sana ne darıldıne de seni bıraktı” (Duha-3)
Kim kırılırsa kırılsınkim darılırsa darılsın
kim terk ederse etsin. Rabbim terk etmiyor
kırılmıyor ya.. ne gam! .. Bu ne büyük ferahlık değil mi?..
Başınızda ağır bir dert var. Sanki hiç bitmeyecek gibi geliyor. Sanki bu sorun hayatınızın sonunu hazırlıyor gibi. İşte o an ayet yetişiyor imdada:
“Demek kizorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var! ” (İnşirah-5/6)
Garantiyi veren! . Hem de ne garanti
her zorlukla beraber bir de kolaylık geleceği “mutlaka” ifadesi ile pekiştirilip ikna olalım diye iki kere tekrarlanıyor.
Ayet; kolaylığın zorluk içinde saklı olduğunuçözümün sorunda gizli olduğunu da fısıldıyor. Bu manayı duymuş olan Niyazi Mısri(k.s) şöyle demiş:
***“Derman aradım derdimederdim bana derman imiş” ***
Yakupoğlu Yusuf’u yitireli 40 yıl olmuş. Bedeni bu ıstıraba dayanamamış da gözleri kör olmuş. Ama hala ümit içinde evladını bekliyor. Kardeşler Mısır’dan kervanla dönünce: “Kervanda Yusuf kokusu alıyorum” demiş Yakup.
Oğulları acı acı gülerek: “Baba40 yıl geçti
hala mı ümit
hala mı Yusuf? . Geç bunları geç” demişler. Yakup’un cevabı ümit dolu: “
ın rahmetinden ümit kesmeyiniz"..
İçinde bulunduğunuz çukurdan çıkamayacak gibi hissediyorsanuz kendinizi. İşte hem teselli hem ümit size:“Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım!’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz
bütün günahları affeder. Çünkü O
çok bağışlayan
çok merhamet edendir.” (Zümer-53)
Maddi sıkıntınız hat safhada.. Yoksul düştüğünüzü hissediyorsunuz. İflas ettiniz.. Sıfırı tükettiniz yani. Nasıl ayağa kalkarım düşüncesi içinde boğulurken ayet size yeni bir ümitveriyor:
“Eğer yoksulluktan korkarsanız![]()
dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz
hakkıyla bilendir
hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe-2 /)
***
Bir yakınınız ölümcül hastalıkla yatağa düştü... Doktorlar fazlaca ümit vermiyorlar. Çoğu kere Onu nasıl teselli edeceğinizi dahi bilemiyorsunuz. Gerçek ortada iken moral vermeye çalışmak sanki sahte davranmak gibi geliyor size. Ciddi bir delil olmalı ki hastanıza siz de inanarak moral verebilesiniz. Eyyub Nebi var Kur’an’da... Hastalıklarındertlerin en ağırına müptela olmuş ama sıhhate kavuşmuş. Onun hali size dayanak oluyor:“Kulumuz Eyyub u da an
o zaman Rabbine şöyle nida etmişti: “Bak bana
meşekkat ve acı ile şeytan dokundu! Ve ona
bütün ailesini ve beraberlerinde bir misli daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki
temiz akıllılar için bir ibret olsun. (Sa’d-41/43)
***
Olaylarıgelişmeleri yorumlamakta
tavır belirlemekte zorlanıyorsunuz. Bazen her şey lehinize giderken
bazı dönemlerde de yığınla aleyhinize gelişmeler oluyor. Aslında
Sisteminde lehte yada aleyhte düzenlemeler söz konusu değil. Sadece olması gereken; olması
gerektiği en uygun vakitte gelişiyor. Ama yine de bazı şeyleri yediremiyorsunuz kendinize. Bir tutamak arıyorsunuz. Ayet el veriyor size:
“Olur kisiz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o
hakkınızda hayırlıdır. Olur ki
siz bir şeyi seversiniz; ama o
sizin hakkınızda bir fenalıktır.
bilir
siz bilmezsiniz. (Bakara-216)
Rabbimiz(c.c.).. Rasülümüz HZ. MUHAMMED (s.a.v).. Kitabımız KUR’AN.. Yolumuz SIRAT-I MÜSTAKİM... Bizden bahtiyarı yok dünyada! .. Her ne olursa olsun
ne yaşanırsa yaşansın zafer ve başarı bizim. Bunu da kafadan söylemiyoruz
Kur’an konuşuyor:
“Vel Akıbetü lil Müttakin” (Kasas-83) yani : “Akıbet(hayırlı songüzel sonuç) Müttakiler (takvayı kuşananlar
korunanlar
inanca sarılanlar) içindir!.
alıntı