Ya Ebu Derdâ dermanın nedir?’
Şam’a vali tayin edilen Hz. Muaviye, halifeden bir kadı istemişti. Hz. Ömer de “Bu vazifeyi en iyi Ebu Derdâ yapar” buyurarak, vazifenin ona verilmesini emretti. Ebu Derdâ (ra) bir taraftan kadılıkla meşgulken, diğer yandan da ilim yayma hizmetine devam ediyordu.
Bir gün, Ebu Derdâ Hazretlerine bir kişi gelerek dedi ki:
— Ya Ebu Derdâ! Benim büyük bir hastalığım var. Bunun tedavisinde bana yardımcı ol!
— Hastalığın nedir?
— Benim kalbimde dünyaya karşı aşırı sevgi var. Dünya, adeta kalbimi işgal etmiş. Kıldığım namazlarda nur göremiyorum. İbadetlerimden bir tat, lezzet alamıyorum.
— Ey kişi, senin hastalığın, hastalıkların en büyüğüdür. Bunu, hemen tedavi etmelisin! Yoksa Allah korusun, imanını da kaybedebilirsin!
— Ya Ebu Derdâ, ne olur beni bu hastalıktan kurtar!
Ebu Derdâ Hazretleri bu kişiye şu nasihati yaptı:
— Sık sık hasta ziyaretlerine git! Cenaze namazlarında bulun! Kabirleri ziyaret et! Bu üç şeyi muntazam yaparsan, bu hastalıktan kurtulursun. Sendeki dünya sevgisi yok olur, kalbin nurlanır, basiret gözün açılır.
‘Kendini ölünün yerine koy!’
Bu kişi, bildirilen üç şeye bir müddet devam etti, fakat kendi halinde herhangi bir değişiklik hissetmedi. Üzüntülü bir şekilde tekrar Ebu Derdâ Hazretlerine gidip dedi ki:
— Ey Ebu Derdâ! Tavsiyelerini aynen yerine getirdim. Fakat kendimde hiçbir değişiklik görmüyorum. Ne olur beni bu hastalıktan kurtar! Ebu Derdâ Hazretleri şöyle buyurdu:
— Öyle ise sen, cenazeye bir hayvan ölüsüne gider gibi gitmişsin! Şimdi söyleyeceklerimi iyi dinle!
“Hasta ziyaretlerine gittiğin vakit, bir gün senin de onun gibi zayıf, halsiz, yatağa uzanmış olacağını düşün! Bir yudum suyu bile eline alıp içemeyecek, başkalarının yardımı ile içebileceksin!”
“Bütün bu gerçeklere rağmen, hala dünyaya bağlanmaktaki maksadın ne? Görüyorsun ki, dünya zenginliği, insanın bu hale gelmesine mani olamamaktadır. Bunları, hastanın yanında düşün ve nefsine şöyle de: ‘Şunun haline bak, ibret al! Senin de sonun budur! O halde dünya muhabbetinden elini çek!’”
“Cenaze namazına gittiğin zaman düşün ki bu kimseyi, bütün dünya nimetlerinden ayırmışlar, tabutun içine koyup musalla taşının üzerine bırakmışlar. Yakınları, çok sevdiği ve bütün ömrünü onlar için harcadığı çocukları onu geriden seyrediyorlar.”
“Mezarlığa vardığında, kabirde yatanların halini düşün! Bir gün sen de onlar gibi olacaksın. Nazik bedenin çürüyüp böceklere yem olacaktır.”
“Ey kişi, işte, üç şeyi yaparken bunları düşünüp kendini bunların yerine koyarsan, kısa zamanda bu tehlikeli hastalıktan kurtulursun.”
O kişi, bu nasihatlere aynen uydu. Kısa zamanda bu hastalıktan kurtuldu. Dünyadan tiksinmeye başladı ve kalbi nurlanarak, basiret gözü açıldı. Hakkı batıldan ayırdı. Bundan sonra bütün ömrünü, ahireti düşünerek, ona hazırlanmakla geçirdi.
Ebu Derdâ Hazretlerini gördüğünde de dedi ki:
— Allah senden razı olsun! Kalp gözümün açılmasına, gerçekleri görmeme vesile oldun.
GÜLİSTAN ARAŞTIRMA SERVİSİ